MHP Bilecik Milletvekili Bahattin Şeker, 10 Ağustos’ta yapılacak ve ilk kez halk tarafından seçilecek olan Cumhurbaşkanı’nın, Türkiye’yi kucaklayacak bir Cumhurbaşkanı olması gerektiğini belirtti.

Türkiye'nin huzura ihtiyacı olduğunu belirten Şeker, gerilimli ortamın toplumda giderek arttığını nefret söylemlerinin, tüm uyarılara rağmen iktidarın devam ettirdiği ayrıştırma ve kutuplaştırma politikalarının Türk milletini fazlasıyla endişeye sevkettiğinin altını çizerek yaptığı açıklamada şu görüşlere yer verdi:

“Cumhurbaşkanlığı seçimi, Türk cumhuriyet ve demokrasi tarihinin en önemli dönüm noktalarından biridir. Ülkemizin yaşadığı tecrübelerin ve birikimlerin neticesinde, cumhurbaşkanının halkın oylarıyla seçimi gerçekleşecektir.Bu noktada, Cumhurbaşkanlığına aday olan isimlerin değerlendirilmesinden önce, ülkemizin içinde bulunduğu durumu ve geleceğe yönelik hedeflerini göz önünde bulundurarak, "nasıl bir cumhurbaşkanı, nasıl bir demokrasi anlayışı, nasıl bir yönetim?" gibi sorulara öncelikle cevap verilmeli, milletimizin tercihleri de bu cevaplara göre şekillenmelidir.

- Türkiye'nin huzura ihtiyacı vardır; bu gerilimli ortam, toplumda giderek artmakta olan bu nefret söylemi, tüm uyarılara rağmen iktidarın devam ettirdiği ayrıştırma ve kutuplaştırma politikaları, aziz milletimizi fazlasıyla endişeye sevk etmiştir. Tabiri caizse, toplumun artık terapiye ihtiyacı vardır; bu mutsuzluk, bu gelecekten umutsuzluk, bu bitmeyen gerginlik, anlayışsızlık ve hoşgörüsüzlük son bulmalıdır. Toplumun birbirini duymaya, dinlemeye, anlamaya, birbiriyle dayanışmaya, yardımlaşmaya ve birarada, beraber, bütünlük içinde yaşamaya ihtiyacı vardır.  Cumhurbaşkanı, Türkiye'nin bu anlamda önünü açmalıdır. Türkiye’nin değerlerini, kardeşlik ruhunu, tarihten gelen birikimini yansıtmalı ve enerji katmalıdır. Cumhurbaşkanı, ülkenin üzerindeki kara bulutları dağıtmaya vesile olmalı, milletimizin geleceğine ilişkin olarak ufuk açıcı olmalıdır. Cumhurbaşkanı bunları yapabilmek için şahsiyeti, mazisi ve ahlakıyla temiz olmalı, tüm Türkiye'nin Cumhurbaşkanı olmalıdır.

- Cumhurbaşkanı, milli ve manevi değerleri benimsemiş, sağduyulu, sivil, demokrat ve çalışkan olmalı, insiyatif alabilmeli, uyarıcı ve denetleyici olmalıdır. “Halkın Cumhurbaşkanı” olarak, ayrım yapmadan ve ayrıştırmadan, “devlet-millet bütünleşmesini” sağlamalıdır. Milli kimliği ve milli şuuru zedelemekte olan ve her fırsatta “etnik kaşıntılarla” ve “mezhep farklılıklarıyla” ülkemizin huzurunu bozmak isteyen odakların faaliyetlerine karşı toplumun her kesimini bütünleştiren, birleştiren ve bilinçlendiren, yurtiçinde  ve yurtdışında insanlarımıza sahip çıkan, gençleri dinleyen, ülkemizin cevherini ve potansiyelini ortaya çıkarmak için çabalayan bir cumhurbaşkanı olmalıdır. Türkiye'nin Cumhurbaşkanı iyileştirici bir yaklaşım ve “devletin ve milletin başındaki isme” yakışacak olan bir yönetim anlayışıyla, devletin itibarını hem yurt sathında hem de yurtdışında yeniden kazanmalı ve Türkiye'yi bu gergin ortamdan çıkarmalıdır.

