Jeoloji Mühendisleri Odası Eskişehir Şube Başkanı Prof. Dr. Can Ayday, Bilecik’te  ‘Türkiye’nin Deprem Gerçeği ve Bilecik İlinin Depremselliği’ konusunda bir konferans verdi.

Kahramanmaraş’ta meydana gelen depremlerin ardından tüm Türkiye tekrardan deprem konusuna yoğunlaştı. Afet bölgesine ve şehrimize gelen depremzede vatandaşlarımıza yaptığı yardımlarla adından söz ettiren Bilecik Belediyesi aynı zamanda deprem konusunda da Bilecik halkını bilgilendirmeye devam ediyor. Jeoloji Mühendisleri Odası Eskişehir Şube Başkanı Prof. Dr. Can Ayday’ın sunum gerçekleştirdiği konferansta Türkiye’de deprem gerçeği ve şehrimizin depremselliği anlatıldı. ‘

Kısaca söz alan Başkan V. Melek Mızrak Subaşı; “Jeoloji Mühendisleri Odası Eskişehir Şube Başkanı Prof. Dr. Can Ayday’ın anlatımlarıyla; ‘Türkiye’nin Deprem Gerçeği ve Bilecik İlinin Depremselliği’ konulu konferans için Şeyh Edebali Kültür ve Kongre Merkezinde yerimizi aldık. 6 Şubat tarihinde yaşanan ve 11 ilimizi etkisi altına alan depremin, oluşan ihmaller sonucu nasıl büyük kayıplara yol açtığını tüm gerçekliğiyle hepimiz gördük. Şehrimizin ve ülkemizin bu tür büyük felaketleri bir daha yaşamaması için çalışmalarımızı gerçekleştirecek ve böylesi acıların bir daha yaşanmaması için gayret göstereceğiz.” İfadelerini kullandı.

“DEPREM KONUSUNDA BOZÜYÜK VE OSMANELİ KRİTİK ALANDA”

Ayday, Şeyh Edebali verdiği konferansa Mustafa Kemal Atatürk’ün “Felaket başa gelmeden evvel  önleyici ve koruyucu tedbirleri düşünmek lazımdır, geldikten sonra dövünmenin anlamı yoktur.” sözleriyle başladı.

Türkiye’nin bir deprem ülkesi olduğunu ve bu ülkede yaşayan herkesin bununla yaşamayı öğrenmesi gerektiğine dikkat çeken Ayday, önemli olanın iyi bir hazırlık yapılabilmesi olduğunu belirtti. Bilecik’in depremsellik tehlikesi ile ilgili de bilgilendirmelerde bulunan Ayday, Bilecik’in altı kayalık bir bölge olduğu için şanslı bir yerleşim yeri olsa da Bozüyük ve Osmaneli gibi alüvyon üzerinde kurulan yerleşim yerlerinin daha fazla tehlikede olduğuna dikkat çekti.

“İNŞAAT MÜHENDİSLERİ ARKADAŞLAR YAPILAN BİNALARIN YERİNİ ÇOK İYİ ANALİZ ETMELİDİR”

Deprem dalgaları suya attığımız taş gibidir. Önce p dalgası ortaya çıkar. Daha sonra S dalgası. Bunlar çok zararlı olmayan dalgalardır. En zararlı olanlar ise yüzey dalgalarıdır. Bu dalgalar hem dönerek hem de ileri geri hareket ediyorlar. Yaşanan son Kahramanmaraş merkezli depremde de bunu gördük.

“DÜZGÜN BİNALAR YAPARSAK HİÇBİR ŞEY OLMAZ”

Deprem vurduğu zaman bir kuvvet uyguluyor, bina da bir kuvvet uyguluyor. İnşaat mühendisleri arkadaşlar yapılan binaların yerini çok iyi analiz etmelidir. Her bölgenin deprem yeri farklıdır. Yer bilimciler bunlara çok iyi çalışıp İnşaat Mühendislerine doğru verileri vermeli.Binaları düzgün yaparsak hiçbir şey olmaz. Sarsıntı sırasında binalarda tabanından yukarı doğru ivme artar. İnşaat Mühendisleri binaları buna uygun yapmalıdır.

