Bilecik’in tarihî zenginlikleriyle öne çıkan ilçesi Osmaneli, yüzyıllardır birçok medeniyete ev sahipliği yapmış köklü bir yerleşim yeridir. Roma’dan Bizans’a, Selçuklu’dan Osmanlı’ya kadar pek çok uygarlığın izlerini taşıyan bu kadim ilçe, geçmişle günümüz arasında adeta bir köprü kuruyor. Tarihi dokusu bozulmamış sokakları, asırlık yapıları ve kültürel zenginlikleriyle Osmaneli, hem yerli hem de yabancı turistlerin ilgisini çekiyor. İlçede yer alan başlıca tarihi yapılar, ziyaretçilerine zamanda yolculuk fırsatı sunuyor.

Osmaneli’nin simge yapılarından biri olan Rüstem Paşa Camii, klasik Osmanlı mimarisinin zarif örneklerinden biridir. Kesme taş ve tuğla kullanılarak inşa edilen cami, mimari detayları ve iç süslemeleriyle dikkat çeker. Cami, adını Kanuni Sultan Süleyman’ın veziri Rüstem Paşa’dan alır ve günümüzde hâlâ ibadete açıktır. Caminin bulunduğu konum, Osmaneli’nin merkezinde yer alması sebebiyle hem yerli halk hem de ziyaretçiler tarafından sıklıkla ziyaret edilmektedir.

Sakarya Nehri üzerinde yükselen Lefke Taş Köprüsü, Osmaneli’nin bir diğer önemli tarihi yapısıdır. Çok gözlü kemerli yapısıyla dikkat çeken bu köprünün, Roma dönemine kadar uzanan bir geçmişi olduğu düşünülmektedir. Zamanla Bizans ve Osmanlı dönemlerinde çeşitli onarımlar görmüş olan köprü, halen sağlamlığını korumakta ve tarihi ihtişamını yansıtmaktadır.

Osmaneli, yalnızca anıtsal yapılarıyla değil, geleneksel sivil mimari örnekleriyle de dikkat çeker. Osmanlı döneminden kalma Osmaneli konakları, ilçede yer alan en karakteristik yapılardandır. Ahşap karkas tekniğiyle inşa edilen bu konaklar, taş zemin üzerine oturtulmuş, genellikle iki katlı ve iç avlulu yapılardır. Bugün bu konakların bir kısmı restore edilerek butik otel, kültür evi veya kafe olarak hizmet vermektedir.

İlçenin çok kültürlü yapısını yansıtan bir diğer önemli eser ise Aya Yorgi Kilisesi’dir. On dokuzuncu yüzyılın sonlarında Rum Ortodoks cemaati tarafından inşa edilen bu kilise, uzun süre atıl durumda kaldıktan sonra restore edilmeye başlanmıştır. Mimari yapısı ve taş işçiliğiyle dikkat çeken Aya Yorgi Kilisesi, günümüzde kültürel etkinliklere ev sahipliği yapabilecek potansiyele sahiptir.

Osmaneli’nin tarihî kimliğini yansıtan bir diğer unsur ise şehir surları ve eski yerleşim alanıdır. Bizans dönemine ait olduğu düşünülen sur kalıntıları, ilçenin geçmişte savunma amaçlı bir yerleşim yeri olduğunu ortaya koymaktadır. Surların çevrelediği bölge, bugün arkeolojik ve mimari açıdan incelenmeye devam etmektedir.

Osmaneli’nin tarihî dokusunu tamamlayan yapılardan biri de Osmaneli Hükümet Konağı’dır. Osmanlı’nın son dönemlerinde inşa edilen bu kamu binası, taş temel üzerine kurulmuş yüksek tavanlı ve geniş pencereli bir yapıdır. Bugün bazı bölümleri müze ve kültür merkezi olarak değerlendirilmektedir.

İlçeye bağlı Çerkeşli Köyü’nde yer alan kaya mezarları da Osmaneli’nin antik dönemlerden bu yana iskân gördüğünün bir göstergesidir. Roma ve erken Hristiyanlık dönemlerine ait olduğu değerlendirilen bu kaya mezarları, bölgenin tarihî ve arkeolojik zenginliğine katkı sağlamaktadır. Doğa yürüyüşü yapmak isteyenler için bu bölge hem tarih hem de doğa ile iç içe bir deneyim sunar.

Osmaneli ayrıca şifalı sularıyla da tanınır. İlçeye bağlı İçmeler bölgesinde yer alan doğal kaynak suları, yüzyıllardır çeşitli rahatsızlıklara iyi geldiği düşünülen mineraller içerir. Osmanlı arşivlerinde de geçen bu içmeler, sağlık turizmi açısından önemli bir potansiyele sahiptir.

Bilecik’in bu saklı tarih hazinesi, her geçen gün daha fazla ilgi görmekte ve kültürel mirasını geleceğe taşımaktadır. Osmaneli, sadece bir ilçe değil, tarihin canlı tanığı olarak ziyaretçilerini bekleyen bir kültür rotasıdır.

Kaynak: HİLAL SEVİM