Bilecik, yıllardır verimli toprakları, uygun iklimi ve köklü tarımsal gelenekleri sayesinde Marmara Bölgesi’nin yükselen zeytin üretim merkezlerinden biri hâline gelmiş durumda. Özellikle Söğüt, Osmaneli, Gölpazarı, Pazaryeri ve Merkez ilçesi, geniş zeytinlik alanlarıyla hem bölge ekonomisine hem de Türkiye’nin zeytinyağı üretimine güçlü katkılar sağlıyor. Bilecik’in zeytini, dalından hasadına, sıkım sürecinden sofralara ulaşan yolculuğunda hem lezzetiyle hem kalitesiyle kendini kanıtlıyor.

EKİMDEN HARMANA: BİLECİK’TE ZEYTİNİN YILLIK ÜRETİM TAKVİMİ 1. Dikim ve Bakım Dönemi

Şubat–Nisan: Yeni fidan dikimi

Nisan–Haziran: Gübreleme, çapalama, sürgün temizliği

Haziran–Ağustos: Yaz sulaması, zararlı kontrolü

Eylül: Meyvenin yağlanma dönemi başlar

Zeytin ağaçları Bilecik'in nemli fakat sıcak olmayan ikliminde güçlü ve dayanıklı bir gelişim gösterir.

2. Hasat Dönemi

Bilecik’te hasat genellikle Ekim ayının son haftasında başlar ve Aralık ayına kadar devam eder.

Sofralık siyah zeytin: Kasım ortası – Aralık

Sofralık yeşil zeytin: Ekim

Yağlık zeytin: Kasım sonu – Aralık

Üreticiler hasadı genellikle elle, sırıkla veya modern titreşim makineleriyle gerçekleştiriyor. Geleneksel yöntemler hâlen yaygınlığını koruyor.

3. Toplama ve Sıkım Süreci

Toplanan zeytinler:

Sofralık olacaksa boylama, çizme/kırma işlemlerine,

Yağlık olacaksa 24 saat içinde modern kontinü sistemlerde sıkıma gönderiliyor.

Bilecik genelinde her ilçe, özellikle Osmaneli ve Söğüt, yüksek kaliteli soğuk sıkım zeytinyağlarıyla biliniyor.

REKOLTE VE ÜRETİM MİKTARLARI

İlde yıllık rekolte iklim durumuna göre değişse de ortalama tablo şöyle:

Sofralık ve yağlık toplam üretim (tahmini): 6.000–10.000 ton

Zeytinyağı çıkışı: 1.000–1.800 ton arası

Ağaç sayısı: Son yıllarda dikilen yeni fidanlarla birlikte yüz binleri aşmaktadır.

Bilecik’in zeytini aroması, düşük asit oranı ve yağ verimi nedeniyle özellikle çevre illerde yüksek talep görüyor.

SATIŞ VE İHRACAT: BİLECİK ZEYTİNİ PAZARDA GÜÇLENİYOR

Bilecik üreticileri, ürünlerini:

Yerel pazarlarda,

Kooperatifler aracılığıyla,

Online satış platformlarında,

İstanbul ve Bursa başta olmak üzere büyükşehir hâllerinde,

Soğuk sıkım butik yağ markaları üzerinden pazarlıyor.

İhracat kapasitesi henüz sınırlı olmakla birlikte, son yıllarda özel üretim zeytinyağı markalarıyla Avrupa’ya gönderimler artmaya başladı. Aroması, polifenol miktarı ve taze meyvemsi tadı nedeniyle Bilecik yağı özellikle gurme segmentinde ilgi görüyor.

ZEYTİN VE ZEYTİNYAĞININ YARARLARI

Zeytin, binlerce yıldır “şifa ağacı” olarak bilinir. Bilecik’in doğal ortamda yetişen zeytinleri de besin değeri açısından oldukça zengindir.

Başlıca Faydaları

Kalp sağlığını korur: Tekli doymamış yağlar sayesinde damar dostudur.

Antioksidan kaynağıdır: Polifenoller bağışıklığı güçlendirir.

Sindirim sistemini destekler: Lif oranı yüksektir.

Cilt ve beyin sağlığına katkı sağlar: E vitamini bakımından zengindir.

Kansere karşı koruyucu etkiye sahiptir: Oleuropein maddesi koruyucu rol oynar.

DİKKAT EDİLMESİ GEREKENLER – ZARARLARI VAR MI?

Doğru ve dengeli tüketimde zeytinin belirgin bir zararı yoktur. Ancak:

Salamura zeytinler yüksek tuz içerdiğinden tansiyon hastaları dikkatli tüketmelidir.

Aşırı tüketim kaloriyi artırarak kilo alımına yol açabilir.

Asit oranı düşük olmayan yağlar mide hassasiyeti olan kişileri zorlayabilir.

RAF ÖMRÜ VE SAKLAMA KOŞULLARI Zeytin:

Serin ve karanlık ortamda 1 yıla kadar dayanabilir.

Salamura suyu düzenli yenilenmelidir.

Zeytinyağı:

Güneş görmeyen yerde saklanırsa 2–3 yıl tazeliğini korur.

Metal kap yerine cam veya teneke tercih edilmelidir.

BİLECİK ZEYTİNİNİN GELECEĞİ: BEREKET DEVAM EDİYOR

Son yıllarda genç çiftçilerin üretime katılması, modern sıkım tesislerinin çoğalması ve tüketicinin doğal ürün talebinin artmasıyla Bilecik zeytini bölgenin yükselen değeri hâline geldi. Yeni dikilen fidanların verime geçmesiyle birlikte önümüzdeki yıllarda rekoltenin daha da artması bekleniyor.

Bilecik’in zeytini, yalnızca bir tarım ürünü değil; toprağın bereketiyle emeğin birleştiği, kuşaktan kuşağa aktarılan bir üretim kültürü… Dalında başlayan yolculuk, bölge halkının alın teriyle sofralara uzanan bir lezzet ve sağlık hikâyesine dönüşüyor.

Kaynak: EMİNE TÜRKSOY