Başlığa bakıp hemen taharrüş edenler

 olabilir. Bir Bilecikli ve hakikate bağlı bir gazeteci olarak bu başlığı attım. İkinci Yenicilerin öncülerinden olan şair Cemal Süreya’nın İstanbul Beyoğlu’nda başlayan ilkokul eğitim hayatının Dersim İsyanı sebebiyle 3. Sınıfta Bilecik’te devam ettiğini artık hemen hemen tüm Bilecikliler bilmekteyiz.

Geçtiğimiz günlerde Tuğba arkadaşımızın yazmış olduğu “Bilecik’te 24 Kasım ve Cemal Süreya” yazısı çok dikkat çekici olmuş ki, Bilecik çarşısında gezerken şahit oldum, birçok vatandaş Tuğba’yı kolundan tutup konu üzerinde görüş belirtti.

Bunlardan bir tanesi 1987 Genel Seçimlerinde Bilecik Milletvekili seçilen saygıdeğer abimiz Tayfur Ün’de Cemal Süreya ile tanışıklığı noktasında kendisi ile yapmış olduğu birkaç hoş anısını anlatması oldu. Kıskanmadım değil açıkçası.

‘Sürgün yeri Bilecik’ başlığına gelince...Tayfur abimiz gibi birçok kişi Bilecik’te izi olan tarihe mal olmuş kişilerle ilgili bilgiler vermeye başladı ki,bunlardan en çok dikkatimi çeken isim Refik Halit Karay oldu. ‘Ago Paşa’nın Hatıratı’nı bilmeyenimiz yoktur sanırım. Hani şu isminden dolayı insan sanılan ama aksine Ago Paşa’nın bir papağan olduğu kitap.

Türk edebiyatına önemli eserler kazandırmış olan Refik Halit Karay’ın da Şair Cemal Süreya ile aynı kaderi paylaştığı ve yazıları yüzünden Bilecik’e sürgün yediğini hatta tren yolu ile getirildiğini öğrendim ve hemen bilgiyi yankılamak istedim.

Refik Halit Karay’ın 1915’li yıllarda Sinop’ta başlayan sürgün hayatı Çorum ve Ankara sonrası Bilecik’e kadar uzanıyor ki, bu dönemde yazıldığı bilinen 5 hikayesinden birisi olan ‘Boz Eşşek’in 1918’de Bilecik’te kaleme alındığı ve neşredildiği kaynaklarda yerini alıyor.

Evet,iyisiyle kötüsüyle çok derine inmeden severiz veya sevmeyiz Cemal Süreya ve Refik Halit Karay gibi Türk edebiyatına önemli eserler bırakan yazarlarımızın Bilecik’e sürgün yediklerini aksettirirken, Halit Karay’ın Ago Paşa’sını okumayanlarımız varsa kitabını tavsiye ederek yazıma son noktayı koyayım.