CHP Antalya Milletvekili Deniz Baykal, 22. ve 23. dönem CHP Bilecik Milletvekili Yaşar Tüzün'ün danışmanı Ali Özdemir'in oğlunun nikah törenine katılmak için Bilecik'e geldi. Melahat Ahıskalı ile Burak Özdemir çiftinin nikah şahiti olmak için Bilecik'e gelen Deniz Baykal, çiftin mutluluğuna ortak oldu.


Baykal düğünden önce CHP merkez ilçe başkanlığına gelerek burada partililerle buluştu. Bilecikli CHP’li vatandaşlarla bir araya gelen Baykal gazetecilerin sorularını yanıtladı. Baykal yaptığı açıklamasında, “Önce Bilecik'teki partili arkadaşlarımı selamlıyorum. Birazdan il merkezimize gideceğiz ve orada da selamlaşacağım. Bugün aranıza özel bir nedenle geldim. Ama ben nereye, hangi nedenle gidersem gideyim, partim her şeyin önündedir. O nedenle, önce bir partiye gelip sizleri selamlamam gerektiğini düşündüm.     

Siz de böyle topluca bir aradasınız, hepinizi böyle dimdik partiye sahip çıkan, inançlı, heyecanlı ve iddialı bir havada görmekten çok mutluluk duydum. Buna ihtiyacımız vardı. Biraz önce Bozüyük'teydim. Aynı havayı orda da gördüm. Bu benim aradığım istediğim şey. Bunu görmekten gerçekten büyük mutluluk duyuyorum.


Partimiz ayakta. Sizi bir kez daha böyle inançlı ve ayakta görmek beni çok mutlu ediyor. Ama bunun ötesinde ben bir başka bir olaya dikkat çekiyorum.  CHP her an ayağa kalkmaya hazır durumda. Bu ziyaret bana gösteriyor ki, CHP gerilmiş bir yay gibi. Böyle bir tablo görmekten çok mutlu oldum. Türkiye'nin CHP'ye ihtiyacı var. CHP özgüvenini kaybetmemelidir. İlkelerine olan inancını kaybetmemelidir.  Türkiye'ye sahip çıkma kararlılığından en küçük bir ödün vermemelidir. Dün buna ihtiyaç vardı, bugün ve yarın da daha çok ihtiyaç olacak. Yeni bir şekillenme oluyor Türkiye siyasetinde, bu tablonun içerisinde CHP fevkalade önemli. Güçlü bir şekilde ortaya çıkmak durumundadır. Bunu hep beraber sağlayacaksınız. Bunu sağlarken kendi aranızda tartışmaktan korkmayın.  Partinin durumuyla ilgili şikayetleriniz olduğunu biliyoruz. Partili yöneticilerimizin, parti tabanının şikayeti var. Seçmenin şikayeti var, vatandaşın şikayeti var. Peki bu tartışmalar varken bizim yapmamız gereken şey bu tartışmaları anlamak mı yoksa kapatmak mıdır? Bu şikayetler nerden çıkıyor, bunu sorgulamak lazım. Bunu aşmamız lazım. Yapılması gereken budur. Bunun yolu nedir? Tartışmak. Partinin içinde tartışmak, bizi daha iyi yere taşıyacak.

