OSMANELİ

PAŞALAR ÇİFTLİĞİ TÜRBESİNİN ESRARENGİZ MEZARLARI



Osmaneli’nin Medetli Köyü’ne bağlı Paşalar mevkii Paşalar çiftliğinde bulunan türbedeki mezarların sırrı aydınlatılmayı bekliyor.


Karaca Ahmet, aynı Yunus Emre gibi, Nasrettin Hoca gibi, Türk toplumunun sevdiği, benimsediği ve sahiplendiği şahsiyetlerden biri. Anadolu’nun Türkleşmesi için çalışan Horasan Erenlerinden olduğu rivayet edilen Karaca Ahmet’in, Türkiye’nin hatta Balkanların çok sayıda noktasında mezarı ve türbesi bulunuyor. Bu mezarlardan biri de Osmaneli ilçemizin Medetli Köyü’ne bağlı Paşalar mevkiindeki Paşalar çiftliğinde yer alıyor. Karaca Ahmet’e ve 9 oğluna ait olduğu söylenen mezarlar, 1960’lı yıllara kadar türbesiyle beraber muhafaza edilmiş. Ancak o yıldan sonra gerekli bakımların yapılmaması nedeniyle türbe çökmüş ve mezarlar toprak altında kalmış. Çiftlik sahibi 75 yaşındaki Osman Arı yıllar sonra kendi imkanları ile türbeyi yeniden inşa etmeye çalışmış. Bir baba ve 9 oğulun mezarı bulunan türbe tarihçileri bekliyor.



Gazetemiz, bölgeyi çok iyi tanıyan Maden Mühendisi Hakkı Aynur’la birlikte Paşalar çiftliğine giderek yok olmanın eşiğindeki türbeyi ziyaret etti.

Vezirhan ve Osmaneli’nin arasında bulunan Paşalar çiftliği, Sakarya nehrinin kıyısında yer alıyor. Şu an sadece 9 hanenin bulunduğu çiftliğe karayoluyla ulaşmak mümkün olduğu gibi, nehir üzerinden de ulaşılabiliyor. Çiftlik sahibi  Osman Arı, bunun için ilginç bir düzenek kurmuş. Nehrin iki yakasına çelik halat geren Arı, akıntıyı kullanarak salın karşıdan karşıya hareket etmesini sağlamış. Biz de bu ilginç yöntemi kullanarak Sakarya Nehri geçtik.



Paşalar, geçimini tarımdan sağlayan bir yer. Sakarya’nın kenarında olması nedeniyle sulama sıkıntısı olmayan çiftliğin, 8 hanesinin etrafı tarlalarla çevrilmiş. Çiftliğin içinden geçerken Osman Amca da türbenin hikayesini anlatmaya başlıyor.



“Çok eskiden Paşalar’da Karaca Ahmet adında biri yaşamış. Karaca Ahmet her gece köylünün toprağını sürermiş. Köy halkı, sadece bir öküzü bulunan Karaca Ahmet’in koca köyün tarlalarını nasıl sürdüğünü merak edermiş. Bir gece gizlenmişler ve Karaca Ahmet’in tarlaları nasıl sürdüğünü görmek için beklemeye başlamışlar. Efsaneye göre, Karaca Ahmet sabanın bir tarafına öküz diğer tarafına ise geyik bağlamış. Geyiklerle konuştuğu rivayet edilen Karaca Ahmet, işi bittikten sonra geyiğe gitmesi gereken yolu söylemiş. Geyik bu yoldan ormana dönerken köylüler onu yakalamışlar. Bir gün sonra geyiğin geri gelmediğini gören Karaca Ahmet duruma sinirlenmiş ve köye “Bu 8 hane 9 olmasın” şeklinde beddua etmiş.”



Osman Amca’nın dediğine göre köy o günden bu güne hiç büyümemiş, hanesi 8’in üstüne hiç çıkmamış. Anlatılan efsane ne derece doğrudur bilinmez ama, Anadolu’nun farklı yerlerinde anlatılan Karaca Ahmet efsanelerinde buradakine çok benzer hikayelerin olduğu dikkat çekiyor.

