BEBKA - 2012 Yılı Mali Destek Programları kapsamında destek almaya hak kazanan Bilecik Şeyh Edebali Üniversitesi’nin, ‘Sürdürülebilir Doğaltaş Teknolojileri Geliştirme Merkezi’ projesi, aradan geçen 1 yılın ardından tamamlandı. Derslik olarak kullanılan prefabrik binalardan tam teşekküllü bir doğaltaş analiz laboratuvarına dönüşen merkez, 8 personeliyle ilimize ve bölgemize hizmet vermeye hazırlanıyor. Merkezin ‘standart uygunluk belgesi’ verebilmesi için önünde sadece akreditasyon süreci kaldı. Proje koordinatörü, Şeyh Edebali Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Dekan Yardımcısı Yard. Doç. Dr. Cenk Karakurt’la merkezi gezdik ve bölgemize büyük faydası olacak bu laboratuvarla ilgili bilgi aldık.

Projenizin BEBKA tarafından kabul edildiğini daha önce haber yapmıştık. O günden bu yana yürüttüğünüz çalışmalarınızla ilgili bilgi verebilir misiniz?

2013 yılının şubat ayında önerdiğimiz projemiz aynı yılın haziran ayında onaylandı. Sözleşmesi yapıldı. Tamamlanması için 1 yıllık bir periyodumuz vardı. Buranın derslikten laboratuvara dönüştürülmesi işi vardı. Cihazların ihaleleri ve temin edilmesi olarak iki aşamada ilerledi proje. Son olarak da,  burada bulunan cihazların eğitiminin alınması ve laboratuvarın işler hale getirilmesi vardı. Bu bir yıllık süreçte, makine alımlarını yaparken dolar kurunun değişmesi bizi bayağı bir zorladı açıkçası; çünkü cihazların büyük bölümü yurt dışından temin edilen cihazlar olduğu için fiyatlarda çok büyük bir artış oldu. Bu konuda biraz zorlandık; ama onun da üstesinden geldik. Toplamda 750 bin lira gibi bir bütçe harcadık bu laboratvuar alanına.

Ne kadardı oranı, BEBKA desteği?

Bunun %25’ini üniversitemiz karşıladı, yaklaşık 190 bin lira gibi bir rakam bu. Üzerine kalan 500 bin lira üzerindeki bir rakamı da BEBKA finanse etti. Tabii bunun dışında üniversitemiz kendi bütçesinden buraya inşaat işlerinde de harcamalar yaptı, yani bu bütçenin dışında da harcamalar yapıldı ve burası bu hale getirildi.


Buranın yapım amacından bahsedebilir misiniz?

Biliyorsunuz Bilecik bir mermer yatağından oluşuyor, mermer yatağı üzerinde bulunmaktayız ve oldukça yoğun bir madencilik faaliyeti yürütülmekte bu bölgede. Burada çıkan taşların kalitesinin belirlenmesi için birtakım analizlerin yapılması gerekiyor. Bu analizlerin yapılabilmesi için yakın çevremizde daha önce imkân yoktu. En yakın Afyon’da Kocatepe Üniversitesi’nde bir laboratuvar vardı ve İstanbul’da vardı. Dolayısıyla biz, Bilecik’in bu potansiyelini düşünerek üniversite olarak bu oluşabilecek taleplere cevap vermek adına böyle bir merkezi oluşturmayı planladık ve proje fikri ortaya çıktı. Daha sonra hocalarımla birlikte oturduk, ne yapabiliriz diye ekip olarak çalıştık ve BEBKA’yabir proje hazırladık. BEBKA’nın projeyi onaylamasının ardından süreç başladı ve bu güne kadar geldik.

Diğer üniversitelerle kıyasladığımız zaman bizim laboratuvarımız hangi noktada duruyor?

