BİLECİK

AHİLİK

Abone Ol

Her yıl kutladığımız Ahilik Haftası, geçmişten günümüze emeğin, ustalığın ve dürüstlüğün değerini hatırlatıyor. Ne yazık ki, bu kutlamalar bazen kısa bir an kadar protokol kutlamaların dan öte gitmiyor. Oysa esnaflar, bir toplumun kültürünü, geleneğini ve dayanışma ruhunu canlı tutan en somut temsilcilerdir.

Terzi Mehmet Amca, Berber Kasım Abi, Demirci Hüsnü Dayı, Kalaycı Musa Dayı, Ağaç Oymacısı Nuri Amca gibi… Her biri bir ustalık hikâyesinin, alın teriyle örülmüş bir geleneğin yaşayan simgesi. Yıllar içinde modern üretim teknikleri, hazır ve ürünlere hızlı ulaşımı ile AVM’lerin çekiciliği, bu ustaların nefes almasını zorlaştırdı. Kolay ve hızlı üretimin cazibesine kapılan toplum, geleneksel esnafları unutmaya yüz tutuyor.

Oysa bu ustalar sadece iş yapmaz; bir kültürü, bir geleneği, emeğin onurunu taşır. Onlara destek olmak, ürünlerini almak, alışverişi sadece ihtiyaç için değil, kültür için yapmak anlamınada gelmektedir. Her çekiç sesi, her makas hareketi, her oymacılık dokunuşu, geçmişten geleceğe uzanan bir köprüdür.

Ahilik ruhu sadece işin yapılışıyla sınırlı değildir. Dayanışmayı, güveni ve paylaşmayı da kapsar. Bu ruhu kaybettiğimizde, sadece bir meslek değil, bir kültür de yok olur. Küçük esnaf, hayatın içinde bir güven noktasıdır; alışverişin ötesinde bir bağ, bir emanet, bir dayanışma biçimidir. Hatırlayalım ki, mahalle bakkalımız sadece ihtiyaçlarımızı karşılayan biri değildi. Gerektiğinde bize borç veren, mektuplarımızı, faturalarımızı koruyan, bazen bir yere giderken evimizin anahtarını emanet kasası gibi bıraktığımız. Hatta bakkal amcaya “Hastaneye gidip geleceğim, bizim çocuğa yarım saat göz kulak olur musun?” diye emanet ederdik. O dönemde kredi kartlarımız yoktu, veresiye defterleri vardı ancak kimseye veresiye defterinde yazan borcu için icra ve haciz işlemleri yapılmazdı; herkes borcunu maaşı eline geçer geçmez sıra ile esnafları dolaşarak borçları sıfırlar veresiye defterinde yeni bir sayfa açtırırdı. İşte bu güven ve samimiyet, modern dünyada artık nadir bulunan bir hazinedir.

Ahilik Haftası, bize sadece geçmişi hatırlatmakla kalmaz; aynı zamanda bu değerleri yaşatmamız gerektiğini fısıldar. Ustaların, çırakların ve el emeğinin değerini korumak, kültürümüzü ve toplumsal hafızamızı gelecek kuşaklara taşımak hepimizin görevidir. Tüm bu engellere rağmen bazı illerizde bu gelenekler yaşatılmaya çalışılmaktadır çünkü burada ahiliğin ruhu, gelenek ve kültürüyle yaşamaya devam etmektedir. Bu değerleri korumak ve yaşatmak ise sadece bir sorumluluk değil, bir onurdur bir borçtur.

Saygılarımla

MURAT IŞIK