Seçim çalışmaları kapsamında Bilecik’te temaslarda bulunan Zafer Partisi Genel Başkan Yardımcısı Fikret Bayır, Zafer Partisi’nin kedi adaylarıyla yerel seçimlere gireceğini söyledi. İsrail-Filistin savaşına da değinen Bayır, AK Parti hükümetine Kürecik ve İncirlik askeri üslerinin kapatılması çağrısında bulundu.
Zafer Partisi Genel Başkan Yardımcısı Fikret Bayır, Zafer Partisi Genel idare kurulusu üyeleri Firdevs Yüksel, Koray Yücel, Alptürk Kaya ve Bölge Koordinatörü Aydın Bahadır Bilecik’e gelerek bir takım ziyaretler gerçekleştirdi.
Düzenlenen basın açıklamasında Zafer Partisi Bilecik İl Başkanı Kemal Bige ve Zafer Partisi Genel Başkan Yardımcısı Fikret Bayır açıklamalarda bulundu.
Zafer Partisi Bilecik İl Başkanı Kemal Bige, konuşmasında
“Biliyoruz ki ilimiz iki büyük Türk devletinin kuruluşunda önemli rol oynamıştır. Bunlardan birisi Osmanlı Devleti birisi de Türkiye Cumhuriyeti devletidir. Ancak Kıymetli şehrimiz Bilecik gereken ilgiyi görmemekte, ihmal edilmektedir. İşte kıymetli basın mensupları bugün ilimize teşrif eden genel başkan yardımcımız bu ihmali ortadan kaldırmak için, gereken önemi her zaman verdiğimizi göstermek için , herşeyden önce Türk Milletinin ve Bilecik halkının yalnız olmadığını göstermek için teşrif ettiler.” dedi.
Zafer Partisi Genel Başkan Yardımcısı Fikret Bayır, Zafer Partisi’nin önümüzdeki yerel seçimlerde kendi adaylarına seçime gireceğini söyledi. Zafer Partisi’nin herhangi bir ittifak çalışması içerisinde yer almadığını belirten Bayır, AK Parti hükümetine Küreci ve İncirlik Üslerinin kapatılması çağrısında bulundu. Bayır, açıklamasında şu ifadelere yer verdi:
“Zafer Partisi olarak halkımızla birlikte olmayı, Anadolu'da yollara düşmeyi çok önemsiyoruz. Çünkü siyasetin sizlerle birlikte yapılması gerektiğini düşünüyoruz. Siyaset Ankara'da Salı günleri sadece grup toplantısında grup kürsüsünden konuşmaktan ibaret değildir. Esas siyaset halk için halkla birlikte ve halkın sorunlarına yerelde birlikte eğilmeyle olur.
Bu nedenle Zafer Partisi olarak biz sürekli yollardayız. Zaten ana akım medyada bize yönelik ağır bir kısıtlama ve ambargo var. Bunu aşmanın yolu sadece sosyal medya değil. Teşkilatlarımızla birlikte olmak, görüş alışverişinde bulunmak bizler için çok önemli.
Bugün Bilecik'te çok önemli temaslar ve ziyaretler yaptık. Çeşitli sivil toplum kuruluşlarını ziyaret ettik. Ertuğrul Gazi'nin türbesiyle başladık. Doğru bir yerden başladık. Bilecik, Türk yurdunun bize göre başkentidir. Çekirdeğidir, nüvesidir. Bilecik'te Türklük bilincini bilmek ve geliştirmek aslında hepimizin vazifesi. Bu bakımdan Bilecik'i çok önemsiyoruz. Teşkilatımızda yaptığımız görüşmede şehrin sorunlarına dair bir görüş alışverişinde bulunduk. Önümüzdeki mahalli idareler seçimlerine yönelik çalışmalarımız konusunda fikir alışverişinde bulunduk.
14 ve 28 Mayıs seçimlerinden sonra Türkiye Cumhuriyet tarihinde görülmemiş, değişik bir siyasi döneme girdi. Bir tarafta altılı masa olarak nitelenen muhalefet blokunun seçimler öncesinde yaptığı büyük hatalar sonrası seçim sonrasında kendi iç hesaplaşmalarına döndüğünü, içe kapandığını ve Türkiye'nin gündeminden koptuğunu görüyoruz. Diğer tarafta 22 yıldır devletin dümeninde olan çok yorgun bir Adalet ve Kalkınma Partisi iktidarı var. Bu yorgun iktidar artık sorunlara çözüm oluşturamıyor. Neden olduğu yoksullaşmaya bir çare bulamıyor.
Bazı teknik bilgiler vereyim. Son bir yılda döndürülmesi gereken dış borç miktarımız 211 milyar dolar. Bunların tamamı ödenmez. Ama yüzde 22’si muhakkak ödenmek zorunda. Bu 40 milyar dolar eder. Faiziyle beraber 44 milyar doları Bugünkü hükümetin muhakkak ödemesi lazım.
