Duygular,insanı insan yapan ve bu sayede de başkalarını anlamamızı sağlayan birer mucizedir. Hepiniz duymuşsunuzdur ve belki de çoğunuzun geleceğe dair bir korkusudur. Robotlar,çalışma alanlarında/mesleklerde daha yoğun olacaklar ve bizi işsiz bırakacaklar.

Peki biz bu durumdan neden korkuyoruz? Hiç düşündünüz mü? Çoğumuzun Robotların duygularının ve karşıdaki canlının duygularını anlamaya yarayan empatiden yoksun olacağını düşündüğümüz için mi? Ya da robotların, bizim diğer canlılara yaptığımız gibi bizlere kötü davranışlarda bulunabileceğini düşündüğümüz için mi? Daha birçok cevap verebilirsiniz. Yazıyı okuduktan sonra cevaplarınızı yazmanızı bekliyorum. Küresel salgın döneminde geçtiğimiz bu dönemde robotlaştığımızı en çok düşündüğünüz dönem olabilir?

Belki de çoğunuz yeni normalleşme sürecinin başladığı 1 Hazirandan öncesinde her yerde gördüğümüz yüzünün çoğu kısmını maske ile kapatmak zorunda olan insanlarla karşılaştığınız zaman robotlaşma sürecine girdiğimizi düşünmeye başlamıştır. Yüz ifadesinden duygularını göremediğimiz yüzlerce,binlerce insanla karşılaşıyorduk. Duygularını bilmediğimiz insanlardan zarar görür müyüz? gibi olumsuz endişeler içinde geçirdik/geçiriyoruz günlerimizi.

Buradaki kilit duygu karşımızdaki kişilerin duygularını göremediğimizi için karşımızdaki kişinin empati duygusundan yoksun olduğunu düşünmemiz olduğunu düşünüyorum. Soyguncuların yüzlerini gizleyerek bir yerleri soyduğunu hepimiz biliyoruz. Zihnimizde bizlere zarar verenler kendini gizleyenlerdir diye kodlama yapmış olabiliriz. İnsanların yerini robotların alacağından korkuyoruz da peki insanların yaptığı mesleklerin profesyonelleşme adı altında robotlaşmasından neden korkmuyoruz? İnsanların meslekler içinde diğer insanlara karşı davranışları,robotların yapabileceğini düşündüğümüz davranışlardan daha çok sevimli geliyor.

Belki bu duruma alıştığımız için yapılanları kendimizce normalleştirdik. Belki kendimiz yaşamadığımız için bu davranışlar bizi korkutmuyor. Belki de gelecek, şimdiden daha çok korkutuyordur bizleri. Bazı mesleklerde özellikle doktor,gassal gibi insanın son anlarında onlarla birlikte olan mesleklerde duygulardan arınma veya duygularını kontrol edip profesyonelleşme kişinin psikolojik sağlığı için önemlidir. Bunlar dışında kalan mesleklerde ise insani duygular,tedavi/adalet vb nedenlerle gelen kişilerin geleceğe yönelik yaşamlarını ciddi anlamda etki ediyor. Bu etki profesyonelleşme adı altında duygulardan kendisini arındıran kişiler nedeniyle ciddi olumsuzluklar ortaya çıkarabiliyor.

Olumsuz etkilerin en ağır olarak yaşananlarından da kişinin yaşamına son vermesi veya yaşadığı korku,stres ve endişe gibi duyguların kalbe hasar vererek kalp krizi geçirerek yaşamlarına son verebilmesidir. Bir şirketin insan kaynakları yetkilisi alacağı personel nedeniyle yüzlerce kişi ile görüşüyor. Görüştüğü kişiler arasında belki aylarca iş arayanlar bulunuyordur. Fakat şirketi de bir insan olduğu için yaşamsal işlevini sürdürebilmesi için en iyisini bulmak istemek zorundadır. Burada insan olan şirketini duyguları ile iş arayan başka bir insanın duyguları çatışma içine giriyor. İnsan kaynakları burada yapacağı tercihte kendi insani duygularıyla mı yoksa şirketin duygularıyla mı hareket edeceği önemli bir noktadır. Bu tercih yetişkin olarak nitelendirdiğimiz kişileri daha çok ilgilendiriyor.

Ya çocukları ilgilendiren kararlar da insani duygular ne kadar önemlidir diye düşündünüz mü? Ya da mesleklerin robotlaştığını hiç düşündünüz mü? Muhtemelen cevapların çoğu hayırlardan oluşacaktır. Evet duygulardan yoksun robotlardan korkmamız çok normaldır. Fakat aynı şeyi robotlar gibi duygulardan yoksun olmadığını düşündüğümüz insanların yaptığı meslekler için uygulamıyoruz. Psikologlar,pedagoglar,avukatlar,öğretmenler,kurs hocaları ve daha sayamadığım birçok meslekte çalışanlar çocukları sizce müşteri olarak mı görmeli yoksa insan olarak mı?

Çoğumuz cevap olarak tabii ki insan olarak görmeli diye cevaplarız mutlaka. Fakat mesleğin içinde olanlar yaşamları çocuk olunca yaşadığı,öğrendiği,gördüğü ve duyduğu olaylardan dolayı yaşadığı duygusal hisler bir süre sonra alışma süreci ile birlikte normalleşiyor ya da kaba tabirle görmezden geliyor. Daha açık olması için kendimizden örnek verelim. Çalıştığımız veya içinde bulunduğumuz mekanlardaki bizi ilk başta aşırı derecede rahatsız eden kokuların bir süre sonra rahatsız etmemesi gibi. Bu durum insan beyni için alışıldık ve artık rahatsız edicilikten çıkmak zorunda kalınan bir durumdur.

Mesleklerde de durum bizler için maalesef ki aynı etkiyi oluşturmaktadır. Tecavüz,tacize uğrayan çocukların duygulardan kendisini arındırmış,yoksun bırakan kişilerce gördüğü muamele,kendisi için normalleşen fakat karşıdaki çocuk için ağır gelen soruların sorulması. Adını hukuki açıdan sorun çıkarabilecek 2 meslek ve onun bu mesleğin sınırlarını,yöntemlerini belirleyen başka bir mesleğin de çocuklarda oluşturduğu etkileri bir çoğumuz tanık oluyoruz. Çocukların gelecekte yaşayabileceği travmalar yaşadığı tecavüz,taciz sonrasında çocuğa profesyonelleşme adı altında sorulan sorular ve uygulanan davranışların daha ağır bastığını düşünüyorum.