Cumhuriyet Halk Partisi İl Başkanı Metin Yaşar, geçtiğimiz günlerde AK Parti İl Danışma Toplantısı’nda HDP eski Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş için ‘serbest bırakılmalı’ sözleri nedeniyle kendisini eleştiren AK Parti İl Başkanı Serkan Yıldırım’a cevap verdi.

Cumhuriyet Halk Partisi İl Başkanı Mehmet Metin Yaşar, katılmış olduğu Bilecik Arena Programı’nda HDP eski Eş Başkanı Selahattin Demirtaş’ın tutukluluğu üzerine yaptığı açıklamada, “ben hukukçu falan değilim ama şahsi düşüncemi soruyorsanız evet serbest bırakılmalı, içeriden çıkamayışının kararı siyasi bir karar, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi de onayladı” demişti.

Geçtiğimiz Cumartesi günü Şeyh Edebali Kültür ve Kongre Merkezi’nde düzenlenen AK Parti Bilecik İl Başkanlığı Genişletilmiş Danışma Meclisi Toplantısı’nda İl Başkanı Serkan Yıldırım, CHP İl Başkanı Metin Yaşar’ı, “sen kalk terör hükümlüsü birine destek çık seçim zamanı da Ertuğrul Gazi’nin torunlarından destek iste, olacak iş mi?” diyerek tepkisini göstermişti.

CHP İl Başkanı Metin Yaşar ise, “çamur at izi kalsın’ şeklinde bir siyaset sergileyen Adalet ve Kalkınma Partisi İl Başkanı Serkan Yıldırım’ı kınıyorum” sözleriyle cevap verdi.

“ÇOK OLUMLU GERİ DÖNÜŞLER ALDIM”

Başkan Yaşar, konuya ilişkin şöyle konuştu:

18 Ekim’de yayınlanan çıkmış olduğum Arena Programı’nda HDP eski Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş ile ilgili düşüncelerim sorulmuştu. ‘Selahattin Demirtaş serbest bırakılsın mı şeklinde’ bir soru yöneltilmişti arkadaşlarımızdan bir tanesi tarafından zannediyorum Rafet kardeşimiz. Ben de orada detaylı bir açıklama yapmıştım, hem kendi düşüncelerimi aktardım, hem de Selahattin Demirtaş ile ilgili hukuki ve siyasi süreci anlatmaya çalıştım. O günkü Arena Programı’ndan sonra ben çok olumlu geri dönüşler aldım. Herkes sorulan sorulara net olarak vermiş olduğum cevaplardan dolayı duyduğu memnuniyeti benimle yüzlerce kişi paylaştı.

“İFADE ETTİKLERİMİ ALGILAYAMAMIŞLAR, ANLAYAMAMIŞLAR”,

Bazıları da benim bu açık ve net olarak ifade ettiklerimi algılayamamışlar, anlayamamışlar. Ben de Sayın AKP İl Başkanı arkadaşımızın anlayabileceği seviyeye indirerek o üslupla tek tek anlatma ihtiyacı duyduğum için basın açıklaması yapma ihtiyacı hissettim.

“BİZİM BACKGROUN’DUMUZ SON DERECE TEMİZDİR”

Biliyorsunuz 30 Ekim tarihinde Adalet ve Kalkınma Partisi bir İl Danışma Toplantısı gerçekleştirdi. Bu toplantıda yapmış olduğu konuşmanın bir bölümünde diyor ki, ‘sırtımızı YPG’ye, PYD’ye, PKK’ya dayadık, Apo’nun heykelini dikeceğiz, heykelini diyen Demirtaş için serbest bırakılmalı diyerek destek çıkıyor’ diyor.

Cumhuriyet Halk Partisi hiçbir zaman terörle, teröristlerle hiçbir alanda yan yana gelmemiştir. Bizim Backgroun’dumuz son derece temizdir. Biz her zaman her platformda başta genel başkanımız olmak üzere terörü kınamış, lanetlemiş bir siyasi partinin mensuplarıyız.

