Tıbbi Aromatik Bitkileri seriye aldığım köşe yazılarımla tanımaya devam edeceğiz? Fakat bu konu arasına bir korkak tavuk meselesi,  iğde ağacı,  yeni nesilde TAB tarımının sürdürülebilir olması için atılacak adımlardan oluşan  buhaftaki köşe yazımızın içeriğini kısa kısa başlıklarla belirlemek istedim.

*** Merhaba birşeyi tanımak, öğrenmek için siz ne yaparsınız?  Ben direk o konuya atlarım yani içinde bulunurum! Ama siz öğle yapmayın! Temkinli olmak iyidir!

Çocukken görsel hafızamızda yer eden hiçbirşeyden endişe duymazdık. Tanıdığımız bitkilerden, hayvanlardan korkmaz, hatta deneyimlemek isteriz. Fakat şimdiki çocuklar, şehir hayatında o deneyime ve  farkındalığa ulaşmadıklarından gördükleri herşeyden korkar haldeler. Bu korkaklık öyle bir hâl aldı ki, bakın bugün köşe  yazım ile gündeme getirmeye çalışıyorum. Bazı çocuklar, KORKTUKLARI İÇİN hiç bir şeyi deneyimlemek istemiyorlar! Geçen hafta "benzerliklerin öğretisi" ile bitkilerdeki renklerin ve ŞEKİLLERİN, insan vücudundaki organlarla- bitkiler arasındaki benzerlikler sayesinde hangi bitkinin yada meyvenin sağlıksal açıdan neye iyi gelip gelmediği konusuyla; Biz insanoğluna verdiği öğretiden bahsetmiştim. Bu öğretiden yola çıkarak bugünde yediklerimiz, içtiklerimizin mizacımızda "etkilenebileceği"konusuyla yeni bir gündem, dertlenme ile geldim. Bu kadar işin içinde buda dert mi? DEMEYİN! Söz konusu çocuklar olabilir!

KORKAK TAVUK! İşte bize yeni dert edineceğimiz bir mesele daha! Biliyorsunuz dert edindiğimiz sürece bir konu üzerine eğilim gösterir, fikirler geliştirebiliriz. Dert edinmez isek, kötü! Önümüze sürülen iyi yada kötü her ne varsa olduğu haliyle kabullenip, sorgulamadan tüketmeye, kullanmaya başlarız. İnsan fıtratına aykırıda olsa, insan psikolojisinde öğrenilmiş çaresizlikle "durumu kabulleniş" başlar. Haliyle dertleride psikolojimizi bozmak için değil, farkındalıklarımızı artırarak daha iyi koşullar oluşturma gayesi içinde, sorgulama mantığında olduğumuz takdirde PSİKOLOJİDE sıkıntı çıkmaz. Bahsettiğimiz dertlenmeyide sadece bir "ŞEKİLDEN" ibaret olduğunu anlayabiliriz. Meseleyi biraz daha açalım.

Tavuklar biliyorsunuz ki, kışttt desen uçup, kaçan bir yapıdadır. O halde günümüz et tüketimine baktığımızda fastfood yada evlerdeki mutfaklarımıza dahil tavuk etini, sık tüketilen bir grupta yer aldığını görebiliyoruz. Evet besin değeri bakımından (eski köy tavukları kadar olmasada) değerli olduğunu biliyoruz. Ama  tüketilen "ölçü" itibariyle artışın fazlalığı akıllara "acaba çocuklardaki korkaklık, endişe" buradan mı geliyor? Yiyeceklerin mizacımıza sirayeti olur mu? sorusunu akıllara getiriverdi! Sık Tavuk eti yemek mizacımızı hangi yönde etkiler? Günümüzde tavuk tüketimi hangi oranda? Konu başlığına şaşırmayın, önemseyin bence! Bu konuları kim dile getirsin?  Basın mensubu olarak gündeme getirme görevimiz sebebiyle amacımın, konunun önemine binaen akıllara takılan bu sorunun çözüme, netliğe kavuşmasıdır. İlgili mercilerin fark etmesini sağlamaktır. Üstlendiğimiz görev ile gündeme getirir, sorumuzu sorarız! Zaten böyle bir olumsuzluk yoksa ne ala!  Tavuk etine karşı olumlu bir haber daha yaparak meseleyi netliğe kavuştururuz! Tam tersi bir durum varsa ve basında bunu gündeme getirmiyorsa verilen zarar çok sonra fark edildiğinde "pardon" diyen birileri çıksın ve insanları çaresiz bir duruma mı düşürsün! Böyle bir olumsuzluğun halk üzerinde oluşmaması için basın, sorusunu sorarda, gündeme de getirir! Bilimsel açıdan yada her açıdan etkili olduğu bir durum varsa şayet, tavuk eti tüketimi nekadar sınırlı olmalıdır! biri bize açıklamalı! Aileler ve toplum olarak herkes tedbirini almış olur! Zira memlekete "korkak tavuk" (çocuklar) yetiştirmek istemeyiz değil mi? (Değerli tavuk üreticilerimiz lütfen bana kızmasın onları ve tavukları çok seviyoruz. )

