Yaptığımız söyleşide Güner, muhalefetin ortak aday olarak çıkardığı Ekmeleddin İhsanoğlu’na karşı olduklarını ve seçim sürecinde İhsanoğlu’nu desteklemeyeceklerini belirtti. Cumhurbaşkanlığı adaylarını değerlendiren Güner, “Bir yanda siyasal İslamcı iki aday, Cumhuriyet karşıtı bir aday ve bir de bölücü aday olmak üzere üç tane aday çıktı. Genel merkezimiz henüz kesin bir açıklama yapmadı ancak kendi düşüncem sandığa gitmemek en doğru seçenektir.”  ifadelerini kullandı. İP İl Başkanı Niyazi Güner ile gerçekleştirdiğimiz söyleşiyi ilgiyle okuyacağınızı umuyoruz.

Cumhurbaşkanlığı seçim süreci başladı dolayısıyla adaylarda belirlendi. Cumhurbaşkanlığı için öne çıkan üç aday hakkında ne düşünüyorsunuz?

Niyazi Güner: “Öncelikle Türkiye’nin şu anki durumuna bakıp ondan sonra adayları değerlendirmek daha doğru olur. Türkiye Cumhuriyeti yıkılmış, ülke ve millet bölünme sürecindedir. Komşularımızda iç savaşlar var, bu savaşlar mezhepsel temele dayanıyor.  Bu durumunda bizim ülkemize yansımaları var. Doğu ve Güneydoğu başta olmak üzere birde PKK terörü var. Bu terör örgütünün siyasi uzantısı mecliste bulunuyor ve onlarda Cumhurbaşkanlığı için bir aday çıkardılar.  Yani hem etnik temelde hem de mezhepsel temelde ülkemizde sorunlar yaşanıyor. AKP’nin on iki yıllık iktidarında geldiğimiz noktada Cumhuriyet’ten eser kalmamıştır. Artık Cumhuriyet yıkılmıştır ve yeniden kurulması gereken bir Cumhuriyet vardır. Böyle bakıldığında bugünkü adaylara ve ülkenin ihtiyacı adaya bakmakta yarar vardır.  Bu adaylar arasında Recep Tayyip Erdoğan’ın duruşu ve tavrı bellidir. AKP’nin 12 yıllık iktidar döneminde nasıl bir karakterde, nasıl bir ülke yönettiğini gördük. Beşikte bulunan yeni doğmuş çocuk dahi Tayyip Erdoğan’ın zihniyetini, davranışlarını öğrenmiş durumdadır. Cumhuriyetin kurucusu Cumhuriyet Halk Partisi’nin bu süreci çok iyi değerlendirmesi gerekiyordu.”


“ÇATI ADAY ERDOĞAN’LA AYNI DÜŞÜNCEYİ VE AYNI SİSTEMİ SAVUNAN, SİYASAL İSLAM’IN BİR TEMSİLCİSİDİR.”

