Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği Şeyh Edebali Üniversitesi Mühendislik Laboratuvar binasının temel atma töreni Gümrük ve Ticaret Bakanı Bülent Tüfenkci ile TOBB Başkanı M. Rifat Hisarcıklıoğlu’nun katılımıyla gerçekleşti.

Yoğun bir katılımın olduğu törende, ilk olarak konuşan Şeyh Edebali Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. İbrahim Taş, bu anlamlı günün Üniversitenin 10. kuruluş yılına tesadüf geldiğini belirterek bunun ayrı bir mutluluk ve gurur verdiğini belirtti.

“Laboratuvar lisans eğitimi ve Ar-Ge çalışmalarına hizmet edecektir”

Taş, “10. yaşını dolduran ismi gibi kökleri ile de bu topraklara derinden bağlı olan Üniversitemize Mühendislik Laboratuvarı hediye eden Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği Başkanımız Sayın Rifat Hisarcıklıoğlu Beyefendiye, keza bu projenin hayata geçirilmesi için bizimle birlikte yoğun mesai harcayan Bilecik Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Mefail Ateş Beye ve çalışma arkadaşlarına minnet ve şükranlarımı arz ediyorum. Sayın Hisarcıklıoğlu ve birliğinin bu desteğinin pek çok yerel unsur ve iş adamlarımız tarafından da örnek alınması gerektiğini umut ettiğimi de özellikle belirtmek isterim.

Laboratuvar inşaatımız öncelikli olarak Mühendislik Fakültesindeki Makine ve İnşaat bölümlerimizin lisans eğitimine ve ar-ge çalışmalarına hizmet edecektir. Şubat 2018’de tamamlanacak olan Laboratuvarımızın oturma alanı 1113 m2 olup toplam alanı 3342 m2’dir. Binamız bodrum, zemin ve 1. katlardan oluşmaktadır. Bodrum katta 1 adet sığınak, bir adet su deposu, bir adet arşiv ve bölümlere ait 4 adet depo bulunmaktadır. Zemin katta 3 adet atölye, 3 adet laboratuvar ve 6 adet ofis bulunmaktadır. Birinci katta ise 6 adet laboratuvar ve 9 adet ofis bulunmaktadır. Üniversitemizin ar-ge çalışmalarına dair yatırımları bundan sonra da devam edecektir. İnşallah yakın bir zamanda Mühendislik Fakültemizin diğer bölümleri, Ziraat ve Doğa Bilimleri Fakültesi ve Fen bilimleri için lisans ve lisansüstü laboratuvar ve ar-ge merkezinin inşaatına da başlayacağız. Akademik kadrosunu nicelik ve nitelik açısından güçlendiren Üniversitemiz bu ve bundan sonra yine sizlerin destekleri ile kurulacak yeni laboratuvarlarla ulusal ve uluslararası alanda adından sıkça söz ettirecek, Bilecik’e ve bölgemize önemli katkılar sunmaya devam edecektir” dedi.

Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği Başkanı M. Rifat Hisarcıklıoğlu da, Bilecik’e gelirken hep bir heyecan duyduğunu belirterek başladığı konuşmasında, “burada manevi bir hava var, Şeyh Edebali Hazretlerinin manevi havası var, Osmanlı’nın iki kurucusundan bir tanesi. Bir tanesi maddi kurucusu Osman Bey, diğeri de manevi kurucusu Şeyh Edebali Hazretleri. Allah bizleri, Şeyh Edebali’nin hikmet yolundan ayırt etmesin. İnşallah onun öğütlerinin hakkını verenlerden eylesin bizleri” dedi.