Bu bağlamda, ‘çamur at izi kalsın’ şeklinde bir siyaset sergileyen Adalet ve Kalkınma Partisi İl Başkanı Serkan Yıldırım’ı kınıyorum, yapmış olduğu paylaşımdan dolayı çünkü bizim her alanda terör nereden gelirse gelsin her zaman teröre karşı net tavrımız olmuştur hatta belirtilen PKK bizim genel başkanımıza biliyorsunuz Artvin’de suikast düzenleyip öldürme teşebbüsünde bulunmuştur.

Şimdi bizi terörle yaftalamak isteyen, çamur izi kalsın siyasetini izleyen siyasi partinin İl Başkanına ben birkaç onun partisinin önde gelen kurucu konumunda olan insanların geçmişte yapmış olduğu birkaç paylaşımı sizlerle paylaşmak istiyorum ki, halkımızın kimlerin terörle kol kola olduğunu, kimlerin teröre karşı olduğunu daha iyi anlaması için bir fırsat olarak değerlendiriyorum bu buluşmayı.

“BUNLARI CUMHURİYET HALK PARTİLİLER SÖYLEMİYOR”

Bize bu yaftayı atmak isteyenler Sayın Bülent Arınç, Adalet ve Kalkınma Partisi Kurucular Kurulu Üyesi, Meclis Başkanlığı yapmış, Bakanlık yapmış önemli bir şahsiyet, ne diyor, ‘her şeyden haberimiz vardı’ diyor. ‘PKK bayrağı açmayı suç olmaktan biz çıkardık’ diyor.

Yine Devlet Bakanı Beşir Atalay şunu söylüyor: ‘Abdullah Öcalan Kürtlerin lideridir, onun mesajları bizim de düşüncemizdir’ diyor.

Yine eski Milletvekili ve AKP Kurucular Kurulu Üyesi Mehmet Metiner, ‘Öcalan’ın durduğu yer Türkiye’ye katkı sağlıyor, çok değerli şeyler söylüyor’ diyen yine Adalet ve Kalkınma Partisi’nin önemli bir şahsiyeti.

Orhan Miroğlu, ‘PKK terör örgütü değildir, Öcalan Türkiye için fırsattır, yeniden devreye girmelidir’diyor.

Bunları Cumhuriyet Halk Partililer söylemiyor, bunları Adalet ve Kalkınma Partisi’nin en önde gelen insanları söylüyor. Bu örnekleri çoğaltmamız çok fazla ben zamanı iyi kullanmak açısından daha fazla örnekleme yapmak istemiyorum ama bizi teröristlerle eş değer kılmak isteyenler geçmişte Oslo’da onlar görüşme yaptı. Dolmabahçe Mutabakatında o resimde onların Bakanları vardı. Cumhuriyet Halk Partililerden kimse yoktu orada. Kandil’e heyetler oluşturup gönderen yine onlardı. Şimdi sayamayacağımız kadar çok örnekte AKP’nin sicilinin maalesef terör örgütleriyle ne kadar iç içe ilintili olduğunun en somut göstergesi bunu zaten bütün kamuoyu da biliyor ama Adalet ve Kalkınma Partisi artık ülkenin bu sorunlarına çözüm üretemediği için siyasetini sadece düşman üretme üzerine kuruyor.

Sayın Adalet ve Kalkınma Partisi’nin İl Başkanı Serkan Yıldırım’ın o günkü toplantıda artık kendi partililerine bile söyleyecek fazla bir şeyi yok sadece hamaset üretiyorlar, kendi tabanlarını tutmak bağlamında hiç hak etmediği insanlara çamur atıyorlar, yaftalamaya çalışıyorlar ama bunun gerçek olmadığını zaten tüm kamuoyu da biliyor. Onların bu hezeyanları, onların bu çırpınışları artık yavaş yavaş sona geldi bunu tüm kamuoyu da biliyor ve değerlendiriyor.

