BİLECİK

Bilecik'ten Bir Salim Yaşar Geçti... Kendisi gitti ama eserleri unutulmayacak!

Abone Ol

Bilecik’in Pazaryeri ilçesi Kınık köyünde 1942 yılında dünyaya gelen Salim Yaşar, geçtiğimiz gün Ankara’da hayata gözlerini yumdu. Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından “Yaşayan İnsan Hazinesi” unvanına layık görülen Yaşar, aynı zamanda Kınık çömlekçiliği geleneğinin son temsilcilerinden biriydi. Usta çömlekçinin vefatı, yalnızca ailesini ve köyünü değil, tüm Bilecik’i hüzüne boğdu.

Küçük yaşta başlayan bir miras

Salim Yaşar’ın hayatı, neredeyse bir film senaryosu gibiydi. Babası Kadir Yaşar, aynı zamanda bir çömlek ustasıydı ve 1946’da kurduğu atölye, Salim’in de yaşam alanı oldu. Daha 13 yaşında, babasının yanında çömlek yapmaya başlayan genç Salim, kilin ve ateşin sihrini keşfetti. O günden itibaren neredeyse ömrünün tamamını çamurla, çarkla ve ateşle iç içe geçirdi.

Yaşayan Hazine unvanı

Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından kendisine verilen Yaşayan İnsan Hazinesi unvanı, Salim Yaşar’ın yalnızca bir çömlek ustası değil, aynı zamanda bir kültür elçisi olduğunu da belgeliyordu. Onun ellerinde şekillenen çömlekler, nesiller boyunca Bilecik’in kültürel mirasını temsil etti. Her bir parça, ustasının bilgeliğini, sabrını ve sevgisini taşıyordu.

Kınık çömlekçiliği, yüzlerce yıllık bir geleneği ifade ediyordu; ancak Salim Yaşar’ın vefatıyla bu geleneğin yaşayan temsilcilerinden biri daha eksildi. Onun atölyesi, sadece çömlek üretilen bir mekan değil, aynı zamanda bilgi ve deneyimin kuşaktan kuşağa aktarıldığı bir okul gibiydi. Genç çıraklara öğrettiği teknikler, sabır ve estetik anlayışı, Kınık çömlekçiliğinin gelecek nesillere aktarılmasında hayati bir rol oynadı.

Toprak vazolar ve testiler, Çömlekten darbukalar, Kültürel motifli biblolar ve dekoratif parçalar, Sade ama işlevsel toprak kaplar, Kaseler, tabaklar ve saksılar gibi günlük yaşamda kullanılan el yapımı ürünler ile sanatını konuşturan Salim Yaşar yalnızca ustalığıyla değil, insanlığıyla da tanınıyordu. Köyünde ve ilçesinde herkes tarafından sevilen Yaşar, her zaman yardımseverliği ve mütevazılığıyla anıldı. Atölyesini ziyaret edenler, onun sıcak karşılaması ve ustalık sırlarını paylaşma isteğiyle büyüleniyordu.

Bir hayat, bir miras

83 yıllık ömrüne sanatı, bilgeliği ve kültürü sığdıran Salim Yaşar, geride sadece çömlekler değil; aynı zamanda bir kültürel miras bıraktı. Onun hikayesi, köyünden çıkıp Türkiye’nin kültürel hafızasına dokunan bir yaşam öyküsü olarak hatırlanacak. Her parçası el emeği ve yürek sevgisiyle şekillenen çömlekler, onun varlığının sessiz ama kalıcı bir kanıtı olacak.

Vedamız ve hüzün

Salim Yaşar’ın vefatıyla birlikte Bilecik bir değerini, Kınık çömlekçiliği ise yaşayan bir elçisini kaybetti. Ancak onun öğrettikleri, sabrı, sanatı ve insanlara kattığı sevgi, gelecek kuşaklarda yaşamaya devam edecek. Salim Yaşar, artık fiziksel olarak aramızda olmasa da, yaşayan bir hazine olarak her çömlekte ve her hatırada yaşamaya devam edecek.