Türk Büro-Sen’in Bilecik SGK İl Müdürlüğü İşyeri Temsilciliği dün düzenlenen törenle açıldı. İşyeri temsilciliği görevini Çiğdem Şenol üstlenirken, Türk Büro Sen’e tahsis edilen odanın açılışına Sendika Genel Başkan Yardımcısı Osman Eksert de katıldı. Kurdele keserken kısa bir konuşma yapan Eksert, kendilerine oda tahsis eden Bilecik SGK İl Müdürlüğü yönetimine teşekkür etti. İşyeri temsilciliğinde hem Sosyal Güvenlik Kurumu’nun hem de kamu çalışanlarının genel sorunları hakkında görüş alışverişi yapılacağını belirten Eksert, temsilciliğin her gün açık olan, üretken bir çalışma alanı olmasını diledi.

Temsilciliğin açılışına Eksert’in yanı sıra; Türk Büro-Sen İl Temsilcisi Cüneyt Taşkesen, Kamu-Sen Bilecik İl Temsilcisi Ömer Yel, Türk İmar-Sen Bilecik İl Temsilcisi Veli Ayanoğlu, Türkiye Kamu-Sen Sakarya İl Temsilcisi ve Türkiye Büro-Sen Şube Başkanı Rahim Varol, Yalova Türk Tarım Orman-Sen İl Başkanı Osman Sezgin, Yalova Türk Büro-Sen Şube Başkanı Hacı Kalaycı ve Eskişehir Türk Büro-sen Şube Başkanı Zafer Güney katıldı.

Açılışın ardından basın mensuplarına açıklama yapan Türk Büro-Sen Genel Başkan Yardımcısı Osman Eksert, birinci gündem maddeleri olan toplu iş sözleşmesi görüşmeleri hakkında konuştu. Yetkili sendika olan Memur-Sen’i sert bir dille eleştiren Eksert, sendikayı kamu çalışanının hakkını korumamakla suçladı. Eksert, açıklamalarında şu ifadelere yer verdi:

“Yetkili sendika gevşedi”

“Şimdi sözüm ona yeni yönetim geldi, yeni görüşmeler başlıyor. Ama değişen ne oldu? Bize göre değişen hiçbir şey olmadı. Kamu çalışanları ve basınımız gelişmeleri yakından izliyor. Hükümetin 3+3, 4+4 teklifini ayakta karşılayan bir sendikayla, kamu çalışanlarının temsilcileri ile karşı karşıyayız. “Efendim 3+3 olmadı, bir puan artırıldı, tamam bu müzakere edilir. Biz müzakere ediyoruz, hükümet bir puan arttırdı, oh ne güzel” diye bir gevşeme içine girdi yetkili sendika.

“Karar her şartta aleyhimize çıkacak”

Değerli arkadaşlar biz Kamu-Sen olarak bu masadan fazla bir şey beklediğimizi söyleyemeyiz. Malum önümüzde seçim var. Ülke yeniden seçime gönderiliyor. Belki onun için bir nebze olsun rakamlar biraz yukarıda tutulabilir ama hiç bir ihtimal yok. Çünkü ekonomik kriz de kendini gösteriyor. Olacak olan şu, görüntü sağlanacak ve “Biz hükümetle anlaşamadık. Konuyu kamu çalışanlarının yüksek hakem kuruluna taşıyacağız” diyecekler. Yasa yetkili sendikaya o hakkı veriyor. Peki hakem kurulunun yapısı ne? Değerli arkadaşlar hakem kurulunun yapısı, 6 kişi kamu işvereni ve hükümet tarafından, 5 kişi ise sendikalardan oluşuyor. Biz bir iki önceki toplu sözleşmede, bu dediğimiz sendikanın Kamu İşveren Hakem Kuruluna önerdiği üniversite hocasının nasıl kamu işveren kurumunun yanında, yani hükümetin yanında yer aldığını gördük. Karar her şartta 6'ya 5 oyla aleyhimize çıkacak.

