Türk milletinin köklerine uzanan derin tarih, sadece kitaplarda değil, dağlarda, yaylalarda ve yüreklerde yaşamaya devam ediyor. Binlerce yıl önce Orta Asya’dan başlayan kutlu yürüyüş, Söğüt’te devletle taçlandı. O ilk adımları unutmayan bir avuç yürekli insan, bugün aynı izlerden geçerek ecdada olan minnetini gösteriyor.
Ertuğrul Ocağı Derneği, işte bu inançla Domaniç’ten Söğüt’e Ecdada Saygı Yürüyüşü projesini hayata geçirdi. Proje kapsamında atalarının izinden giden bisikletçiler ve yürüyüşçüler, tarih kokan yaylaları, tepeleri ve göç yollarını yeniden adımladı.
Bu anlamlı etkinliğin detaylarını Ertuğrul Ocağı Derneği Başkanı Orhan Şişman, şu sözlerle anlattı:
DOMANİÇ’TEN SÖĞÜT’E: ECDADIN İZİNDE BİR YÜRÜYÜŞ
“Ertuğrul Ocağı Derneği olarak, ecdadımızın izini sürdüğümüz ‘Domaniç’ten Söğüt’e Ecdada Saygı Yürüyüşü’ projemizi başarıyla tamamladık. Bu topraklara nasıl tutunduğumuzu, hangi zorluklardan geçerek devletleştiğimizi hatırlamak ve gelecek nesillere aktarmak amacıyla çıktığımız bu yolda, tarihimizin manevi yükünü omuzlarımızda taşımanın sorumluluğunu hissettik.”
Köklerimizi Unutmamak İçin Pedal Çevirdik
Kayılar’ın Mahan’dan başlayıp Söğüt’e uzanan kutlu göçünü sadece okumakla yetinemezdik. Biz, o göç yollarını bizzat yürüyerek, bisikletle geçerek hissetmek istedik. Ecdadımızın yurt edindiği Domaniç yaylalarında, Karaca Dağlar’da, Acısu’da, Mızıkçam’da, İntikam Tepe’de, onların nefes aldığı topraklarda biz de ter döktük.
Hayme Ana’nın Huzurunda Başlayan Yolculuk
5 Eylül sabahı, Domaniç Çarşamba Köyü’nde Hayme Ana’nın manevi huzurunda dualar ederek yola koyulduk. Rotalarımız; Berçin, Domaniç, Mızıkçam, Domurköy, Üçtepeler, 1820 rakımlı gözetleme kulesi, Karagöl, Çiçekli Yayla ve Acısu oldu. İlk gece Acısu’da konakladık. Ertesi gün Kömürsu, Camili Yayla, Dodurga, İntikam Tepe ve Bozüyük üzerinden Söğüt’e ulaştık. Bisikletli yolculuğumuz, Ertuğrul Gazi Külliyesi’nde gerçekleşen anlamlı karşılama ile son buldu.
Aynı Rota, Bu Kez Yaya Olarak Aşılacak
Bu yürüyüş, sadece bisikletle değil; kalple, bilinçle ve tarihle yapıldı. Şimdi, aynı parkurda yaya yürüyüş gerçekleştirecek olan üyelerimizle birlikte bu anlamı daha da derinleştireceğiz. Her adımımızda, atalarımızın bıraktığı mirası taşıdığımızın farkındayız.
Bu Yürüyüş Bir Spor Değil, Şuur Hareketidir
Ecdadın izinden gitmek bizim için sadece fiziksel bir çaba değil; bir bilinç, bir ruh, bir vefa hareketidir. Bizler bu toprakları sadece vatan değil, aynı zamanda bir emanet olarak görüyoruz. Bu emanete sahip çıkmak için yürüyoruz, pedal çeviriyoruz ve gelecek nesillere tarihi unutturmamak için çabalıyoruz.''