BİLECİK

SEDAT BAYAM YAZDI

YABANCI DİLDE YAZILAN TABELALAR

Ne dersiniz?

Arda Güler’in Real Madrid kulübüne transferi sonrası düzenlenen basın toplantısında İngilizce bilmesine rağmen TÜRKÇE KONUŞMAK istediğinin açıklandığı haberini okudum. Duydunuz mu? Bilmiyorum.

Aferin Arda dedim. Rahmetli Nihal Atsız’ın bir sözü geldi aklıma.

Şöyle demiş “ Milli şuurun uyuşuk ve uyanık olması, milletlerin yaşama kabiliyetleri ile ilgilidir. Milli şuurun uyanık olduğu yerlerde, yabancı unsurların borusu ötmez”

Türkçe konuşma isteği ve Nihal Atsız, uzunca bir zamandır gözüme batan ve beni rahatsız eden ilimizde ki TABELA’lar ve işyeri yazıları üzerinden bir dertleşme istemi geliştirdi. Dertleşelim…

Şimdi hangi sokak veya caddede yürüyorsanız

Hangi alışveriş merkezi veya pasaj içindeyseniz kafanızı kaldırın.

Yürüdüğünüz, gezdiğiniz, alış veriş yaptığınız, vitrinleri seyrettiğiniz, çay kahve içtiğiniz, yemek yediğiniz neresi varsa kapılarında yazan yazılara, tabelalarına bakınız.

Bilecik’te de ve sizce de göze batırırcasına yabancı dilde yazılan tabelalar dilimize saldırmıyor mu?

Sizce, yabancı dildeki tabelalar şehrin kimliğine zarar vermiyor mu?

Görüntü kirliliği mi?

Reklamda, tabelada, kapı yazısında, beceremediğimiz markalaşmada, dünya pazarlarına açılma şansın olmasa da neredeyse sokağında ’ki bakkalında bile Türkçe’nin yerine yabancı dillerin kullanılması benim gibilerin dillendirdiği gibi ulusal kimliğin inkârı mı?

Yazım yanlışlarına, dil kurallarına uymamaya bakmıyorum bile.

“Tabelalarda yabancı kelime oranı şu kadar olacakmış”, “yazı karakterleri şu yüksekliği geçmeyecekmiş” gibi yasal tanımlamalar vardır elbet, o kısma bakmıyorum bile. Baktığım ve gördüğüm Bilecik’te artık neredeyse her yerde Türkçemin sığıntı gibi durmaya başladığı. Beni üzen o ki; ticari kaygılar, kültürel kaygıların önüne geçtikçe zaten olmayan dil bilincimiz hepten yok edilecektir.

Dil; bir milletin kimliği, onuru, bağımsızlığının sembolü ise yabancı dillerdeki sözcükler iş yerlerinin tabelalarında neden kullanılıyor?

Türkçe tabela sizi(kullananı) utandırıyor mu? Tabelada, camda, kapıda Türkçe yazınca anlatım eksik mi kalıyor?

Yabancı dilde yazı ile karşılaşınca girdiğiniz her neresi ise orada daha mı çağdaş oluyoruz da bizi yabancı dilde yazılarla karşılıyorlar?

Daha mı havalı, daha mı itibarlı, daha mı saygı gördüğümüzü sanıyoruz?

Rahmetli Prof. Ahmet Taner Kışlalı’nın yazdığı gibi: “Yabancı kültürlerin gölgesinde yaşamayı tercih edenler; önce şahsiyetini, daha sonra kimliğini, en sonunda vatanlarını yitirirler. Kendi değerlerinin farkında olmayanlar, başkalarının gönüllü uşaklığını yaparlar.”

Sizce de doğru mudur?

Gezerken lütfen dikkat edin. PET SHOP ( Evcil Hayvan Dükkânı) lardan alışveriş yapıyor TEKEL SHOP (Tekel Dükkânı) lardan sigara, içecek alıyoruz Restoran (Aş evi) lar da çorba içiyoruz. Otel (Konuk Evi) lerde konaklıyoruz Artık berberde değil KUAFÖR salonlarında saç kestiriyor veya Hair, makel up neyse onu yaptırıyoruz.

Açın televizyonlarınızı çok izlendiğini iddia eden kanalların isimleri AMERİKANCA! Benim gibi kendini Abdurrahman Çelebi sananlar da “özlemsel” değiliz artık. Nostaljik duruyoruz. Haberleri izliyorum, sunucu haberi aktarırken savaş uçaklarımızın bilmem kaç sorti (ÇIKIŞ) yaptığını ve Özel Tim (Takım) lerin neler neler yaptığını anlatıyor.

ON TİME yazısının bulunduğu kapı önünde bilmem ne kahvesi içmek için oturanların önünden geçerken bir üst caddede yeni açılan adını diyemediğim cafe’nin adını diyemediğim kahvesinden, adını okuyamadığım kekinden sipariş veremediğim için aşağılık duygusu içinde coming back yapıyorum.

Kültür emperyalizmi bir toplumun kültürünün diğer bir toplum tarafından doğrudan ya da dolaylı olarak tamamen değiştirilmesidir.

Yaşamak istediğimiz kendi özünden koparılmış bir Bilecik ise diyecek bir şeyim yok. Zaten tarihine ait tüm değerleri neredeyse kayıp etmiş durumda.

Yok değilse Öncelikle Belediyemiz ruhsat (İzin(Olur)) biriminde çalışma yaptırabilir. Çalışan kadrosuna bir dil denetleyicisi alabilir. Hem Türkçe tabelalarda dil kurallarımıza uyulup uyulmadığı kontrol edilmiş olur hem de, yabancı dilde yazılan tabelaların, yalnızca dil ve kültür açısından değil, aynı zamanda sosyal kimlik ve estetik açıdan da ortaya çıkardığı sorunlar da belki bir çözüme ulaşır.

Hoşça ve Dostça Kalın

Saygılarımla.

Mehmet Sedat Bayam