“Kamu çalışanı oyalanıyor”

Sadece kamu çalışanlarını oyalamaktan öteye geçmeyen bir toplu sözleşme süreci yaşıyoruz. Kazanma yani biz bu ortamda kamu çalışanları belki de elinin en güçlü olduğu bir ortam. Neden? İşte önümüzde yeni bir seçim var. Kurulamayan bir hükümet ve seçimin tekrarlanması ortamında kamu çalışanlarının bu masadan mutlaka kazançlı çıkması lazım. Ama yetkili sendikanın orada çalışanın hakkını iyi gözetmesi ve o mücadeleyi iyi yapması lazım. Bizim hizmet kolunda “malum sendikanın” masaya taşıdığı, kamu işveren kurumuyla bir ön müzakere yaptığı metini elimize aldık. Oraya bakarsak, çalışan adına hiçbir kazanım görünmüyor.  “Sağ olsunlar şu sorunu da masaya taşıdılar, kimsenin aklına gelmeyen şu sorunu da masaya getirdiler” diyebileceğimiz bir husus yok. Yine eski tas eski hamam.”

“Akil adamlar şimdi de gidip terörü anlatsınlar”

Eksert konuşmasının son bölümünde ülkemizin içinde bulunduğu terör ortamı ve şehitlerimizle ilgili de açıklamada bulundu. Türkiye Kamu-Sen’in “çözüm süreci” diye bir süreç tanımadığını ifade eden Eksert, geçen sene il il gezen akil adamlara çattı. Eksert şöyle konuştu:

Değerli arkadaşlar biliyorsunuz bir “akil adamlar” heyeti ile 63 kişiyi piyasaya sürülmüştü. O dönemde Türkiye Kamu sen genel başkanımıza da bu öneri gelmişti. Biz Kamu-Sen olarak inanmadığımız bir davanın öncülüğünü yapamayız. İnanmadığımız şeyi de insanlara anlatacak halimiz yok.

“Eski sendika başkanı milletvekili oldu”

Bizim görüşümüz bunlara karşıydı. Aynı durumdayız ama o akil adamlar içinde bulunan sendikacılar vardı. İşte şu anda Milletvekili olan bu zat-ı muhteremin, bunlar ülkeyi gezip Ankara’ya geldiklerinde yapmış oldukları bazı açıklamalar vardı. Onlardan bir tanesini hatırlatayım: Bu beyefendi Ağrı’dan Iğdır’a inerken yolun kenarında bir çobanla görüşmüş. Malum sendikanın eski genel başkanı. Ankara’ya geldiğinde yaptığı açıklama çok enteresandı. Ne diyordu: “Biz bu açılımı hayvanlara anlattık da, insanlar anlamadı.” Hatırlarsınız değil mi bu ifadeyi? Kime anlattılar, nasıl anlattılar şimdi olay ortada. Benim şahsi görüşüm şu; Ey 63 akıllı akılsız adamlar, hadi şimdi de gezin. O gezdiğiniz yerlere, illere tekrar gidin ve bu terörü bu PKK’nın elindeki silahı bırakılması yönünde ki görüşlerinizi oralarda anlatın bakalım. Şimdi görev onlarda.

“Türk Milleti ayağa kalkarsa ortada akil de kalmaz terör de”

Cenabı Allah Türk Milletinin yar ve yardımcısı olsun. Kimse umutsuzluğa kapılmasın. Türk milleti henüz ayağa kalkmadı. Eğer ayağa kalkarsa ortada akil mi kalır, terör mü kalır onu bilemem. Biz “analar ağlamasın” diyoruz ama analar ağlamasın diye de bu ülkenin geleceğini tehlikeye atmak, dinamitlemek onlara göz yummak durumunda da değiliz. Biz gerektiğinde bedel ödemesi bilen Türk milleti olarak gerekirse o bedeli de ödemekten asla çekinmeyiz. Öyle sözde şehit olmayı isteyen bir Türk Milleti değil, özde şehit olmayı canı gönülden isteyen bir milletin mensuplarıyız. Birileri boğazlarda askerlik, boğazlarda polislik yapmak isterken, bu ülke sevdalıları gönüllü olarak terörün en yoğun olduğu yerde askerlik, polislik yapmak istiyorsa bu millet ölmemiştir.

 

Editör: TE Bilişim