“Bizim yerel seçimlerde üzerinde durduğumuz güç birliği yapma fikrimiz, ortak ve milli bir aday çıkarma noktasındaki düşüncelerimize paralel bir aday belirleme noktasına geldiler. Bunu Milliyetçi hareket Partisi çatı aday olarak beyan etti. Her iki partide aday belirleme sürecinde turlar düzenledi. Ancak yapılan turların bir göstermelik tur olması ve halkı kandırma noktasındaymış sonuç itibariyle bunu anlıyoruz. Çıkarılan çatı aday Tayyip Erdoğan’la düşünceyi ve aynı sistemi savunan, siyasal İslam’ın bir temsilcisidir. Türkiye’nin bölünmeye giden sürecinde cumhurun başı, Atatürk’ün koltuğu, Cumhuriyetin en üst düzeydeki makama seçilecek. Cumhuriyetin kuruluş felsefelerine sahip çıkacak bir aday çıkarılmalıydı. Fakat adaylar belirlendiğinde, gördük ki dışarıya çok bağımlı, mafya-tarikat sisteminin belirlediği adaylar çıktı. CHP’nin açıkladığı aday Tayyip Erdoğan’ın aynısıdır, bir kopyasıdır. Bu süreçte toplumun malumu Cumhuriyetçi, Atatürkçü, vatansever bir adayın çıkması noktasında epeyce gayret gösterildi. Gerçekten Atatürk’ün Çankaya’sına yakışır bir aday çıksaydı eğer biz İşçi Patisi Bilecik İl Örgütü olarak burada yerel seçim çalışması yapıyormuş gibi çalışacağımızı ifade etmiştik. Ancak CHP’nin gösterdiği adaydan dolayı bu düşüncemiz gerçekleşmedi. Bir de PKK terör örgütünün siyasal ucu BDP/HDP Selahattin Demirtaş’ı aday gösterdi. Bu adayda bölücüdür. Bir yanda siyasal İslamcı iki aday, Cumhuriyet karşıtı bir düşünceye sahip bir aday diğer tarafta bölücü bir aday olmak üzere üç tane aday çıktı.”

“İHSANOĞLU, ÜLKENİN ÜNİTER YAPISINA UYGUN BİR ADAY DEĞİL”

Burada MHP’yi ayrı tutuyoruz, çünkü biliriz ki sürekli İslamcı ve göstermelik milliyetçi var. Burada yerellerdeki, ilimizde ve ilçelerimizdeki halkı ve parti örgütlerini ayırmak lazım gelir. Ancak genel merkezlerin tavrı hep bellidir. Bu süreçte yereldeki örgütlerin genel merkezin yanlışına düşmemelerini umut ediyoruz.   MHP’nin ve CHP’nin çıkardığı çatı aday Türkiye’nin sorunlarına çözüm getirecek, ülkenin üniter yapısına uygun bir aday değil.  Burada Aydınlıkçılar diye söylenen bizler iyi bir arşiv tutarak, insanların geçmişinden o güne kadar yaptıklarını biliriz. Ekmeleddin İhsanoğlu ismi açıklandığında Kemal Kılçdaroğlu, “Tanıdıkça seversiniz.” dedi. Bir siyasi parti liderinin böyle bir cümle kullanmasını anlamış değiliz. Ayrıca, “Siz onu Fransa’ya sorun.” sözünü söyleyen Kılıçdaroğlu Cumhuriyeti kuran partinin genel başkanı olduğunu unutuyor. Kullanılan busözler ve cümleler kesinlikle kabul edilemez. İhsanoğlu’nun İslam Konferansı Örgütü’nün içerisinde oluşu, babasının Cumhuriyet kuruldu diye ülkeyi terk edişi ve kendisi de 30 yaşına kadar yurt dışında kalmıştı. Yurt dışında kalmasına bir itirazımız yoktur ancak temsil ettiği kurumun düşüncesini kabul etmiyoruz. Suudi Arabistan ve Amerika Birleşik Devletlerinin kontrolünde olan bu örgütün bu zamana kadar ki tutumu ve icraatları bellidir. Burada Cumhuriyet Halk Partililerin Uğur Mumcu’nun Rabıta isimli kitabını okumadıklarını görüyoruz. Bu kitabı okuyacaklar ve Ekmeleddin İhsanoğlu’nun kim olduğunu öğrenecekler. Biz kişiler üzerinde değil o kişilerin zihniyeti üzerinde dururuz, çünkü insanın davranışlarını zihniyeti belirler.


Cumhurbaşkanlığı için çıkan üç adayı desteklemeyeceğiniz söylemlerinizden anlaşılıyor. Bu doğrultuda İşçi Partisi olarak Cumhurbaşkanlığı seçim sürecindeki tavrını ne olacak?

