Roman TDK’ye göre çingene demektir. Çingene ise yine TDK’ye göre şu şekilde tanımlanmıştır; Hindistan'dan çıktıkları söylenen, dünyanın çeşitli yerlerinde yaşayan bir topluluk, Çingen, Kıpti, Roman veya Bu topluluktan olan kimse, Çingen, Kıpti, Roman.

Roman vatandaşların tarihi kökenleri hakkında birçok düşünce bulunmaktadır. Göçebe bir kültüre sahip olan Roman vatandaşların anavatanı Kuzey Hindistan ile Güney Pakistan arasında olduğu tahmin edilmektedir. Bu göçleri hakkında iki ana teori daha kabul görülmektedir.

İlkine göre dönemin Pers İmparatoru Hindistan’daki yöneticiden fasılları için dans ve müziğe yeteneği olan insanlar talep etmiştir. Hindistan’daki yönetici ise kuzey de bulunan Romanları Pers İmparatoruna yollamıştır. Durumdan memnun olan İmparator her Romana buğday, pirinç, un vb. gıdalar ve tohumlar vererek bunları ekmelerini ve böylelikle ileri bir zamanda kıtlık çekmemelerini söylemiştir. Fakat Romanlar bunları yemiş ve ekmemiştir. Sonra tekrardan Pers İmparatorundan yardım istemişlerdir. Bunu fark eden İmparator kendini kandırılmış hissetmiş ve Hindistan’daki yöneticiye o bölgedeki romanların sürülmesini emretmiştir.

Bu teori günümüzde ülkemizde yaşayan Roman vatandaşlar üzerindeki toplumsal algıyı yansıtır bulunmaktadır. Anı yaşayan, geleceği düşünmeyen ve plansız bir hayat anlayışının temsili gözükmektedir.

Romanların Kuzey Hindistan’dan göçleri hakkındaki diğer teori ise Hindistan ile Müslümanların savaşları sebebiyle olduğu ileri sürülmektedir. Bu teori ise iki farklı süreç ile meydana gelmiştir: Genel kabul görmüş inanılışa göre Gazneli Mahmut Hindistan’ın kuzeyinde yaptığı savaşlarda 500 bin Hintliyi esir almıştır. Hindistan’dan aldıkları köleleri kendi ülkelerine götüren Müslümanlardan dolayı zorunlu bir şekilde göç ettikleri düşünülmektedir.

Diğer süreç ise en düşük kast olarak kabul görüldüğü sanılan romanların Müslümanların fetihlerinde paralı asker olarak kullanılmış olmasıdır. Savaşı Müslümanların kaybetmesinden sonra zorunlu olarak göçe zorlanmış olduğu düşünülmektedir.İkinci teorideki iki süreç de Romanlar hakkında iki farklı algı yaratmaktadır. İlk olarak günümüzde Balkanlarda ve Türkiye’de kendini Müslüman Roman olarak tanıtan Romanların tarihsel bir bağ ve süreç içerisinde dini kabulü ve bu coğrafyalarda diğer dünya ülkelerine göre daha uyumlu yaşamalarının nedeni olarak gözükmektedir.

İkinci olarak ise Hindistan da en alt kast gözükmeleri, paralı asker olarak savaşmaları ve göçebe yaşamaları Romanların günümüz toplumlarındaki yerlerini kendilerinin veya üstün kültürdeki toplulukların benimsediğini göstermektedir. Yani romanların günümüzde yaşadığı toplumsal, ekonomik vb. sorunlar tarihsel süreç ile benimsenmiş ve medyanın tekrarı sayesinde ise pekiştirilerek günümüzde de devam etmektedir.