“Bilecik’e hayırlı işler için geldik”

Hisarcıklıoğlu, TOBB olarak yaptıkları Bilecik Şeyh Edebali Üniversitesi TOBB Mühendislik Laboratuvar Binası’nın temel atma töreni vesilesiyle Bilecik’te bulunduklarını belirterek, “Bana soruyorlar; Başkan eğitime yatırıma niye bu kadar önem veriyorsun? Diye, çünkü zenginleşmenin de, birlik ve beraberliği tesis etmenin yolu da eğitimden geçer. Bakın ben bir iş adamıyım, iş dünyasında yaptığınız her yatırımın riski var, yatırımı yaparsınız, kar da edersiniz, zarar da edersiniz. Ama tek bir yatırım var ki, onu yaptığınız zaman asla zarar etmezsiniz. O da eğitime yaptığınız yatırım. O hep kar yazar. Şehir kazanır, ülke kazanır, siz kazanırsınız. (gerçek dünyada da) Niye? Benim inancıma göre, 3 kişinin amel defteri kapanmaz. Geride hayırlı bir eser bırakan, Hayırlı bir evlat bırakan, Hayırlı bir ilim bırakan Ölümünden sonra da sevap kazanmaya devam eder. İnşallah bu eserle üçünü de sağlamış olacağız” dedi.

“Bilecik’e bir yatırımımız daha olacak”

Hisarcıklıoğlu, Şeyh Edebali Türbesi’ni ziyarete gelenlerin rahatlıkla ulaşabilmesi adına TOBB olarak bir de asansör projesi yaptıklarını belirterek, “çünkü tarih şehri, kültür şehri Bilecik; bunları fazlasıyla hak ediyor. Bu hayırlı işleri yapmamıza vesile oldukları için başta sayın valimize, milletvekillerimize, belediye başkanımıza, her biri Bilecik sevdalısı olan Bilecik TSO ve Bozüyük TSO başkanlarıma da huzurlarınızda teşekkür ediyorum. Burada çok özel bir teşekkürüm daha var. Bakın TOBB olarak bu eserleri yapıyorsak bunun en büyük destekçisi Gümrük ve Ticaret Bakanımız Sn. Bülent Tüfenkci’dir. Kendisi reel sektörün bakanı, camiamızın bakanı. Camiamızın da içinden çıkan bir isim. Bir taraftan ekonominin güçlenmesi için gerekli adımları atıyor. Diğer yandan da camiamızın her işinde önümüzü açıyor, bize yol gösteriyor. Bu mutlu günümüzde de hem bakanımız olarak, hem de sizin hemşeriniz olarak bizi yalnız bırakmadı. Sayın bakanımıza huzurlarınızda yürekten teşekkür ediyorum” dedi.

“Eğitimde özellikle kız çocuklarınızı ihmal etmeyin, mutlaka okutun”

TOBB Başkanı M. Rifat Hisarcıklıoğlu, “benim Bilecikli kardeşlerimden özel bir ricam var” dediği konuşmasını, “bugün en büyük sermaye altın, petrol falan değil, eğitimli insandır. İnşallah bu laboratuarları kullanarak üniversitemizden mezun olacak gençlerimiz de, hem ilim sahibi olacak, hem de milli-manevi değerlerini bilerek yetişecekler. Ailelerine, şehirlerine ve ülkemize hayırlı hizmetler yapacaklar. Benim Bilecikli kardeşlerimden özel bir ricam var. Eğitimde özellikle kız çocuklarınızı ihmal etmeyin, mutlaka okutun. Bakın erkeği eğittiğiniz zaman bir kişiyi eğitirsiniz. Ama bir kızı eğittiğiniz zaman, bir anneyi, bir aileyi eğitmiş olursunuz. Aileyi eğittiğiniz zaman da toplumu eğitmiş olursunuz. İşte bizim ülkemizin geleceği buna bağlı Biz çocuklarımızı iyi eğitirsek, birlik ve beraberliğimizi muhafaza edersek, Allah’ın izniyle bizim önümüzde kimse duramaz.

