MHP Milletvekili Bahattin Şeker
, "çözüm sürecinin" ne denli kaygı verici bir duruma geldiğini ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın bu süreçte yapılanları izah etmesini isteyerek soru önergesi verdi.

Suriye'de ve Irak'ta yaşanan gelişmelere yönelik hükümetin tutumundaki yanlışlıkları belirten Bahattin Şeker, Irak'taki Türkmen varlığına yönelik saldırılara karşı hükümetin hangi önlemleri alacağını, 911 km.lik Suriye sınırının bölücü örgütün oradaki oluşumunun kontrolüne geçmesine karşın TBMM'nin hükümete verdiği "tezkere" yetkisinin kullanılıp kullanılmayacağını sordu.

Yurtiçindeki bölücü örgüt unsurlarının çekilmesi bir tarafa katılım sayısının artışına da dikkat çeken Şeker, hukukun işletilmesi yönündeki zaaflara, hukukun terör örgütüne "esnek" hale getirildiğine ve "ikircikli" bir duruma düştüğünü de belirtti.

Ayrıca gündemde yer alan Şırnak Havalimanı’na ölen BDP Milletvekili Şerafettin Elçi'nin adının verilmesinin ardından, Bingöl Havalimanı'na da 1977 yılında 27 yaşındayken MHP'den Bingöl Belediye Başkanı seçilen (%33 oyla) ve bölücü taşeron örgütler tarafından yine bir Ramazan gününde Bingöl ilinin Genç ilçesindeki katıldığı bir iftar davetinden dönüşte annesi ve kardeşiyle hunharca katledilip şehit olan Hikmet Tekin'in adının verilmesinin neden gündeme getirilmediğini sordu.

Bahattin Şeker, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan tarafından cevaplandırılması istemiyle verdiği soru önergesinde şu görüşleri dile getirdi:

“Yurtiçinde ve yurtdışında çok önceden beri sürdürüldüğü artık kamuoyu tarafından bilinmekte olan bölücü örgüt unsurlarıyla “görüşmelerin” neticesinde, bir “sürece” girildiği ve ardından bugüne gelindiği malumdur. Ülkemizin bütünlüğünü zedelemekte olan, devletimizin bekasına kasteden, ayyıldızlı albayrağımızın gölgesinde yaşayan milletimizin birlik ve kardeşliğine halel getiren “çözüm süreci” adı altındaki bu dönem, Cumhuriyet tarihinin en sancılı ve kaygı verici dönemi haline gelmiştir. Yaşanan “süreç”, ülkemizin geleceğini ve tarih önündeki yerini doğrudan ilgilendirmekte ve “hayati” mana taşımaktadır. Çeşitli vesilelerle basın ve yayın kuruluşlarında yer alan haberlerde bölücü örgütün “çekilmesi” bir tarafa, örgüte katılımların arttığı yönünde bilgilerin doğrulandığını gerek uzmanlar ve gerekse bölgede görev yapan bürokratlar da belirtmektedir. Bölücü terör örgütünün elebaşına mektupların okutulduğu, terör örgütü unsurlarının Lice ve Cizre ilçelerinde olduğu gibi “şov yaptığı”, her fırsatta devletimize tehditler savrulduğu, 911 km.lik Suriye sınırımızın bölücü örgütün Suriye’deki oluşumunun kontrolüne geçmekte olduğu, Irak’taki Türkmen yerleşim bölgelerine ve Türkmenlerin var oluş mücadelesi içinde çok önemli konuma sahip insanlara saldırılar yapıldığı bir dönemdeyiz. Bunun dışında çeşitli görüntü ve belgelerde de ispat edildiği üzere, vatan topraklarımızda, bölgede yapılan bazı yerel tören ve şenliklere, ayrıca cenaze gibi organizasyonlara eli silahlı, belinde el bombalı, roketatarlı, teçhizatlı ve mühimmatlı bölücü örgüt unsurlarının boy gösterdiği görülmekte; azim ve kararlılıkla, sağduyu ve inançla devletine sahip çıkmak isteyen Türk milletinin bu süreçte tahribata uğrayan değerler konusunda artık sabrının zorlandığı da görülmektedir.

 

Bu anlamda;

 

1-      Suriye’de yaşanmakta olan duruma yönelik, hükümetinizin Suriyeli mültecilere yönelik uyguladığı “açık kapı” politikasının dışında; Türkiye kendini muhafaza etmesi gereken, gözler önünde yaşanan vahim gelişmelere önlem alması gereken ve hatta TBMM tarafından hükümete verilen “tezkerenin” uygulanması gereken durumlar, hangi gelişmeler doğrultusunda ve hangi saiklerle uygulamaya konulacaktır? “Bekle gör” politikası mı benimsenmektedir?

2-      Irak’ta yaşanan gelişmelerin, ülkemizi yakından ilgilendirdiği, bununla birlikte Irak’la olan stratejik bağların sadece gelişen “ticaret hacminden” ibaret olmadığı bilinmektedir. Bölgede yaşanan gelişmelerin, Kerkük ve Musul çevresindeki Türkmen varlığını tehdit etmekte, hatta tasfiye etmekte olduğu da görülmektedir. Bu durumla ilgili olarak, Irak’ın toprak bütünlüğü ekseninde Türkmen varlığının selametine ve güvenliğine yönelik olarak hükümetinizin yaklaşımını net olarak “deklare” etmemesi milli güvenlik sorunu haline gelmiştir. Daha açık bir ifadeyle, bölgede yaşanması muhtemel olan Türkmen katliamlarına önlem alınacak mıdır?

3-      Ülkemiz sınırları içerisindeki kaygı verici gelişmelere yönelik, hukuk devleti olan Türkiye Cumhuriyeti’nin adeta bir bölgede başka, diğer bir bölgede başka işleyen “ikircikli” bir hale gelmesi, devletimizin itibarını sarsmaktadır. Bölücü örgüt unsurlarının elini kolunu sallayarak ülkemizin kırsalında ve şehrinde dolaşıyor olmasına ilişkin; bundan sonra hükümetinizin benimsemiş olduğu yaklaşımlar neler olacaktır?

4-      “Çözüm süreci” adı verilerek, toplumun her kesimine duyurulan ve çeşitli uygulamalar yapılan bu dönemin, başarıyla sürdürüldüğünü ve sonuca ulaştığını düşünüyor musunuz? Terör örgütü unsurlarının “çekilmesine” yönelik sağlıklı ve kesin bilgiler tarafınıza iletiliyorsa eğer, neden katılımlar artmaktadır? Hatta terör örgütü unsurları adam kaçırma, provokasyon, gösteri ve saldırı gibi eylemlerle varlığını sürdürürken bu unsurlara yönelik hukukun uygulanması “esnek” hale mi getirilmektedir?

5-      Şırnak’ta yapımı tamamlanan Havalimanına vefat eden BDP milletvekili Şerafettin Elçi’nin adı verilmiş ve bu tarafınızdan duyurulmuştur. Bingöl Havalimanı’na da, 1977 yerel seçimlerinde (%33 oyla) Bingöl Belediye Başkanlığına seçilen, bir Ramazan gününde iftar daveti için gittiği Genç ilçesinden dönerken, 12 Ağustos 1979 günü Annesi Hamdiye Tekin hanımefendi ve kardeşi İhsan Tekin’le beraber yaylım ateşine tutularak şehit edilen, 1950 doğumlu, 29 yaşındaki MHP’li Bingöl Belediye Başkanı Hikmet Tekin’in adının verilmesi neden gündeme getirilmemiştir?”

Editör: TE Bilişim