Bilecik ufak il olmasına rağmen yıllardır siyasi çekişmeler ve entrikalara gebe kalmıştır.

Siyasiler kendi menfaatlerini kollama ve koltuk uğruna yaptıkları davranışlar ile çevrelerine ve partilerine zarar verdiğini hiç görmezler. Onlar için tek doğru koltuk kapma veyahut kaptıkları koltuğu kaptırmamaktır.

Bilecik Belediyesi’nde rüşvet olayı patlayınca Semih Şahin’in görevden alınmasının beklendiği günlerde siyasi kulislerde hızlandı. İYİ Partili Ahmet Gürses, bir akşam Pelitözü’nde AK Parti İl Başkanı Serkan Yıldırım ile bir masada görüldü. Ertesi gün Belediye Başkanlık makamında kırmızı ışığı da yakarak (odaya girmek yasak ışığı) Semih Şahin ile Gürses tam iki saat baş başa görüşme yaptılar.

Neler konuşuldu bilinmez ama bu görüşmeden sonra Gürses harekete geçti ve aday olabilmek için Meral Akşener’le görüşmeye gitti.

İddialara göre; Ahmet Gürses, Akşener’e CHP’nin içinde sıkıntılar olduğunu, CHP’li Meclis üyeleri arasında Başkanlık yapabilecek bir üyenin bulunmadığını, birlik ve beraberlik sağlanamayacağını ayrıca Başkanlığın Cumhur ittifakına geçme tehlikesinin bulunduğunu söyleyerek eğer kendi aday olursa Cumhur ittifakından da destek alacağını anlatır.

Aday olmak istediğini aktaran Gürses’e Meral hanım, Kemal Kılıçdaroğlu ile randevu alıp görüştüreceğini ve bunları ona da anlatmasını söyler. Meral Akşener’in özel kalemi Kılıçdaroğlu’nun özel kaleminden randevu ister ve Kemal Kılıçdaroğlu, İstanbul’da bir oteldeki programına Gürses’i çağırır. Gürses, akıl hocası Halil Aydoğdu’yu da alır İstanbul’a giderler ne hikmetse tam o gün Semih Şahin, İçişleri Bakanlığı tarafından görevden uzaklaştırılır.

Kılıçdaroğlu’nun yanında Yerel Yönetimlerden Sorumlu Seyit Torun’da bulunur. İddialara göre, Ahmet Gürses, Meral Akşener’e anlattıklarını Kılıçdaroğlu’na da anlatır.

Kılıçdaroğlu, İYİ Parti’nin ve CHP’nin Meclis üye sayısını sorar. 12’ye 3 cevabını alınca, “12 CHP Meclis üyesi varken size bu görev düşmez. Siz ittifakı bozmayın, birlik  beraberlik içinde CHP’den bir adayı seçin” cevabını alır. Hayalleri suya düşen Ahmet Gürses ve akıl hocası Halil Aydoğdu, geri döner. Bu görüşme CHP Milletvekili Yaşar Tüzün’ün kulağına gider ve Yaşar Tüzün, Halil Aydoğdu ve birkaç İYİ Partili yetkili ile bir lokantada buluşur.

Tüzün, mevcut bir Milletvekili varken, İl Başkanı varken onlardan habersiz Kılıçdaroğlu ile yapılan görüşmenin yanlış olduğunu söyler. Aydoğdu da, Gürses ile Kılıçdaroğlu görüşmesinin tesadüf olduğunu belirtir.

Bunun üzerine Yaşar Tüzün, tüm gelişmelerden haberdar olduğunu, Kılıçdaroğlu’nun özel kaleminden Meral hanımın özel kaleminin bir görüşme istediğini dahi bildiğini belirtir. Böyle bir şeyi tecrübeli siyasetçinin yapmasının yanlış olduğu konuşulur.

Halil Aydoğdu, Ahmet Gürses’in adaylığı konusunda ısrarcı olur. Yaklaşık 2 saat süren görüşmede adaylık konusunda ittifak sağlanamaz ve görüşme yarım kalır.  

O süreçte CHP kendi içerisinde ön seçim yaptı ve tek aday olarak Muharrem Tüfekçioğlu’nu aday göstererek etrafında birleşme sözü vererek protokol bile imzaladı. Çıkmaza giren görüşmeler Genel Merkezlere iletilir ve İYİ Parti Genel Merkezi’nden CHP’ye destek olma talimatı gelir. Bunun üzerine Başkan Yardımcılığının tehlikeye girmesinden endişe duyan Ahmet Gürses ve   dik duruş sergileyen ittifak üyesi diğer İYİ Partili Meclis üyeleri Meclis’te yapılan seçimde CHP’nin adayı Muharrem Tüfekçioğlu’na oy verirler.

Bu yazdığım tüm iddialar CHP il binasında Meclis üyelerine anlatılır. CHP Meclis üyeleri kenetlenir fakat ne var ki hiçbiri gereken tepkiyi Ahmet Gürses’e gösteremez. Kendilerini hiçe sayan Vekil, İl Başkanı ve İlçe Başkanı dahil o günden sonra sözde ittifak partileri birlik, beraberlik ve sahte gülüşler ile siyasete devam ederler ama içten içe arkadan yapılan hesaplar, kitaplar gün yüzüne çıkmaya başlamıştır.

Yapılacak seçimlerde adaylık hesapları yapanlar, yaşanan rüşvet olayını kendilerine koz görenlerin gerçek yüzleri ilk seçimde gün yüzüne çıkacaktır.

Şimdi buradan sormak isterim sayın CHP’li Meclis üyeleri yukarıda yazdıklarımın hepsinin doğru olduğunu sizlerde çok iyi biliyorsunuz. Bunların haricinde bir de Genel  Başkanınıza aday olması durumunda oy vermeyeceğini söyleyen kişinin o makamda kalmasını içinize sindirebiliyorsanız size de bir şey demeyeceğim.

Sodalarınız benden olsun…

Son olarak CHP yetkililerine bir sorum olacak. Yakında bir seçim olacak şimdi siz ittifak yaptığınız, Başkan Yardımcılığı verdiğiniz, makam odası, makam arabası, sekreter, koruma, şoför tahsis ettiğiniz kişiden bile Genel Başkanınızın aday olması durumunda oyunu alamadıktan sonra vatandaştan hangi yüzle, ne diyerek oy isteyeceksiniz. Siz önce içinizdeki İrlandalıları temizleyiniz.

Kalınız sağlıcakla!!!!