İstibdat Devri (! ) –Çırağan Vakası

Sultan Abdülhamid’in Meclisi tatil etmesi ve Midhat Paşa’nın sürgüne gönderilmesi İngiltere’nin hoşuna gitmemişti. Gönülleri, rahatlıkta kullanabilecekleri V. Murat ve Midhat Paşa’dan yana idi. Üstelik ikiside Mason’du. Hasta olan V. Murat’ın iyileştiği iddaalarını ortaya atarak onu tekrar tahta çıkarmak istiyorlardı. Bunun için Jön Türk’lerden Ali Suavi’yi tahrik ederek yeni bir saray darbesi yapmayı planladılar.
Hanımı İngiliz ajanı Mary olan bu zavallı 20 Mayıs 1878 Pazartesi günü toplamaya muvaffak olduğu birkaç yüz Rumeli muhaciri ile karadan ve denizden Çırağan Sarayını basarak V. Murat’ı kaçırıp tekrar tahta çıkarmak istemiş fakat başarıya ulaşamayan bu baskın başta Ali Suavi olmak üzere 23 kişi ölmüş 15 kişide yaralanmıştır. Bu olay tarimize Çırağan Vakası olarak geçecektir.
Cülusu günlerinden beri kazandığı tecrübeler sonucu yurt ve dünya şartlarını dikkate alan II. Abdülhamit merkezi otoriter bir yönetim kurarak ülkeyi adeta tek başına idare etmeye başlayacaktır.
Durum bu noktaya gelince , Babıali yani Hükümet Yıldız Sarayına taşınmıştı.
Sultan’ın kendisi de “tek adam” olduğunu gizlemiyordu. “Her sadrazam değişikliğinde kıyametlerin koparılmasını çok lüzumsuz buluyorum. Çünkü Kamil veya Said hangisi olursa olsun asıl sadrazam Yıldız’da ikamet eden benim” diyordu.
Sultan için bu suçlamaların hiçbir önemi yoktu. O yaptığı işin haklılığına inanmıştı. İpin ucunu bırakıverse her şey birden dağılabilirdi. Çünkü, İmparatorluk çok hassas dengeler üzerinde duruyodu. Nitekim bu daha sonra görüldü. “ İstibdat Devri’nin” 30 yıl boyunca yaşattığı İmparatorluk II. Meşrutiyet veya İttihad Terakki devrinin uygulamalarına ancak 10 yıl dayanabildi.( 1908-1918 )

Ermeni Meselesi – Kızıl Sultan

Sultan II. Abdülhamid’i iktidarı süresince meşgul eden en önemli meselelerden biriside Ermeni meselesi olmuştur. 1878 Berlin Antlaşması’ndan sonra İngiltere Doğu Anadolu’da bir Ermenistan Devletinin kurulması için sürekli Ermenileri tahrik etmiştir.Tahrik edilen Ermeni’ler Müslümanları katliama tabi tutmaya başladılar. 1886’da İsviçre’de binlerce Müslüman’ın kanına giren Ermeni Hınçak Cemiyeti kuruldu. Rusya ve İngiltere’de bir Müslüman memur bile yapılmazken, Ermeniler Osmanlı ülkesinde bakan bile olabiliyorlardı. Buna rağmen, hak ve hürriyet diyerek terör estirmeye başladılar. Yüzlerce Müslüman köyünü basarak çoluk çocuğun kanını döktüler.
İşte bu terör ve dehşet üzerine, II. Sultan Abdülhamit, merkezi Erzincan’da bulunan IV. Ordu Komutanı Müşir Zeki Paşa’yı, Ermeni terörünü durdurmak üzere görevlendirdi. Teröristlere aman vermeyen Paşa’nın bu hareketi Avrupa basınının Abdülhamit aleyhine kampanya başlatmalarına sebep oldu.
Fransız Akademisi üyesi tarihçi Kont Albert Vandal, ilk defa Abdülhamit hakkında “Le Sultan Reuge” lakabını kullandı. Maalesef İttihatcılar bunu “Kızıl Sultan” diye tercüme ettiler. Ermenilerle İttihatcılar el ele vermiş Sultan’ı kötülüyorlardı. Maalesef bu durum Cumhuriyet devrinin ders kitaplarına kadar yansıdı.
Tarihin acı bir tecellisi olarak Abdülhamit’i Ermeni katili ve Kızıl Sultan olarak karalayan İttihadcılar, daha sonra 1915’deki Ermeni tehciri sebebiyle kendileri suçlanacaklardır.

Hamidiye Alayları

Doğu Anadolu’daki bu büyük tehlikeyi gören II. Abdülhamid bölgedi İslam Kardeşliğini pekiştirmek, Ermenilerin oyununa gelmemek, merkezi otoriteyi temin etmek üzere o bölgedeki insanları gönüllü vatan müdafileri olarak istihdam etmek üzere Hamidiye Alayları denilen mahalli askeri kuvvetleri kurdurmuştur. Bugün Doğu Anadolu’da Müslüman Halk yaşıyorsa, hayatlarını Abdülhamit’in bu siyasetine borçlu olduklarını tarihciler ifade etmektedirler.
Hamidiye Alayları ile takviye adilen İslam Birliği, I. Dünya Savaşına kadar ve hatta 1925 tarihinde başlayan Şeyh Said isyanına kadar devam etmiştir.

Bomba Olayı

Ermeni komitacılarının uluslararası teröristlerle işbirliği yaparak hazırladığı bu suikast planı ile Yıldız Camii önünde patlatılacak bir bomba ile öldürülmek istenmiştir.
Hazırlanan plan gereğince , evvela Cuma Selamlığı’nda padişahı öldürecekler, sonra Babiali’yi, Galata köprüsü’nü, Tünel’i,Osmanlı Bankası’nı ve çeşitli elçilikleri havaya uçurarak büyük bir kargaşa çıkaracaklar, böylece büyük devletlerin müdahalesini temin ederek,özledikleri “ Müstakil Ermenistan’a” kavuşacaklardı.
Ancak Şeyhülislam Cemaleddin efendi ile bir iki dakika konuşması,bombanın Padişah henüz caminin basamaklarına gelmeden patlatılması sonucu yara dahi almadan kurtuldu.(21 Temmuz 1905) Bu olayda 26 kişi ölmüş 58 kişi yaralanmıştır.