Zübeyde Hanım’ın ailesi, Konya-Karaman’dan gelerek Selanik ile Manastır arasındaki Vodina Sancağı’na bağlı Sarıgöl de denilen Kayalar Mahiyesine yerleşmişlerdir. Aile daha sonra Langaza’ya yerleşmiş ve Zübeyde Hanım 1857’de Langaza’da doğmuştur. Fatih Sultan Mehmet döneminde 1466 yılında Karamanoğulları’nın etkisiz hale getirilmesi ile Konya-Karaman’dan göç ettirilen ve Rumeliye iskan ettirilen Yörüklere Konyarlar denir. İşte Zübeyde Hanım da Sofuzade Feyzullah Efendi’nin kızı olarak bir Yörük güzelidir.

Henüz 14 yaşındayken 1871 yılında Selanik’te gümrük muhafaza teşkilatında memur olan Ali Rıza Efendi ile evlenmiştir. Bu evlilikten Fatma, Ömer, Ahmet, Mustafa, Makbule ve Naciye isimli 6 çocuğu olmuş, bunlardan sadece Mustafa ve Makbule yaşamıştır. Ali Rıza Efendi de 1883 yılında ölünce Zübeyde Hanım, abisi Hüseyin Bey’in Langaza’daki çiftliğine dönmüştür. Bir müddet sonra abisine daha fazla yük olmamak için Selanik Gümrükler Başmüdürü Ragıp Bey ile ikinci evliliğini yapmıştır.

Bu evliliği Mustafa Kemal hoş karşılamamış, babasının hatırasına saygısızlık olarak düşünmüştür. Hâlbuki Ragıp Bey kibar bir insandır ve Mustafa Kemal ileriki yıllarda Ali Fuat Cebesoy’a üvey babası Ragıp Bey için; “Bana karşı çok saygılı davranmış, büyük adam muamelesi etmiştir. Nazik ve kibar bir insandır.” demiştir. Balkan Savaşı’ndan sonra kızı Makbule’yi de alarak Osmanlı toprağı olmaktan çıkan Selanik’i terk edip İstanbul’a yerleşmiştir. (Zübeyde Hanım, Ragıp Bey’i terk mi etti yoksa Balkan Savaşı’nda Ragıp Bey öldü mü bilinmemektedir.)
1922 yılında Ankara’ya oğlunun yanına geçen Zübeyde Hanım, hastalanmış İzmir’in iklimce daha uygun olduğu düşünülerek İzmir’e yerleşmiştir ve 14 Ocak 1923 günü İzmir’de 66 yaşında ölmüştür.

Yeni bir dünya tarihinin yazılmasını sağlayan Mustafa Kemal Atatürk’ümüzü dünyaya getiren bu büyük kadın; güzelliği yanında zekâsı ve fazileti ile oğluna ve kuracağı Türkiye Cumhuriyeti ile devrimlerine yürekten inanmış ve hep oğlunun yanında olmuştur. Birbirlerine öyle bir yüce aşkla düşkün olan Zübeyde Hanım ve Mustafa Kemal’in ilişkileri çok ince detaylar içerirdi. Örneğin, Mustafa Kemal her sabah uyandığında temizliğini yapar, giyinir, ziyaret için annesine haber gönderir ve izin isterdi. Zübeyde Hanım da aynı şekilde hazırlığını yapar hasta yatağında dahi olsa temizliğini yapar, saçlarını tarar, giyinir ve oğlunu kabul ederdi. Mustafa Kemal annesinin elini öper, hayır duasını alır ve bir müddet sohbet ederdi. Zübeyde Hanım; oğluna Mustafa, Mustafam, Paşam bazen de sarı paşam diye hitap ederdi. Oğluna daha küçücük çocukken vatan, millet sevgisini aşılayarak büyüten Zübeyde Hanım ile ilgili küçük bir anekdot aktaralım. Yine bir gün annesinde görüşme izni alan Mustafa Kemal, annesinin elini öper, Zübeyde Hanım da oğlunun eline uzanınca Mustafa Kemal, ‘Anne ne yapıyorsun.’ der. İşte Büyük Türk kadının cevabı: “Ben senin annenim, sen benim elimi öpmekle bana karşı olan vazifeni yapıyorsun. Fakat sen vatanı ve milleti kurtaran bir devlet başkanısın. Ben de bu aziz milletin bir ferdiyim ve senin elini öpebilirim.” demiştir.
Dünyaya ve Türk milletine böyle büyük bir insanı kazandıran, Türk milletinin annesi Zübeyde Hanım, İzmir-Karşıyaka’da 14 Ocak 1923 günü vefat ettiğinde Atatürk yurt gezilerine çıkıyordu. Atatürk, haberi Eskişehir’de aldığında yurt gezisini kesmemiş ve İzmir’de sade bir törenle gömülmesini istemiştir. Atatürk’ümüzün isteği ve vasiyeti, annesinin mezarı için; “Dağdan iki büyük taş getirilsin. Birini olduğu gibi temel üzerine tespit ettirir, diğerini baş tarafına diktirirsiniz. Taşın bir yerini biraz düzelttirip, ‘Atatürk’ün annesi Zübeyde burada yatmaktadır.’ diye yazdırır altına da ölüm tarihini yazdırırsanız bu yeterlidir.” demiştir. İzmir Belediyesi Karşıyaka’da Ferik Osmanpaşa Camii avlusu içinde daha sonra etrafı park yapılmak üzere bu vasiyeti 1940 yılında yerine getirmiştir. Tüm dünyanın hayranlık duyduğu Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü bizlere armağan eden bu büyük Türk kadını ve anasını özlemle yâd ediyoruz. Anısı önünde saygı ile eğiliyoruz.

Bilecik ADD Başkanı Feyzi Köse