Yaşamımız boyunca bireysel anlamda insanı mutsuz eden pek çok acı şey vardır bunların kimisini bizzat yaşar deneyimleriz kimisinin var olduğunu  biliriz. Başta ölüm gerçeği, Ömer Hayyam’ın rubaisinde sorduğu gibi

“ Sen hiç gitmeyecek gibisin değil mi?” sonrasında yanıtlıyor “O gidenler de hep senin gibiydiler” hepimiz öleceğiz

(en azından şu an için). Muhtemelen yüzyıl sonrası hiçbirimiz varolmayacağız. Ölmemeyi seçme şansımız yok, bir başka seçme şansımızın olmadığı şey ise doğmak. Her ne kadar Spiritüalizm de ve çeşitli New Age inançlarda bizim doğmayı seçtiğimiz söylense bile  elde buna dair hiçbir veri yok kuruntular dışında yani. Scientology’nin iddia ettiği dünyada çektiğimiz acıların ve sıkıntıların kaynağı  Xenu ismindeki varlığın dünyamıza gönderdiği istemediği ruhlardır hikayesinin daha ayrıntısız olanıdır. Çocukken Godzilla filmlerinin hayranı olarak o müthiş heykelin de etkisiyle kendisiyle benzerlik kurduğum  Van gölü Canavarı nın varlığını içten içe dilerdim , bu kuruntu ve dileklerin kimileri teselli edebilir bizleri soğuk gerçeklik karşısında fakat kuruntu olduğunu değiştirmez

Konumuza dönersek doğmayı seçemediğimiz gibi nerede, ne zaman doğacağımızı , ebeveynlerimizi ,onlardan kaynaklı zekâmızı , kalıtsal güzellik veya bozukluklarımızı , maddi olanakları ve fazlasıyla seçemediğimiz tüm bu şeylerin üzerimizdeki etkilerini düşünelim

Gündelik hayatta can alan, sakat bırakan kazaları aklınıza getirin. Basit hatalar , akıl almaz ihmaller nelere yol açıyor ne canlar yakıyor ya çaresiz kalınan haksızlıklar? tam bir kaos daha bitmedi ( hala mı?)

Hırsızları, zorbaları , katilleri de ekleyin  “Yedi Ölümcül günah” içerisinde  neden aptallık yok diye sorun . Zira neden olduğu acılar hayli fazla.

Bugün Halis teki karamsarlık Schopenhauer den beter dediğinizi duyuyorum sanki ama hayır yanılıyorsunuz esas iyimserlik farkındalık sahibi olduğumuzda anlamlı olur.  Tüm saydığım bunca şeyi farklı bir gözle değerlendirin

Öleceğine değil doğmuş olmanın ayrıcalığına, Zayıf yanlarımıza

(eğer güçlendiremiyorsak) üzülmek yerine yeteneklerimizi keskinleştirmeye ,

Kötü insanlara değil iyi olanlara odaklanmalı, enerji vampirlerinden uzak durmalı en öncelikli sorumluluğumuz kendimizi tanımaktır. Kendini tanı, kendini tanımadan hakikati dış dünyada arama Roma İmparatoru Marcus Aurelius’ un

İfade ettiği üzere “ Hiçbir yer yoktur ki bir insan orada kendi zihninden daha huzurlu ve sorundan uzak olabilsin... Daima kendine çekil ve kendini yenile”

Akıldan çıkarmamalı ; Bu  denklemde farkındalık artınca mutluluk artmaz

Mutluluğu daha derin yaşar, kıymetini anlarsın