YERİNİ BİLEN VAR MI? Bilecik halkına bir sorum olacak! İl genelinde 5-10 adet ve üzeri toplu olarak hagi lokasyonda iğde ağaçları var? köşe yazımı okuyan, ve lokasyon olarak toplu şekilde iğde ağacı yetişmiş yeri, bölgeyi bilen her kim varsa bu konuda bilgi vermek için benimle irtibata geçebilir mi? Peki niçin? soruyorum? Çünkü; Bilecik'te bu konuda bilimsel bir araştırma konusu oluşturulmuş?  Bilenler olarak yardımcı olmak isteriz değil mi?

BU İŞİN HOCASI DİYORSA!...  Röportaj tekniklerini, haberlerden daha çok severim. Akıllarda kalan tüm soruları, çok yönlü şekilde değerlendirmek, tüm konuya hakim olabilmek daha fazla soruyla çözüme kavuşturmak, meselenin özüne inmek bu sayade ortaya çıktığını düşünüyorum. Pazaryeri ilçemizin MYO'dan Tıbbi Aromatik Bitkiler bölümünden mezun şimdilerde Bilecik Halk Eğitim Merkezi TAB kursu eğitmeni ile birlikte, geçtiğimiz haftalarda röportaj gerçekleştirmiştik.  Sorularla ortaya önemli bir röportaj çıktı. Tarım yapılan bir ilde, yetiştiricilik konusunda bitkisel üretimdeki çeşitliliğin artışı önemli diyorsanız! O halde bir düşünelim!  Geleneksel tarım ile genç nesli üretime çekmek artık çok zor. O halde bu alanın sürdürülebilir olmasını istiyorsak( bu konu ilgili merciler tarafındanda böyleyse) ne yapılabir sorusunu sormak gerekmez mi?

Bizde sorduk! Gençleri tarım alanına çekmek için ne yapılabilir? Röportajda şu başlıklar ortaya çıktı: 7'den 70'e herkes bilinçlenmeli, İş birlikleri geliştirilmeli , eğitimden hemen sonra gelen uygulama kısmıyla pratiklik kazandırılmalı. Bazı konular vardır uygulamayla akıllara girer. Tarımda bunlardan bir tanesi. Meselenin özünü başlıkta vermeye çalıştım. "Halkımız bilinçlendikçe bitkilerin kullanım sahası genişler" başlığı ile konuyla kimler ilğilendi? bilemiyorum ama  verilmek istenen mesaj neydi? çok iyi biliyorum. Halkımızda özellikle TAB konusu bilgi ve bilinç düzeyi geliştikçe bu bitkilerin doğru kullanımı neticesinde değerli halkımızın bitkilerin dilini öğrenmiş olacaklar. Dolayısıyla ani gelişen bir rahatsızlık karşısında şifa bulacağı bitkiyi, dozajında ve rutine alarak kullanımı başlayacaktır. Böylece bitkilerin kullanım alanının genişleyeceği neticesine ulaşılır. Pazar değeri olan tarıma genç neslin ilgisininde artacağına inanıyorum. Bizden söylemesi... Sağlıkla kalın.