"7.4 ve 7.6 şiddetindeki Kahramanmaraş merkezli 2 büyük depremle Kahramanmaraş, Şanlıurfa, Adana, Diyarbakır, Gaziantep, İskenderun, Kilis" ve bölgesinde, on üç buçuk milyon insanın etkilendiği depremde bizlerde burada Bilecik'te herşeyimizle yıkıldık. Tarifsiz üzüntü içindeyiz.

Depremde hayatını kaybeden vatandaşlarımıza Allah'tan Rahmet, yakınlarına sabırlar diliyorum.  Yaralı vatandaşlarımıza tez zamanda gönülden şifa bulmalarını dua ediyorum.

Yüz yılın en büyük depremi için zaman kaybetmeden, herkes canla, başla destek olmak, umut bulabilmek için adeta zamanla yarıştı. Bilecik'ten gönüllü olarak arama- kurtarma çalışmalarına katılan kardeşlerimize Allah güç kuvvet versin. Çalışmalarında kolaylıklar diliyorum.  Görevleri bittiğinde herkesin sağ-salim evlerine dönmelerini yine dua ediyoruz. Bu süreçte vicdanı olan, ahlaki değere sahip her kişi, zaten emek ve gayret, kuvveti, bilgisi nispetince o bölgeye ulaşmanın, ulaştırmanın gayreti içinde çalışmalara katıldılar. Ve katılmaya devam ediyorlar.Allah razı olsun. Sosyal Medya olmak üzere çeşitli mecralarda acı afeti konu edinerek kasıtlı yada kasıtsız olarak paylaşılan bilgiler yayılmaya başladı. Bu konuda resmi makamların açıklamaları dışındaki gelen bilgilere itibar etmememiz gerektiğini bir kez daha hatırlatmak isterim.

Unutmayalım ki, depremin yıkıcı etkisi dayanışmanın onarıcılığıyla şifa bulabilir. Hep birlikte yaralarımızı sarmaya hazırız.

Deprem bölgesinden gelecek iyi haberleri bekliyoruz. 1 can daha kurtulsun diye bekliyoruz. Yıkıldık ama gün; devletle, milletin el ele olma ve tez zamanda yaraları sarma günüdür. Deprem bölgesine doğru gücümüz, elimiz, yüreğimiz nereye ulaşıyorsa, oraya kadar ulaşıp bir an önce orada yanan ateşi söndürmeye, enkazı kaldırmak için herkes teyakkuzda. Türkiye'de yardımlaşma destanı yazılıyor.

Yaralarımızı sardıktan sonra da, artık eskisi gibi zemin etüdü, yapı denetimini sıklaştırıp gerçek anlamda hiç kimseye ihtimam geçmeden, deprem ülkelerinden örneğin japonya gibi zemin etütleri nasıl yapılıyorsa sağlam binaların inşa edilmesi gerekiyor.

Hatta topyekün "zemin etüdü seferberliği" yapılıp devletimizin kurumları tarafından tüm Türkiye binalarının kontrolden geçmesi temennimdir. YÜZ YILIN FELAKETİ olan bu depremden de bu dersi, biz çıkaramıyorsak bundan sonra daha büyük kayıplar yaşamaya yürekler, vicdanlar dayanmaz. Bu yaranın tam anlamda sarılması hiç bir şekilde mümkün değil. Giden insan, geri gelmiyor! Fakat yine zemin etüdü, yapı denetim noktasında eski binalar üzerinde çalışmalar başlatmazsak ve hatalarımızdan ders çıkarmazsak tablo farksız olacaktır. Bu müteahhitliği bir sektör gibi görmesin kimse! Plancısından, bu inşaatı yapan ustasına kadar eğitimli bilinçli olursa başarılı olabiliriz.

Bu afeti her yönüyle değerlendirmek gerektiği için her uzman bilgisi nispetince açıklamada bulunuyor. Benimde dikkat çekmek istediğim bir nokta var. Maalesef gelişmelerden haberdar olabilmek için haberleri ekranlardan takip etmeye çalışıyoruz. Bu süreçte çocuklarda şahit oluyorlar. Ve istemsiz şekilde ağlamalar başladı. Sizlerde benim gibi çocuklarınızda bu gibi durumları fark ettiyseniz biraz daha çocuklarımıza bu süreç ile doğru ve sakinleştirici bilgiler vermenizi, empati kurmalarını sağlayacak yaklaşımlarda bulunmanızı tavsiye etmek isterim. Enkazı oluşturan insan eliyle, kullandığı malzemesiyle, yanlış bilgisiyle binayı yapan da yine biz insanlarız.

Artık akıl ve bilim ışığında daha ilkokul sıralarında deprem gerçeğini bilmeli ve yaşantımıza sokmalıyız. Türkiye Deprem modeli geliştirmeliyiz. Artık hayatımızın her alanında deprem ile ilgili bilgi bilinç için tüm enerjimizle bu gerçeğe karşı ayakta durabilmenin yöntemini bulmalıyız. Biz basın mensupları olarakta, basının hatırlatıcı, takip edici ve gündem oluşturucu etkisini de kullanarak kimlerin üzerine ne düşüyorsa sürekli gündemde tutarak, sorular sorarak bu konudaki farkındalığı artırmak üzere bizlerede görevler düşüyor!

Başka, kime, ne görev düşüyor? Üzerimize düşenleri yaparak vicdanları rahatlatabiliriz. Tedbirleri bilelim, halkımızı bu gibi acı sonuçlar olmadan bilinçlendirelim inşaallah... Dilerim ki; Cenabı Hak'tan bir daha böyle acıları, bu milletimize yaşatmasın... Türkiyem başınsağolsun...