Bir ricam da gençlerimizden. Ne diyordu Şeyh Edebali Osman Bey’e? “Geçmişini iyi bil ki, geleceğe sağlam basasın. Nereden geldiğini unutma ki, nereye gideceğini unutmayasın…” Gençler bizim büyük ve şanlı bir geçmişimiz var. Bizim atalarımız 16 tane imparatorluk kurmuş. Dünyaya hükmetmiş. Şimdi biz de atalarımıza yakışır şekilde Türkiye’yi hak ettiği yere taşımalıyız. Ülkemizin dünyanın en büyük ekonomilerinden biri haline getirmeliyiz. Bunun için de durmadan, bu hedefe ve geleceğe inanarak çok çalışmalıyız. Bu vesileyle, Bilecik Şeyh Edebali Üniversitesi TOBB Mühendislik Laboratuvar Binası şimdiden hayırlı olsun diyor, Sizleri saygıyla selamlıyorum” sözleri ile tamamladı.

Törende konuşan Gümrük ve Ticaret Bakanı Bülent Tüfenkci de, üniversitelerin özgür bir ortamda, evrensel bilginin üretilerek yeni kuşaklara aktarıldığı güzide kurumlar olduğunu belirterek, artık birçok büyük ve uluslararası firmanın ürettiği bilgi ve teknolojiyi fikri sermayeye dönüştürmeye başladığını vurguladı.

“ÜNİVERSİTELER AR-GE VE İNOVASYON MERKEZİ OLMALI”

Bakan Tüfenkci, sürdürülebilir bir ekonomik kalkınmanın yolunun Ar-Ge ve yenilik faaliyetlerinden geçtiğini bilerek bu konulara büyük önem atfeddiklerini belirttiği konuşmasında, “Üniversiteler, özgür bir ortamda, evrensel bilginin üretildiği ve bilginin yeni kuşaklara aktarıldığı güzide kurumlardır. Üniversiteler, bu yapıları sayesinde, ekonomik ve sosyal dönüşümün sağlıklı bir zeminde gerçekleşmesine de imkân sağlarlar. Kalkınmak ve ekonomik refaha ulaşmak için, araştırma, buluş ve patent çalışmalarının nitelik ve nicelik olarak artması büyük önem taşıyor. Birçok büyük ve uluslararası firma, ürettiği bilgi ve teknolojiyi, fikrî sermayeye dönüştürmeye başlamıştır. Önümüzdeki süreçte, işletmeler için fikrî sermayenin, fiziki varlığın çok ötesinde bir anlam ve değer taşıyacağını söyleyebiliyoruz.

Örneğin bazı firmaların marka değerinin veya ürün formülünün, şirketin sahip olduğu diğer aktiflere göre, çok daha fazla bir kıymet taşıdığını rahatlıkla söyleyebiliriz.Yani sadece ürünün formülü, bir firmanın sahip olduğu gayrimenkuller ve stoklar gibi aktif değerlerinin hepsinin kat be kat üzerinde bir değere sahip olabilmektedir.Ülke olarak bizim de böyle markalara, dünyanın her pazarına girmeyi başaran böyle ürünlere ihtiyacımız var. Bizim sanayi stratejimiz, ileri teknolojili ve yüksek katma değerli ürünlerin, üretim ve ihracat içindeki payını artırma esasına dayanıyor. Sürdürülebilir bir ekonomik kalkınmanın yolunun Ar-Ge ve yenilik faaliyetlerinden geçtiğini biliyor ve bu konulara büyük önem atfediyoruz. Gelişmiş ülkelerin seviyesini yakalamanın, küresel pazarda sürekli değişen müşteri ihtiyaçlarına cevap verebilmenin, Türkiye olarak ortaya bir fark koymanın yolu Ar-Ge, markalaşma ve tasarım faaliyetlerinden geçiyor.Bu nedenle, kamu kaynaklarımızdan Ar-Ge ve inovasyon faaliyetlerine ayırdığımız pay günden güne artış göstermektedir. 2001'de 1,3 milyar TL olan Ar-Ge Harcamalarını 20,6 milyar TL ile tam 16 katına çıkardık. 2003 senesinde Ar-Ge harcamalarının GSYH içindeki payı sadece BİNDE 48 iken, 2015 sonu itibariyle bu değeri % 1,06’ya yükselttik.İnovasvon ve tasarım, üniversite-sanayi işbirliğinin büyük önem arz ettiği alanların başında gelmektedir.Hangi ürünü üretirseniz üretin, bugün bir ürünün değerini artıran en önemli unsurlardan biri tasarımdır. Tasarım denince sadece şekil ile ilgili unsurlar anlaşılsa da, aslında tasarım estetik, kalite, içerik değişikliği, teknolojik yenilik gibi bir çok değişik alanı içeriyor. Özgün ve katma değeri yüksek tasarımlar üretmenin ülkemizin rekabet gücüne yapacağı katkıyı gözardı etmemiz mümkün değildir. Nitekim her yıl yayımlanan Küresel Rekabet Gücü Raporları, tasarım kullanımı ile ülkelerin rekabet gücü arasındaki doğrusal bir bağlantı olduğunu açıkça ortaya koymaktadır.