 “Şu an için seçime bir ay kadar bir zaman var. Bugün itibariyle bu üç aday belliyse ve Cumhuriyetçi bir aday çıkmamışsa bir seçenek sandığa gitmemektir. Diğer bir seçenek sandığa giderek boş oy atmaktır. Ancak boş oy atmak katılımı güçlendirmek anlamına gelir, dolayısıyla boş oy atılmamasının doğru olacağı kanaatindeyiz. Şunu da belirtelim ki biz bir siyasi örgütüz. Genel merkezimiz henüz kesin bir açıklama yapmadı ancak kendi düşüncem sandığa gitmemek en doğru seçenektir. CHP’nin çıkardığı bu aday Tayyip Erdoğan’dan farksız ise Erdoğan’a oy atmayacaksak İhsanoğlu’na neden oy atalım, bölücü adaya neden oy atalım.  Türkiye’de başka seçenek yokmuş gibi böyle bir aday bize dayatıldı. Şöyle bir laf vardır önündeki yemeği yiyeceksin, yemezsen eğer ölüm denir. Ancak siyasette ölüm olmaz, siyasette çıkış her zaman vardır. Bireysel olarak bu üç adayın içerisinde hiçbirine oy kullanmayacağım. Yurttaşlık hakkımı bu sefer oy kullanmayarak göstereceğim. Ben oy kullanmanın bir yurttaşlık hakkı olduğunu biliyorum. Eğer önünüze konulan seçenekleri siz belirlemiyorsanız, sizin düşüncenize de uygun değilse o seçeneğe oy kullanmak ona taraf olmaktır. Bende bu adayların hiçbirisine taraf olmayacağım.  

Ekmeleddin İhsanoğlu’nun yurtsever bir aday olmadığını iddia ediyorsunuz. Neden mecliste sizin dediğiniz özelliklerde bir aday çıkmadı?

 “Biraz önce ifade ettiğim gibi hem yerel seçimlerde hem genel seçimlerde Cumhuriyetin bu noktaya geliş sürecini tahmin ederek sürekli güç birliğini önerdik. İhsanoğlu’nun ismi adaylık için açıklandığı gün bu ismin Atatürk’ün Çankaya’sına aday olamaz dedik ve bazı girişimlerde bulunduk. Meclisin ya da partilerin çıkardığı yanlış adayların halk değil de belirli sayıda milletvekili belirledi. 20 milletvekili aday karar versin ki o kişi aday olabilsin.


“CHP MİLLETVEKİLİ TARHAN’A KENDİ PARTİ VEKİLLERİ SAHİP ÇIKMADI”

Cumhuriyetçi, Atatürkçü bir adayın çıkması için partimiz olarak çok gayret gösterdik. Profesör Süheyl Batum tarafından Emine Ülker Tarhan’ın aday olabileceği açıklandı. Bu durum karşısında çok sevindik ve umutlandık. Maalesef 7 milletvekili onayladı ve 20 tane yurtsever milletvekili mecliste yokmuş. Sonuç bize mecliste sadece 7 tane yurtsever, Atatürkçü vekilin olduğunu gösterdi. Bazı milletvekilleri ise hem İhsanoğlu’na hem başka aday için imza vermeyeceğini açıkladı. Bu, suya sabuna dokunmamak pis kalmaktır. O milletvekilleri suya sabuna dokunmuyor fakat neden Cumhuriyete taraf olmuyor bunu sormak lazım. Parti olarak yurtsever bir adayın çıkmamasında hiçbir kabahatimiz yoktur, bu özellikte bir adayın çıkması için çok çaba harcadık, maalesef olmadı. Emine Ülker Tarhan’ın adaylığı gerçekleşseydi il örgütü olarak elimizden gelen çalışmayı yapardık. Partilerin adaylara destek olması doğru değil ama biz Cumhuriyetten taraf olduğumuzu böyle bir çalışma ile gösterirdik. CHP Milletvekili Tarhan’a kendi parti vekilleri sahip çıkmadı. CHP’li milletvekilleri siyasal İslamcı bir aday için imza attılar ancak Atatürkçü bir aday için imza vermediler. Bu durum o milletvekillerinin ne kadar Atatürkçü olduğunun da kanıtıdır.”

