Bilecik'te bugün yaşanan minibüsçü krizinin ardından bir açıklama da minibüs esnafından geldi.
Öğrenci ücretlerine yapılan indirimin ardından Belediye meclisine giderek tepki gösteren, daha sonra da belediye binası önünde eylem yapan minibüsçüler; yaşanan olayların ardından basın açıklaması gerçekleştirdi.

Haklarını savunma çabasında olduklarını vurgulayan minibüs esnafı , haklarının verilmediği takdirde ise kontak kapatma eylemlerine devam edeceklerin kaydetti.
Açıklamada şu ifadelere yer verildi:

"Aziz Nesin mezarından çıksa, böyle trajikomik bir hikâye yazamazdı.”
Biz, Bilecik Minibüs Esnafı olarak yıllardır bu şehrin insanlarını, öğrencilerini, yaşlılarını, işçilerini taşıyoruz.
Günün ilk ışıklarıyla direksiyon başına geçiyor, gece yarılarına kadar evine, işine, okuluna yetişmeye çalışan insanlara hizmet veriyoruz. Ancak bugün, sadece hakkımızı savunmak için buradayız. Çünkü artık nefes alamaz hale geldik, geçinemiyoruz!

Belediye Kararı: Hakkımızı Hiçe Sayan Bir Uygulama
Tam 14 ay boyunca minibüs esnafı olarak zam talep ettik. Ancak belediye, akaryakıt fiyatlarının, sigorta maliyetlerinin, araç bakım giderlerinin her geçen gün arttığı bu süreçte tek bir kuruş bile artış yapmadı.
Büyük uğraşlarla, ancak geçtiğimiz aylarda öğrenci biniş fiyatlarımız kısa mesafede 14 TL’den 20 TL’ye, uzun mesafede 19 TL’den 25 TL’ye çıkarıldı. Ancak 6 Ekim 2025’te, Bilecik Belediye Meclisi, minibüsçü esnafına tek bir destek vermeden bu ücretleri 17 TL’ye düşürme kararı aldı.
Bu ne demektir?

2024 yılında 22 TL olan ücret, önce 25 TL’ye çıkarıldı, sonra keyfi bir kararla 17 TL’ye düşürüldü.
Belediye, kendi almak istemediği mali yükü, minibüsçü esnafının sırtına yükledi.
 Belediye, öğrenciyi desteklemek istiyorsa bunu minibüsçüye değil, kendi bütçesinden yapmalıdır.
Biz, bu kararın yanlış olduğunu defalarca söyledik. Belediye Meclisi toplantısına katıldık, durumu anlattık. Bütün itirazlarımıza rağmen, tek taraflı ve haksız bir karar alındı. Bunun üzerine, hakkımızı savunmak için kontak kapatma kararımızı bildirdik.

7 Mart 2025: Çarpıtılan Olaylar ve Gerçekler
Minibüsçü esnafı olarak sabah 06:00 – 09:30 saatleri arasında hizmet verdik. Öğrencilerimizi ve vatandaşlarımızı mağdur etmemek için elimizden geleni yaptık. Ancak bu kararı bilmesine rağmen, Belediye kendi algı  operasyonunu yürütmek için yolları polis ve zabıta ile doldurdu.

Sonrasında ne oldu?
Bizi haksız göstermek için eski, yaklaşık 40 yaşında bir otobüs getirildi.
 Bu otobüsün camı, iç içe binen insanların baskısıyla kendiliğinden çatladı.
 Olay yerinde onlarca polis ve kamera vardı; hiçbir taş atılmadığı kayıtlarda açıkça görülüyor.

