<p style="margin-right:-14.2pt"><span style="font-size:24px;"><span style="font-family:Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="line-height:115%"> </span></span></span><span style="font-size:24px;"><span style="font-family:Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="line-height:115%"> Bize öğretilen tarih, akvaryumda balık gibi olmayı dayattı hep bize; hani oradaki balığın dolaşma alanını nasıl akvaryumun sınırları belirliyorsa, bizimde öğreneceğimiz / öğrenmeyeceğimiz tarihi konuları ben belirlerim demiştir hep ‘ üst akıl ’. Bu siyasi literatürümüze ‘Resmi Tarih’ olarak ta geçmiştir yıllar boyunca. </span></span></span><span style="font-size:24px;"><span style="font-family:Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="line-height:115%"> Tabii, böyle bir eğitim sisteminde yetişen nesiller, farklı ideolojik anlayışların şekillendirdiği, kemikleşmiş ve dar kalıplara sıkışmış, peşin hükümlerin beslediği siyasi ve sosyolojik dünya görüşlerini, kısır tartışmalardan kurtaramadan ‘günah keçisi ’ ve ‘hain’ ilan ettikleri kahramanlarıyla(!) yakın tarihimizi, tarihin çöplüğüne gömmeyi, büyük bir iş başarmış kabul ediyorlar. Bilgi sahibi olmadan, hüküm sahibi olmanın verdiği ‘ cahil cehaletiyle ’, hem de kimseye sormadan ve de danışmadan yıktıkları ve bozduklarıyla şov yapmayı ‘ hainler ve kahramanlar ’ resmi geçidine döndürdüklerini zannediyorlar. İdeolojik körlük o kadar akıllarını başlarından alıyor ki yıktıklarının / bozduklarının muhasebesini bile yapamıyorlar.</span></span></span></p> <p style="margin-top:0cm; margin-right:-14.25pt; margin-bottom:10.0pt; margin-left:-14.2pt; text-align:justify"><span style="font-size:24px;"><span style="font-family:Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="line-height:115%"> Prof.Dr. İlber Ortaylı hocamız da kızar bu anlayışa: “ Resimli Osmanlı Tarihi ” okuyarak ahkam kesiyor bazıları der. Tarih bilgisi bu seviyede olanlar, Türkiye’de Osmanlı mirasını tartışamaz der.</span></span></span></p> <p style="margin-top:0cm; margin-right:-14.2pt; margin-bottom:10.0pt; margin-left:-14.2pt; text-align:justify"><span style="font-size:24px;"><span style="font-family:Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="line-height:115%"> Aşağıdaki satırları da sevilen tarihçimiz Prof.Dr. İlber Ortaylı hocamızın kaleminden aktarıyorum:</span></span></span></p> <p style="margin-top:0cm; margin-right:-14.2pt; margin-bottom:10.0pt; margin-left:-14.2pt; text-align:justify"><span style="font-size:24px;"><span style="font-family:Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="line-height:115%"> “Türkiye Cumhuriyeti’nin üzerinde kurulduğu topraklar Osmanlı Devleti’nin anavatanıdır. Bu nedenle Cumhuriyet’le beraber devlet devam ediyor; diliyle, diniyle, toprağıyla ve insanlarıyla elbette Osmanlı’nın halefi biziz. Türkiye bir “ reddi miras ” hakkına sahip değil. Ermeni olayları tartışılırken de kimileri ‘Onu yapan Osmanlı’ydı, biz başka bir devletiz ‘ dedi. Bu büyük bir saçmalıktır.</span></span></span></p> <p style="margin-top:0cm; margin-right:-14.2pt; margin-bottom:10.0pt; margin-left:-14.2pt; text-align:justify"><span style="font-size:24px;"><span style="font-family:Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="line-height:115%"> Son padişah Vahdettin hakikaten hazineden hiçbir şey almadan-Avrupa bankalarında da parası yoktu.- memleketi terk ediyor, sefalet içinde gurbete gidiyor.</span></span></span></p> <p style="margin-top:0cm; margin-right:-14.2pt; margin-bottom:10.0pt; margin-left:-14.2pt; text-align:justify"><span style="font-size:24px;"><span style="font-family:Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="line-height:115%"> Benim Türk aydınına sürekli söylediğim bir şey var; Osmanlı mirasını reddetmek ya da benimsememek gibi bir lüksümüz, dahası böyle bir tercihimiz yok.</span></span></span></p> <p style="margin-top:0cm; margin-right:-14.2pt; margin-bottom:10.0pt; margin-left:-14.2pt; text-align:justify"><span style="font-size:24px;"><span style="font-family:Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="line-height:115%"> Bu konuyu son padişahın kızı ( Vahdettin ) ve son halifenin ( Abdülmecit ) gelini olan Sabiha Sultan’ın bir değişiyle bitirelim. Kendisi Cumhuriyet ve saltanatın alakası için; ‘O Türklerin imparatorluğuydu, bu da Türklerin Cumhuriyetidir.’ demiştir.”(1)</span></span></span></p> <p style="margin-top:0cm; margin-right:-14.2pt; margin-bottom:10.0pt; margin-left:-14.2pt; text-align:justify"><span style="font-size:24px;"><span style="font-family:Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="line-height:115%"> Aşağıdaki satırlar ise araştırmacı yazar / hukukçu Taha Akyol’a ait :</span></span></span></p> <p style="margin-top:0cm; margin-right:-14.2pt; margin-bottom:10.0pt; margin-left:-14.2pt; text-align:justify"><span style="font-size:24px;"><span style="font-family:Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="line-height:115%"> “16 Mart 1920, İstanbul’u resmen işgal eden İngilizler Osmanlı Meclis’i Mebusan’ını basıyor. Başta Rauf (Orbay) bey olmak üzere pek çok mebusu tutuklayıp Malta adasına sürüyorlar. </span></span></span></p> <p style="margin-top:0cm; margin-right:-14.2pt; margin-bottom:10.0pt; margin-left:-14.2pt; text-align:justify"><span style="font-size:24px;"><span style="font-family:Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="line-height:115%"> Mustafa Kemal, Erzurum ve Sivas kongrelerinde seçilen ‘ Heyet-i Temsiliye’nin başkanıdır. 