Sendika binasında basın açıklaması yapan Ömer Yel, MEB’in son dönemde yaptığı uygulamalarla MEB’de artık mesleki bilgi, tecrübe, liyakatın hiçe sayılılarak adı torpil ile özdeşleşen sözlü sınavlarla merkeze alınmakta ve kendi oluşturdukları sözde komisyonlar tarafından yandaşlara havadan koltuk dağıtılmakta olduğunu belirterek, “MEB BUNDAN SONRA TORPİL VE YANDAŞ CENNETİ OLARAK ANILACAKTIR” dedi.

 

“Kanun, Resmî Gazete ’de yayımlandığı gün itibariyle İl Millî Eğitim Müdürleri, İl Millî Eğitim Müdür Yardımcıları ve İlçe Millî Eğitim Müdürleri görevlerinden ayrılmak zorunda kalmışlardır. Ancak eğitimin süreklilik arz etmesinden ötürü görevlendirilme suretiyle görevlerine devam etmekte idiler. Geçtiğimiz hafta sonu basından öğrendiğimiz kadarıyla ilimiz milli eğitimine yeni milli eğitim müdür yardımcıları ve 3 ilçemize de yeni ilçe milli eğitim müdürleri görevlendirmeleri yapılmış. Eski müdürler ise eğitim uzmanı olarak il milli eğitim müdürlüğüne çekilmişlerdir.  Siyasi erk, MEB Yasasını çıkararak milli eğitimin temel taşlarını yerinden oynattı. Bu yasayla birlikte 4 yılını dolduran okul müdürleri, müdür başyardımcıları, müdür yardımcılarından 14 Mart 2014 tarihi itibarıyla 4 yılını dolduranların görevi bugün itibariyle hukuken sona ermiştir. Böylece sayıları 76 bini bulan yöneticinin kazanılmış hakları ve sosyal statüleri hiçbir gerekçe gösterilmeden bir yasayla ellerinden alınmıştır. Bundan sonra MEB’de iktidara biat etmeyen, yapılan yanlışlara ses çıkaran, farklı dünya görüşüne sahip olanlara yaşama hakkı tanınmayacak, bu kişiler MEB’de yönetici olamayacaklardır” diyen Türk Eğitim-Sen Bilecik Şube Başkanı Ömer Yel, protestolu basın açıklamasında şu görüşlere yer verdi:

 

“2013-2014 eğitim-öğretim yılı bu gün sona ermiştir. Gerek öğrenciler, gerekse öğretmenler için bütün bir yıl yapılan çalışmalardan sonra artık tatil zamanı gelmiştir. Öğrencilerimiz 13 Haziran 2014 tarihinde tatile başlarken, öğretmenler ise 1 Temmuz 2014 tarihinde tatile başlayacaklardır. Türk Eğitim Sen Bilecik Şubesi olarak tüm öğrenci ve öğretmenlerimize iyi tatiller diliyoruz.

 

Milli Eğitim Bakanlığı öyle bir yasa ihdas etti ki, eğitim camiasında infial yarattı. Dershaneleri kapatıyoruz diye yola çıkan iktidar, bir baktık ki, adeta milli eğitimin kökünü kazımaya ant içmiş. Bütün itirazlarımıza, yasanın sakıncalarını anlatmamıza rağmen siyasi erk ve MEB inadından vazgeçmedi. Cumhuriyet tarihi bugüne kadar yaşanmamış, bundan sonra da belki hiç yaşanmayacak günlere sahne olmaktadır. Eğitim camiamızda yaşananlar dudak uçuklatacak cinsten olaylardır. Millî Eğitim Temel Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun, esasında kamuoyuna dershane yasa tasarısı olarak lanse edilmiştir. Lakin Millî Eğitimi temelinden sarsacak konuların ağırlıkta olduğu ve maalesef birilerinin durumdan vazife çıkararak pozisyonlarını ve makamlarını koruma adına vaziyet alma gayreti içerisinde bulundukları bir hezeyan olmuştur.



