1-7 Mart tarihleri arasında kutlanan Muhasebe haftasının 23.sünü kutladıklarını belirterek,  'Çağrımıza duyarsız kalınmaması ve sorunların üstesinden gelebilmek için tek çarenin; dün olduğu gibi Muhasebe Haftası ve sonrasında gösterilecek dayanışma ile mümkün olacağı tartışılmazdır' dedi.
Şensoy, meslek sorunlarını dile getirdiği açıklamasında şu görüşlere yer verdi:
"Türkiye genelinde sayıları yaklaşık 100 bin, aileleri, çalışma arkadaşlarıyla ise 500 bine ulaşan muhasebe meslek camiamız, 3568 Meslek Yasamızın verdiği yetkiyle, her yıl 1-7 Mart tarihleri arasında kutlanan "Muhasebe Haftası"nın 23’üncüsü gerçekleştirmekteyiz. Bugün; ticaret, sanayi ve hizmet sektörünün defterlerini tutan, finansal tablolarını hazırlayan, bunların yanı sıra muhasebe ile ilgili konularda inceleme, tahlil, denetim, tahkim ve bilirkişilik benzeri işleri yapan meslektaşlarımız, “ağır iş yükü”,  buna karşın başka iş kollarında örneği az bulunur “büyük sorumluluk gerektiren” bir zeminde “Hayatta kalma mücadelesi” veriyor.
 
Bir yandan “haksız rekabetle” boğuşan, öte yandan “kurumsal yapılarını kurma” telaşındaki meslektaşımız şimdi daha yıkıcı bir sorunla karşı karşıyadır.
 
Meslektaşlarımızın bugün, “mesleki demokratik kitle örgütleri” ve onların temsilcileri olan bizlerle büyük bir dayanışma içinde verdiği bu mücadelede, “angaryaların bitmesi”, “vesayete son verilmesi”, “oldu-bittilerin yaşanmaması” ve “mesleki geleceğin karartılmaması” talepleri, temel kaygılar olarak öne çıkıyor.
BAĞIMSIZ DENETİM VE KGK’NIN DÜZENLEMELERİ
 
Ülkemizin ticari yaşamını ve sayıları yarım milyonu aşan işletmelerini; “rekabet, şeffaflık, denetlenebilirlik” anlamında doğrudan ilgilendiren, şirketlerde “demokrasi, uyum, uluslararası toplumun parçası olma” ideallerinin gerçekleştirilmesine katkı sağlayacak “bağımsız denetim”de gelinen aşama “çok dramatiktir”.
 
Ayrıca, meslektaşlarımızın gelecek ve ekmek kavgasını doğrudan ilgilendiren ve artık “emek hırsızlığı seviyesine” ulaşan “bağımsız denetim” konusunda yapılan son dakika düzenlemeleri nedeniyle de meslektaşlarımız hem “hayal kırıklığı” hem de büyük “kızgınlık” içindedir.
 
KGK nezdinde yaptığımız pek çok girişimimizin ve 13 Haziran 2012’de basın ve kamuoyuna açıklanan mesleki taleplerimizin hiçbir şekilde dikkate              alınmadığına bakıldığında mesleğimiz ve meslek örgütümüzü sistemli bir şekilde dışlama, yok sayma çabası ortadadır.
 
Mesleki örgütlerimizin “pasifize” edilmesi, hatta daha da ileri giderek adeta “yok edilmesi” anlamına gelebilecek girişimleri, KGK’nın yayınladığı onlarca sayfa ve 51 maddeyi bulan yönetmelikte bir kez dahi TÜRMOB adının geçmemesinden de açıkça görülmektedir.
 
Bu anlamda tepkimiz, konusunda uzman akademisyenlerce hazırlanan program dahilinde, hem BİLECİK SMMMO, hem de çatı örgütümüz TÜRMOB’un verdiği ve Türkiye genelinde 45 bin meslektaşımızın, yüzlerce saati aşarak, gece gündüz, kar-kış, hafta sonu demeden katılımıyla başarılı bir şekilde gerçekleştirilen “Bağımsız Denetim Eğitimleri”ningöz ardı edilmesine de yöneliktir.
Oysa bugün meslektaşlarımıza, denetçi olabilmeleri için maliyeti milyonlarla ifade edilebilecek ikinci bir eğitim dayatılmaktadır.
 
Meslektaşlarımızın ve esasen ülkemizin kaynakları bu kadar kolay heba edilmemelidir. Meslektaşlarımızın zaten meslek mensubu olmakla sahip olduğu ve eğitimini aldığı konular için ayrıca bir maliyete katlanmaları yerine, eğer varsa bu kaynakları kurumsallaşma yolundaki altyapılar için kullanmalıdırlar. 
 
KGK’nın tüm bu gerçeklerden uzak, “sebep sonuç ilişkileri üzerine etkin bir biçimde oturtulmayan  “Bağımsız Denetim Yönetmeliği” ile ülkemizin bir yere ulaşması mümkün değildir.
 
Bu aşamada, yeni bir yönetmeliğe ihtiyaç olduğu açıktır ve siyasi iradenin inisiyatifi ile mevcut Bağımsız Denetim Yönetmeliği’nin ortaya koyduğumuz talepler doğrultusunda düzeltilmesi gereklidir.
 