Milletvekillerinin bu tutumu Parti içerisindeki baskı sonucunda ortaya çıkmış olamaz mı?

“Parti düşüncesini yitiriyorsa, ideolojisini yitiriyorsa, felsefesini, kuruluş amacını yitiriyorsa oradaki parti üyeleri buradan ayrılabilir. Partiden ayrılma gibi bir müessesede vardır. Genel merkez belirlemiş ben karışmıyorum tavrı kabullenilemez. Cumhuriyet Halk Partisinin kuruluş felsefisini yitirdiğini düşünenler artık orada durmamalıdır. Cumhuriyet Halk Partisi Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde sınıfta kalmıştır, kuruluş ideolojisini yitirmiştir. Ne ülkenin bağımsızlığından, ne üniter yapısından ne de laikliğinden dem vuracak halleri yoktur. Gazeteniz aracılığıyla buradan açık bir çağı yapmak istiyorum, CHP ve MHP il yönetimleri ile oturup halkın katılımıyla Türkiye’nin geldiği noktayı ve partilerin duruşunu topluma anlatalım. Toplumu yönetmeyi vaat edenler yalan ile toplumu yönetebilir mi? 1919’lu yılara bakalım Burada Mustafa Kemal’in ve etrafındaki arkadaşlarının duruşuna bakalım. Erzurum ve Sivas Kongrelerinin sayısına bakalım. CHP İhsanoğlu gibi bir adayı göstermekle kuruluşuna ve Atatürk’e ihanet etmiştir. Adaylık sürecinde 6 partinin ortak adayı olarak şov yapıyorlar. Türkiye parti mezarlığıdır, her önüne gelen parti kurar. İşçi Partisi’nin kuruluş amacı bellidir ve tarihi bellidir. 1920’li yıllarda Şefik Hüsnü ile başlayan bu süreç hiç sapmadan devam etmiştir. Dünya değişiyor fakat insanların arzusu değişmez. İnsanın özgür yaşama ve bağımsız isteği hiçbir zaman değişmez. Eğer kardeşlik, özgürlük, bağımsızlık fikrini oturtmuşsanız bunu değiştirdiğinizde dönek olursunuz. Bunun adı kesinlikle dönekliktir. Bazı partiler ana konularda yanlışlar yapabilir. Bunu tekrar kulvarında değerlendirir ve yanlış yaptığını topluma beyan eder. Toplumla beraber yaşamayı düşünen partiler asla toplumdan gizli bir şey yapamazlar. Çatı aday belirlenmesi sürecinde öyle anlaşılıyor ki hem CHP hem de MHP, İhsanoğlu ismini önceden belirlemiş. Dernekleri, partileri, vakıflarla görüş alışverişi yapmaya çıktılar. Şov yapmaya mı çıktılar yoksa toplumu uyutmaya mı çıktılar belli değil. Aday önceden belirlenmiş bu durum medyada yazılıp çizildi.”

İlk defa Cumhurbaşkanı halk tarafından seçilecek bu durum ise toplumda Başkanlık sistemine geçiliyor kanısı yarattı. Başkanlık sistemine geçilecek mi yoksa Parlamenter Sistem devam edecek mi sizce?    

 “Günümüzde en demokratik ve halkın yönetime en çok katıldığı sistem Parlamenter sistemdir. Türkiye’de Tayyip Erdoğan zihniyetinin temsilcileri hep kendi dediğinin kabul eden müritleri gibi olunmasını ister. Yani tek adam olarak diktatörlük hevesi vardır. Mustafa Kemal Atatürk, İstiklal mücadelesini verdikten sonra kendisi Başkanlık sistemini düşünemez miydi? Neden Parlamenter sistemi hayata geçirdi? Çünkü Türkiye’ye en uygun sistem Palamenter sistemdir. Bugünleri hazırlayan emperyalizm  ve yerli taşeronları başkanlık sistemini bie dayatıyor. 2007 yılında yapılan Cumhuriyet mitinglerinde halkın iradesini nasıl ortaya koyduğunu gördük.