Kanun, Resmî Gazete ’de yayımlandığı gün itibariyle İl Millî Eğitim Müdürleri, İl Millî Eğitim Müdür Yardımcıları ve İlçe Millî Eğitim Müdürleri görevlerinden ayrılmak zorunda kalmışlardır. Ancak eğitimin süreklilik arz etmesinden ötürü görevlendirilme suretiyle görevlerine devam etmekte idiler. Geçtiğimiz hafta sonu basından öğrendiğimiz kadarıyla ilimiz milli eğitimine yeni milli eğitim müdür yardımcıları ve 3 ilçemize de yeni ilçe milli eğitim müdürleri görevlendirmeleri yapılmış. Eski müdürler ise eğitim uzmanı olarak il milli eğitim müdürlüğüne çekilmişlerdir.   

Siyasi erk, MEB Yasasını çıkararak milli eğitimin temel taşlarını yerinden oynattı. Bu yasayla birlikte 4 yılını dolduran okul müdürleri, müdür başyardımcıları, müdür yardımcılarından 14 Mart 2014 tarihi itibarıyla 4 yılını dolduranların görevi bugün itibariyle hukuken sona ermiştir. Böylece sayıları 76 bini bulan yöneticinin kazanılmış hakları ve sosyal statüleri hiçbir gerekçe gösterilmeden bir yasayla ellerinden alınmıştır. Bundan sonra MEB’de iktidara biat etmeyen, yapılan yanlışlara ses çıkaran, farklı dünya görüşüne sahip olanlara yaşama hakkı tanınmayacak, bu kişiler MEB’de yönetici olamayacaklardır.

Bu arada, yeni Yönetici Atama Yönetmeliği de yayınlanmıştır. Hazırlanan yönetmeliğin milli eğitime fayda getirmeyeceği ve beklentilerimizi karşılamayacağı aşikârdır. Gerek ilk defa müdürlüğe başvuracaklar gerekse görev süreleri uzatılacak yöneticiler için objektif kriterler getirilmemiştir. Yetkililer tarafından yapılan açıklamalarda her ne kadar başarılı kişilerin okul yöneticisi olarak devam edeceği açıklanmış ve okul yöneticileri için objektif kriterler getirileceği söylenmişse de, yayınlanan yönetmelikle bu sözlere sadık kalınmadığı ve sendikamızın yönetici görevlendirmeleri kriterleri ile ilgili getirdiği tekliflerin yeteri kadar dikkate alınmadığı görülmüştür.

Görev süresi uzatılacak müdürler; ilçe mili eğitim müdürleri, ilçe milli eğitim şube müdürleri, öğretmenler, okul aile birliği başkanı ve başkan yardımcısı ile öğrenci meclisi başkanı tarafından değerlendirilecektir. Bu noktada değerlendirmeye etki eden puanlar çok önemlidir. En kıdemli ve en kıdemsiz öğretmenin değerlendirmesi (aritmetik ortalaması) 10 puan, öğretmenler kurulunca seçilecek iki öğretmenin değerlendirmesi (aritmetik ortalaması) 10 puan, okul aile birliği başkan ve başkan yardımcısının değerlendirmesi (aritmetik ortalaması) 10 puan, öğrenci meclis başkanının değerlendirmesi 10 puan iken; ilçe milli eğitim müdürünün değerlendirmesi 25 puan, insan kaynaklarından sorumlu ilçe milli eğitim şube müdürünün değerlendirmesi 20 puan, eğitim öğretimden sorumlu ilçe milli eğitim şube müdürünün değerlendirmesi 15 puan ise balık baştan kokmuş demektir. Anlaşılmıştır ki; okul müdürünün görev süresinin uzatılmasında öğretmenin sadece göstermelik bir etkisi olacak, asıl değerlendirmeyi büyük bir kısmının hak ederek o makamlara gelmediğini bildiğimiz siyasetin ve yandaş bürokrasinin kumandası altında olan kişiler yapacaktır. Bir ilçe milli eğitim müdürü ya da şube müdürü neye göre değerlendirme yapacaktır?  O müdürün yöneticilik vasıflarına sahip olup olmadığını nasıl bilecektir? İlçe milli eğitim müdürü, şube müdürü o yöneticiyle uzun yıllar çalışmış mıdır? Kaldı ki ilimizi incelediğimizde başta il milli eğitim müdürü olmak üzere ilçe milli eğitim müdürlerinin büyük çoğunluğu ve şube müdürlerinin tamamı yeni atanmış kişilerdir. O zaman sistem nasıl işleyecektir. Burada kişisel ilişkiler, siyasi parti yandaşlığı, torpil, sendika v.b. faktörler devreye girecek, kariyer ve liyakat, ehliyet tamamen ortadan kaldırılacak ve korkarız ki, okullarda iş bilmez müdür dönemi başlayabilecektir.