Düzeltilecek yönetmelikte;
 
·        Denetim yapacak serbest muhasebeci, mali müşavir ve yeminli mali müşavirlere sınav zorunluluğu getirmemeli,
·         Mesleki eğitim, ücretlendirme, denetim ve disiplin gibi Birliğimizin kuruluş yasasında yer alan yetki ve sorumluluk alanlarına müdahale edilmemeli, gerekli durumlarda “Birliğimizle işbirliği” yapılmalı,
·        Unvanlar arasında ayrımcılık yapılmamalı ve eşit davranılmalı,
·        TÜRMOB eğitimleri kabul edilmeli, 
·        Harç, hizmet bedeli, mühür ve benzeri konularda yasal dayanağı olmayan yet­kiler kullanmasından vazgeçmeli, paydaşların katılımına ve denetimine açık bir yönetim tarzı sergilemelidir.
 
KAYIT DIŞI VE DENETLENEMEYEN EKONOMİ
 
Anımsanacağı gibi Muhasebe Haftası arifesinde, Türkiye ekonomisinin vergi bilincinin arttırılması ve tabana yayılması anlamında hep önemsenen “Vergi Haftası” kutlanır.
 
Ve yine görüyoruz ki, ekonomi yönetimi bugünlerde özellikle “kayıt dışı” ile mücadeleyi performans kriteri olarak belirlemiş ve orta vadeli planlarının omurgasına oturtmuş durumda.
 
Aynı şekilde Maliye ve SGK’nın da bu alandaki projelerini hayata geçirmeye çalıştığı görülüyor.
Biliyoruz ki kayıt dışı ekonomi;
 
“Yolsuzluk, hırsızlık ve rüşvettir / Haksız rekabet ve haksız kazançtır/ Borçlanmak ve dışa bağımlılıktır / Yüksek faiz ve enflasyondur / İşsizlik ve yoksulluktur / Eğitim ve sağlıkta fırsat eşitsizliğidir /Adaletsiz gelir dağılımıdır / Hukuksuzluktur.”
 
Bu tespitlerden de anlaşılacağı üzere kayıt dışı ekonomi ile mücadele esastır ve vazgeçilemezdir.
 
Bu nedenle ;biz de yıllardır meslektaşlarımızı temsilen, “adaletli vergi toplanıp tabana yayılması” adına ve daha da önemlisi “kayıt dışı ekonomi ile mücadelede” için hep “bağımsız denetim” konusunun önemine vurgu yaptık.
 
Uluslararası Muhasebeciler Federasyonu’nun (IFAC) da kabul ettiği gibi denetim, meslek yasamız kapsamında yaptığımız bir iştir, ayrı bir meslek değildir.
 
Bugün ülkemizde bütün yetkinliğiyle sayıları 100 bine yaklaşan meslek mensuplarının denetim tecrübesinden yararlanılmalıdır. Bu birikim ve güç ortada iken, birkaç özel girişim ya da iki elin parmaklarını geçmeyecek denetim firmaları aracılığıyla “bağımsız denetim yapabilmek”, bağımsız denetimden beklenen faydayı sağlamak ya da “ekonomiyi kayıt altına almak”  iddiasını hayata geçirebilmek mümkün değildir.
Özetle; geçmişte mali idarenin, vergi afları sonrası seferberliğine işgücü olarak en büyük desteği veren meslek camiamızın özverili büyük gücüne bugün de kayıt dışılığın önlenmesi noktasında Türkiye ekonomisinin zorunlu ihtiyacı vardır.
Meslektaşlarımızla işbirliği sağlamayacak bir yaklaşım, yeni Türk Ticaret Kanunu’ndan beklenen hedeflerden de sapma yaratırken, yıllarını bu mesleğe adamış, yetkin, fedakâr meslektaşlarımız ile bu mesleği yapacak binlerce genç meslektaşın güvenini zedelemek ve küstürmekten başka bir sonuç da yaratmayacaktır.
Unutmayalım ki, meslektaşın göstereceği dayanışma ve haklarını sahiplenen sorumlu davranış, uzun süredir ısrarla vurguladığımız birçok mesleki sorunumuzun da çözülmesine katkı sağlar.
SORUNLAR VE TALEPLER
Muhasebe meslek camiasının çözülmesini beklediği sorunlar ve taleplerimizi ise bir kez daha belirtmek isteriz.
·        Mesleki angaryalar kaldırılmalıdır.
·        Başta 5’e / 4 olmak üzere anti demokratik maddeler değiştirilmelidir.
Sınav mağdurlarına ek sınav hakkı verilmelidir.
Bilgi amaçlı bildirimlerdeki özel usulsüzlük cezaları sonlanmalıdır.
Müşteri Bildirim Listeleri kaldırılmalıdır.
Denetim sürecinde; yetki belgeleri ve ruhsat harç bedelleri kaldırılmalıdır.
E-beyanname şifresi mükellefe değil, meslek mensuplarına verilmelidir.
Beyannamelerin imzalanmasıyla ilgili parasal sınırlamalar bitmelidir.
Son dönem geçici vergi kaldırılmalıdır.
Meslek mensubunun KDV yükü azaltılmalıdır.
Serbest meslek uygulamasında Gelir KDV çelişkisi düzeltilmelidir.
Ücret tarifesinin yayınlanması meslek örgütüne bırakılmalıdır.
Bakanlık vesayetine son verilmelidir.
Nispi temsili seçim sistemi kaldırılmalıdır.
Bu çağrımıza duyarsız kalınmaması ve sorunların üstesinden gelebilmek için tek çarenin; dün olduğu gibi Muhasebe Haftası ve sonrasında gösterilecek dayanışma ile mümkün olacağı ise tartışılmazdır.
Bu vesile ile 1-7 Mart Muhasebe Haftasını kutlar, sorunlarımızın en aza indiği günlerin yakın olmasını dilerim