Doktorlar her türlü özlük haklarında iyileştirme adına “Emek Bizim Söz Bizim” sloganı ile iş bırakma eylemi yaptı.

Hekim-Sen, Hekim Bir-Sen, Genel Sağlık İş ve Bilecik Aile Hekimliği Derneği’nin ortaklaşa yaptığı basın açıklamasında, amacın kesinlikle vatandaşları, hastaları mağdur etmek olmadığı, kendi mağduriyetlerini gözler önüne sermek, özlük ve çalışma haklarının düzenlenmesi adına “Emek Bizim Söz Bizim” sloganı ile iş bırakma eylemi yaptıklarını belirttiler.

Bilecik Şeyh Edebali Üniversitesi Eğitim ve Araştırma Hastanesi poliklinik girişinde doktorlar adına basın açıklamasını yapan HEKİM-SEN Bilecik İl Başkanı ve Acil Uzmanı Doktoru Gizem Gönül, “biz, “Başka Kamil Furtun’lar, Ersin Arslan’lar olmasın, yaşatmak için yaşamak istiyoruz” diyenler” vurgusunu yaptığı açıklamasında şu ifadelere yer verdi:

“ Biz, gecesi gündüzü olmayanlar, Biz, hastalandıran bu sağlık sistemine göz yummayan, toplum sağlıksızken nefes alamayanlar, Biz, bu gördüğünüz binalarda sistemin tüm başarısızlığının altında bırakılanlar;

Biz, aylardır oyalama taktikleri ile yok sayılan, emeği hiçleştirilen, mesleği değersizleştirilenler, Biz, KHK ve güvenlik soruşturmalarıyla, aile hekimliği ceza yönetmeliğiyle baskı altına alınmaya çalışanlar,

Tüm bu olumsuzluklara rağmen; Biz “giderlerse gitsinler”e boyun eğmeyenler; mesleğinin beyazını karanlığa ışık yapanlar; emek bizim, söz bizim diyoruz. Uzun mesailerde, yorucu nöbetlerde, kışkırttığınız sağlık taleplerine yanıt vermeye çalışan emeğin sahibi olarak BİZLER, milyonlar; Yoksulluk sınırı altı ödemelere, Bizleri ölümüne çalıştıranlara, Sağlıkta şiddeti üretenlere karşı sözümüz var diyoruz. Yeni yasa teklifiyle yeniden farkına vardığınız gibi Meclis’te, ekranlarda yürüttüğünüz senaryolarınız; hem bizlerin hem de toplumun gözünde artık hükümsüzdür.

Aylar süren oyalamanın ardından, yeni yasa teklifiyle emeğimizle yeniden alay ettiniz. Bizler emekliliğe yansıyacak temel ücret artışı talep ederken, nitelikli şekilde ve baskı altında olmadan çalışabilmemiz için yeterli süre ve olanaklar, sağlıkta şiddetten arındırılmış çalışma alanları, toplumun daha az hastalanması için koruyucu sağlık hizmetlerinin güçlendirilmesini isterken; sizlerin bize reva gördüğü, performansa dayalı ödeme sistemini dayatmak, emeğimiz için ayrılması gereken bütçeyi şehir hastanelerine kira ve hizmet bedeli olarak gömmek oldu. Sizin bizlere dayattığınız sağlıksızlığa karşı bizler bu gidişatı değiştirmek, sağlıklı bir gelecek için birlikteyiz.

Bugünkü G(ö)REV eylemimiz son değil. Bu bir itirazdır! Meclis’te yürütülen senaryoyu reddediştir! Hakkımız olanı alana kadar hep birlikte, sağlıksız politikalarınızın ve emek gaspınızın karşısında olmaya tüm gücümüzle devam edeceğiz. Tüm Türkiye’de hakları için, mesleğinin onuru için biraraya gelen milyonlar olarak biliyoruz ki emeğimizin hakkını aldığımız, sağlıklı bir geleceği birlikte inşa edeceğiz. Emek Bizim Söz Bizim.”

“SAĞLIK ÇALIŞANLARINA İNSAN ONURUNA YARAŞIR EMEKLİLİĞE YANSIYAN TEK KALEM MAAŞ DÜZENLEMESİ GEREKMEKTEDİR”

HEKİM-SEN Bilecik Başkanı ve Acil Uzmanı Doktoru Gizem Gönül’ün açıklamasının ardından Genel Sağlık İş Bilecik Başkanı Taha Tanrıverdi de, “ekonomik nedenlerle intihar eden sağlık çalışanın ailesinden özür dilenmelidir” sözlerini kullandığı açıklamasında şu ifadeler yer aldı:

“Yoğun ve fedakar bir şekilde sağlık hizmetinin, etkin, verimli ve kesintisiz olarak sunulmasını gerçekleştirmek üzere görevlerini yapmakta olan sağlık çalışanları, siyasi iktidarın hatalı karar ve stratejileri nedeniyle özlük haklarından ve emeklerinin ekonomik karşılığından mahrum kalmaktadırlar.