“ÜNİVERSİTE SANAYİ İŞBİRLİĞİ ÜLKE KALKINMASI İÇİN ŞARTTIR”

Türkiye, ne yazık ki uzun yıllar boyunca üniversitelerinden yeterince, iyi bir şekilde yararlanamadı.

Özellikle üniversite - sanayi işbirliğinin tesisi noktasında, hem üniversitelerimizin hem de sanayicilerimizin daha fazla istekli olduklarını görmek, bizleri ülkemiz adına sevindirmektedir. Üniversitelerin asli vazifesi bilgiyi üretmektir; ancak bilgin üretilmesi kadar, ürüne dönüştürülmesi ve kullanılması da önemlidir. Üniversiteler, bilginin kullanımı ve hayatımıza yansımasında da, topluma öncülük etmelidirler. Bu nedenle, üniversitelerimizin özellikle sanayi çevreleriyle yakın bir temas içinde olmaları gerekir. Bu işbirliği, bilginin, sermayenin ve nitelikli iş gücünün bir araya gelmesini, teknoloji yoğun ürün ve üretim yöntemleri geliştirmeyi, teknolojiyi ticarileştirmeyi ve rekabet gücünü artırmayı sağlar.Yeni teknolojiler rekabet gücünün artmasına, rekabet gücü kârlılığın artmasına, kârlılığın artması ise daha ileri teknolojilerin ortaya çıkmasına neden olmaktadır.Bu zincirleme etki, adeta bir çığ gibi büyüyerek, ülke ekonomisini yukarılara taşır. Sanayinin kendi teknolojisini üretmesi, firmalarımız için bir tercih değil, zorunluluk haline gelmiştir. Dünya ticaretinde sözü geçen önemli firmaların, satış gelirlerinin %5 ila 15'ini AR-GE harcamalarına ayırmaları tesadüf değildir. Türkiye’nin kalkınma ve sanayileşme hamlesini incelediğimizde, uzun bir süre boyunca üniversitelerden yeteri kadar faydalanamadığımızı görüyoruz. Yıllarca sanayiciler üniversitenin hayattan ve pratikten kopuk olduğunu, üniversiteler de sanayicilerin hiçbir şeyden anlamadıklarını düşündüler.Hâlbuki gelişmiş ülkelere baktığımızda, üniversite-sanayi işbirliğinin çok önceden tesis edildiği, üniversitenin sanayiyi, sanayinin de üniversiteyi beslediği hemen fark edilecektir.Sanayi stratejimiz, ileri teknolojili ve yüksek katma değerli ürünlerde Avrupa ve Avrasya’nın üretim merkezi olmayı hedefliyor.Bu hedefe ulaşmamız için, üniversite-sanayi işbirliğini en üst derecede gerçekleştirmemiz gerektiği açıktır.Aslında bu işbirliğinin adını, ÜNİVERSİTE-SANAYİ-DEVLET İŞBİRLİĞİ şeklinde koymak daha doğru olacaktır.Zira üniversite-sanayi işbirliğinin etkin, uygulanabilir ve yönetilebilir yapıda tasarlanması ve işbirliğini destekleyen teşvik mekanizmalarının geliştirilmesinde, kamuya önemli sorumluluklar düşmektedir. Son yıllarda, sanayimizin teknoloji kapasitesini artırmak için, son derece önemli programları uygulamaya başladık.