Şikayetler var mı var, haklı nedenleri var mı var. Bunlar varsa, şikayet etmeyin demek doğru siyaset yapmak mıdır? Şikayetleri ifade edin, anlatın, çözümü hep beraber arayalım demek en doğrusudur. Buna ihtiyaç var. Parti yaptığı yanlışlıkları sergileme cesaretini gösterecektir. Parti yanlış yapmış mıdır? Evet yapmıştır. Yerel seçimlerde yanlış var mı? Var. Cumhurbaşkanlığı seçiminde yanlış var mı? Bu yanlışları örtbas mı etmek lazım, yoksa sorgulamak mı lazım. Yanlışları sorgulama cesaretini göstereceğiz, ve düzeltme dirayetini de cesaretimizden aldığımız güçle hayata geçireceğiz. Buna ihtiyaç var. CHP önemlidir. Gelecekte de önemli olmaya devam edecek. Yapılan yanlışların adını koyun, ifade edin, çaresini arayın ve çözüm çözmenin yolu da tartışmadır. Bakın CHP geçmişte büyük tartışmalar yaşadı. 73'te bir tartışma yaşadık, parti neredeyse  parçalanıyordu. O tartışmadan CHP birinci parti olarak çıktı. İsmet Paşa partiyi terk etmiş, istifa etmiş, partinin milletvekilleri ayrışmış... Parti parçalandı diye büyük telaşlar yaşanırken CHP birinci siyasi parti seçildi. O tartışma yaşanmasaydı olur muydu? O tartışmalar yaşanmasaydı bu başarı sağlanır mıydı? Tartışacaksın. Yanlışlarımız yok muydu o zaman. Olmaz olur mu? İsmet Paşa'nın yanlışları vardı. CHP İsmet Paşa'nın yanlışlarını sorgulamış parti. O yanlışları sorguladı ve aştı. Ve önünü açtı. 89'da öyle olmadı mı? Seçime giderken parti çok büyük iç tartışmaların içinden geçmedi mi? O tartışmaları aştık, ne oldu birinci siyasi parti çıktık. Şimdi tartışmanız gereken konular var mı yok mu? Olmaz olur mu? E peki varsa bunları konuşmayacak mıyız? Tartışmayacak mıyız? Bunları tartışmanın bir sakıncası olur mu? Tartışacağız ama bunu yaparken partiye saygı duymaya devam edeceğiz, parti bütünlüğünü koruyacağız, parti bilincini ayakta tutacağız. Ama parti bilincinin gereği bizim inançlarımızı ön planda tutarak uygulamayı eleştirmektir. Yapılan yanlışları ortaya koymaktır. Bunu yapacağız. Yapmazsak biz CHP olamayız. Yapmazsak bu iş olmaz. CHP sesini kısıp, her yanlışa susarak destek verecek parti olmamalı. Yanlışları görmeliyiz. Türkiye'deki yanlışları da kendi içimizdeki yanlışları da çözmeliyiz.


Yanlışlıklara karşı çıkarken sevgi dediğimiz davranışla, tutarlılıkla ortaya koyacağız değil mi? Tartışmaktan korkmayın. Ben bunları söyleyip içinizi karartmak istemiyorum ama gerçekten ciddi bir durumdayız. Diğer partilerle ilişkimiz değişmeye başladı. Buna rıza gösterilir mi? Böylesi iyi olur merak etmeyin diyebilir miyiz? Ben diyemiyorum, denilmemesi gerektiğine inanıyorum. Ve partili arkadaşlarıma partinize sahip çıkın diyorum. Sahip çıkmak nedir, parti adına yanlış da olsa doğru da olsa kim ne derse gereğini yapıyoruz arkadaşlar, hiçbir şikayete gerek yok demek mi iyi partili olmaktır? Yoksa bir dakika ya yanlış yapıyorsunuz kardeşim demek mi?

Şimdi o zamandayız. Cumhuriyet Halk Partili, partisini sever, partisinin ilçelerini ciddiye alır, değerlerini ciddiye alır, Türkiye'yi sever, partisini sever. Ve Cumhuriyet Halk Partisi öfkeli adamdır, yada öfkeli kadındır. Cumhuriyet Halk Partisi gerektiği zaman kızgın adamdır, kızgın kadındır. Bazen şartlar onu gerektirir o zaman öfkenin gereğini yaparsın değil mi? Bazen sevginin gereğini yaparsın, bazen saygının gereğini yaparsın, dayanışmanın gereğini yaparsın, fedakarlığın gereğini yaparsın, özverinin gereğini yaparsın, bazen de bir dakika bu olmuyor demenin gereğini yaparsın değil mi? Şimdi içinde bulunduğumuz dönemde bunu sergilemenin zamanı mı değil mi? Bu öfkeyi, bu kızgınlığı, bu olmuyor deme tepkisini göstermenin zamanı mı değil mi? Zamanı değil mi? Siz Bilecik'te öyle görüyorsunuz değil mi? Ben de öyle görüyorum arkadaşlar. Şimdi bu duygular içindeyim ama buraya siyaset yapmak için gelmedim. Antalya'lı bir kızımızı alıyorsunuz, buna tanık olmaya geldim. Kız vermek hep zordur, bir kız babası olarak bunu çok iyi bilirim. Zordur ama bir Bilecikliye vermek işi rahatlatıyor. Kız evden gider, oğlan elden gider derler. Yani biz evden göndereceğiz ama oğlanı da alacağız. Böyle güzel bir olay için geldik, gelmişken de sizleri selamlamak istedim. Buraya lütfedip gelen bütün arkadaşlarıma, bütün partililerimize ve Bilecikli arkadaşlarıma yürekten teşekkür ediyorum. Hepinizi özlemiştim, uzun süredir görmemiştim. Gerçekten gördüğüme çok memnun oldum. Baktım parti her an atılıma, sıçramaya hazır bir noktada gözüküyor, inşallah o atılımı da yapacaksınız, partinizi benim görmekten mutlu olacağım bir noktaya sizler taşıyacaksınız. Çok teşekkür ederim “dedi.