19 Mart’ta başkan sıfatıyla valilere ve komutanlara bir genelge göndererek Ankara’da TBMM’nin açılacağını bildiriyor. İstanbul’da dağıtılan Meclis’i Mebusan üyelerinin de bu meclise katılmasını istiyor.</span></span></span></p> <p style="margin-top:0cm; margin-right:-14.2pt; margin-bottom:10.0pt; margin-left:-14.2pt; text-align:justify"><span style="font-size:24px;"><span style="font-family:Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="line-height:115%"> TBMM’nin toplandığı gün 23 Nisan 1920’dealdığı 1 nolu karar şöyledir:</span></span></span></p> <p style="margin-top:0cm; margin-right:-14.2pt; margin-bottom:10.0pt; margin-left:-14.2pt; text-align:justify"><span style="font-size:24px;"><span style="font-family:Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="line-height:115%"> ‘TBMM’nin bu kere intihap edilen (seçilen) azalarla İstanbul Meclis-i Mebusan’ından iltihak eden azalardan müteşekkil bulunmasına karar verildi.’</span></span></span></p> <p style="margin-top:0cm; margin-right:-14.2pt; margin-bottom:10.0pt; margin-left:-14.2pt; text-align:justify"><span style="font-size:24px;"><span style="font-family:Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="line-height:115%"> 23 Nisan 1920’de dualarla ve kurbanlar kesilerek açılan meclis Fransız devrimi sürecinde 1792-1795 döneminde faaliyet gösteren Konvansiyon meclisi’ne çok benzer.</span></span></span></p> <p style="margin-top:0cm; margin-right:-14.2pt; margin-bottom:10.0pt; margin-left:-14.2pt; text-align:justify"><span style="font-size:24px;"><span style="font-family:Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="line-height:115%"> Gerçekten, her kesimden, her fikirden, her yöreden mebusların katılımıyla oluşan, 1920-1923 arasında Milli mücadeleyi yürüten ve kazanan bu meclis Tarihimizin en demokratik meclisidir.</span></span></span></p> <p style="margin-top:0cm; margin-right:-14.2pt; margin-bottom:10.0pt; margin-left:-14.2pt; text-align:justify"><span style="font-size:24px;"><span style="font-family:Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="line-height:115%"> Parlamenter gelenekler ve kurumsal açıdan da TBMM Osmanlı mebusan Meclisi’nin bir devamıdır. Osmanlı Mebusan Meclisi’nin içtüzüğü olan dahili Nizamname TBMM’de uygulanmaktadır. Osmanlı meşrutiyeti’nin kültürel ve kurumsal gelenekleri devam etmektedir.”(2)</span></span></span></p> <p style="margin-top:0cm; margin-right:-14.2pt; margin-bottom:10.0pt; margin-left:-14.2pt; text-align:justify"><span style="font-size:24px;"><span style="font-family:Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="line-height:115%"> Evet, Sahiba Sultan’ın çok güzel özetlediği gibi, Türkler’in İmparatorluğundan, Türkler’in Cumhuriyet’ine geçisi hala anlatamadık bizdeki İdeoloji’den körelmiş beyinlere.. </span></span></span></p> <p style="margin-top:0cm; margin-right:-14.2pt; margin-bottom:10.0pt; margin-left:-14.2pt; text-align:justify"><span style="font-size:24px;"><span style="font-family:Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="line-height:115%"> O geçişin, başta Mustafa Kemal ve tüm silah arkadaşlarının Osmanlı’nın en seçkin subaylarıyla olduğunu ve yine Osmanlı’nın 1876’da ilan edilen 1. Meşrutiyet’ten itibaren oluşmuş parlamenter sistem tecrübesi ve birikimiyle başarıldığını..</span></span></span></p> <p style="margin-top:0cm; margin-right:-14.2pt; margin-bottom:10.0pt; margin-left:-14.2pt; text-align:justify"><span style="font-size:24px;"><span style="font-family:Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="line-height:115%"> Bunu anlayamadıkları içinde tarihi tahrip etmekten başka bir şey düşünemiyorlar…</span></span></span></p> <p style="margin-top:0cm; margin-right:-14.2pt; margin-bottom:10.0pt; margin-left:-14.2pt; text-align:justify"><span style="font-size:24px;"><span style="font-family:Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="line-height:normal">(1): Prof.Dr.İlber Oltaylı 1923/2023 </span></span></span></p> <p style="margin-top:0cm; margin-right:-14.2pt; margin-bottom:10.0pt; margin-left:-14.2pt; text-align:justify"><span style="font-size:24px;"><span style="font-family:Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="line-height:normal">Cumhuriyet’in İlk Yüzyılı Timaş Yay. </span></span></span></p> <p style="margin-top:0cm; margin-right:-14.2pt; margin-bottom:10.0pt; margin-left:-14.2pt; text-align:justify"><span style="font-size:24px;"><span style="font-family:Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="line-height:normal">(2): Taha Akyol Atatürk’ün İhtilal Hukuku</span></span></span></p> <p style="margin-top:0cm; margin-right:-14.2pt; margin-bottom:10.0pt; margin-left:-14.2pt; text-align:justify"><span style="font-size:24px;"><span style="font-family:Arial,Helvetica,sans-serif;"><span style="line-height:normal">Doğan Kitap</span></span></span></p>