Yakın çevreye baktığımızda böyle bir laboratuvar yok. Afyon’daki yerle benzer bir yer; ama Afyon’daki yer şu an akredite olmuş ve yaklaşık 4-5 yıllık tecrübesi olan bir yer. Dolayısıyla onlar bu konuda aslında iyi bir yerdeler. Biz de onları örnek alarak yola çıktık. Afyon da biliyorsunuz bir mermer yatağı alanı. Isparta ve Burdur da öyle. Orası bu bölgeye hitap eden bir laboratuvar. Biz dedik ki, Doğu Marmara’da üniversitemiz bu işi üstlenebilir. Bursa, Eskişehir, Bilecik TR 41 olarak adlandırılan kalkınma bölgesinde de böyle bir laboratuvar bulunmaması nedeniyle projemizi önerdik ve kabul edildi.


Laboratuvarda bulunan aletlerle doğal taşların hangi özellikleri belirlenebiliyor?

Şimdi burada mermerin numune haline getirilmesi, deney öncesi boyutlandırılması onları yapabiliyoruz. Onun dışında mermerlerin fiziksel ve mekanik özelliklerini belirleyebiliyoruz. İşte dayanımları nedir, eğilme, çekme dayanımı, basınç dayanımı gibi değerleri burada belirleyebiliyoruz.

Normalde bu değerler üretici tarafından yurt dışına satılmak istendiği zaman istenen değerler mi?

Tabii. Bunlar malzemenin bir nevi kimlik belgesi oluyorlar ve kişi, alırken bu değerlere bakarak tercih ediyor. Çünkü mukavemeti nedir, dayanımı nedir, bu gibi değerler önemli. Bu fiziksel özelliklerin dışında mesela parlaklığı, rengi, bunların da tayini yapılması için optik birtakım deneylerin yapılması gerekiyor. Biz bunlarla ilgili de cihazlar aldık. Yani renk tayini, pürüzlülük tayini gibi deneyleri de burada bu merkezde yapabiliyoruz.

İlk aşamada ne yapılıyor?

İlk aşamada numuneleri alıyoruz ve diğer deneylere göre daha kaba olan mekanik deneylerini laboratuvarımızın ilk bölümünde gerçekleştiriyoruz. Yük altında zorlayarak dayanımlarını belirliyoruz bu bölgede ve birim ağırlığını, yoğunluğunu, bu alanda belirliyoruz.


Sadece mermer için mi yoksa başka şeyler için de var mı?

Mermer, seramik, doğal taş, beton, doğal ya da yapay her türlü taşın burada analizini yapabiliyoruz. Onun dışında araştırma-geliştirme çalışmaları için de kullanılabilir bu laboratuvar. Taşı keserken bir dirençle karşılaşıyorsunuz ve onu yenerek, enerji kullanarak taşı direncini belirliyoruz. AG-GE noktasında frezede bir kesim yapılırken, mesela bir delik açılırken mermere ya da bir doğal taşa uygulanan kuvvetleri belirlemek için bir dinamometre cihazı aldık mesela. Bu cihazla mermerin işlenebilirliğini belirleme yoluna gideceğiz, böyle bir hedefimiz var. Onun için de şu frezeyi aldık. Moment ölçen bir cihazımız var, numuneyi yerleştiriyorsunuz ve buna bir kesim yaptığınızda bir karşı kuvvet uygulanıyor doğal olarak. Bu cihaz onu ölçüyor ve ona karşılık kesim kuvvetlerini buradan belirleyebiliyoruz. Cihaz bu işe yarıyor.

Mesela bir diğer cihazımızla mermerlerin minerolojik analizini dediğimiz yapısal analizini inceleyebilmek için optik birtakım incelemeler yapıyoruz mikroskoplarla. Bunu yaparken de çok ince kesitler üzerinde çalışıyoruz. Taşın ince, zar gibi bir kesitini alıyorsunuz. Numuneye hazırlarken de cihazdan faydalanıyoruz ve o koca kayacı küçük hale getiriyoruz, parlatma cihazında parlatıyoruz ve daha sonra mikroskopta bunun minerolojik yapısına bakıyoruz. İçyapısını inceliyoruz, mineral dağılımını tespit edebiliyoruz. Bu da kayacın kökeninin belirlenmesinde önemli bir analiz yöntemidir. Bunu da yaparken mikroskoplardan yararlanıyoruz. 