“İHSANOĞLU’NUN ADINI KAÇ KİŞİ BİLİYOR”

 Cumhurbaşkanlığında ise adayları milletvekilleri belirliyor, seçimi halk yapıyor. Böyle bir durumda Cumhurbaşkanını halk seçiyor diyebilir misiniz? Halka sorsalar Ekmeleddin İhsanoğlu’nun adını kaç kişi biliyor. İddia ediyorum halkın yüzde biri bile bu ismi bilmez. Belirli çevrelerin dışında İhsanoğlu ismini bilen çıkmaz. Şimdi bize Cumhur adayını seçiyor demesinler durum hiçte öyle değil. Adayların seçim sürecinde izlenen yoldan Atatürk’ün önümüze koyduğu demokrasi anlayışına uyulup uyulmadığını buradan anlayabiliriz. Eğer halk gerçekten cumhurbaşkanını seçecekse kamuoyu araştırmaları yapılabilir, adaylar çıkar halk ona göre bir seçim yapar. Sonuç olarak ülkemize Başkanlık Sistemi kesinlikle uymaz. Bu sistem içerisinde zaten ihsanoğlu’nun seçilme şansı yoktu. İhsanoğlu ismi Erdoğan’a sopa göstermek adına aday çıkarılmıştır. Cumhuriyetçi bir adayın önünü kesmek için İhsanoğlu ismi öne çıkarılmıştır. Eğer bir kaza olurda Erdoğan seçilemezse yerine yine İslamcı bir aday çıkarılmıştır. Kamuoyundaki şu anki araştırmalar Tayyip Erdoğan’ın kazandırılacağı noktasındadır. Erdoğan’ın örgütünde dahi Erdoğan’ın adaylığını istemeyenler var. Ayrıca çatı aday İhsanoğlu halk nezdinde kabul görmemiştir. Vatandaş içime sinmedi, boğazımızdan geçmedi gibi sözcükler söylemektedir. İhsanoğlu’na oy verenler pratikte Erdoğan’a oy vermiş oluyorlar, Selahattin Demirtaş’a da atan Erdoğan’a oy vermiş oluyor. Bunun tam ters durumu da aynıdır. Erdoğan’a oy veren Demirtaş’a da oy vermiş oluyor. Çünkü bu isimler açılım sürecini birlikte gerçekleştiriyor. Bu isimler Atatürk karşıtlığında, özelleştirmelerde, emperyalizme bağlılık noktasında birleşmişlerdir. Bu adayların hepsi birbirinin aynısıdır.”

Bilecik il merkezinde ve ilçelerde hangi adayı önde görüyorsunuz?

“İşçi Partisi İl Başkanı Niyazi Güner: “Bu süreçte siyasi partiler bir çalışma yapmayacaktır. Vatandaşın televizyondan, medyadan öğrendikleri ile sandık başına gidecek. Düşünen irdeleyen insanların farklı davranacağını tahmin ediyorum. Bilecik yerelinde şu an hangi aday önde olduğunu tahmin etmek güçtür. Fakat 2010 referandumunda Bilecik “hayır” diyen sayılı illerden biriydi. İlimiz ülkemizin kuruluşunda, kurtuluşunda, istiklal mücadelesinde her zaman önemli bir yer olmuştur. İsmet İnönü’yü ve Metristepe’yi, Nazım Hikmet’in Kurtuluş Savaşı Destanı’ndaki ‘Bozüyük cayır cayır yanıyordu’ dizelerini hatırlasınlar. Düşman buraya müdahale ederken Bilecik halkı her zaman gereken cevabı vermiştir. Altını çizerek söylüyorum Bilecik’te çok yurtsever hemşerimiz vardır. Onlar da zamanı geldikçe tepkilerini ortaya koyacaklardır.”