Aralık ayında hazırlanan tasarı ilk dillendirildiğinde Genel Sağlık-İş olarak olumlu ama yetersiz olduğunu ifade etmiştik. Düzenlemenin temel maaş artışı ile birlikte tüm sağlık çalışanlarını kapsayacak şekilde genişletilmesini beklerken üzerinden 6 ay geçmiş, kırpıla kırpıla Meclis’e eskisinden de kötü bu 14 maddelik teklif getirilmiştir. 07.06.2022 tarihinden itibaren görüşülmeye başlanan “Sağlıkla İlgili Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi de”, sağlık çalışanlarının “özlük haklarının ve ekonomik durumlarının” iyileştirilmesi bakımından ihtiyacı karşılayacak nitelikte değildir. Mevcut haliyle bu yasa taslağı Aralık ayında gündeme gelen taslağın da gerisinde kalmış, yetersiz bir düzenlemedir.

TBMM Başkanlığı'na sunulan özlük haklarımızın düzenlenmesine ilişkin 14 maddelik yasa teklifinin hiçbir değeri olmadığını, adil ve vicdani hiçbir tarafı olmadığını hepimiz gördük. Yasa teklifinde performanstan başka bir şey yoktur. Tavan ek ödeme tutarının artırılması kimseye bir kazanç getirmeyecektir. Sağlık Bakanlığına bağlı kuruluşlarda tavan ek ödeme verebilecek kurum şu an yoktur. Malzeme ihtiyaçlarını bile karşılayamayan pek çok hastane, bırakın tavandan ek ödemeyi taban ek ödeme miktarını bile ödeyemez durumdadır.

Sabit ek ödemelerin genel bütçeden ödenecek olması olumlu olmakla birlikte bu düzenleme ek ödemeden mahsuplaşma yapılmadan hayata geçmesi gerekmektedir.

Tasarı hekimlere hiçbir getirisi olmadığı gibi hiçbir sağlık çalışanına da, Sağlık Bakanının deyimiyle “önemli” iyileştirmeler asla getirmemektedir.

Sağlığa uzaktan bakan bir Sağlık Bakanından, çalışana kin ve garez içinde olan bürokrattan ve kamu çalışanının yediği lokmada gözü olan iktidar milletvekillinden sağlık çalışanına bir fayda gelmeyeceği ortadadır.

Maaşlarımızın bütçeye yük olduğunu söyleyerek mecliste vekil olarak görev yapanlar, kamu çalışanlarının yoksulluk sınırı altında bir yaşam sürdüğünden bihaberdir. Burada bu fırsatla söylemek istiyorum ki; AKP Manisa milletvekili tüm sağlık çalışanlarından özür dilemelidir. Milletvekili dün ekonomik nedenlerle intihar eden sağlık çalışanın ailesinden özür dilemelidir.

Bizler ne istemekteyiz? Sağlıkta etkin şiddet yasası bir an önce kanunlaşmasını, Performansa dayalı ek ödeme sisteminde kalem oyunları değil, temel ücretlerde artış yapılmasını, Sağlık çalışanlarına insan onuruna yaraşır emekliliğe yansıyan tek kalem maaş düzenlemesi, Kademeli ek gösterge artışının tüm sağlık emekçilerini kapsayacak gerçekçi düzenlemesi bir an önce hayata geçirilmesini, 5510 sayılı Emekli Sandığı Kanunun kaldırılmasını,  Geçmişe etkili 90 gün yıpranma payı düzenlemesini çok geç olmadan istemekteyiz.

Sendikaların ve meslek örgütlerinin görüşlerini almadan yapılacak her türlü düzenlemenin eksik kalacağını ve tek kalemde temel maaşa yapılmayan hiçbir sözde artışı kabul etmediğimizi bir kez daha ifade etmek istiyoruz. Mücadelemiz, haklarımızı alana kadar kararlılıkla sürecektir.”

“SAĞLIKTA DÖNÜŞÜM, SAĞLIKTA ÇÖKÜŞE DÖNMÜŞTÜR”

Son olarak basın açıklaması yapan Bilecik Aile Hekimliği Derneği Başkanı Aile Hekimi Doktor Pınar Görünmez de, “sağlıkta dönüşüm, sağlıkta çöküşe dönmüştür” vurgusunu yaptığı konuşmasında şu ifadelere yer verdi:

“Sağlıkla İlgili Bazı Kanunlarda ve 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi”, Plan ve Bütçe Komisyonu’nda kabul edilmiştir. Ne acıdır ki, sağlık sisteminin içinde bulunduğu kötü durumu anlamak için komisyon tutanaklarını okumak yeterlidir.

