Ölüm Allah’ın emriydi, şu ayrılık olmasaydı demişler…

İnsanı insan yapan duygularıdır. Sevgisi, nefreti, özlemi, heyecanı, öfkesi… Bütün bunlar insanı insan yapan özelliklerdir. Acı çekmek de bunların en kötülerindendir. Bahsettiğim acı fiziki bir acı değil, ruhun bedene sığmadığı zaman olan acı, mesela ayrılık acısı…

Sevdiğimiz insanları hiçbir zaman kaybetmeyecekmişiz gibi gelir. Sonsuza kadar beraber yaşamak isteriz fakat gün olur ki iki kişiden biri farklı bir yolda yürümek isteyebilir. İnsanlar doğunca sevinir, ölünce kahroluruz. Biriyle bir beraberliğe başladığımızda da dünyanın en mutlu insanı olur, mutluluktan havalara uçar, ayrıldığımızda da yerin dibine girer çıkmak istemeyiz.

Ayrılık hemen hemen her bireyin hayatı boyunca en az bir kere tecrübe ettiği bir gerçek. Kimileri kolay atlatırken, kimi altından kalkamıyor ve mevzu travmatik bir boyut alabiliyor.

Daha geçen gün aile gibi gördüğüm yakın kız arkadaşlarımla yediğimiz yemekte, ayrılık konusu açıldığında bazılarının geçmiş ayrılıklarını atlatmalarına rağmen, geçmişten kalan hesaplarını tam olarak kesmediklerini fark ettim.

Aşağıda sıraladığım maddelerin hepsi aslında sadece ayrılıklar için değil, kişisel gelişiminizin bir parçası olarak hayatınızın her evresinde sorgulayarak uygulayabileceğiniz nitelikte. Bu nedenle, kendinizle baş başa kalabileceğiniz bir zaman yaratın ve düşünmeye başlayın:

Öncelikle kendinize sormanız gereken soru şu: Ayrılığınız hakkında ne düşünüyorsunuz? Bu durum, sizin için mutluluğun, huzurun sonu mu? Bir daha aşkı, sevgiyi ya da eski sevgiliniz gibi birisini bulamayacağınızı mı düşünüyorsunuz? Umutsuz musunuz? Korkuyor musunuz? Ya da rahatladınız mı? Kendinizi özgür ve hafiflemiş mi hissediyorsunuz? Ayrılığınızı yorumladığınız perspektif hakkında objektif bir gözden bakarak edinebildiğiniz kadar bilgiyi toplayın. Bunları bir kağıda yazmak, durumunuzu daha iyi kavramak için size yardımcı olabilir.

Eğer herhangi bir ayrılık yaşamıyorsanız, bu ve bundan sonraki her soruyu kendinize ilişkiler başlığı altında sorun ve ilişkilere olan bakış açınızı inceleyin.

Koçlukta sıklıkla kullanılan bir teknik, danışana içinde bulunduğu düşüncenin, hislerin ya da eylemlerin menfaatine hizmet edip etmediğini sorgulatmaktır. Bu doğrultuda, şu an ayrılığınız ile ilgili içinde bulunduğunuz perspektifin size artı ve eksi yönde etkilerini inceleyin. Örneğin, aldatma sonucu ilişkisi biten birisi, bir önceki egzersizde kendi perspektifini incelerken şunu kolaylıkla söyleyebilir:

Bu gibi seçimlerin sizden neler götürüp, neler getireceğini düşünmenizi, hatta yazmanızı istiyorum. Artıları ve eksileri, içinde bulunduğunuz düşünce ya da eylem kalıplarına uyguladığınızda zaten, bu düşünce ile yaşamaya devam ettiğiniz müddetçe nelerle karşılaşacağınız üç aşağı beş yukarı ortaya çıkacaktır.

Bu noktada tek yapmanız gereken sizin için neyin faydalı olacağına karar vererek, bulgularınız doğrultusunda kendinize yeni bir perspektif seçmek. Ayrılık sonucu umutsuzluğa ve endişeye düşen birisi, bunun kendine herhangi bir yarar sağlamayacağını, aksine zarar getireceğini fark edip, ayrılığına temiz bir sayfanın açılışı ve yeni olasılıkların mevcut olduğu bir değişim olarak bakmayı seçebilir.

Unutmayın, hislerimizden düşüncelerimize, yaptığımız her şeyin kontrolü bizim elimizde. Tek yapmanız gereken, farkındalığa ulaşıp, kendiniz için daha doğru olanı seçmek.

Özetle, kendinize bu noktada sormanız gereken soru açık: Ayrılığımla ilgili hangi perspektif bana en iyi gelir? Ayrılığıma, içinde korkularımın, endişelerimin, üzüntünün, kızgınlığın ve kırgınlığın yer aldığı negatif bir pencereden mi bakmayı seçiyorum yoksa umudun, yeni olasılıkların, heyecanın ve merakın bulunduğu pozitif bir pencereden mi?