İşçi Partisi’ni halkın belirli bir bölümünden ciddi bir destek aldığını biliyoruz. Ancak bu destek siyasi platforma taşınamıyor. Bunun sebebi nedir?

“İnsanlar neden olağan bir süreçte işini, aşını bozacak eylemlere kalkışsınlar?  İnsanlar İşçi Partisi’nin eylemlerini, duruşunu beğeniyor ve destekliyor. Ancak sistem daha önce bu kadar sıkışmamıştı. Ülke bölünme sürecine bu kadar gelmemişti. Diğer bir taraftan ekonomik anlamda bu kadar dar boğaza girilmemişti. Hatta önümüzdeki dönemde daha zor bir ekonomi sürece giriliyor, çünkü sıcak para ülkemizden çıkıyor. Toplumun öncülere ihtiyacı vardır, bu öncüler yaşanan sorunları halkına anlatır ve çözüm sunar. Halk ne zaman bunlara teveccüh eder? Bunun cevabı ise sorunlara çözüm yolu bulunamadığı zamanlardır. Şu anda sistemin çözü süreci bitmiştir. Bakınız Mustafa Kemal daha askeri okulda öğrenci iken Cumhuriyet rejimini hedeflediğini görürüz. 1904 yılında Jöntürk devrimi olmadan Mustafa Kemal not defterine el yazısı ile “Maddeyi anlamalı, Sosyalist olmalı.” yazmıştır. Yani tarihin maddesini anlayan Mustafa Kemal gibi öncüdür. Bugün İşçi Partisi tarihi anlayan öncü bir siyasi partisidir. İnsanlar oy atmayacaklarını bile bile partiye katılıp burada mücadele etmezler. Olağan şartlar bitmiştir, olağanüstü zamanlara giriyoruz bu süreçte halkımız partiye katılarak mücadele verecektir.


“DİĞER PARTİLER, ‘DOĞRU SÖYLÜYORSUNUZ AMA AZ KİŞİSİNİZ’ DİYORLAR”

Diğer partilerden arkadaşlarımız gelip bize şunları söylüyor: “ Çok doğru söylüyorsunuz ama az kişisiniz.” Bunun dışında bize eleştiri sunamıyorlar. Ergenekon davasında 6 yıldır içeride bulunan Genel Başkanımız Doğu Perinçek’in düşünce arkadaşıyım.  Diğer siyasi partilerin liderleri hiçbir dönemde tutsak edilmemiştir. Ancak İşçi Partisi Lideri Doğu Perinçek dört kuşak tutsak edilmiştir. Çünkü sistem önünü açabilmek için karşısına çıkanı temizlemek ister, özgürlükçü, bağımsızlıkçı lideri cezaevine tıkar. İşte aydın tavrı da burada belli olur. Eğer aydın ülkesi için bir emek vermiyorsa, cüzdanı ile vicdanı arasında kalıyorsa önder hatta siyasi parti lideri olamaz. Diğer siyasi partilerin genel başkanlarını görüyoruz. Genel başkan denildiğinde akla Mustafa Kemal gelir ve onun fikrini her zaman savuna Doğu Perinçek gelir. Bu iddiamı yüreği yeten siyasilerle halkın arasında tartışmaya da her zaman hazırım. Önümüzdeki süreçte milli bir hükümet kurulacaktır. Milli bir meclis oluşturulamazsa ülke bölünür. Ancak biz bu süreçte umutluyuz. Çünkü emperyalizmle işbirliği yapan ve ülkeyi bölünmeye doğru sürükleyenleri alaşağı edeceğiz. Bu millet tarihin en büyük milletlerinden biridir bunu da başaracağına inanıyoruz.  İşçi Partisi’ne sayınız az diye eleştiri yapanlar tarih bilgisine baksınlar ve Mustafa Kemal’in Samsun’a çıktığında kaç kişi olduğunu görsünler.” 

Editör: TE Bilişim