Sayın Cumhurbaşkanımızın 14 Mart tarihinde verdiği sözlerin kanun teklifinde dikkate alınmadığını, tasarıda aile hekimlerine yönelik bir iyileştirmenin olmadığını üzülerek görmekteyiz. Sağlık hizmetlerini düzenleyici, bütüncül, modern çözüm önerileri yerine “parayı bütçeden mi ödeyelim?” yüzeysel yaklaşımı, idarenin kör, sağır, dilsiz ve şimdide bilgisiz olduğunu ortaya koymuş, oyalama bürokrasisi “kuyruğunu kovalayan kedi” misali kendi etrafında dönüp durmaktadır.

Bugün Aile sağlığı merkezleri tükenme noktasına gelmiştir. Fahiş enflasyon artışı sebebiyle kirası, elektriği, personel hak edişi ödenemeyen, medikal malzemesi temin edilemeyen aile sağlığı merkezlerinin bitme noktasında olduğunu göremeyen yaklaşım tam bir hayal kırıklığı olmuştur. Hekimler kendilerini ifade edebilecek bürokratları mumla aramakta, hekimler dertlerini süregelen dava dilekçeleri ile mahkemelerde hakimlere anlatabilmektedir.

2021 yılı son çeyreğinde “kaşının üzerinde gözü var’’ diye sözleşmesi feshedilen 100 üzerinde aile hekimi ve içinde bulunduğumuz hafta da Şanlıurfa ilinde, sözde sözleşme ve ödeme yönetmeliği, bize göre ise ceza yönetmeliği ile onlarca aile hekiminin çalışma huzuru bozulmuş, aile sağlığı merkezinde hizmet üreten onlarca işçi işten çıkarılmıştır. Sağlık sisteminin sağlığı bozuk, Hekimler mutsuz ve umutsuz;

Koruyucu sağlık hizmetlerinde aile hekimliği ile ilgili gelişmişlik ölçütleri “anne ölüm hızı, bebek ölüm hızı, aşılama oranları” gibi ölçütlerde ülkemizde görev yapan aile hekimleri çok kısa bir süre içerisinde ülkemizi OECD ülkeleri arasında üst sıralara taşımayı başarmıştır. Ancak aile hekimlerinin adının geçmediği bu kanun teklifi ile teklif sahipleri ülkemizi 20 yıl geri götüreceklerdir.

Maalesef bürokratlar kanun yapıcıları yanlış yönlendirmektedir; Sorunlarımız kanun teklifi hazırlığı sürecinde muhataplarına ya anlatılmamış ya da muhataplarınca anlaşılmamıştır. Türkiye’de yapılan yaklaşık 600 milyon poliklinik hizmetinin 247 milyonunun gerçekleştiği aile sağlığı merkezleri, başka bir ifade ile yüzde 5’lik sağlık personeli oranı ile yüzde 40’ın üzerindeki poliklinik hizmeti yükünü alan aile hekimliği sistemi çökme noktasındadır. Sizler Sağlık sisteminin tüm derdinin para olduğunu sanıyorsunuz, Aksine ortada bir demokratik bakış eksikliği vardır; “Parayı dönerden mi verelim bütçeden mi?” tartışması devam ederken görevinden istifa edecek hekimlerin ifade ettiği tüm değerleri ülkece kaybetmiş olacağız.

Sağlıkta dönüşüm, sağlıkta çöküşe dönmüştür; Mevcut kanun tasarısı sahiplerini ve onlara bu aklı verenleri, çok geç olmadan vatandaşlarımızın hak ettiği kaliteli koruyucu sağlık hizmeti üzerinden politika üretmeye, dünyada örnekleri ortada olan modern Avrupa ülkelerini örnek almaya davet ediyoruz. Aksi takdirde; En temel anayasal hakların bile düzenlenmediği 5258 sayılı Aile Hekimliği Kanunu liyakatten yoksun bir sağlık idaresinin emaresi olarak kalacak, koruyucu hekimlik hizmeti veren aile hekimlerini sadece işletmeci olarak gören, Sözleşme ve Ödeme Yönetmeliği’ni bir ceza yönetmeliği haline getiren bürokratik obsesyon, tüm hekimleri istifanın eşiğine getirecektir. Unutmayınız ki bu ülkede hekim sorunu yoktur, bu ülkede hekimlerin sorunlarını anlamayan liyakatsiz bürokratik yaklaşım sorunu vardır.”

Editör: TE Bilişim