Üniversitenin büyümesiyle birlikte, Bilecik her sene daha çok öğrenciye ev sahipliği yapmaya başladı. Bugün sayısı 12 bini bulan üniversite öğrencileri, Bilecik ekonomisinde önemli bir yer tutmaya başladı. Bir üniversite şehri olma yolunda emin adımlarla ilerleyen Bilecik’in eksiklerinin başında ise sosyal hayatın kısıtlı olması geliyor.

Geçen hafta gerçekleştirdiğimiz öğrenci röportajlarında da görülebileceği gibi, Bilecik’te öğrencilik yapan gençlerin en büyük sıkıntıları sosyal hayatın eksikliği. Eğlenmek için çoğu zaman şehir dışına gitmek zorunda kalan öğrencilerin Bilecik’te rahatça bir araya gelip eğlenebilecekleri yerler ise teras kafeler. Marpuç, Kahverengi, Gökçen ve Zeplin, Bilecik’in teras kafelerinin ilk akla gelenleri. Ancak bu mekanların ortak bir sorunu var: Canlı müzik ruhsatı alamamak.

Öğrencilere alternatif eğlenceler, mini konserler sunmak isteyen kafeler, canlı müzik yapmak istediklerinde yetkililerden izin alamamaktan şikayetçiler. Belediye’nin kendilerine kafe ruhsatı verdiğini, işletmelerine hatırı sayılır miktarda yatırım yaptıklarını ve vergilerini ödediklerini söyleyen işletme sahipleri, yetkililerden canlı müzik konusunda daha esnek davranmalarını istiyorlar.


8 Ay önce hizmete giren Marpuç Kafe’nin sahipleri Osman Soyaltın ve Yunus Enç de canlı müzik ruhsatı alamamaktan şikayet eden işletmecilerden. Genç girişimci Osman Soyaltın durumu şöyle özetliyor:

“Son 10 senede Bilecik’e gelen öğrencilerin sayısında ciddi bir artış yaşandı. İlk senelerde bir elin parmakları kadar apart varken insanlar yatırım yaptılar, birbiri ardına apartlar açıldı ve para kazanmaya başladılar. Biz de Marpuç Kafe’yi açtık. Çoğunlukla öğrenciye hizmet veren bir işletmeyiz. Bilecik’i kazanan öğrenciler gelip Bilecik’e bakıyorlar, küçük bir yer. Sosyal imkân var mı diye bakıyorlar, hiçbir şey yok. Şimdi siz öğrenciye evinizi kiralıyorsunuz, yeri geliyor 300 liralık evi 500 liraya veriyorsunuz,  parasını alıyorsunuz, ama sosyal bir imkan sunmuyorsunuz. Bunu biz oluşturmak istediğimizde de “Yok arkadaşlar, yasak” cevabını alıyoruz. Biz Bilecik’te hizmet veren bir kafe olarak öğrencilere sosyal bir alan oluşturmaya çalışıyoruz. Öğrencilerin gelip rahat bir şekilde eğlenebilecekleri, müziklerini dinleyebilecekleri bir ortam yapmaya çalışıyoruz. Ama buna izin verilmiyor. Bize kafe işletmek için ruhsat verildi. Vergilerimizi ödüyoruz. Eğer burada insanların rahatsız olacağını düşünüyorlarsa başta neden ruhsat verdiler?"


Mekanın diğer işletmecisi Yunus Enç de ruhsat almak için yasal yollara başvurduklarını ancak sonuç alamadıklarını söylüyor. “Normalde canlı müzik yapılması için desibel ölçen bir cihazla mekanımızda ölçüm yapmamız gerekiyor. Bu ölçüm yapıldıktan sonra Çevre ve Şehircilik Müdürlüğüne gideceğiz ve bize uygunluk belgesi verecekler. Biz bu belgeyle belediyeye gideceğiz ve ruhsat alacağız. Prosedür böyle, ancak Çevre ve Şehircilik Müdürlüğü’ne gittiğimizde onlar bizi belediyeye gönderiyor, onlar da yeniden Çevre ve Şehircilik’e gönderiyorlar. Topu sürekli birbirlerine atıyorlar. Bu güne kadar ne kadar uğraştıysak da ruhsatımızı alamadık. Ruhsat olmadan müzik yaptığımızda da herhangi bir şikayet olduğunda polis gelip müziği kapattırıyor. Cezalarla karşı karşıya kalıyoruz. Bu durum müşterileri de huzursuz ediyor. Kalkıp gidiyorlar.  Birde artık insanlar arasında iletişim çok hızlı. Burada bu tip bir olay meydana geldiğinde insanlar cep telefonlarından yazıyorlar, ‘kafeyi polis bastı’ diye. Bu bizim işimizi bozuyor ve ciddi zararlar veriyor. Esnaf para kazanamazsa ne stopajını ödeyebilir ne de kirasını. Bunun da kimseye bir faydası olmaz. Biz, bir ticari işletme olarak tabiî ki para kazanmak için çalışıyoruz, ama öğrencilere güvenli bir mekân sağlayarak önemli bir hizmet de sunuyoruz.”


Kafe’de canlı müzik programları hazırlayan müzik öğretmeni Erol Işık da duruma bir çözüm getirilmesini istiyor. “Bu kafelerde zaten alkol satışı yok. Ben 2 yıldır buradayım, daha bir gün bir kavga ya da olumsuz bir durumla karşılaşmadım. Çaldığımız parçalar derseniz, hepsi TRT onaylı şarkılardır. Kesinlikle ideolojik parçalara yer vermiyoruz. Bu konuya özellikle dikkat ediyoruz. Ben sesten şikâyet olmaması için grubumdaki klavyeyi çıkardım. Sadece bağlama ve gitar kullanıyoruz. Ama yine de sıkıntı yaşıyoruz. Üniversite hayatı sadece ders demek değildir. Gençler hayatlarının bu bölümünde sosyal ilişkiler bakımından da gelişirler. Bilecik’te bu sosyalleşmenin sağlanması için bizi engelleyeceklerine takdir etmeliler.”


Bugün kafelerin hemen hepsinde canlı müzik yapıldığını söyleyen işletmeciler, programlarını yasal olarak yapmak istiyorlar. “Belediyenin yolunu aşındırdık, ama bir sonuç alamadık.” diyen kafe sahipleri, Belediye Başkanı Selim Yağcı’ya da bir çağrıda bulunuyorlar. İşletmeciler, “Başkanımız bir gün gelsin, otursun burada bizimle, programımızı izlesin. Kimseyi rahatsız etmeden müzik yaptığımızı kendisi de görecek. Bilecik’in daha sosyal bir şehir olması için bu tip aktivitelere izin verilmeli.” diyorlar. Canlı müzik konusuna belirli düzenlemelerin getirilebileceğini söyleyen mekân sahipleri, haftanın belli günleri belirli saatlerinde kendilerine müzik yapmak için izin verilmesini istiyorlar. 

Editör: TE Bilişim