ÜRETİM-REFORM PAKETİNDE;

Üniversitelerin AR-GE Kapasitesini Artırıyoruz; sanayisinin rekabet düzeyi ve teknoloji yoğunluğunun artırılmasının ilk adımı, nitelikli eleman yetiştirmektir. TGB’lerde temel bilimler mezunlarının istihdamının teşvik edilmesi ile ürün tasarım ve geliştirme süreçlerinde kalite artacak ve daha detaylı çalışmaların yapılması ile birlikte Ar-Ge çalışmaları artırılarak yüksek teknoloji ürünlerde dışa bağımlılık azaltılacaktır. Sanayi Sektörüne Yönelik Eğitim Programları Oluşturuyoruz; Yükseköğretim Kanununda yapılacak değişiklikler ile 4. Sanayi Devrimi (dijital sanayi) ve 2023 hedeflerine ulaşma noktasında ihtiyaç duyulan, teorisi ve uygulaması güçlü, nitelikli işgücünün yükseköğretim kurumlan aracılığı ile yetiştirilmesi hedeflenmiştir. Bu hedef

doğrultusunda fen bilimleri ve mühendislik alanlarında eğitim gören üniversite öğrencilerine uygulamalı işyeri eğitimi getirilmiştir. Ayrıca, yüksek teknoloji ürünlerin geliştirmesini sağlayacak ve ders verme yükümlülüğü olmayan araştırmacıların üniversitelerde çalışabilmesi imkânı getirilmiştir. Nitelikli İşgücü İstihdamını Artırıyoruz; Üniversitelerde Uygulamalı Eğitimin Teşvik Edilmesi , OSB’lerde Endüstri Meslek Lisesi ve Meslek Yüksek Okullarına Destek Verilmesi, Yerli Üretim Yapanları Destekliyoruz; Sanayi İşbirliği Programının Kapsamının Genişletilmesi, Yapım işlerinin sanayi işbirliği uygulamaları kapsamına alınması, Yerli Üretimin Desteklenmesi, % 15 oranında fiyat avantajı sağlanması (yazılım dahil), Yapım İşlerinde yeril ürünlerin kullanılması şartı getirilmesi Hedeflerimize ulaşmak ve zirvede kalıcı olmak için, hep birlikte yapmamız gereken daha birçok işimiz var. Yapmamız gereken işlerin başında da hiç kuşkusuz ülkemizi bilim ve teknoloji alanında da ileriye taşımak geliyor.

2023 hedeflerimize ulaşmamız için, AR-GE ve teknoloji konularını çok daha titiz bir biçimde sahiplenmemiz gerekiyor. 2023 yılında dünyanın en büyük 10 ekonomisinden biri olacaksak, AR-GE harcamalarının milli gelire oranını %3-3,5 seviyesine çıkarmalıyız. 2023 yılında yıllık 500 milyar dolar ihracat hedefliyorsak, bunun 50 milyarlık kısmının teknoparklardan yapılmasını sağlamalıyız. Üretim ve ihracatımızın içinde yüksek teknolojili ürünlerin payını %25’lere kadar çıkarmalıyız. 2053’ün Türkiye’sini inşa edecek olan, 2053 Türkiye’sinde hayallerimizi gerçeğe dönüştürecek olan sizlersiniz, göreviniz büyük, ağır. 2053'ün Türkiye'sini kurmaya memur ve talip olan sizler de kendinizi çok iyi yetiştirmek zorundasınız. Biz size bu anlayışla bu altyapıyı kurmak için var gücümüzle çalıştık, çalışmaya devam edeceğiz. Bizim devlet geleneğimiz, özellikle de Şeyh Edebali’den bu vana "İnsanı yaşat ki devlet yaşasın" gibi tüm dünyaya örnek olarak bir iIkenin üzerine bina edilmiştir” görüşlerine yer verdi.

Konuşmaların ardından laboratuvar binasının temeli atıldı.

Editör: TE Bilişim