- Türkiye'nin ilkeli, dürüst ve bilgili bir yönetim anlayışına ihtiyacı vardır;  Bu anlamda Cumhurbaşkanı, İslam inancının beraberinde getirdiği mümin ahlakına, mütevazı yaşam koşullarına, haram-helal ayrımına, tavrıyla, üslubuyla, birikimiyle ve fikirleriyle bunu benimsemiş bir karaktere sahip olmalıdır. Karakter olarak, dinin istismarı, sömürüsü ve kullanılması gibi konulardan mazisiyle ve bugünüyle uzak olması gerekmektedir. Din adına, İslam adına, Müslümanlık adına her fırsatta ahkam kesip; sonra da hak, hukuk, adalet tanımayan bir noktaya düşmemelidir. Yolsuzlukların ve rüşvetin üzerine gitmeli, milletin emanetine yetimin hakkına riayet etmeli, hukuksuzlukları ve adaletsizlikleri takip etmeli, hukukun üstünlüğünü gölgelemeye çalışan ve adaletin tecelli etmesine engel olanlara karşı, halkın vicdanını temsil etmelidir. Türkiye’nin, yolsuzluklara karşı mücadele eden bir Cumhurbaşkanına ihtiyacı vardır. Türkiye’nin, yoksulluğa karşı duyarlı bir cumhurbaşkanına ihtiyacı vardır. Türkiye’nin, yozlaşmaya karşı değerlere sahip çıkan bir cumhurbaşkanına ihtiyacı vardır. 

- Türkiye'nin yeni ufuklara, yeni hedeflere, yeni ülkülere ihtiyacı vardır; Cumhurbaşkanı, öncelikle bölgemizdeki gelişmelere vakıf olmalı, bu vahşi düzenin, emperyalizmin işgal enkazı olan ve kendi içlerindeki iktidar kavgası bitmeyen ülkelerde yaşanan gaddarca zulüm ve işgallerin vardığı sonuçlar, ülkemizin ve milletimizin son 1000 yıllık mazisinden bugüne gözettiği menfaatlerini tehdit eder hale gelmiştir. Cumhurbaşkanı, bu ülkenin önüne ufuklar açarken, bir taraftan da 1000 yıllık millet kazanımlarının da muhafızı olmalıdır. Cumhurbaşkanı Türk milletinin gören gözü, idrak eden aklı, susmayan vicdanı, tercüman olan dili, uzanan eli olmalıdır. Türkiye’nin, doğruları söyleyen, hakikati gözeten, sağduyulu bir tavır ve üslup sahibi olmalıdır.   

- Türkiye'nin ekonomide, üretimde ve büyümede öncü olmaya ihtiyacı ihtiyacı vardır; Bu ülkenin en büyük dinamik ve enerjik gücü kendi imkânlarıyla, birikimiyle, kazanımıyla ortaya koyduğu ve geliştirdiği ekonomisidir. Ülkermiz, büyük bir ekonomik güce ve enerjiye ulaşma potansiyeli olan dünyadaki sayılı ülkelerden biridir. Bu güç, daha da büyüyecektir. Ancak ülkemizin içinde bulunduğu sorunlar, bu büyümenin, gelişmenin ve potansiyelimiz olan liderliğin önündeki en büyük engeldir. Türkiye'nin Cumhurbaşkanı işte bu gücün, hedeflerine ulaşması ve Türkiye'nin lider olması yolunda Türkiye'nin ufkunu karşılamalı, Türk milletinin menfaatlerini gözetmeli, atılımcı, idealist, ilkeli bir Türk aydını olarak Türkiye'nin üreten aklına da öncülük etmelidir. Sanayileşmiş, refah seviyesi yükselen, üreten, gelişen, büyüyen bir Türkiye vizyonuna sahip olmalıdır. Gelir dağılımındaki adaletsizlikler konusunda duyarlı olmalı ve bunu öncelikli olarak gündemine almalı, toplumun her kesimine, ülkenin her köşesine ulaşan bir büyümenin ve sosyal devlet ilkesinin önündeki engellerin kaldırılmasına vesile olmalıdır.   