Ancak ne oldu?
 "Minibüsçüler otobüse saldırdı" yalanı medyaya servis edildi.
 Belediye Başkanı, bizi halkın gözünde suçlu göstermek için açıklamalar yaptı.
 Hakkını arayan minibüsçüler, bir anda "zorbalar" olarak lanse edildi.
Bunun üzerine minibüsçüler olarak Belediye binasına yürüdük. Bu yürüyüş tamamen kurallara uygun şekilde, polis ve zabıta eşliğinde gerçekleşti. Ne bir taşkınlık yapıldı, ne de kamu malına zarar verildi. Ama belediye yine de minibüsçüleri suçlamaya devam etti.

Bilecik Belediyesine Soruyoruz: Biz mi Suçluyuz?
Sayın Başkan, bizi suçlamadan önce şu sorulara cevap verin:
 Neden çevre illerde (Kocaeli, Sakarya, Bursa) belediyeler minibüsçü esnafını sübvanse ederken, Bilecik’te bu destek sağlanmıyor?
 Neden seçimden önce minibüsçülerden yüksek hat bedelleri alıp, şimdi bu hatları değersiz hale getiriyorsunuz? Öğrenciyi desteklemek istiyorsanız, neden bunu minibüsçüye zarar ettirerek yapıyorsunuz?

Minibüsçü esnafı olarak bu şehre yıllardır hizmet verdik. Pandemi sürecinde, deprem zamanında, kısıtlamalar altında bile halkımızın yanında olduk. Bugün bizleri "halk düşmanı" gibi göstermeye çalışmak en büyük haksızlıktır.

Biz Zorbalık Yapmadık, Zorbalığa Uğradık!
Başkan Subaşı’nın yaptığı açıklamalarda, minibüsçülerin belediyeyi zorbalıkla tehdit ettiği, halkı mağdur ettiği gibi asılsız iddialar yer aldı. Ancak gerçek şu ki:
 Hiçbir minibüsçü halka zarar vermedi.
 Hiçbir minibüsçü kamu malına saldırmadı.
 Hiçbir minibüsçü şiddet veya baskı uygulamadı.

Bize suçlu muamelesi yapılırken, esas mağdur olan biziz. Çoluğumuzun, çocuğumuzun rızkı için çalışırken, algı oyunlarıyla ekmeğimiz elimizden alınmaya çalışılıyor.
Çözüm: Destek Verin, Adaletli Davranın!
Belediyenin yapması gereken çok basittir:
Öğrenciye destek vermek istiyorsa, minibüsçüye yük olmadan sübvansiyon uygulamalıdır.
 Minibüs esnafının hakkını gaspetmeden, çözüm üretmelidir.
 Medya ve halk önünde esnafı kötü göstermek yerine, adil bir yöntem bulmalıdır.

Biz kavga etmek istemiyoruz. Biz sadece hakkımızı istiyoruz. Eğer halkımızı düşünüyorsanız, bu sorunu diyalog yoluyla çözmeye hazırız. Ama haksız kararlar dayatılırsa, minibüsçü esnafı olarak haklarımızı korumak için her türlü demokratik mücadeleyi vermeye devam edeceğiz.

Sonuç: Hakkımızı Almazsak Kontak Kapatırız!
Bize "zorbalar", "halk düşmanı", "şiddet yanlısı" dediler. Ama biz bu şehrin evlatlarıyız!

Bugün minibüsçüler olarak aç bırakılmaya, emeğimizin değersizleştirilmesine göz yummayacağız. Bu yüzden buradan açıkça ilan ediyoruz:
 Eğer hakkımız verilmezse, kontak kapatma eylemimizi sürdüreceğiz!
 Eğer bizi dinlemezlerse, daha güçlü şekilde hakkımızı arayacağız!
Biz minibüsçüler, bu şehrin insanıyız ve ekmeğimizi koruyacağız!
Biz minibüsçüler halkımızı mağdur etmek istemiyoruz. Ama belediye, esnafını mağdur ederse, halk da bundan zarar görür. Bu yüzden çözüm için diyalog istiyoruz!
Bizim tek derdimiz, ekmeğimiz. Ve kimse bizim ekmeğimizle oynayamaz!"
 

Kaynak: HABER MERKEZİ