Bilecik’in Osmaneli ve Gölpazarı ilçelerinde bu yıl yaşanan orman yangınları, sadece doğayı değil, bölge halkının hafızasını ve yüreğini de derinden yaraladı. Yangınlarda, orman varlığının neredeyse yarısına yakını yok oldu. Sakarya ve Bolu illerinden başlayarak Osmaneli ve Gölpazarı’na sıçrayan alevler, özellikle Osmaneli ilçe merkezine çok yakın alanları etkileyerek, adeta ilçenin siluetini değiştirdi.

Eski Osmaneli Belediye Başkanı ve Yeminli Mali Müşavir Münür Şahin, yıllarını bu topraklara adamış bir kişi olarak yaşanan felaketi şu sözlerle ifade etti: “1980-1995 yılları arasında büyük bir seferberlikle ağaçlandırılan ve 40 yıl boyunca emekle büyütülen ormanlarımız bir anda kül oldu. Artık her gün yeşil tepeler yerine, kararmış dağlara bakıyoruz. Bu sadece bir doğa kaybı değil; hafızamıza, emeğimize, geleceğimize vurulmuş büyük bir darbedir.”

Münür Şahin, önümüzdeki aylarda başlanması planlanan ağaçlandırma çalışmaları öncesinde, bölge halkı ve çevrecilerin ortak önerilerini şu maddelerle kamuoyuna ve yetkililere sundu:

1. Ormanlar Kesintisiz Değil, Güvenlik Bantlı Planlanmalı

Yaşanan yangınlar, orman alanlarının tamamen birleşik olmasının büyük bir tehlike oluşturduğunu net bir şekilde gösterdi. ''Aynı hatayı tekrar yaparsak, 10 yıl sonra yeniden tüm alanları kaybederiz.” diyen Şahin, ormanların grup grup ayrılması ve her grup arasında en az 100-200 metrelik boşluklar bırakılması gerektiğini belirtti. Bu boşlukların, yangına sebep olmayacak tarımsal ürünlerin ekimi için köy muhtarlıklarına tahsis edilmesi öneriliyor. Böylece hem orman yangınlarıyla mücadele kolaylaşacak hem de kırsal kalkınmaya katkı sağlanabilir.

2. Yerleşimlere Yakın Alanlara Yanıcı Olmayan Ağaçlar Dikilmeli

Yangına en çok maruz kalan alanların yerleşim yerlerine yakın bölgeler olduğunu vurgulayan Şahin, bu alanlara çam gibi yanıcı ağaçlar yerine zeytin, ceviz ve badem gibi ekonomik değeri olan ve daha az yanıcı ağaçların dikilmesini önerdi.

Bu alanların yine orman arazisi olarak kalması, ancak bakım ve gözetiminin köy muhtarlıklarına zimmetlenerek yapılması gerektiği ifade eden Şahin, ayrıca köylere sulama tankerleri tahsis edilerek, yangınlara anında müdahale imkânı sağlanması gerektiği vurguladı.

3. Köylünün Ormana Yaptığı Katkı Göz Ardı Edilmemeli

Yangın esnasında köylülerin kendi araçları ve imkanlarıyla verdiği mücadeleye dikkat çeken Şahin, geçmişte orman sınırlarında meyve ağacı diktiği için haklarında dava açılan köylülerle ilgili hukuki süreçlerin durdurulmasını talep ederek, ''Orman arazisinde kalmak koşuluyla, köylülerin meyve ağacı dikmesi teşvik edilmeli. Bu, ormanı sahiplenmenin en güçlü yoludur.” dedi.

4. Muhtarlar Sürece Dahil Edilmeli, Ekipmanları Desteklenmeli

Yangın önleme ve mücadele konusunda yerel aktörlerin önemine dikkat çeken Şahin, muhtarların görüşlerinin mutlaka dikkate alınması, ayrıca ellerindeki ekipmanların güçlendirilmesi ve sayılarının artırılması gerektiğini aktararak, ''Ormanın gerçek sahipleri köylülerimizdir. Onlar ormandan faydalandıkça daha fazla sahip çıkarlar.” görüşünü aktardı.

5. Orman Vasfını Yitirmiş Alanlara Alternatif Kullanım Alanı Açılmalı

Yangın nedeniyle orman vasfını kaybetmiş ve yeniden ormanlaştırılması mümkün olmayan alanların, TOKİ, kamu yatırımları, millet bahçeleri, spor tesisleri ya da OSB’ler gibi projelere tahsis edilmesi gerektiğini belirten Şahin, “Bu alanlar atıl kalmasın, ülkemize farklı şekilde katkı sunmaya devam etsin.” dedi.

6 - Çam Ormanı Takıntısından Vazgeçmeliyiz

Son olarak, geçmişte yapılan ağaçlandırma çalışmalarında yoğun çam ormanı tercihinin büyük hatalara yol açtığını söyleyen Münür Şahin, şunları kaydetti: “Çam ormanı elbette güzeldir ama yangına en açık ağaç türüdür. Eğer tekrar tüm alanlara sadece çam dikersek, 10 yıl sonra yine yanar. Bunu geçmişte yaşadık. Aynı hatayı tekrarlarsak gelecek nesillere ihanet etmiş oluruz.”

2026 Yazına Şimdiden Hazırlanmalıyız

Münür Şahin, konuşmasını şu çarpıcı sözlerle tamamladı: “Son 50-60 yılda Osmaneli ormanlarının tamamı farklı tarihlerde en az bir kez yandı. Bu yıl, 2012 İçmeler yangınında ağaçlandırılan tüm alanlar yeniden kül oldu. Bu acıyı tekrar yaşamamak için şimdiden harekete geçmeliyiz. 2026 yazına bugünden hazırlanmak zorundayız. Geçmişin hatalarını tekrarlamak yerine, yerel halkın bilgi ve tecrübesinden faydalanarak geleceğe sağlam adımlar atalım.”

İlgili kurum ve kuruluşlara açık çağrıda bulunan Şahin ve bölge halkı, ağaçlandırma çalışmaları başlamadan önce bu önerilerin değerlendirilmesini talep ederek, geleceğin ormanlarını sadece dikmekle değil, akıl ve ortak vicdanla şekillendirmek gerektiğinin altını çizdi.

Kaynak: HARUN KAYMAZ