Merhaba sevgili okurlarım,haftalık olarak başlattığım köşe yazılarıma bir süre ara verdim. Zaman zaman yazamadığım günler için affola demek istiyorum.

Malumunuz sosyal hayatımda takibini yapmam gereken girişimcilik faaliyetlerim bulunuyor. Yoğun ve meşakkatli bir sürecin tam ortasındayım. Tıbbi Aromatik Bitkilerde fide dikimi, bakımı derken markalaşma,pazarlama gibi birçok etkenle kadın girişimci olarak mücadele veriyorum. Herşeyi okumak, incelemek, yerine getirmek, takibini yapmak, işin başında olmak, üretmek gibi zorlu süreç yönetimini dar bir zaman diliminde yetiştirmekle geçiyor. Tıbbi Aromatik Bitki ilgim, merakım, artık markalaşma ve üretim dönemecine girdik gireli "ekipleşme" ihtiyacı ortaya çıktı. Meraklısı, ilgilisi olan herkesi gazeteniz "yarın" bürosuna sohbete davet ederim.

Bu kısa bilgilendirme ardından, "Tarladan Hasada Lezzet,şifa, sanat" temalı 4. Balıkesir Aromaterapi Festivaline 8-9 Temmuz tarihlerinde katıldım.  Muhabirlik vazifem gereği haberi gazetede yayınlandı.

Girişimcilik faaliyetlerim açısından heybeme yüklediğim bir çok konu ve bilgi ile döndüm. Bu heybenin içindekileri Bilecik halkına istifade ettirmeyi çok isterim.

Bilecik'te yapmayı arzuladığım çalışma planım hayata geçtiği takdirde, Heybeden neler çıkacak zaman gösterecek. Festival programında, Uygulamalı atölyeler, konuşmacılar, seminer, konser gibi yoğun bir aktive içinde kendimizi bulduk. Markalaşma sürecime katkı sağlayacak yenilikleri yakalama adına güzel ve verimli bir fırsattı.

BİR "BAÇEM" MODELİ Balıkesir Çiftçi Eğitim Merkezinden sizlere biraz bahsetmek istiyorum. Tıbbi Aromatik Bitkilere ve çiftçilik yapmak isteyen, özellikle yeni başlayanların gelişmesi için görsel ve uygulama anlamında her detay düşünülmüş bir yer, bir başlangıç, odak noktası, bitkiler ve üreticilerden oluşan küçük bir dünya olarak tanımlayabilirim.

Tarla ve Tıbbi Aromatik Bitkiler Bölümü, Seralar Bölümü, Distilasyon Ünitesi Bölümü, Meyve Bitkileri Bölümü, Bahçe Bitkileri Bölümü, AR-GE Şefliği, Biyoteknoloji ve Doku Kültürü Laboratuvarı, Tıbbi ve Aromatik Bitkiler Ar – Ge Laboratuvarı, bitki hasat sonrası kurutma alanı bulunuyor. Bitkilerden elde edilen ürünler için birde otağ şeklinde bir şirin, mütevazı satış mağazası bulunuyor.

Öyle bir dünya kurulmuş ki, ilk olarak çiftçilik yapmak ve yetiştirmek istediğiniz bitkiyi, "Tarla ve Tıbbi Aromatik Bitkiler Bölümü"nde görüyorsunuz. Daha sonra, belli tarihlerde, çeşitli konu başlıklarında eğitim alma şansı veriliyor(sertifikalı).

Tüm bu süreci kendinize "kazanım" sağladıktan sonra, kendi tarla ve bahçenizde "yetiştiriciliğe" başlıyorsunuz. Yetiştiriciliğe geçtiniz ve size gerekli olacak, "Biyoteknoloji ve Doku Kültürü Laboratuvarı" ile sağlıklı, sertifikalı "tohum ve fide" sürecinize katkı ve destek sunuyor. Seralar Bölümünde de hazır hale getirilmiş fideler, sözleşmeli tarım ile yine çiftçi, üretici kardeşiyle tam destek sağlıyor.

Size sadece yetiştiriciliğine başladığınız bitkinin bakımıyla ilgilenmek kalıyor. Bir kaç yıla kalmaz verime geçen Tıbbi Aromatik Bitkilerinizi alıp, Baçem'e gelerek "Distilasyon Ünitesi Bölümü"nde ürün çıkartmak kalıyor. Tamda bu noktada yine üreticiye eğitim ve bilinçlendirme çalışmaları devreye giriyor. Bir üretim döngüsü nasıl kurgulanır, nasıl imkansızlıklara imkan verme haline dönüştürülür en güzel örneklerinden olduğu için anlatmak istedim. Çiftçi (üretici), devlet,millet elele verip sürece kim nasıl katkı veriyorsa orada güzel bir iş doğuyor. Örnek bir model çıkıyor, kısacası seven sevdiğiyle bir arada herkes üzerine düşen sorumluluğu yerine getiriyor. Umarım kendi yerelimde bu imkanlar çiftçilere tanınır. Üretmek güzel şey, ama bilgi ve bilinçsizlikle yapılan herşey yetersiz. Eski insanlar Kadim Bilgilere sahiplermiş ve herşey olağanüstü bir sistem içinde gelişiyormuş, kadim bilgiler bu nesile ulaşmadıysa o halde ilmi olarak kendimizi , çevremizi geliştirmeye bakalım. Bu arada Kadim Bilgiler halen var yine sahip çıkılmayı bekliyor.

Yaşamsal sistemi bozduysak, tamir etme yine insanoğlunun sorumluluğudur. Herkes bir zincirin parçası en doğalından, en doğadan katkı sağlamak isteyen herkesin üzerine bir sorumluluk düşüyor, yeterki farkındalığımız olsun.  Aksi takdirde kötü son bir kişi için değil, herkes içindir.