Doç. Dr. Alev Çakmakoğlu Kuru’nun hazırladığı “Ankara, Polatlı Karacaahmet Köyünde Karaca Ahmed Zaviyesi” isimli tezde, Karaca Ahmet’in köyde çiftçilik yaptığından, çifte iki geyik koştuğundan bahsediliyor. Aynı çalışmada Karaca Ahmet şöyle anlatılıyor:



“Karaca Ahmed, Hoca Ahmed Yesevi’ye bağlılığı, savaşçı ve hekim kimliği ile Anadolu ve Rumeli’nin Türkleşmesinde katkısı olan, Türk Dünyası’nın gönlünde taht kurmuş alperenlerdendir. O’na duyulan sevgi, yarı efsanevi hayat hikayesi içerisinde pek çok yerde Karaca Ahmed adını taşıyan tekke, zaviye ve makam türbeleri ile gerçeğe dönüşmüştür. Çoğu kaderlerine terk edilen, yok olup giden bu yapılar arasında halkın iyi niyetli, ama bilinçsiz müdahaleleri ile zamanımıza ulaşabilenleri de vardır.”

İşte burada bahsedilen “iyi niyetli, ama bilinçsiz müdahaleler ile zamanımıza ulaşabilen” örneklerden birisi de, Osmaneli’nin Medetli köyüne bağlı Paşalar çiftliğinde bulunuyor. Çocukluğunda babasının türbenin bakımıyla ilgilendiğini ve akşamları türbe içerisinde mum yaktığını anlatan Osman Arı, o dönemlerde (1960’lar) çok sayıda kişinin dua etmek için çiftliğe geldiğini söylüyor. Babasının vefatıyla birlikte türbenin de bakımsız kaldığını söyleyen Osman Amca, tavanının çöktüğünü, mezarların da bu çöküntünün altında kaldığını anlatıyor. Yıllarca toprak altına kalan mezarları yeniden ortaya çıkarmak isteyen Osman Arı, kendi imkanlarıyla çalışmaya başlıyor. Önce mezarların üstündeki toprağı atıyor, ardından türbenin yıkık çatısını onarıyor. Mezarların dağılmamasını sağlamak için kenarlarına beton döken Osman Amca, kendince türbeyi yok olmaktan kurtarmaya çalışıyor.



Konu hakkındaki bir diğer ilginç nokta ise, Sakarya’ya bağlı Pamukova ilçesinin Paşalar köyünde bir diğer Karaca Ahmet türbesinin bulunması. Hem Bilecik’teki hem de Pamukova’daki Karaca Ahmet türbelerinin Paşalar isimli köylerde bulunması yalnızca bir tesadüf mü? Ziyareti birlikte gerçekleştirdiğimiz tarihi bilgisi oldukça iyi olan Maden Mühendisi Hakkı Aynur, Paşalar isminin askeri bir isim olduğuna dikkat çekiyor. Eski yer isimlerinin kolay kolay değişmediğini ve bu isimlerin çok eskiden kalmış olabileceğini belirten Aynur, mezar sahibinin asker olma olasılığının, türbenin Alperenlere ait olma ihtimalini kuvvetlendirdiğini ifade ediyor.



Kültür Bakanlığı’nın internet sitesinde, Pamukova Paşalar köyündeki Karaca Ahmet türbesiyle ilgili şu bilgiler yer alıyor:

