Kulak Burun Boğaz Uzmanı Doç. Dr. Akif İşlek, günümüzde 1,5 milyar insanın işitme kaybıyla yaşadığının ve 2050 yılında bu sayının 3 milyara yaklaşacağının beklendiğini belirterek, “1 milyar genç yüksek sesli müzik dinleme alışkanlığı nedeniyle işitme kaybı riskiyle karşı karşıya” dedi.
Acıbadem Eskişehir Hastanesi Kulak Burun Boğaz Uzmanı Doç. Dr. Akif İşlek 3 Mart Dünya Kulak ve İşitme Günü vesilesiyle, tüm dünyada işitme kayıpları ile ilgili farkındalığı artırmak, kulak ve işitme sağlığının korunmasını teşvik etmek ve işitme kaybı ve tedavisine ilişkin evrensel zorlukları ele almak amacıyla bir dizi etkinliğin gerçekleştirildiğini söyledi.
Dünya Sağlık Örgütü'nün 2024 işitme günü kapsamında verdiği mesajlara bakıldığında, işitme engelinin halen ilkel çağlardakine benzer olarak toplumdan dışlanmaya aracı olabilecek ön yargı ve inanışlarla ilişkilendirildiğine dikkat çeken Doç. Dr. İşlek, “Tedavi edilmeyen işitme kaybı, dünyanın engelli geçirilen yıllar süresi bakımından üçüncü sırada gelmektedir. Günümüzde 1,5 milyar insanın farklı düzeylerde işitme kaybına sahip olduğu ve 2050 yılında bu sayının 3 milyara yaklaşacağı düşünülmektedir. Öte yandan 1 milyar genç yüksek sesli müzik dinleme alışkanlığı gibi basit bir nedenden dolayı işitme kaybı riskiyle karşı karşıya kalacak. Dünya işitme raporu, kanıta dayalı ve uygun maliyetli halk sağlığı önlemlerinin işitme kaybının birçok nedeninin ortadan kaldırılabileceğini ve böylece önleyebileceğini göstermektedir” diye konuştu.
“Her yıl 3 bin bebek erken tanı alıyor”
Ülkemizde ‘Ulusal Yeni Doğan İşitme Taraması Programı’ kapsamında, 81 ilimizde, 1067 tarama merkezinde işitme taraması programının sürdürüldüğünü belirten Doç. Dr. İşlek, yaşamın ilk 6 ayına kadar doğru tanıyı alıp, tedavi aşamasına geçmeyi planlayan bu program aracılığıyla her yıl 3 bin kadar bebeğin erken rehabilitasyon ve tedavi şansı kazandığını dile getirdi. Erken tanı alıp işitme kaybı cihaz, operasyon ya da implantlar ile düzeltilen ve rehabilitasyona alınan bebeklerin, lisan gelişimi yanında zihinsel, sosyal ve ruhsal gelişimlerini de sağlıklı bebekler gibi tamamlayabildiğini sözlerine ekledi.
“Geniz eti ve bademcik büyümesi olan çocuklara dikkat edilmeli”
Konuşma ya da dil gelişiminin, doğumdan sonraki ilk yıllarda işitme organı ve beyindeki işitme merkezinin başarılı entegrasyonu ile ortaya çıktığına değinen Doç. Dr. İşlek, “İşitme, beynin ve kulağın dış dünyadan bilgi toplamakta kullandığı vazgeçilmez bir fonksiyondur, insanın bebeklikteki fiziksel nörolojik gelişimin ötesinde, ileri yaşlarda bilişsel, sosyal, davranışsal ve psikolojik gelişime katkı sağlamaya devam etmektedir” dedi.
Sağırlığın tedavi edilmemesinin bebeklik döneminde dil gelişimini bozarak, ileri yaşlarda kaygı bozukluğu, depresyon gibi ruhsal bozukluklara ve demans gibi yıkıcı nörolojik hastalıkların hızlanmasına sebep olabileceğini vurgulayan Doç. Dr. İşlek bu nedenle örneğin gebelikte bazı enfeksiyonlara maruz kalmış olan bebekler, geniz eti ve bademcik büyümesi olan çocuklar, gürültü maruziyeti olanlar ya da ailede sağırlık tanısı olan yetişkinler gibi işitme kaybı açsından riskli grupların kulak sağlığı yönünden daha dikkatli olmaları uyarısında bulundu.