Hani yeni bir maliye bakanı getirdiler ya irrasyonel politikaları yani akıl dışı politikaları bırakıp akılcı politikalara döneceğiz demişti. Şimdi nasıl dönecekler? Birlikte göreceğiz. Çünkü Merkez Bankası'nda 44 milyar doları ödeyecek rezerv yok. Zira Merkez Bankası 75 milyar dolar açıkta. Bu ne demek? Bu Türkiye'de dövize olan talep artacak demek. Bu şu demek her ne kadar dışarıdan borç para kredi bulsalar da kurları tutamayacaklar demek. Bu kurlar tutulamayınca petrol fiyatları yükselecek, hayat pahalılığı yükselecek, enflasyon daha da yükselecek. Yoksullaşma daha da artacak demek. Bu nedenle 22 yıldır memlekette ekonomiyi tutamayan, halkta derin ve gittikçe artan bir yoksullaşmaya neden olan artık muktedir olduğu tartışmalı bir iktidar var. Yani Türkiye'de siyaset bir tarafta muhalefetin çaresizliği ve içine kapanmışlığı diğer tarafta iktidarın artık Türkiye'nin sorunlarına çözüm olamaması nedeniyle tıkanmış durumda. Bu tıkanmışlığı Türkiye'nin çevresindeki güvenlik tehditleri daha da sıkıntılı ve tehlikeli bir hale getiriyor.
Karadeniz'in batısında iki yıldır devam eden ve Karadeniz'in güvenliği için ciddi riskler oluşturan bir Rusya Ukrayna Savaşı var. Karadeniz'in doğusunda Gürcistan'da henüz istikrar sağlanamamışken ikinci Azerbaycan savaşı sonunda çok şükür Hocalı'yı bizim için çok büyük değeri olan hocalığı artık Azerbaycan'ın toprağı oldu. Han kenti toprağı oldu. Bundan mutluluk duyuyoruz. Sevinç duyuyoruz. Ama bölgede henüz bir barış anlaşması yok. Belirsizlikler ve riskler Türkiye'nin güvenliği ve bölge güvenliği devam ediyor.
İran'ın iç karışıklıkları 2017 yılından beri devam ediyor. İran'ın kuzeyinde Güney Azerbaycan'da bizim soydaşlarımıza yönelik sistemli baskılar devam ediyor ama daha da önemlisi Türkiye'nin güneyinde Irak bölünüp parçalanmış durumda. Suriye istikrarsız ve Suriye'den Türkiye'ye gelmiş olan on üç milyon sığınmacı ve kaçak Türkiye içinde artık hazmedilemez bir güvenlik sorunu oluşturmuş durumda.
Bu ortamda Hamas İsrail saldırıları Orta Doğu'daki belirsizlikleri ve riskleri daha da arttırdı. Ne yazık ki bugünkü iktidar oluşan güvenlik risklerini anlamak ve bunlara çözüm üretmek yerine yine bilindik popülist politikalarla iç siyasete oynuyor.
Cumhuriyetin 100. Yılını kutlamak yerine Filistinlilerle birlikte olduğu iddia edip bir miting düzenliyor. Buradan Adalet ve Kalkınma Partisi’ne bir tavsiyemiz var, sizin zaten Cumhuriyete sahip çıkmanızı ve kurucu değerlere sahip çıkmanızı beklemiyoruz Ama siz sözünüzün eriyseniz gerçekten Filistinlilere fayda sağlamak istiyorsanız gelin Kürecik ve İncirlik’ten, Amerika Birleşik Devletleri’nin istifade etmesini durdurun. Kürecik ve İncirlik’i kapatın. Aksi halde Türkiye’nin de Orta Doğu’daki bu yanığının içine çekilme ihtimali var. Bu güvenlik konuları Türkiye için hayati önemdedir ve siyaset üstüdür. Ama AKP hükümetinin bu düzeyde bir vizyonları olduğu konusunda derin şüphelerimiz var.
Zafer Partisi’ne toplumun her kesiminden artan bir destek ve teveccüh var. Seçimlerden sonra bunu gören AKP iktidarı Zafer Partisi’ne yönelik çok ağır psikolojik algı operasyonları yürütmeye başladı. Farklı 2 operasyonla parti mensuplarımız önce gözaltına alındı bir kısmı da tutuklandı. Partimizin Merkez Disiplin Kurulu Sekreterimiz tutuklandı. Sosyal medya sorumlumuz bu hafta tutuklandı. Partimize yönelik sosyal medyada görevli arkadaşlarımız savcılığı ifadeye gidiyor. İşin daha da üzücü yanı 15 Temmuz öncesine benzer şekilde partimizden kimlerin savcılığa ifadeye gideceği sosyal medya üzerinden duyuruluyor. Zafer Partisi olarak gerek akademik birikimimiz gerekse devlet birikimimiz ile bunların hepsinin üstünden geleceğimize muktedir olacağımızı herkes görecektir. Siyaseti halk için yapmaya, halkın sorunları çözmeye ve başta yoksulluk ve güvenlik olmak üzere bu memleketin çok uzun yıllardır devam eden makus talihini yenmeye azmettik. Onun için buradayız.
Yerel seçimlere tek başımıza gireceğiz. Bu ziyaretimizin temel sebeplerimizin birisi de hem bölge hem de iller çapında aday adayları konusunda teknik çalışmalar yapmaktı. Bu çalışmaları il başkanımız ve bölge koordinatörümüzle birlikte yaptık. Çok dinamit bir süreç ve çalışmalarımız devam edecek. Zafer Partisi olarak bugünkü konjonktürde seçimlere seçimlere hiçbir parti ile ittifak yapmadan Türkiye’nin 2 ili hariç hepsinde kendi adaylarımızla girmek için çalışmalarımız devam ediyor.”