Ülke ekonomisinin temelini oluşturan Tarım ve Hayvancılık sektörü en zor dönemlerinden birini yaşamaktadır. Hayvancılık sektörü; et, süt, yem ve kanatlı olmak üzere dört ana gurupta incelenmektedir. Bu makalemde, süt ve et üretiminin sorunlarına değineceğim. 

         SÜT VE ET ÜRETİMİ:

 Ülke nüfusunun dengeli beslenmesinde önemli bir yer tutan süt ve et üretimi, tarımsal sanayiye hammadde sağlaması ve istihdam yaratmasıyla da çok önem arz etmektedir. Süt sığırcılığı işletmesinin iki temel ürününden biri süt diğeri yavrudur. Doğacak dişi buzağılar damızlık, erkek buzağılar ise besi materyali olarak kullanılır. Kırmızı et dendiğinde ilk akla gelen sığır etidir. Küçük baş hayvan eti, sığır eti kadar talep görmemektedir.  Son yılarda dış ülkelerden damızlık etçi ırklar ithal edilerek besilik materyal artırılmak istenmiştir.

           Hayvan yetiştiricileri arasında geniş çaplı bir kamuoyu araştırması yapılmış olsa kanaatimce büyük çoğunluk yem fiyatlarının pahalı, süt ve et fiyatlarının ucuz olduğu gerekçe gösterilerek kar edemedikleri ilk sırayı alacaktır.  Çıkması muhtemel bu sonuç hiçte şaşırtıcı değildir. Nitekim yirmi yıldır sektörün içinde bulunan bir çalışan olarak gözlemlediğim kadarıyla, her 5-6 yılda bir gerek kuraklık ve gerekse süt fiyatlarının dalgalı seyretmesi nedeniyle damızlık hayvanlar kesime gitmekte ve sürdürülen ithalat politikalarıyla sektör krize girmektedir. Gıda enflasyonuna neden olacağı gerekçesiyle Ulusal Süt Konseyinin süt fiyatlarını maliyetlerinin altında belirlemesi üreticilerin zarar etmesine neden olmuştur. Yem fiyatlarının hızlı artması süt paritesini olumsuz etkilemektedir. Üretici 1 kilogram sütle 2 kilogram yem alabilmelidir. Damızlık süt işletmeleri ve besi işletmelerinde üretim maliyetlerinin %55-65’ini yem teşkil etmektedir.2020 yılında 50 Kg’lık karma yem fiyatı ortalama 108 TL iken 2021 yılı Ekim ayı itibariyle 170 TL’ye yükselmiştir. Süt fiyatlarını karşılaştırdığımızda ise 2020 yılı Aralık ayında sütün Kg fiyatı 2.30 TL iken ,2021 yılı Temmuz ayı itibariyle 3.20 TL olmuştur.

        Diğer sorunları ise maddeler halinde kısaca belirtmek istiyorum.

  1. Gerek damızlık hayvan ve gerekse besilik hayvan arzında sıkıntı vardır. Sütten kesilmiş bir buzağının  fiyatı bile kültür ırkına bağlı olarak 3500-5000 TL arasında değişmektedir. Kaliteli damızlık hayvan teminine yönelik etçi sütçü damızlık işletmeler teşvik edilmelidir.
  2. Salgın hayvan hastalıklarının önüne geçmek için hayvan hareketleri kontrol altına alınmalı ve koruyucu aşılamalara önem verilmelidir.
  3. Islah stratejileri bölgeler bazında belirlenmelidir.
  4. Mera alanları ıslah edilmelidir.
  5. Suni tohumlama ücreti yüksektir, uygun bir fiyata çekilmelidir.
  6. Elektrik ve mazot fiyatlarında çok artışlar olduğundan üreticiye uygun bir fiyattan verilmelidir.
  7. Buzağı ölüm oranlarının % 5’lere hatta daha aşağılara çekilmelidir.

                   Hayvancılıkta, girdi maliyetlerinin yüksek olması, sermaye devir hızının düşük olması, risk ve belirsizliklerin mevcudiyeti sektörün desteklemesini zorunlu kılmaktadır. Nitekim, mevcut hükümet hayvan yetiştiricilerine; 18 yılda  % 30-40   nispetinde   hibe krediler (Doğu ve Güneydoğudaki 26 ilde), sıfır faizli krediler, yem desteklemeleri, buzağı destekleri gibi destekler vermiştir.18 yılda sektöre verilen destek 73 milyar liradır. Bu miktar kredinin %21’i son iki yılda ödenmiştir. Her ülke bu tür destekleri çiftçisine yapmaktadır. Ülkemizde de 2006 yılında çıkarılan Tarım Yasasında öngörülen miktarda çiftçimize destekler zamanında yapılmalı ve üçer yıllık dönemler halinde ilan edilmeli ve damızlık işletmeler daha fazla desteklenmelidir.

                Gıda fiyatları ülkemizde ve dünyada hızla artıyor. Çözüm , üretime çare bulmakta. Pandemi sonrası gıda milliyetçiliği, gıda stokçuluğu gibi kavramlar oluştu. Beslenmenin ertelenemez bir ihtiyaç olduğunu hepimiz biliyoruz. Bu nedenle tarımda olsun ,hayvancılıkta olsun bir an önce  acil eylem planı oluşturmalı, herkes üzerine düşeni fazlasıyla yapmalıdır. Tarım seferberliğine acilen ilan edilmelidir.

Editör: TE Bilişim