Olumsuz seçim sonuçları olduğu, aynı durumda Genel Başkan Deniz Baykal olsaydı tavrının ne olacağının sorulması üzerine Baykal, “Şimdi bu tartışmalara girmenin gereği yok. Yani her durumun şartları farklı, yani 2014 yılında yapılan bir yerel seçimin şartlarıyla 2009'daki yerel seçimin şartları çok farklı. 2014'teki tartışılan konular, yapılan icraatlar, ortaya atılan belgeler, yolsuzluklar, 4 tane bakan istifa etmek zorunda kalmış, skandallar patlamış falan. Şimdi bunun şartlarıyla bir başka seçimi mukayese etmenin bir anlamı yok. Sen olsan ne yapardın? Bunun cevabı da yok. Ben değilim, arkadaşlarımız görevlerini yaptılar, ellerinden geleni yaptılar, yanlış yaptılar diye bir düşüncem yok, böyle bir şey ifade etmiyorum. Ama ortada yaşanan olayların gösterdiği tablolar var. Demin anlattığım somut olaylar var. Bunların yapılmaması lazım. Bunu sağlayacak olan şartları yaratmak lazım” dedi.

 Cumhuriyet Halk Partisi kendi adayını çıkarsaydı daha farklı olabilir miydi? sorusunu da yanıtlayan Baykal, “Bu ayrı bir şey, bunu tekrardan konuşmanın yararı yok. Bir tercih yapıldı ve sonuç ortaya çıktı. Orada da hatalar yapılmış olabilir. Bunları irdelemiyoruz, konuşmuyoruz kendi aramızda. Ama ne yapalım böyle bir durum oldu. Türkiye'yi de mutlu edemedik, kendimizi de mutlu edemedik,  muhalefeti de mutlu edemedik. Yani rahatladığımız bir tablo değil. Yerel seçimlerde de buna benzer şeyler oldu. Bizim daha güven veren, başarı vaat eden bir yönetime ihtiyacımız var” dedi.


 “Bozüyük ve Bilecik'te örgütün hala ayakta olduğunu fark ettiniz. Bu coşkuyla birlikte Deniz Baykal genel başkanlığa adaylığını koyacak diyebilir miyiz?” sorusuna da yanıt veren Deniz Baykal, “arkadaşlar böyle bir bekleyiş içinde buraya gelmiş değillerdir. Her birisinin gönlünce bir tercihi vardır o ayrı bir şey. Arkadaşlar Cumhuriyet Halk Partisi, kendini ifade ederek kendini ortaya koyma ihtiyacı içinde. Cumhuriyet Halk Partililerin bir özlem ve arayış içinde olduklarını ben görüyorum. Bana umut veren ve sevindiren de budur. Bu başarının ön koşuludur. Ön koşul başarıyı hak eden başarıyı talep eden bir temelin olmasıdır. Bu temel Bozüyük ve Bilecik'te var. Biz sıcak siyasi tartışmaları yönlendirmek için burada değiliz. Buna herhangi bir şekilde katkı yapmak istemiyorum. Cumhuriyet Halk Partisi önemli ve değerlidir. Cumhuriyet Halk Partisini ayağa kaldırmak lazım. Yaptığımız yanlışları tartışmak lazım. Bu yanlışları düzeltmek için bir talep bir iddia ortaya koymak lazım. Bundan çekinmeyelim, korkmayalım. Bu süreci işletelim benim demek istediğim budur. Başarıyı yakalamanın çeşitli yolları var” dedi.

Deniz Baykal konuşurken Mustafa Avcı ismindeki vatandaş, “ben 26 senedir Avrupa'da yaşayan insanım. Benim dedem de CHP'liydi, babam da ben de... Buradaki insanlar dönek, partimizi mahvediyorlar. Burada beni herkes tanır, muhacirlerden başka CHP'li yok. Bir AKP'yle başa çıkamadınız' diyerek tepki gösterdi.



Editör: TE Bilişim