Binalarda meydana gelen “rezonans” olayı çok önemlidir.  zemin hakim ile yapı doğal periyodunun aynı olması durumunda, binaya salınım yaptıran aynı doğrultudaki iki kuvvetin birbirine eklenmesi ve bunun sonucunda binanın salınımının  dolayısıyla ivmesinin  artması olayıdır. Rezonans sonucu yapılar büyük kuvvetlere dolayısıyla büyük hasarlara maruz kalırlar.

Tekrar söylemek istiyorum. Türkiye bir deprem ülkesidir ve bununla yaşamayı öğrenmemiz ve gerekli önlemleri almamız gerekiyor. Yer bilimci Celal Şengör’ün de dediği gibi Anadolu bir zeytin çekirdeği gibi, baskı uygulandığı zaman yan taraflara kaçıyor, fayı oluşturuyor.

“BOZÜYÜK VE OSMANELİ RİSK ALTINDA”

Bilecik deprem konusunda çok tehlikeli bir bölgede değil ama hiç tehlike yok gibi bir şey de söz konusu değil. Türkiye’de hiçbir yerde sıfır tehlike diye bir durum yok. Bilecik’i etkileyecek olan Kuzey Anadolu Fay hattıdır.  Geçtiğimiz günlerde az tehlikeli olarak görülen Konya’da ve Niğde’de deprem oldu. Fakat Bilecik’in bu anlamda şanslı olduğunu da söyleyebilirz, altı kayalık ve alüvyonu az olan bir yerleşim yeri. Diğer yandan alüvyon üzeirne kurulu yerleşim alanları da var. Örneğin Bozüyük ve Osmaneli bu tehlike alanları içerisinde. Bu yerler Bilecik merkezden daha fazla deprem riski taşıyor. Binalar bu zeminlere uygun yapılmalı. Buralar elden geçirilip dikkatli bir şekilde analiz edilmelidir

NELER YAPILMALI?

Deprem eğitimi çok önemli. İlkokul yetmez, anaokulu öncesi eğitimler evde başlamalı. Çocuklar korkutulmadan, deprem gerçeği ile yüzleştirilmeli. Herhangi bir deprem durumunda neyi nasıl yapacaklarını bilmeli, deprem senaryoları yapılmalıdır. Deprem/Fay Kanunu çıkartılmalıdır. Biz Jeoloji Mühendisleri olarak yaklaşık 2 yıl önce Türkiye Büyük Millet Meclisine bir öneri verdik. Bu öneride 81 ilden 24 tanesinde aktif fay hattı olduğunu ve bir deprem tehlikesinin beklendiğini söyledik. Bu illerin içinde Kahramanmaraş da vardı. Fay hattı geçen 24 ilden biri de Eskişehirdi. Ben Eskişehir’de bu riskli incelemeyi her yere gönderdim ama 1 kişi bile arayıp bize bir şey gönderdin ama bu doğru mu diye sormadı.

Bilimsellikten ayrılmamaız lazım. Sıkı denetim uygulamalıyoız. Bunu söylemekten utanıyorum ama deprem sırasında bölgeye gelen Japon Mühendislere denetim yapıyor musunuz diye sorulduğunda kendilerinde denetim diye bir şey olmadığını çünkü herkesin işini hakkıyla yaptığını söylüyorlar. Bizdeki denetim zincirinin sonu gelmiyor.

Gelecek depremden daha fazla deprem öncesi çalışmalara ağırlık vermeliyiz. Artık her yerde bu yönde çalışmalar yapılıyor.

Bina envanterlerini tamamlamalıyız. Riskli bşnaları belirlemeliyiz. Her Belediye Afet ve Risk Araştırma Dairesi kurulmalı. Yer Bilimcilerinin sayısı artrılmalı. İlçe belediyelerinin çoğunda yer bilimci inşaat mühendisi yok. Yapı denetim yönetmeliği yeniden düzenlenmeli. Aktif fay hattı üzerinde olan yerleşim yerlerindeki belediyelerdeki inşaat, jeoloji ve jeofizik mühendisleri deprem konularında tecrübeli olmalıdır. Tecrübelerinin arttırılması için bu konuda mesleki eğitimler verilmelidir. Deprem konusunda mühendiler birlikte çalışmalıdır. Merkezi yönetim ile yerel yönetim arasında sıkı bir bağ olmalıdır.

Japon bir fizikçinin dediği gibi Doğal afetler unutulduğu zaman gelir. Biz çok kısa sürede unutuyoruz. Fayda hattından çok fay hattı için çalışmalıyız.”dedi

Editör: BETÜL KESİK