Türk Ocakları’nın geçtiğimiz hafta sonu Eskişehir’de gerçekleşen bölge toplantısına, Bilecik Türk Ocakları Başkanı Ertuğrul Açıkgöz, Başkan Yardımcısı Osman Ersöz, Yönetim Kurulu Üyesi Burhanettin Tuğrul ve Gençlik Kolları Başkanı Eray Kılıç katıldı. Genel Merkez Yönetim Kurulu Üyeleri ile Ege ve Marmara bölgelerinden on şube yönetimi temsilcisinin bulunduğu toplantıda konuşan Bilecik Şube Başkanı Ertuğrul Açıkgöz, ocak faaliyetleri ile ilgili bilgi verdi. Toplantıya Eskişehir Valisi Güngör Azim Tuna, Vali Yardımcısı Bekir Şahin Tütüncü, Türk Ocakları Genel Başkanı Prof. Dr. Mehmet Öz ile çok sayıda kişi katıldı. Türk Ocakları Eskişehir Şubesinin ev sahipliğinde gerçekleşen toplantının sonunda sonuç bildirgesinde kamuoyuna şu açıklama yapıldı:

“Türk Milliyetçileri, Türk Milleti ve Dünya Kamuoyuna çağrıdır:

Türk Milleti, her türlü etnik, dinî ve mezhep temelli ayrımcılık ve ayrıştırma fikir ve planlarına karşı her zaman olduğundan daha fazla uyanık ve teyakkuz hâlinde olmalıdır. Türk Milleti binlerce yıllık bir kültür ve medeniyet derinliğine sahiptir. Tarihten gelen bu birikim ve derinlik sayesinde, üzerinde yaşadığı ve yönettiği topraklarda adaletin, barışın ve kardeşliğin egemen olması için gerekli yönetim felsefesi ve devlet tecrübesini haizdir. Türk Milleti, bu birikime dayalı olarak bin yıldan beri Türkiye ve civarındaki topraklarda egemen olmuş ve bu süreçte çok ciddi saldırılara da maruz kalmıştır. Bu saldırılara karşı her defasında birlik ve beraberliğini muhafaza ederek her türlü tehdidi bertaraf etmesini bilmiş ve etmeye devam edecektir.

Osmanlı Devleti, büyük dış baskılar ve iç kargaşa ortamına maruz kaldığı bir dönemde, imparatorluğun merkez coğrafyasında ihanet ve saldırılara muhatap olmuş, bunun karşısında zorunlu olarak 1915 yılında kendi tebaasının bir kısmını, yine kendisine ait bir bölgeye sevk ve iskâna karar vermiştir.

Türk Milleti, Haçlı zihniyetinin kalıntısı bir düşmanlık ve ötekileştirmenin sonucu olarak emperyalist güçlerin kışkırtmasıyla bağımsız bir devlet kurma hayaline kapılan Ermeni örgütlerinin ve onların destekçilerinin baş sorumlusu olduğu olaylar yüzünden “soykırım” ve “insanlığa karşı suç” gibi kabul edilemez iftiralara maruz bırakılmaktadır. Buna karşı milletçe yekvücut olmalıyız.

Tarihî sebepleri ve sonuçları bilinen bu olaylardan bir “suçlu” çıkarmak ve bundan bir semere tahsil etmeye yeltenmek, iç ve dış odakların yüzyıldır uygulamaya koyduğu hain bir plandır. Bu plan ilelebet akamete uğramaya mahkûmdur. Türklüğü bu coğrafyadan silmeye çalışan Haçlı zihniyeti başarılı olamayacaktır.

Etnik ve bölücü fitneyi sistem değişikliği yaparak çözeceğini zannedenler, hem yakın tarihimizdeki ayrılıkçı hareketlerin seyrini hem de başka yerlerdeki benzer tecrübeleri doğru değerlendirmekten uzaktırlar. Türkiye’de sistem tartışması yapanlar, Ermeni Meselesi hakkında ahkâm kesenler ve millî devlet yapısını tartışmaya açanlar, bazı tarihî gerçekleri ya görmezden geliyor ya da hafife alıyorlar.

Türk milleti ve devletinin zaafa düştüğü vehmiyle milletimizin içine sokulmaya çalışılan nifak tohumları, yeşermeden ebediyen tarihin karanlıklarına gömülecektir. Devleti idare edenler zaman zaman bir takım saiklerle sonu belli olmayan bir takım süreçlere “çözüm” adı altında tevessül etmiş olabilirler. Bu tür söylem ve eylemler, milletimizin vicdanında ve ebedî geleceğinde asla akis bulamayacak, hain planlar bozulmaya mahkûm olacaktır.
Ülkemiz, kritik sonuçlara gebe bir seçim süreci atmosferindedir. Bu sürecin sonunda milletimizin öz değerlerine, kendi kimliğine ve geleceğine daha güvenle bakabileceği bir siyasi tablonun ortaya çıkacağını ümit ediyoruz.

Hukuk devletinin ağır yara aldığı bir dönemdeyiz; öte yandan etnik bölücü örgüt ve sivil uzantısını, hem ülke içinde hem de uluslararası camiada sempati odağı hâline getirmek için muazzam bir operasyonun yürütüldüğü aşikârdır. Başkanlık sistemi tartışmalarının gölgesinde yapılacak olan seçimden sonra tek tesellimiz, eğer istikrarlı bir hükümet çıkaracak bir sonuç olursa ülkenin dört yıl seçim atmosferinden uzak kalacağı ve bir nefes alacağı ihtimalidir. Seçim sonuçlarının kutuplaşma, kamplaşma ve etnik ayrılıkçı psikolojinin belirginleşmesi gibi olumsuz eğilimleri telafi etmesini, ülkede birliği ve kardeşliği pekiştirmesini temenni ederiz.

Kırım ve Doğu Türkistan’da kardeşlerimizin Rusya ve Çin tarafından maruz bırakıldığı muameleye karşı, Türk Ocakları her zaman onların yanında olacak, onları desteklemeye devam edecektir. Suriye ve Irak’taki Türkmen mücadelesine desteğimizi sürdüreceğiz.

Devletimizi yönetenler, 21. yüzyılda Türk dünyası ve İslam âlemiyle geliştireceğimiz sıkı ilişkilerin her birimiz için, hepimiz için ne denli önemli olduğunu daima hatırda tutmalıdır.
Türkçülük mefkûresi ve Türk milleti sevdasıyla dolu olan Türk Ocakları, yüz yıldır olduğu gibi bundan sonra da milletin birlik ve beraberliği, Türk devletinin bekası ve bölgesel barışın sağlanması için çalışmaya devam edecektir. Toplumda Türkçülük fikrinin yayılması ve bu maksatla milletimizin her zamankinden daha fazla teyakkuz hâlinde olması için Bilge Kağan’ın dediği gibi “gece uyumadan, gündüz oturmadan” çalışmaya devam edecektir.

Kamuoyuna saygıyla duyurulur.”
 

Editör: TE Bilişim