Sanat ne bilim kadar katı ne felsefe kadar muğlak. Yaşamda  ölümden evvel kişinin kendini bulduğu bir durak.

Kant sanat için benzer düşünür Croce başka Tolstoy bambaşka. Sanat deyince ister istemez klişeleşen anlayış ayrımı gelir akla. Hani yazmaya gerek yokta yazalım yine de bu iki ayrımı ; Sanat sanat içindir ve Sanat toplum içindir.

Bizim edebiyatımızda toplumcular daha baskındır fakat bana göre Sanat sanat içindir , Toplumculuk, Sosyal gerçekçilik kalıbına soktuğunuzda su gibi kabın şeklini almakla kalmaz özünü yitirir.

Sanat sanat içindir anlayışını benimseyen Tarık Buğra ’nın izah ettiği üzere “Sanat sanat içindir” demek sanatın bağımsızlığına inanmaktır, aksi ve yaygın anlayış ise olaylara ve insanlara belli bir açıdan bakmaktır sadece. Bağımsız kafa sanatçının en büyük özelliğidir.

Edebiyatımızı bir dönem meşgul etmiş diğer konu ise kafiye kulak içindir göz içindir tartışması. Harf devriminden önce kullandığımız Arap harflerinde benzer ses veren farklı harfler vardır Se ve Sin harfleri gibi. Fakat görünüşleri farklı olduğundan kafiye göz içindir diyenler tarafından kafiye kabul edilmez.

Kafiye kabulü için görünüşü esas alırlar. Kafiye kulak içindir tarafı için ise ses benzerliği yeterlidir bence de öyledir lakin alfabemiz çok şükür bugünkü biçiminde olduğu için ayrışmak yersizdir.

Merak ettiniz mi bilmiyorum ettiğinizi varsayarsak şu soruyu (başta kendime) soruyorum : Ya gazeteci / köşe yazarı Ne içindir?

Adam sende sorulacak sorumu kalmadı?

Politik dedikodu yapmak ( kulis duyum aktarımı diyelim biz)

Elde ettiği bilgi ve bağlantılarla iş kovalamak (Çıkar maksimizasyonu ilkesi ile hareket etmek diyelim ) 

Nabza göre şerbet vermek

( konjonktür e bağlı stratejik hamle yapmak diyelim buna)

Farz et ki Lokman hekim hayatta demez mi bugün yaşayan oğluna “Oğul ne ile nasıl çıktığın değil yukarda olup olmadığına bakarlar çıkmana bak üzme tatlı canını nefesini yormayasın”

Orhan Veli ne güzel demiş

“Bir elinde cımbız

Bir elinde ayna

Umurunda mı dünya?”

Değil valla