Önceki gün basın mensupları ile bir araya gelen ilimizin yeni Başsavcısı Bekir Şahiner,  Bilecik tarihinde bir ilki yapacaklarını ve Adliye'de basın bürosu kuracaklarını söyledi.

Bu uygulama ile hem Adliye ile basın arasında köprü kurulacak, hem de basın mensupları vatandaşlara kulaktan dolma değil, doğru bilgi ulaştırma fırsatı bulacak. Başsavcı'nın başlatacağı bu uygulama Bilecik tarihinde ilk olacak.     

Diğer illerde çalışan meslektaşlarımızın Adliye ve Emniyet Müdürlüklerinde kurulu olan basın bürolarından faydalandıklarını biliyoruz. Bizler ise Bilecik'te bir olay sonrası bilgi edinmek için akla karayı seçiyoruz. Yaşanan bir olay sonrasında aramadığımız kişi kalmıyor. Asayiş Müdürü Seyhan Yıldırım'ı arıyoruz, o bir nebze olsun yetkisi dahilinde yardımcı olmaya çalışıyor ama Kaçakçılık, Terör ve Olay Yeri İnceleme gibi diğer müdürlüklerden kimseyle irtibat kuramıyoruz.

Gerçi Kaçakçılık Şube Müdürü yeni atandı. Ondan henüz bir operasyon sonrası bilgi isteğimiz olmadı fakat bu konuda genel anlamda sıkıntı yaşıyoruz. Emniyet Müdür Yardımcısı Zafer Erdoğan'ı aramak zorunda kalıyoruz, o da bildiği kadarını aktarıp detaylar için ilgili Müdürlere yönlendiriyor. Sonuçta basın mensupları pinpon topu gibi bir oraya bir buraya dönüp duruyor.

Geçtiğimiz günlerde ilimizde yaşanan cinayet olayında ölenlerin fotoğraflarını bulmak için akla karayı seçtik. Emniyet Savcılığa, Savcılık Nüfusa yönlendiriyor. Sonuçta kimin verdiği bilinmeyen bir yasak kararıyla karşılaşıyoruz. Ölen öldü, olay önemli. Konu kadın cinayeti olunca haber sadece Bilecik'i değil tüm Türkiye'yi ilgilendiriyor. Bizler aynı zamanda ulusal ajansların il temsilciliklerini yapıyoruz. Ajanslar bu tip durumlarda mutlaka fotoğraf istiyor. Fakat bulana kadar göbeğimiz çatlıyor.

Emniyetin tavır takındığının farkındayız. Daha önce gerçekleştirdikleri bir operasyonda, el altından verdikleri fotoğraf ve videolar sonucu geçirdikleri soruşturmadan dolayı tepkililer, fakat bizler kamu görevi yapıyoruz. Vatandaşı doğru bilgilendirmek bizim görevimiz. Emniyet bize yardımcı olmayınca, bizler de vatandaşın anlattıkları ile haber yazmak zorunda kalıyoruz. Yanlış yazdığımız zaman da mağduriyetler doğuyor.

Olay oluyor, hastaneye götürülüyor tüm bilgileri toplayan hastane polisi kendimizi tanıtıp sarı basın kartımızı göstermemize rağmen “bilgi veremem” diyor.

Önceki gün Ertuğrulgazi Mahallesi'nde yaşlı bir adam kendini bıçakladı. Hastaneye getirildi. Olayla ilgili bilgi almak mümkün değil. Hastane polisi bilgi vermiyor. Asayiş Müdürünü aradık, izinli. Müdür Yardımcısı Komiseri aradık, o da izinli, telefonu açmadı. En sonunda Emniyet Müdürü vekilliğine bakan Emniyet Müdür Yardımcısı Zafer Erdoğan beyi aramak zorunda kaldık. Kendisi olayı öğrenip bize döndü, bilgi ve detayları aktardı. Sıradan bir yaralama olayı sonrası bilgi almak için Emniyet Müdür Yardımcısını aramak zorunda mı kalmalıydık? Bizler bilgi istiyoruz beyan değil.

Kayıp bir kişinin yada kazada ölen kişinin fotoğrafını, hatta ismini bile basınla paylaşmaktan kaçınan Emniyet, her ay yaptıkları operasyonları ve kestikleri trilyonluk cezaları basın ile paylaşmakla yetiniyor. 

Basın bürosunun asıl kurulması gereken yer Emniyet'tir. İlimize atanan Başsavcı Bekir Şahiner basın adına önemli bir kararı açıkladı. Adliye'ye Basın Bürosu kurulacağının müjdesini verdi. 

Ne diyelim, darısı Emniyet Müdürlüğüne… Emniyet Müdürümüz Ekber Baba mesajımızı anlamıştır sanırım.