“BU BİLECİK’TEKİ ERTUĞRULGAZİ’NİN TORUNLARINA YAPILMIŞ EN BÜYÜK HAKARETTİR”

‘Sen kalk terör hükümlüsü birine destek çık, seçim zamanı da Ertuğrulgazi’nin torunlarından destek iste’ diyor. Bu Bilecik’teki Ertuğrulgazi’nin torunlarına yapılmış en büyük hakarettir çünkü Ertuğrulgazi torunları bilinçlidir, zekidir, cin gibidir onlar önlerine sandık geldiğinde ne yapacaklarını çok iyi bilirler.

Biliyorsunuz 2019’da bir yerel seçim yaşadık 31 Mart yerel seçimi ile Ertuğrulgazi’nin torunları mevcut iktidara yerel seçimde bir sarı kart gösterdi dedi ki ‘artık sen insanları ötekileştiren, dışlayan, zillet gibi, illet gibi yaftalamaktan vazgeç, ülkemizin gündemine dön, devasa boyutlara ulaşmış sorunlarımızı çöz, sen bunlarla ilgilen’dedi. Onlara sarı kart gösterdi ve Bilecik nüfusunun yüzde 70’i Cumhuriyet Halk Partili, daha doğrusu Millet İttifakı’nın Belediyelerinin seçilmesine katkı verdi. Onun için Ertuğrulgazi torunları nerede ne zaman ne yapacağını çok iyi bilirler. Ertuğrulgazi’nin torunları sandığın bir an önce önlerine gelip artık bu iktidarın, bu icraatları karşısında kırmızı kart göstermeye hazırlar bunu hissediyoruz. Gezdiğimiz, dolaştığımız herkesin artık hayatından bezmiş vaziyette olduğunu  görüyoruz onun için Ertuğrulgazi’nin torunları gereğini yapacak.

“ADALET VE KALKINMA PARTİSİ’NİN GAZİLERİ VE ŞEHİTLERİ HATIRLAMASINI BEN ÖNEMSİYORUM”

‘Olacak iş mi’ diyor, ‘bu gaziler, bu durum karşısında nasıl hisseder tahmin bile edemiyorum, bu vatan için şehit olan askerlerimizin kemiklerini sızlatıyorlar’ diyor.

Adalet ve Kalkınma Partisi’nin gazileri ve şehitleri hatırlamasını ben gerçekten önemsiyorum çünkü şehitlerimiz ve gazilerimizle ilgili Adalet ve Kalkınma Partisi’nin sicili hiçte onun dediği gibi değil. 

Bakın ben sizinle bir şey paylaşmak istiyorum, Beşiktaş’ta 10 Aralık 2016’da  toplam 46 kişinin hayatını kaybettiği bir terör saldırısı oldu zannediyorum bunların 38’i yada 36’sı polis memuruydu ve bunun üzerine bir kampanya başlatıldı Türkiye genelinde,  şehit yakınlarına verilmek üzere ve bu  kampanyada 52 milyon lira bağış toplandı yani eski parayla 52 trilyon lira ve söz konusu bağışın adresi ve  yöneticisi belli olmayan vakfa  aktarıldığı iddia ediliyor. Yani onlara verilmemiş adresi ve başkanının kim olduğu belli olmaya bir vakfa  devredilmiş bunu ben söylemiyorum bunu Türkiye’nin önde gelen gazetecilerinden Fatih Altaylı söylüyor.  Şimdi bunlar şehitlere ve gazilere çok değer veriyorlar ya yine yakın tarihimizden bir örnek daha vermek istiyorum, 15 Temmuz’da biliyorsunuz  hain darbe girişiminde birçok vatandaşımız hayatını kaybetti, birçok vatandaşımız da yaralandı gazi konumuna geldi ve onlar içinde yine bir bağış kampanyası düzenlendi ve bu bağış kampanyasının tutarı ne kadar biliyor musunuz, 309 trilyon lira. Yine 15 Temmuz darbe girişiminde mağdur olan, şehit olan, gazi olan insanlara dağıtılmak üzere olan bir bağış ve hala bu paranın akıbeti belli değil. Bunu ben söylemiyorum şehit ve gazi yakınları söylüyor. ‘Bu kampanyada toplanan bağışlardan hiçbirimiz 25 kuruş para almadık’ diyor.