Ayrıca müdür başyardımcısı ve müdür yardımcılarının müdür tarafından belirlenmesi de kabul edilemezdir. Objektif değerlendirme, sınav kazanmış olmak bunun neresindedir? Bu şekilde hak edenler değil, okul müdürü ile iyi ilişkisi olanlar, aynı dünya görüşüne sahip olanlar, siyasi ve sendikal tercihleri örtüşenler müdür yardımcısı, müdür başyardımcısı olacaktır. Artık müdür yardımcısı olmak için bileğinin hakkı, alnının teri değil; okul müdürünün, hatta siyasi parti teşkilatlarının referansı yeterli olacaktır.

Sözlü sınavın ise ne anlama geldiğini bilmeyen yoktur. Kimlerden oluştuğu çok belli olan bu komisyon bir yöneticinin analitik düşünebilme ve analiz yapabilme yeteneğini, temsil kabiliyeti ve liyakat düzeyini, muhakeme gücü ve kavrayış düzeyini, iletişim becerilerini, özgüveni ve ikna gücünü, genel kültürünü nasıl ölçecektir? Yandaş olmak mı komisyon üyelerinin ikna olmasını sağlayacaktır? Ya da bir yerlerden gelen talimatlarla işaret edilen adayların mı muhakeme gücünün ve kavrayış düzeyinin yüksek olduğuna karar verilecektir?

Şunu da belirtelim; mevcut tabloya bakıldığında başta il milli eğitim müdürü olmak üzere, ilçe milli eğitim müdürlüklerine yapılan görevlendirmelerin bir sendikanın üyeleri olduğu görülmektedir. Hatta işi öyle ilerletmişler ki, 4 ilçe milli eğitim müdürü görevlendirmesi bir sendikanın ya şube yönetim kurulu üyesi ya da ilçe temsilcisidir. Hal böyleyken müdür, müdür yardımcısı, müdür başyardımcısı görevlendirmelerinde hangi başarıdan söz edilecektir? Başarı ve performans ancak ölçülebilir objektif kriterler getirilirse değerlendirilebilir. Okullar, kendisine kıyak geçilen, siyasi iktidardan icazet alan yöneticiler tarafından mı yönetilecektir? Bakanlık bu konudaki tekliflerimizi, yazılı sınav sonuçlarını hiçe saymıştır. Başarıya, performansa kriter getirilmemiş, tek kriter yandaşlık olmuştur. Artık okulları siyasi referansla getirilen kişiler yönetecektir.

MEB’in son dönemde yaptığı uygulamalara baktığımızda; MEB’de artık mesleki bilgi, tecrübe, liyakat hiçe sayılmakta; adı torpil ile özdeşleşen sözlü sınavlar merkeze alınmakta ve kendi oluşturdukları sözde komisyonlar tarafından yandaşlara havadan koltuk dağıtılmaktadır. MEB BUNDAN SONRA TORPİL VE YANDAŞ CENNETİ OLARAK ANILACAKTIR.

Kazanılmış bütün hakları elden alan bileğinin hakkıyla kazanılan makamları siyasete köle yapan ahbap çavuş ilişkilerine milli eğitimi teslim eden bu yapıda artık onurlu haysiyetli görev yapmak mümkün olmayacaktır.  Bu saatten sonra müdür koltuğunun adı yandaş, dayım sağ olsun, çakma, partili, dönek, kuzen, yalaka, fırıldak, tetikçi, köle, cariye müdür koltuğu haline gelecektir. Bu nedenle alın koltuğunuzu başınıza çalın diyoruz.  

Ayrıca, buradan ilan ediyorum ki, sendikalı sendikasız mağdur bütün idarecilerimizin idare mahkemeleri aracılığıyla anayasa mahkemesine başvuru hakkını kullanmasını sağlayacağız. Diğer taraftan bu tarihi hukuksuzluğu, keyfiliği her yerde protesto edeceğiz. Kanunla köleleştirmeye, kimliksizleştiremeye çalıştığınız onurlu eğitim çalışanlarının hak mücadelesini her alanda yükselteceğiz. Kimseyi de o koltuklarda rahat oturtturmayacağız. Kamuoyuna saygıyla duyururuz.

 

Editör: TE Bilişim