Mesela sertlik dediğimiz bir parametre var, taşın sertliği burada önemli. Çizmesi buna bağlı olarak değişiyor. Onu da mikro sertlik cihazı dediğimiz bir cihazla yapıyoruz. Bu cihazla da taşların sertliklerini belirliyoruz. Yerdeki bir fayans olabilir, doğal taş olabilir, beton olabilir, her türlü malzemeyi test edebiliyoruz.

Başka bir cihazımız ise ıslak yüzeylerde oluşan kayganlığı ölçmeye yarıyor. Biliyorsunuz ayağımız kayıyor düşüyoruz, bir risk oluşuyor ve bunun da güvenliğini belirleyen bir standart var. Orada da yüzeydeki sürtünmeyi belirlemek amacıyla kullandığımız bir cihazımız var. Yüzeyi ıslatıyoruz, ve cihazımızın lastik uçlu kolunu serbest bıraktığınızda buradaki enerji kaybını ölçerek yüzey pürüzü hakkında bilgi sahibi oluyoruz.


Bu standartlar hangi kurum tarafından belirleniyor?

Bu standartlar, Türk Standartları ve European Norm dediğimiz Avrupa standartlarından birebir çevrimleridir. Biz, proje kapsamında o standartları da çevirdik. Doğal taşla ilgili olan standartları TSE’den aldık. Tabii şimdi üretici “Ben Çin’e ihracat yapacağım, Çin standardına göre bana deney yap” derse bu da olabiliyor burada. Deney sonuçları, standardın sonuçlarına göre, uygundur ya da değildir diye değerlendiriliyor. Mesela bizdeki sonuç 3 birim kabul edilirken bu Çin standardında 5 birim olabilir. Dolayısıyla bende kabul edilebilen bir şey onlarda kabul edilemeyen sınıfa girebilir ya da onlarda kabul edilen bir şey bizde kabul edilemeyebilir. Bu standartlara göre deneylerin sonuçlarının karşılaştırmasını o şekilde yapıyoruz.

Bunların dışında mesela aşınma önemli bir parametre. Özellikler hareketli kütlenin üzerinde bulunduğu kaplamalarda, zeminlerde, döşemelerde, kaldırımlarda önemli bir parametre. Taşın direncini de ölçen bir aletimiz mevcut. Böylece doğal taşın aşınma etkisinde kalacak yüzeylere uygun olup olmadığını bu şekilde, bu deney yardımıyla karar verebiliyoruz.

Burada kaç ayrı parametre değerlendiriliyor?

Belli bir sayı vermiş olsak bir yanlışlık olabilir ama ihtiyaç duyulan birçok parametreyi karşılayabilecek düzeydeyiz şu anda. Analiz sonucunda verilerin ne durumda olduğuna rahatlıkla bakabiliriz.

Burada yüksek bir fırınımız var. 200 derece sıcaklığa kadar çıkabilen, malzemelerin kızdırma kaybını belirlerken ya da kalsinasyon işlerini yapmak için bu deney cihazından yararlanıyoruz. Hassas cihazlarımız var, bunlar da demin ifade ettiğim işte renk tayini, yüzey pürüzlülüğü gibi parametrelerin belirlendiği cihazlar. Yüzeyin parlaklığını ölçülüyor, renk tayini yapılıyor, renk kotları belirleniyor ve belirlenirken bunlardan yararlanılıyor. Çok hassas bir şekilde rengi sayısal değerlere dönüştürüyor ve size oradan bir renk değeri veriyor. Yoğunluğu belirleyen cihazımız var, mermer tozu içeren süspansiyonların yoğunluklarını bu cihazlarla öğrenebiliyoruz.


Kaç personel burada görev alıyor? Bu cihazları toplam kaç kişi kullanıyor?

