EnginDumlupınar

Bilecik Sanayi ve Ticaret Odası Kadın Girişimciler Kurulu,  "Global Girişimcilik Haftası" kapsamında düzenlediği kahvaltıyla, Bilecikli kadın girişimcileri bir araya getirdi. Cennet Vadisi’nde gerçekleşen kahvaltıda, “Kadınlarımızın Ürettiği Ürünlerin Pazarlanması” konusunda sunumlar yapıldı ve karşılaşılan sorunlara çözüm arandı. Bilecik TSO Kadın Girişimciler Kurulu Başkanı Zuhal Mansfield’ın ev sahipliğinde gerçekleşen toplantıya Bilecik TSO Başkanı Fevzi Uzun, Bozüyük TSO Başkanı Buğra Levent, siyasi partilerin kadın kolları mensupları ile birlikte Bilecikli kadın girişimciler katıldı.


Toplantının açılışında konuşan Bilecik TSO Başkanı Fevzi Uzun, kadınların sosyoekonomik hayatta daha fazla yer almalarının ülke ekonomisi açısından büyük önem arz ettiği belirtti. Yapıları gereği kadınların erkeklerden daha sabırlı olduklarını söyleyen Uzun, 2008 yılında yaşanan kriz incelendiğinde, kadınların yönettiği şirketlerin krizden daha az etkilendiğinin görüldüğünü ifade etti. Bilecik’in kabuğunu kırmak üzere olan bir il olduğunu söyleyen Uzun, kadın girişimcilerin özellikle sosyal, kültürel ve turistik alanlarda şehir ekonomisine katkı yapacaklarını düşündüğünü belirtti.


Toplantıda konuşan Bilecik TSO Kadın Girişimciler Kurulu Başkanı Zuhal Mansfield, yeni ekonomi düzeninin kadınlara daha fazla şans tanıdığını söyledi ve ekonomik hayatta yer almak için önlerindeki en büyük eksikliğin ‘kadın dayanışması’ olduğunun altını çizdi. “El ele tutuştuğumuz takdirde çok güzel yerlere çok kısa zamanda geleceğiz” diyen Mansfield, erkeklerin onlara inanmasından önce kadınların kendilerine inanmaları gerektiğinin altını çizdi.


Aynı zamanda Bilecik Kadın Girişimciler Kurulu Başkanı olan Mansfield, kadının dünya ekonomisindeki yeri ve kadına yönelik şiddetin boyutlarına ilişkin sunumunda şunları söyledi:

"Bağımsız kadınlar, özgür erkekler yaratır. Mutfak mahkumluğundan, kader ortaklığına nasıl geçebiliriz? Bu sorunun cevabını bulmalıyız. Kadına yönelik şiddet, salgın boyutunda. Kadın, dünyanın bir çok ülkesinde sokağa çıkamıyor. Kadınlar olarak o kadar çok sıkıntılar içindeyiz ki, sadece Türkiye'de değil, dünyada çok ciddi bir sorun olmaya başladı. Türkiye'de, günde 14 kadın öldürülüyor. Koskoca bir Avustralya kıtasında, bir yılda 14 insan trafik kazasında öldü diye, otobanlarda hız sınırını 10 kilometre daha düşürdüler. Biz de ise günde 14 kadın, kendi eceliyle ölmüyor, öldürülüyor. 'Bunun suçlusu, sorumlusu kim?' diye baktığınızda, her bir kadın, bir başka kadın için bir erkek yetiştiriyor. Demek ki, bunun suçlusu  yüzde 50 kadınlar ve bunu yanlış kullanan yüzde 50 babalar. Sorun bizde, biz bu sorunu çözmediğimiz takdirde, geleceğimiz güvence altında değil. Bütün insanlarda var olan o duyguyu erkek çocuklardan aldığımız için, ağlayamayan, bağıramayan, duygularını doğru şekilde ifade edemeyen çocuklar, ya tacizci oluyorlar ya da eşlerini döven erkekler haline geliyorlar."




"Artık erkeklerin, kadınlarla barışması gerekiyor"

"Dünyadaki rakamlarla kadınlara bakıldığında, toplam işlerin 3'te 2'sini kadınlar yapıyor, toplam gelirin onda birini kadınlar kazanıyor. Yine okur-yazar olmayan toplum nüfusunun 3'te 2'sini kadınlar oluşturuyor. Özel mülkiyetin ise sadece yüzde 1'ine kadınlar sahip. Mültecilerin yüzde 80'i kadın ve çocuk. Modern savaşlarda ölenlerin yüzde 90'ı siviller ve bu rakamın yüzde 75'ini kadın ve çocuklar oluşturuyor. Barışa yatırım yapabilmenin tek yolu, kadınla barışmaktan geçiyor. Müzakere ve barış masalarında temsilen değil, en az yüzde 50'sine kadını koymadığınız takdirde, sürdürülebilir bir barıştan, ekonomiden ve anlaşmadan bahsedemeyiz. Artık erkeklerin, bu çağımızda kadınlarla barışması gerekiyor. Erkeklerin, kadınların fikirlerini almaları, masalarını, mesailerini paylaşmaları gerekiyor."




"En büyük eksikliğimiz, kadınlar arası dayanışma"

Türkiye'de, 1.3 milyon girişimcinin sadece 80 bininin kadın, 22 milyon istihdamın ise 6 milyonunun kadın olduğunu ve bunlar içindeki 3,5 milyon kadının da hiçbir sosyal güvenliğinin bulunmadığına dikkati çeken Mansfield, şöyle devam etti: 

"Biz, ülke olarak daha iyiye gidiyoruz, ekonomimiz gelişiyor ve bir arada yaşamayı öğreniyoruz ancak bu aşamaları geçip başka bir boyuta geçmemiz gerekiyor. Bizdeki en büyük eksiklik, kadın dayanışmasıdır. Biz birbirimizle el ele tutuştuğumuz takdirde çok daha güzel noktalara geleceğiz. Kadının kendisini aşması lazım, kendine güvenmesi lazım. Kadın, erkek beraber çalışmaya ihtiyacımız var. Mesela, 134 ülkenin katıldığı Küresel Cinsiyet ve Uçurum Endeksi'ne göre Türkiye, ekonomik ve katılım fırsatlar alanında 131. sırada, politikaya katılımda 99. sırada, eğiteme katılımında 109. sırada, genel sıralamada ise Türkiye, 2007 yılında 128 ülke arasında 121. sırada, 2010 yılında 134 ülke arasında 126. sırada yer almakta. Bu durum içler acısı." 

Konuşmaların ardından, Bilecik TSO Danışmanı, Şeyh Edebali Üniversitesi Öğretim Görevlisi Yüksel Okşak tarafından “Kadınlarımızın Ürettiği Ürünlerin Pazarlanması” konulu bir sunum gerçekleşti. Sunumun ardından soru cevap bölümde kadınların ticari hayatta karşılaştıkları sorunlara çözüm arandı. 

Editör: TE Bilişim