Başbakan Erdoğan ve AKP hükümetinin "PKK ile müzakere süreci", göz göre göre ihanete verilen tavizin ve cesaretin nelere malolduğunu göstermektedir.  Durum hiç iyiye gitmemektedir. Milletimiz de bu gidişatın “iyiye” gitmediğini ve yapılanların doğru olmadığını görüp, "bugünler daha iyi günlerimiz" deme noktasına gelmektedir. Askerimizin, polisimizin, öğretmenimizin, imamımızın saldırıya uğradığı, şehit edildiği, kaçırıldığı, psikolojik operasyon faaliyetleriyle bölücü terör propagandasının yapıldığı; devletin birliğine, vatanın ve milletin bölünmezliğine kast edenlerin muhatap alındığı, tavizler verildiği ve bizzat başbakan ve AKP hükümeti tarafından cesaretlendirildiği bu ortamda, en sonunda ayyıldızlı albayrağımıza da saldırılmış, şanlı bayrağımız dalgalandığı gönderden indirilmiş, bu alçakça saldırı milletimizi rencide eden bir propagandaya dönüşmüştür.   

Bu tablo, Türk milletine asla reva görülemez. Bu tablo, Türkiye'nin fıtratı olarak kabul edilemez. Bu tablo, kadını erkeği, genci yaşlısı, zengini fakiri, köylüsü şehirlisi ile Türk ailesinin razı gelebileceği bir tablo değildir. Ülkemizin teminatı olan gençlerimiz, bu tablo karşısında daha fazla sessiz kalamaz, kalmamalı, sesini duyurmalıdır.

Henüz iktidarı döneminde olan bitenlerin hesabını vermemiş olan, vermeyen bir başbakanın, cumhurbaşkanlığına yükselmek iddiasında olmasının hesabını milletimiz sandıkta sormalıdır.

Türkiye’mizde, her biri değer olan insanlarımız arasında siyasi görüşleri, inançları, kökenleri ya da herhangi bir sebeple ayrım olmasını istemiyoruz. Tüm insanlarımızın yönetenler tarafından sevilmesini istiyoruz. Böylece birlik, huzur, hoşgörü, sevgi ve saygı ortamı oluşacaktır.   

İşte aday olarak sayın genel başkanımızın ve partimizin de desteğini alan çatı aday Ekmeleddin İhsanoğlu, bu Türkiye tablosunda, aziz Türk milletinin ihtiyaç duyduğu bir kişilik olarak Cumhurbaşkanı adayı olmuştur. Sayın İhsanoğlu’nun adaylığı, Türkiye'mizin bu karanlık dönemden çıkarak; yepyeni, huzurlu, güvenli ve aydınlık bir Türkiye'ye ulaşma yolunda önemli bir imkândır. Bu imkân değerlendirilir ve Sayın İhsanoğlu Cumhurbaşkanı olursa, yeni Türkiye için, aziz Türk milletinin egemenliği, istiklali ve istikbali için, yarınların güçlü, büyük ve lider Türkiye'si için uzun yıllardır suskun bekleyen ve artık gür sesini duyurması beklenen milletimiz, geleceğe doğru büyük bir adım atmış olacaktır.

Türkiye'miz bunu yapabilecek güçtedir. Türkiye'miz yeniden dirilecek, direnecek ve dikilecek güçtedir. Türkiye'miz bugünkü zorluklardan daha büyük zorlukları aşmıştır; aşacak güçtedir. Türkiye’mizin gücü ve potansiyeli, bugün karşımızda duran bu vahim tablonun üstesinden gelecek büyük bir imkândır. İşte millet iradesi, bu tablo karşısında, Türkiye’nin önünü açacaktır. Elbette ki bu anlamda her vatandaşımızı oy hakkını kullanmaya, sandığa gitmeye, demokrasiye sahip çıkmaya davet ediyoruz. Sandığa gitmek yerine oy kullanmamayı tercih eden vatandaşlarımızı, bu vahim tabloya bir irade göstermek ve Türkiye’nin geleceğine dair söz söylemek anlamında mutlaka ve mutlaka sandığa davet ediyorum. Türkiye’mizin birliği ve bütünlüğü konusunda milli şuur ve milli hassasiyet sahibi olan herkesi, bu seçimlerde, kişiliği, ahlakı, bilgisi, görgüsü ve tecrübesiyle Türkiye’mizin tamamına hitap eden Cumhurbaşkanı adayı Ekmeleddin İhsanoğlu’na destek vermeye davet ediyorum.

Bu vesileyle, kıymetli hemşehrilerimin, büyük Türk milletinin ve İslam âleminin mübarek Ramazan ayını tebrik eder, Yüce Allah’tan, Ramazan bayramının ardından gerçekleşecek olan cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ülkemiz ve milletimiz adına hayırlara vesile olmasını dilerim. "  

   

Editör: TE Bilişim