Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın Temmuz 2025 verilerine göre Türkiye’de toplam 17 milyon 326 bin 143 işçiden sadece 2 milyon 429 bin 527’si sendika üyesi. Bu da toplam işçilerin yalnızca %14’ünün sendikalı olduğunu ortaya koyuyor.
Önceki dönem Osmaneli Belediye Başkanı, Yeminli Mali Müşavir Münür Şahin, konuya ilişkin yaptığı açıklamasında bu tabloyu işçiler, işverenler ve sendikalar açısından “düşündürücü” olarak değerlendirdi.
Şahin, özellikle büyük iş gruplarının sendikalı işçileri tercih ettiğini belirterek şunları söyledi:
“Koç, Sabancı, Eczacıbaşı gibi büyük gruplar ve belediye şirketlerinde işçilerin sendikalı olması işverenler için de avantajdır. Çalışanlarla tek tek değil, topluca görüşmek verimliliği artırır. Sendikalı işyerlerinde işçiler işlerine daha çok bağlanır, ürün kalitesi artar, iş kazaları azalır. Bunun sonucu işveren daha fazla kazanır, işçiler de daha iyi ücret elde eder.”
Küçük ve orta ölçekli işletmelerin ise sendikalaşmaya sıcak bakmadığını vurgulayan Münür Şahin, geçmişte yaşanan ideolojik yaklaşımların, ücret odaklı taleplerin ve sendikal anlaşmazlıkların işverenlerde güven kaybına yol açtığını belirterek, şu ifadelere yer verdi:
"Sendika üyesi işçilerin Konfederasyonlara dağılımı ise şöyle; 1- Türk – İş 1,272,495 üye, 2-Hak – İş 828,132 üye,3-Disk 265,727 üye,4-Tüm-İş 2,185 üye,5-Ülkem-İş 6,283 üye, 6-Anadolu-İş 249 üye, 7- Yeniden Misk 93 üye, 8-Bağımsız 54,363 üye
Türkiye’de Koç Grubu,Sabancı Grubu,Eczacıbaşı gibi büyük gruplar ve Belediye Şirketleri işçilerinin sendikalı olmasını tercih ediyor.İşveren acısından çalışanlarla tek tek değil,topluca görüşmek daha verimli görülüyor.
Sendikalı işyerlerinde;Sendika temsilcileri ile uyumunun çok önemli olduğu işyerlerinde,işçinin işyerine daha çok bağlanacağı, işine daha çok özen göstereceği, ürün kalitesinin artacağı,verimli çalışma ile maliyetlerin düşeceği, iş kazalarının azalacağı, vb.sonuçta işyerinin gelirinin ve karının artacağı bunun sonucu olarakta çalışanların daha iyi ücret elde edeceği hedeflenir.
Sendikalı işyerlerinde çalışanlar şirketin geleceğinin kendi gelecekleri için çok değerli olduğunu bilirler ve işyerlerini ona göre sahiplenirler.Çalışanlar sedikalı işyerlerinde kendilerini daha güvende görürler,işverenden taleplerini sendika ile daha kolay gündeme getirirler ve sorunlar daha kolay çözülür.
Türkiye’de büyük gruplar dışında özellikle orta ve küçük ölçekli işyerleri sendikalaşmaya sıcak bakmıyorlar.Bunun en önemli sebebi geçmişte sendikaların ideolojik yaklaşımları,işyerlerinin sorunlarını çözmeye yardımcı olmak yerine,çoğu zaman ücret artışına odaklanmaları.Geçmişte yaşanan acı deneyimler ve sendikal anlaşmazlıklar nedeniyle kapanan işyerleri örnekleri işverenlerde sendikalaşmaya karşı büyük bir karşıtlık oluşturuyor.
Sendikalar mevcut durumu iyi analiz edip,işverenlerle ve çalışanlarla ortak bir güven ortamı yaratırlarsa Türkiye’de sendikalı işyeri ve işçi sayısı artar.Yoksa meslek odaları gibi üyelerinin haklarını aramak yerine elde ettikleri gücü siyasi veya ideolojik olarak kullanmaya kalkarlarsa işverenlerin ve işçilerin sendikalaşmaya karşı dirençleri devam eder.
Günümüzde Meslek Odaları Yönetimleri delege sistemi ile ele geçirdikleri yetkileri,meslek ile ilgili sorunları çözmek yerine kendi ideolojileri ve siyasi görüşlerine göre siyasete yön vermeye kalkmaları sorun olmaya devam ediyor.Sonucta mesleki sorunlar objektif olarak gündeme getirilemiyor,kaybeden meslek mensupları ve bu hizmetlerden yararlanacaklar oluyor.
Sendikalarda emeğin gücünü işçilerin sorunlarını çözmek ve onların çalışma koşullarını ve gelir durumlarını iyileştirmek için kullanmalılar.Hiç bir çalışan sendikanın kayıtsız şartsız şartsız tüm taleplerini yerine getirecek kişiler olarak düşünülmemelidir.Bu günkü toplam sendikalı işçi sayısının %14’ lik bir oranda kalmasının temel sorunu sendikalar, işverenler, işçiler arasında bu güven ortamının sağlanamamasıdır.İnşallah bu güven sağlanır ve sendikalı işçi sayısı artar.
İlimizde sendikaya üye olan işyerlerimizden kapananlarda çalışanların alamadıkları tazminatlar ve hatta sendikanın eylemi nedeniyle üretimi durdurmakla suçlanmaları ve tazminatlarını alamamaları kötü bir örnek olurken,çalışanlar büyük bir ekonomik sıkıntıya girdi.Yine bazı şirketlerde sendikalaşma talepleri sonrası işverenlerle diyolog kurulamaması,bunun sonucu işten çıkarılanlar,üretimin durması vb sorunlar devam ediyor.
Siyasilerin ve sivil toplum örgütlerinin sendikalaşmaya destek olmaları dayanışma adına güzel bir davranış.Ama sonrası çalışanlar bundan zarar görüyorsa ve sonrası işçiler çıkışlarla işlerinden oluyor ve buna engel olunamıyorsa buda cok üzücü bir durum.Her konumuzda olduğu gibi uzlaşma ve birlik ve beraberlik içinde birbirimiz anlıyarak sorunları çözmeliyiz.
Sonucta sendikalaşma anayasal bir hak ve hem işyerini,hemde işvereni koruyan,işçilere güvence sağlayan hepimizin arzu ettiği durum.Ama Türkiye’de toplam işçi sayısının %14’ü sendikalı ise hepimizin bundan sonuç çıkarması ve çözüm üretmesi gerekir."