“Pamukova-Paşalar Köyü, E-25 karayoluna 3 km. uzaklıkta, tarihi Paşalar Kalesi’nin güney eteğinde kurulur. Karaca Ahmet Sultan Türbesi ise, Paşalar Köyü hudutları içinde bulunan köy camii ile bitişik bir türbedir. Türbenin, Osmanlı İmparatorluğu padişahlarından I.Murat döneminde vezir-i azamlık ve kazaskerlik görevini yürüten Çandarlı (Cendereli) Kara Halil Hayrettin Paşa’nın himayesindeki Akhisar (Pamukova) ilçesinde yaşadığı ve büyük bir evliya olduğu rivayet edilir. Karaca Ahmet Sultan’ın ismindeki “Karaca” simgesini geyiklerle kurduğu insanüstü ilişkiler ve onlarla konuşması rivayet edilerek bu ismi aldığı ve bu gibi birçok kerameti olduğu yöre halkı tarafından anlatılmaktadır. Karaca Ahmet Sultan’ın gösterdiği kerametler üzerine Hayrettin Paşa himayesi altındaki Paşalar Köyü arazisini Karaca Ahmet Sultan’a vakfeder. Ayrıca türbe ile ilgili yazılı olan Sened-i Hakani belgelerinden de bu arazinin bir vakıf arazisi olduğu doğrulanmaktadır. Şu anda köy tüzel kişiliğine ait bir arazi üzerinde bulunan türbede Karaca Ahmet Sultan, eşi ve üç çocuğuna ait olmak üzere toplam beş adet mezar bulunmaktadır. 1925 yılında Tekke ve zaviyelerle ilgili kanunun çıkmasından sonra, türbeye ait örtülerin ve yazmaların nahiye müdürüne teslim edilir ve bu emanetlerin İzmit Müzesi’ne götürülür. Yine Karaca Ahmet Türbesi’nin içinde bulunan geyik boynuzlarının 20-25 yıl önce kaybolduğunu söylense de, Müze görevlileri tarafından tescil işleminin yapıldığı 1993 yılına ait çekilen fotoğraflarda geyik boynuzu açıkça görülmektedir.”



Osman Arı, anlatılan hikayelere göre, Paşalar çiftliğinin ismini türbeden aldığını söylüyor. Karaca Ahmet’in 9 oğlunun düşmanla savaşmak için Paşalar Kalesi’ne çıktıklarını anlatan Osman Amca, Sakarya ırmağının çevresinde çetin mücadeleler yaşandığını söylüyor. Hakkı Aynur ise, Sakarya ırmağının bu bölümünün stratejik önemine dikkat çekiyor. 1300’lü yıllarda Anadolu’nun Türkleştirilmesi için yoğun çaba harcayan savaşçı Alperenlerin bir bölümünün bu bölgeye yerleşmiş olabileceğini belirten Aynur, Bizans’a karşı savaşan akıncı birliklerinin bölgede bulunan kaleyi kullandıklarını, geri kalan zamanlardaysa geçimlerini sağlamak için Sakarya kıyısındaki köylerde çiftçilik yapmış olabileceklerini söylüyor. Türbenin içerisinde mihrap bulunmasının, bu yerde daha önce namaz kılındığının bir göstergesi olduğunu belirten Aynur, konuların tarihçiler tarafından ele alınıp bilimsel çalışmalar ışığında aydınlatılması gerektiğini de sözlerine ekliyor.



Dışarıdan bakıldığında alelade bir köy evi görüntüsünde olan türbenin girişi yaklaşık 1 buçuk metre yüksekliğinde. Bektaşi geleneklerindeki türbe girişlerini andırıyor. İçeriye giren kişilerin, bir saygı ifadesi olarak eğilmelerini ve başları önlerinde içeri girmelerini sağlamak amacıyla dergah ve tekke girişlerinde alçak kapıların kullanıldığı biliniyor. İçeride girildiğinde sağlı sollu uzanan mezarlar görülüyor. Başlarında mezar taşları bulunan mezarlardan en büyük olanı kapının hemen sağında yer alıyor. Mezarların hangi tarihten kaldığını bilmediklerini söyleyen Osman Amca, 1960’lı yıllara kadar tekke olarak kullanılan yerde mezarların başlarında Kur’an-ı Kerim’ler olduğunu ancak sahip çıkılmadığı için yok olup gittiklerini belirtti.



