Bugün bir eğitimci olarak yarınımız olan çocuklarımızın eğitimine verdiğimiz öneme dikkat çekmek isliyorum. Gerçektençocuklarımızla yeterince ilgilenebiliyor muyuz? Günlük işlerimizden yeterince çocuklarımıza zaman ayırabiliyor muyuz?

Size bu konuda çarpıcı bir örnek yaşadığım bir anımı anlatayım Anadolu'nun bir köyünde görev yaparken ara sıra gerekli zamanlarda veli toplantıları düzenliyordum. Velilere çocuklarının eğitimi hakkında görüş ve düşüncelerimizi birbirimize aktarmak, çocuklar ile ilgili sıkıntılarını, şikâyetlerini dinlemek, çözüm yollarını beraberce belirlemek için böyle toplantılar düzenliyordum. Fakat bu toplantılar ne yazık ki çok az sayıda veli ile yapılıyordu.

Yine böyle bir veli toplantısının yapıldığı günün akşamı hava yeni kararmıştı. Dışarıda bağırma sesleri duydum. Perdeyi hafifçe araladım birde ne göreyim ellerinde pilli el fenerleri ve gaz lambalı fenerlerle gruplar halinde köyün erkeklerini gördüm. Hem oraya buraya koşuşturuyorlar hem de “Meee” diye ses çıkarıyorlardı. Oturduğum yerden kalkıp dışarıya çıktım. “Hayırdır ne bu hal arkadaşlar” diye seslendim. İçlerinden biri “Hocam bizim Hasan abinin keçisi kaybolmuş onu arıyoruz. Sen hiç buralarda gördün mü”? dedi. Ben de “Görmedim. Kolay gelsin” diyerek eve çekildim.

Gecenin sabahında köyde asker uğurlaması için köy halkı bir araya toplanmıştı. Gece yapılanları birbirlerine hararetli bir şekilde anlatılıyorlardı. Ben “Arkadaşlar bir dakika” diye söze başladım.”Siz bir keçi için seferber oldunuz gece yollara düştünüz. Çocuklarınızın değeri bir keçi kadar da mı yok? Ben, çocuklarınız için toplantıya çağırıyorum gelmiyorsunuz. Bir keçi için dağ bayır hem de gece saatlerce dolaşıyorsunuz. Hangisi daha değerli söyler misiniz? Büyük bir sessizlik…