“ÇAMUR AT İZİ KALSIN MANTIĞIYLA YAPILAN SİYASET, SİYASET DEĞİLDİR”

Siyaset yapacaksın da biraz da gerçekler üzerinden siyaset yapacaksın, çamur at izi kalsın mantığıyla yapılan siyaset, siyaset değildir. Halkımızda zaten bu tip yapılan siyasetten bıktı, usandı, halkın gerçek gündemi çok farklı.

“HALA DA SÖZÜMÜN ARKASINDAYIM” 

Ben Arena programında yapmış olduğum açıklama ile ilgili biraz daha detaya girmek istiyorum. O gün bana yöneltilen soru şuydu; “Selahattin Demirtaş hakkında ne düşünüyorsunuz, Selahattin Demirtaş tahliye edilmeli mi?”  Ben dedim ki hukukçu değilim ama şahsi düşüncemi sorarsanız evet  tahliye edilmeli hala da sözümün arkasındayım bunu gerekçelendirirken şunu söyledim, Selahattin Demirtaş davası hukuki bir dava olmaktan çıktı artık siyasi bir davaya dönüştü. Eğer huhuki dava olsaydı bu bu zat 5 yıldır tutuklu, hakikaten terörle ilgisi varsa, teröre yardım ve yataklık ediyorsa, işbirliği yapıyorsa devletin istihbarat birimleri var, Jandarma’nın istihbarat birimleri var, MİT’i var, belgeler bulgular toplanır mahkemeye bu deliller sunulur eğer Selahattin Demirtaş suçluysa gerçekten cezasını çeksin niye bunu savunalım. Böyle bir şey olmadı 5 yıldır ve bu dava artık siyasi davaya dönüştü ve ben siyasi olarak cezaevinde kalan kim varsa tüm yurttaşlarımızın cezaevinde kalmalarına karşıyım dedim ve şunu da dedim, bunu sadece ben Metin Yaşar olarak söylemiyorum, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin vermiş olduğu somut bir karar var. Nedir bu Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, en üst mahkeme. Biz de bu mahkemenin kararlarını ülkemizde  uygulatacağız diyerek protokol yapmışız, imzalamışız ve İnsan Hakları Mahkemesi’nde bütün ülkelerin olduğu gibi bizim de yargıcımız orada görevli.

Selahattin Demirtaş ile ilgili dosya Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne gidiyor, bu dosyayı Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi inceliyor ve diyor ki, ‘bu dava hukuki bir dava değildir, bu siyasi bir davadır ve  Selahattin  Demirtaş serbest bırakılmalıdır’ diyor.  Bunu Metin Yaşar olarak ben söylemiyorum, kararlarına uyacağımızı taahhüt ettiğimiz Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, en üst mahkeme bunu böyle söylüyor ve bu şekilde değerlendirdim.

“ZANNEDİYORUM SERKAN YILDIRIM’IN DA ANLAYABİLECEĞİ ŞEKİLDE, NET BİR ŞEKİLDE ANLATMIŞ OLDUM”

Benim bu değerlendirmemi ne yazık ki doğru algılamamışlar veyahut ta işlerine geldiği gibi saptırarak kamuoyuyla bunu paylaşmışlar. Zannediyorum Serkan Yıldırım’ın da anlayabileceği şekilde, net bir şekilde anlatmış oldum bu vesileyle. Onun için biz sadece Demirtaş için değil, hukuki değil de siyasi olarak cezaevine konulmuş bir sürü gazeteciler var, seçilmiş Belediye Başkanları var, Milletvekilleri var dokunulmazlıkları düşürülüp cezaevine konulan bunlar hep siyasi kararlar, biz bu siyasi kararlardan dolayı insanların cezaevlerine girmesini istemiyoruz çünkü bir hukuk devletinde böyle bir şey olamaz, sen işine geldiği zaman Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin kararlarına uyacaksın, gelmediği zaman da uymayacaksın bu hukuk devletine yakışmaz. Bu beni CHP İl Başkanı olarak rahatsız ettiği için bunu açık yüreklilikle o günkü programda paylaştım ve bu sözlerimin de sonuna kadar arkasındayım.