Şu anda burada 8 personel olarak görev almaktayız. Bu cihazların eğitiminin tümünü 8 personelimiz aldı. Şimdi bu ekip akreditasyon için uğraşacak, Türkak’tan akreditasyon alacağız. Ondan sonra verdiğimiz raporların ulusal ve uluslar arası kabul edilebilirliğini sağlayacağız. Bunun için başvurumuza yapmadık, henüz başlamadık. Çünkü cihazları da tanımaya çalışıyoruz, tabii aldık ama buraya bir adaptasyon süreci var. Öncelikle bunları tamamlayacağız. Tabii akreditasyon da maliyetli bir iş. Yeri geliyor 30-40 milyarlık bir bütçe gerektiren bir husus oluyor. Bununla ilgili işte bütçenin ayarlanması, başvuru süreçleri bunlar zaman alacak süreçler. Mesela Merkezi Araştırma Laboratuvarımız var, orası da birkaç yerde akreditasyona başladı. Yaklaşık bir yılı alan süreçler bunlar, oradan yaşanmış tecrübemiz de var. Tabii biz bunu hızlandırmaya çalışacağız, mümkün olan en kısa sürede buraya akredite ettikten sonra bölgeye hizmet verecek bir laboratuvar olarak çalıştırmayı düşünüyoruz.

Merkezin adında bulunan “Sürdürülebilir” kelimesini biraz açar mısınız?

Şimdi sürdürülebilir kelimesini biz şuradan projemize dâhil ettik; mermer atıklarından bahsetmiştik biliyorsunuz. Mermer işleniyor ve atıkları doğaya bırakılıyor. Bu, sürdürülemeyen bir üretim tekniğidir. Dolayısıyla bu atık yönetiminin sürdürülebilmesi için bu atıkların katma değeri olan ürünlere dönüştürülmesi lazım. İşte bu laboratuvarın bir misyonu da burada araştırmacıların yapacağı ürün geliştirmelerle bu atıkların kullanımıyla yeni ürünleri geliştirilmesi. Hedeflerimizin arasında yer alan şeylerden biri de bu. Eğer bunu sağlayabilirsek böylece atık yönetimini sürdürülebilir bir hale getirmiş olacağız ve çevrede oluşan bu hasarı, çevre kirliliği oluşumunu da şayet yoğun bir tüketim meydana getirilebilirse, bir alan yaratılabilirse bu atıkların kullanımına yönelik, o yönde de faydası olacağını düşünmekteyiz.

Merkezin Bilecik’e vereceği katkılara neler ekleyebiliriz?

Bu merkez sadece mermer sanayisinde değil, aynı zamanda seramik endüstrisine de hitap edebilecek analizler yapacak. Bu imkânımız var. Seramik fayans fabrikaları olsun, ürün geliştiren fabrikalar olsun bunların analiz taleplerine cevap verebilecek imkânlara sahibiz.

Akreditasyon sürecinin ne zaman tamamlanmasını planlıyorsunuz?

Bu süreçler, ucu açık süreçlerdir, size net bir tarih vermem doğru olmaz; ama biz bunu 1-1,5 yıl içinde yaklaşık olarak bitirmeyi planlıyoruz. Bu bitirme süreci içinde burası çalışır elbette, akreditasyon gerektirmeyen rapor ve işlemlerde ya da işletmeler kendi üretimini kontrol etmek istiyorsa bize gelir, biz burada o istediği analizleri yaparak ona bir sonuç sunarız. Şu anda deney yapabilecek noktadayız; ama bu deneylerin sonuçlarının Türkak tarafından akredite edilmesini isteyen birimlerde bu sonuçlar kullanılamaz. Fakat firmalar bunu kendileri yapmak isterlerse yapabilirler. Onun dışında tabii burada yine mermer tozlarının, mermer atıklarının ürün geliştirmesine yönelik çalışmalar bugünden itibaren başlayabilir, o altyapı şu an burada var.

Bu merkez bölgede ihtiyaç duyulan bir tesisti. Biz burayı sadece Bilecik merkezli düşünmüyoruz, Eskişehir gibi Bursa gibi Kütahya gibi çevre illere de hitap ediyoruz. Hedefimiz Türkiye çapında hizmet vermek. Ayrıca fırsat bulmuşken, bu  projenin hayata geçmesinde çok büyük katkıları bulunan değerli Rektörümüz Prof. Dr. Azmi Özcan’a ve ilimizin kıymetli Valisi Ahmet Hamdi Nayir’e teşekkürlerimizi sunuyoruz.

Editör: TE Bilişim