Bilecik'in en eski yerleşim birimlerinden bir tanesi olan Osmaneli İlçesine bağlı Günüören Köyü, ilimizin tarihine ışık tutarken Bilecik’in en eski gelenek ve görenekleri hakkında da bizlere ipuçları veriyor.Günüören Köyü ile ilgili yazılı tarihte köyün tarihine ilişkin kısıtlı şekilde belgeler bulunuyor. Ancak, köydeki evlerin yapılarına göre ve köyün yaşlılarından edindigimiz bilgiler bize köyün tarihi yapısını Osmanlı Devleti'nden bu yana koruduğunu gösteriyor.Yaygın olarak Yörük kültürünün  hakim olduğu Günüören'de hala bu kültürün izleri görülüyor.

Günüviran’dan Günüören’e

Kurtuluş Savaşı sonrasında gerçekleşen mübadeleden önce köyde, Rumlar ile Türklerin bir süre birlikte yaşadığından bahsediliyor. Fakat mübadeleden sonra Rumlar tamamıyla köyden göçmüşlerdir. Göçün ardından Türk köyü haline gelen Günüviran'ın, Günüören ismini aldığı tahmin ediliyor. Bazı köylülerin nüfus hüviyetlerinde Günüören Köyü'nün, Günüviran olarak not düşüldüğü gözlemleniyor.

Yok olmaya yüz tutan meslek: İpekböcekçiliği

İpekböcekçiliği, köyün en büyük gelir kaynaklarından birisini olustururken bunun yanında hayvancılık ve çiftçiliğin de gelir kaynakları arasında olduğu görülüyor. İpekböcekçiliğinin köyün mimarisine de büyük etki ettiği gözlenirken köydeki Osmanlı Devleti döneminden kalan evlerin ipekböcekçiliğine uygun bir biçimde inşaa edildiği görülüyor. Bu evlerin geneli 3 kattan oluşurken evlerin en üst katının ipekböcekçiliğine uygun bir bicimde yapıldığı belirtiliyor.

Zaman içerisinde ipekböcekçiliği köy halkı tarafından terk edilirken köy muhtarı Osman Çakır, günümüzde hala bir kaç köylünün bu işi yaptığı bilgisini verdi. Köy içerisinde gezildiğinde bazı evlerde hala ipekböcekciliğinde kullanılan araç ve gereçlerin evlerin önünde ve içinde durduğu göze çarpıyor. Aynı zamanda bu evlerin en ust katı, kış aylarında tuketılmek için; biber, patlıcan, kabak gibi sebzelerin kurutulmasında kullanılıyor. Evlerin yapısı hakkında bilgi veren Köy Muhtar ıOsman Çakır, “Evlerin altlarına dam deriz. En alt katta hayvan bakılır. Üst katlarda ise ipekböceği bakılırdı. Bu evler, ipekböceği yetiştirmek için yapılmış. Beton evlerde ipekböceği bakılmaz. Şu anda ipekböcekciliği işini yapan çok az kişi kaldı. Önceden köyün temel geçim kaynağı ipekböcekçiliğiydi.


700 yıllık tarihi evler

Osmaneli Belediyesi'nin tanıtım amaçlı çıkardıgı bir kitapçıkta Günüören Köyü'ndeki tarihi evlerin 650-700 yıl önce yapılmış olduğu bilgisi veriliyor. Günüören Köyü Muhtarı Osman Çakır, köydeki tarihi evlerin sahiplenilmediğinden yakınırken, tarihi evlere sahip çıkılması için Osmaneli Belediyesi ve Şeyh Edebali Üniversitesi’ne başvuru yaptığını söyledi. Çakır, "Şu anda İl Özel İdaresi bu evlerin analizini yapıyor. Yıkılmasına karar verdiği evleri sahiplerine bildiriyor.Ancak korumaya alınan bir ev bulunmuyor. Osmaneli Belediye Başkanı Münür Şahin ile evlerin restore edilmesi konusunda yardım istedim. Ancak henüz bununla ilgili bir çalışma yapılmadı. Bazı eski evlerin 3-4 tane mirasçısı var. Hepsi ile gidip görüştüm ve restore edilmesi için ikna ettim. Üniverstiye de giderek bu evler ile ilgili çalısmalar yapılabileceğini aktardım. Oradan da herhangi bir geri dönüş yapılmadı.” dedi.

‘Tarihi evlere sahip çıkalım’

Muhtar Çakır, tarihi ev sahiplerinin de bakım yapmamasından dolayı harap olduğunu belirtirken, köyün tarihine sahip çıkılması gerektiğinin altını çizdi. Köye misafir gelenlerin, Günüören’i çok beğendiğini kaydeden Çakır, “Bu evlerin sahipleri de fazla ilgilenmedikleri için evler şu anda harap durumda. Biz de yıllarca köyden uzak yaşadık ama en sonunda yine köyümüze döndük. Geri dönmeden 10 sene önce evimizi restore etmeye başladık ve geri döndüğümüzde oturacak bir yerimiz oldu. Bu bölgede bir köyümüz Günüören’de bir de Dereyörük Köyü'nde eski evler kaldı. Köyümüze ulaşım kolay. Köyümüz çok güzel ve sahip çıkılması gerekir. Şehir dışından gelenler köyümüzü ve evleri çok beğeniyor.  Bizim de böyle köyümüz olsa, diyorlar. Ama biz kendi köyümüze ve tarihimize sahip çıkmıyoruz.” ifadelerini kullandı.