Adalet ve Kalkınma Partisi artık bu ülkenin devasa sorunlarıyla ilgili çözüm politikaları üretemiyor. Çözüm politikaları üretemedikçe de düşman yaratarak varlığını, iktidarını idame ettirme çabası içerisine giriyor. Bu açıklamada Türkiye’nin gerçek gündemini saptırmak, insanları başka şeyleri düşünmeye zorlamak yönünde bir çaba ama bu çaba beyhude bir çaba ülkemizin gerçek sorunu Selahattin Demirtaş’ın içeride mi dışarı da mı olması değil.

“ÜLKEMİZ YANARDAĞ  GİBİ OLDU”

Ekonomi bozuk, hak, hukuk, adalet gibi kavramlar artık ayaklar altına alındı, işsizlik, vaat ettikleri 3600 ek göstergeyi bekleyen insanlar,  EYT’lilerin sorunları, üniversite kazanmış olan çocuklarımızın yurt sorunları, insanlar açlık sınırında almış oldukları ücretlerle geçinmeye  mahkum edilen bir ülke. İktidarın uğraşması gereken bu sorunları çözmektir yoksa çamur atayım izi kalsın ben yine itibarımı idame ettiririm mantığıyla iktidarın artık hiçbir yere gidemeyeceğinin açık kanıtıdır bu onların son çırpınışlarıdır. Zaten vatandaşlarımızda onların ötekileştiren politikalarını, insanları ayrıştıran, ötekileştiren kendi gibi düşünmeyen insanlara illet diyen, zillet diyen bir mantığı artık kabul etmiyorlar. İnsanlar 84 milyon insanın kardeş olduğunu, herkesin birbirinden farklı düşünebilir ama farklı düşündükleri içinde bu ithamlara maruz kalmak istemiyorlar, istemediklerinde ister erken olsun ister zamanında olsun önlerine gelecek sandıkta Adalet ve Kalkına Partisi’ne ve onun ittifakına en doğru cevabı vereceklerdir.

İktidar yola çıkarken 3Y ile yola çıktı, yoksulluk, yolsuzluk ve yasaklar, bunları biz çözeriz dediler ve halka taahhüt ettiler. Geldiğimiz noktada  yoksulluğu çözebildiler mi sözlerimin başında da ifade ettiğim gibi artık bu ülkede insanlar açlık sınırının altında almış oldukları ücretlerle geçinmek zorunda kalıyorlar.

“KENDİ ZENGİNLERİNİ YARATTILAR”

Halkı artık düşünür konumdan hızla uzaklaştılar, şimdi yolsuzluk konusuna geldiğimiz aman yolsuzlukları biz  çözeriz dediler ama 20 senelik iktidarları döneminde yapmadıkları yolsuzluk kalmadı. Yüzlerce kendi yandaşlarına kiraya verebilmek için  ihale yasasını değiştirdiler, kendi zenginlerini yarattılar ve hükümette görev verdikleri bir Bakan, kendi şirketinin ürettiği malla kendi Bakanlığına mal sattı, Bakanlığından para kazandı ve Bakanlığını dolandırdı, ona teşekkür ederek uzaklaştırdılar. İşte AKP’nin yolsuzlukla yapmış olduğu mücadele bu boyutlarda.

Yasaklar da bahsettiğim gibi yasakları biz çözeriz dediler kendileri gibi düşünmeyen kim varsa hepsini cezaevlerine gönderdiler. Onun için ülkenin gerçek gündemi bunlar, bunlar konuşulmalı ama ne yazık ki o İl Danışma Toplantısında değerli mevkidaşım sanki bunlar bu ülkede hiç yokmuş gibi insanları bu tip siyasete kilitlemek gerçek gündemini konuşturmamak için bir gayret içerisinde olduklarını gördüm.

Editör: TE Bilişim