Neşemizi kaybettik… Mutsuz bir ülkenin umutsuz vatandaşlarıyız artık. Çöpten ekmek toplayanlar, halk ekmek sıralarında saatlerce sıra bekleyenler, fırına sadece bayat ekmek almaya gidenler… Simit’in bile yarım satıldığı bir ülkede nasıl mutlu olur ki insan? Daha düne kadar dünyanın en mutlu ülkeleri sıralamasında alt sıralardaydık zaten, bugün sadece hayatta kalma refleksi ile yaşıyoruz.

Çocukları için iyi bir gelecek hayal eden anne ve babaların artık tek derdi geçim. Zaten çocuklarında geleceğe dair pek bir ümidi yok. Sokak röportajında konuşan bir çocuğun dediği gibi; “Biz arkadaşlarla teneffüste akıllı tahtadan doları takip ediyoruz, ben 13 yaşında bir çocuk olarak doları takip ediyorsam bu ülkeden ne bekleye bilirim”

Asgari Ücret’e yapılan zamlar yılbaşı gecesi yapılan zamlarla birlikte eridi bile. Bizi kıskanan Almanya’da çalışan kesimin %3’ü Asgari Ücretli, biz de bu rakam %53 ve bu rakamın 2022 yılında artacağı ön görülüyor. Tabi işsizlik rakamlarının artacağını kestirmek de zor değil. Emeklilerin durumu daha vahim. 1 milyonun üzerinde emekli en düşük emekli aylığı olan 2500 TL ile yaşamak zorunda.

Yaşamak demişken, Türk Tabipler Birliği’nin daha yeni yaptığı açıklama bu şekilde; “Son aylardaki döviz kurlarındaki artış ile birlikte pek çok hastalığın tedavisinde kullanılan yaşamsal önemdeki bazı ilaç ve tıbbi malzemenin temininde güçlükler yaşandığına ilişkin çok sayıda şikâyet, meslektaşlarımız ve halk vasıtasıyla Türk Tabipleri Birliği’ne bildirilmektedir" artık yaşamamız için gerekli olan sağlık hizmetlerinden faydalanmamız da zorlaşıyor.

Peki nedir yaşamak? Hiç düşündünüz mü ne için yaşıyoruz? Çağdaş Hukukçular Derneği Başkanı Avukat Selçuk Kozağaçlı’nın internette bir videosu var orada söyledikleri neden yaşadığımızı sorgulamamıza belki yardımcı olur; “Güvenlik yok, iş yok, gelecek yok, hukuk yok, anayasa yok, yaşıyoruz; bu yaşamak, çok kutsal öyle mi? Öyle değil. Yaşamın kendisi değil kutsal olan; kutsal olan adil bir yaşam, kutsal olan onurlu bir yaşam, kutsal olan güvenli bir yaşam, kutsal olan haysiyet sahibi bir yaşam, yaşamın kendisi değil, sırf yaşamak değil kutsal olan. Milyonlarca insan ölüyor her gün, hiç uğruna; trafik kazalarında, savaşlarda, hastalıkta. Ölmek ya da kalmak meselesi değil bu mesele, onurlu yaşamak ya da yaşamamak meselesi. Adaletli yaşamak ya da yaşamamak meselesi…”

Editör: TE Bilişim