Anadolu’nun her karış toprağında bir tarih gizli. Bu gizli hazinelerden payını alan yerlerden biri de ilimiz Bilecik. Manevi zenginliği çok az topluma nasip olacak bu değerli topraklarda, tarihimize sahip çıkmamız gerekiyor. Paşalar çiftliğinde yaşayan 70 yaşındaki Osman Arı, dedelerinden kendine miras kalan bu türbeyi ayakta tutmaya çalışıyor. Yok olmanın eşiğinde olan bu kültür mirasının bir an önce korumaya alınması, ve uzmanlar tarafından gerekli incelemelerin yapılması gerekiyor. Aksi halde, iyi niyetle de olsa, yapılacak koruma çalışmaları bu değerlerde geri dönüşü mümkün olmayan hasarlara sebep olabilir. Bu noktada, başta Bilecik Valiliği olmak üzere, Şeyh Edebali Üniversitesine ve Bilecik ile Osmaneli Belediyelerine büyük görev düşüyor.



KARACA AHMET TÜRBELERİ

Asıl mezar yeri kesin olarak bilinmemekle birlikte halkın Karaca Ahmet sevgisi ülkenin pek çok yerinde O’na ait makam türbelerinin ve bu türbelerin etrafında şekillenen tekke ve zaviyelerin oluşmasına sebep olmuştur. Doç. Dr. Alev Çakmakoğlu’nun tezinde bunlara örnek olarak şu noktalar gösteriliyor:

Manisa çevresinde Karaca Ahmed’e izafe edilen üç türbe, İstanbul Üsküdar Karaca Ahmed Türbesi, Afyon’un İhsaniye İlçesi Karacaahmet köyündeki Karaca Ahmed Türbesi ve zaviyesi, Bursa İnegöl- Yenişehir arasında bulunan Karaca Ahmed Türbesi, Isparta’nın Barla bucak merkezinde bulunan Karaca Ahmed Türbesi, Aydın eski mezarlıkta bulunan Karaca Ahmed Türbesi, Edirne Kıyık semtindeki Karaca Ahmed Türbesi,  Ankara yakınlarında bir Bektaşi tekkesi olan Haydar Sultan Tekkesi’nde, Ankara Beypazarı Karaca Ahmed Tekke ve Zaviyesi, Kastamonu’da da Karaca Ahmed Zaviyes, Sivrihisar Karaca Ahmed Zaviyesi, Bilecik’in doğusunda Osmaneli’nin yukarısında Karaca Ahmed’e izafe edilmiş Paşalar Karaca Ahmed Tekkesi, Geyve-Taraklı’da Karaca Ahmed’e ait olduğu söylenen bir tekke, Tokat’ta Karaca Ahmed Zaviyesi, İskeçe’de Echinos (Şahin) Köyündeki Karaca Ahmed Tekkesi, Makedonya’da Üsküp ile onun biraz kuzeyinde Kumanova arasında Tekkeköy’de Karaca Ahmed Tekkesi (Hıristiyanlarca Aya Yorgi olarak kabul edilmektedir) bulunmaktadır. Evliya Çelebi’de Çorlu’da, Edirne’de Mihalic ve Kırşehir’de Karaca Ahmed’in makamları geçmektedir. Görüldüğü üzere gerek Anadolu’da, gerek ise Rumeli’de günümüze gelen ya da gelemeyen çok sayıda Karaca Ahmed Türbesi ve Zaviyesi bulunmaktadır.



NOT:
Haberimizi ve Türbe ziyaretini ilettiğimiz Bilecik Üniversitesi Rektörü Prof Dr. Azmi Özcan  konuya ilişkin Üniversite olarak her türlü araştırmayı yapmaya hazır olduklarını, tarihçi arkadaşları ve t
arihçi öğretim üyeleri ile birlikte bizzat kendisinin de Paşalar Çiftliğindeki Türbeyi ziyaret edebileceğini aktardı.Tarihi bilgisi ile üniversite gençliği olsun tüm Türkiye ve Dünyaya ışık tutan Rektörümüz Özcan’a gösterdiği hassasiyetten dolayı şimdiden teşekkür ederiz.