İçinde bulunduğunuz düzende kısa süreli de olsa bir değişiklik yapmak size iyi gelecektir. Alışık olduğunuz şehrin, hatta imkanınız varsa ülkenin dışına çıkarak, nerede kalacağınız, ne yiyeceğiniz gibi düşünmeniz gereken daha önemli ve acil gündem maddeleri edinebilirsiniz. Rahatlık alanınıza ve tercihinize göre kendi başınıza, arkadaşlarınız ile ya da ailenizle bir kaçamak düşünebilirsiniz. Sizden fiziksel ortamınız ile ilgili tek ricam şu: Kendinizi eve kapatmayın. Bırakın şehir dışı bir tatili, karşı yakaya bile geçmek size hayal gibi geliyorsa, evinizin yanındaki parkta 10 dakika yürümeniz bile size iyi gelecektir.

Kimileri için ilişkiler, hayatlarındaki öncelik sırasında en üst sırada yer alıyor. Kimi için ise iş, arkadaşlar, aile gibi birçok ana başlık arasında eşit bir önemde kategorize edilmiş. Her ne olursa olsun, ilişkinizin sona ermesi hayatınızdaki ana kategorileri gözden geçirmeniz için harika bir fırsat. Belki ilişkiniz süresince ailenizi, arkadaşlarınızı ya da sağlığınızı hatta belki kariyerinizi ihmal ettiniz. Şimdi bu alanlara bakarak yeniden yapılanma zamanı.

İsterseniz önceliklerinizi belirleyin, isterseniz eksik kalan kısımları tamamlayın. Bu aşamada, kendinize hedefler koyarak bir aksiyon planı yaratabilirsiniz. Hedefleriniz olursa hem eski sevgilinizi düşünerek moralinizi bozmaktan korunmuş hem de yerine getirdiğiniz başarılarla kendinizi motive etmiş ve özgüveninizi yenilenmiş olursunuz. Bu noktada hedef koyarken hedeflerinizin ölçülebilir olduğuna dikkat edin.

Örneğin, “Ayrılık sonrası kilo vereceğim ve forma gireceğim.” yerine, “3 ay boyunca haftada 4 kez gym’e giderek, ayda 1 kilo vereceğim.” hedefi, ölçülebilir ve spesifik bir aksiyon planı da içerdiği için ulaşılması daha kolaydır.

Toplumumuz özellikle erkeklerin bırakın ağlamasına, duygularını ifade etmesine bile zayıflık gözüyle bakıyor maalesef. Fakat iyileşme sürecinizi hızlandırmak ve duygularınızın birikip yersiz bir zamanda patlamasının önüne geçmek için ez azından kendinize yakın hissettiğiniz dostlarınızdan destek isteyin. Her ne hissediyorsanız içinize atmaktansa, dışarıya vurun ve paylaşın.

Paylaştıkça ve konuştukça ayrılığın üzerinizdeki gücü azalacak. Aynı zamanda sizi siz yapan duygularınızı saklamak ya da inkar etmek yerine dışa vurduğunuzda, samimiyetinizle birlikte arkadaşlarınızla aranızdaki bağ güçlenecek. Yakın zamanda hayatıma giren ve her zaman aşırı güçlü ve bağımsız bir kadın imajı çizen biri, sevgilisi onu aldattıktan sonra kapısına gidip yeniden denemek için konuşma yaptığını itiraf ettiğinde, gözümde nasıl parladığını ve güçlendiğini size anlatamam.

İlk kez o zaman, “Bu insan gerçek, rol yapmıyor ve kendini olduğu gibi göstermekten korkmuyor” dedim. Siz de lütfen kendi iyiliğiniz için rol yapmayın. Duygularınızı ve zaaflarınızı yaşamaktan korkmayın.

Gelecekte kuracağınız ilişkilerin sağlığı açısından belki de en önemlisi bu: olaylara objektif bir gözden baktığınızda, bitmiş ilişkinizin ardından ne gibi dersler çıkarabilirsiniz? Belki, bir ilişkiden ne istemediğinizi fark ettiniz. Belki de nasıl bir insanla mutlu olabileceğinizi gördünüz. Ya da bir hata yaptınız ve bu hatayı tekrarlamazsanız bir sonraki ilişkinizde huzurlu olabileceğinizi düşünüyorsunuz. Düşünün. Mutlaka öğrenebileceğiniz şeyler vardır.

Sizden ricam bunun için acele etmemeniz. Ne de olsa burnunuzun ucunda olan bir resme baktığınızda bütününü göremezsiniz. Bu yüzden ilişkinizin ne kadar süre önce bittiği ile alakalı olarak, resmin tamamını görebilecek bir uzaklıkta olduğunuza emin olun. Bulduklarınızı not edin.

Bu nokta elzem; çünkü hafızamız da zihnimiz gibi nankör olabiliyor. İstediği bir durumla ya da insanla karşılaştığında boşlukları doldurup, gerçekleri çarpıtabiliyor. Aynı hataya yeniden düşmemek için öğrendiğiniz dersleri yazın ve gerekli olduğunda tekrar göz atmak üzere bir kenara kaldırın.