Köy nüfusu her geçen gün azalıyor

Köyün nüfusunun 1960-70’li yıllarda yoğun olduğunu belirten Çakır, artık köyde kimsenin kalmadığını ifade etti. Şu an köyde 25 hanenin bulunduğu bilgisini veren Çakır, şunları aktardı:

“1960-70'li yıllarda Günüören Köyü, Osmaneli'nin nufüs bakımından en büyük köyüymüş. Arazi bakımından da en büyük köydür. Köyümüz maddi yönden de çok zenginmiş. Bize yörük diyorlar. Hayvancılıkla uğraştığı için atalarımız buraya yerlesmişler. Su kaynakları da olduğu için buraya göç ettiklerini düşünüyoruz.”


Tarihi evlerin sahiplerinden yetkililere çağrı

Günüören’deki tarihi evler arasındaki en eski yapı olarak tahmin edilen evin sahiplerinden  Numan Meşe ve Ersin Sütçü ile yaptığımız görüşme esnasında gazetemiz  aracılığıyla yetkililere çağrıda bulundu. Numan Meşe ve Ersin Sütçü  evlerinin restore edilerek korunmasını ve tahminen 700 yıl boyunca tarihe tanıklık eden evlerinin yıkılmamasını istediler.

Yetkililerin köye gelip incelemelerde bulunduklarını ancak bu incelemelerin sonuçsuz kaldığını söyleyen Meşe ve Sütçü, evlerinin ve benzer yapılardaki evlerin geçmişle bugün ve bugün ile yarın arasında bir köprü oluşturduğunu kaydettiler.

Köylü gençlerden kaynak yetersizliğine sitem

Günüören nüfusuna kayıtlı olan ve şu anda Bilecik merkezde yaşayan Gökay Şimşek, Günüören Köyü tarihi hakkında bilgiler verirken genç nesiller tarafından köye sahip çıkılması gerektiğini vurguladı. Günüören Köyü tarihi hakkında kendisinin dearaştırmalar yaptığını belirten Şimşek gazetemiz ile köy hakkında şu bilgileri paylaştı:

“Yaptığımız araştırmalara göre İznik Rum imparatorluğunun hâkimiyetinde olan bu topraklar 1308 yılında Osmanlı devletinin hâkimiyeti altına girmiştir. Rumlar ve Türklerin mübadeleye(1923) kadar birlikte yaşadığı bilinmektedir. Rumlar mübadeleden sonra Günüören’ den tamamen göç ettirilmiştir. Hatta buna ilişkin babaannemden şöyle bir hikâye de dinledim: Rumlar göç ettirilirken ‘komşular bunca yıldır birlikte yedik birlikte içtik şimdi niye bize sahip çıkmıyorsunuz ‘diye sitem ederlerken bizimkiler camlara kara perde çekip camları kapatarak sessiz kalmışlardır.Günüöre'in isminin de Oguzların gün boyundan geldiği tahmin edilmektedir. Ayrıca köyümüze gelen bir tarihçi Günüören merkez olmak kaydıyla bu köye bağlı tam 6 tane yerleşim yerinin varlığından söz etmiştir. Tarihi ipek yolunun güzergâhında olduğumuz içinde doğruluğu yüksek bir tez olarak görmekteyim.

Köydeki evler çeşitli tarihçiler tarafından defalarca gelinip incelendi. Tarihçiler tarafından; inceleme esnasında Roma döneminden kalan çeşitli tarihi kalıntılarına rastlanırken aynı zamanda Osmanlı devleti zamanından kalan evleri gezip incelemelerde bulunuldu. Günüören ile ilgili kesin kaynak ne yazık ki yok ancak ulaşabildiğimiz yazılı kaynaklara köye Bilecik ve çevresinin Anadolu Selçuklu döneminde 1230 lu yıllarda Türkleşmeye başlandığı bilinmektedir. Osmanlı beyliğinin hâkimiyeti ise 1284 ile 1308 yılları arasına denk gelmektedir. Bir uç beyliği olarak buralara gelen Osmanlı beyliği yerleşik düzen hayatına ilk bu topraklarda geçmiştir. Köydeki bazı evlerin bence de 700 yıllık bir geçmişi var. Ciddi anlamda tarih kokan bu yapılar insanı heyecanlandırmıyor değil hani. Tarihe olan ilgimin kaynağını belki de köyümüz hakkındaki merakım oluşturmaktadır. Dedelerimizin bize anlattıklarını yazacak olsak inanın onlarca kitap çıkar ortaya 93 harbinden Çanakkale savaşına oradan kurtuluş savaşına kadar uzanan bir tarih yatıyor bu topraklarda. Birde dedemin söylediğine göre biz Yörük’müşüz yenşe keçileri denilirmiş bize birde hocalar lakabı var.

Günümüzde ise Günüören’ de ben ve kardeşim de dâhil olmak üzere genç nüfus çeşitli nedenlerle köyden ayrılmış; köyümüzde sadece yaşlı nüfus kalmıştır. Hala köyümüz ekonomik faaliyet olarak tarım ve hayvancılıkla uğraşsa da bu faaliyetler ticaretten çok köy halkına yetecek kadar yapılmaktadır. Günüören’ de hâkim olan kültür yörük, manav kültürüdür. Köyümüzün en canlı olduğu dönemlerse bayramlar ve Hıdırellez şenlikleridir. Köy halkı cana yakın, misafirperver sıcak ve hoş sohbetli insanlardır köyümüzün temiz havası ve doğal ortamı ile birlikte tarihsel yapısı dışarıdan gelen insanları etkilemektedir.


Tüm bunların yanında ne yazık ki köyümüzle alakalı yazılı kaynaklar kısıtlı olduğu için Araştırmalarımız ve bilgilerimiz büyüklerimizin anlattıklarıyla sınırlı kalmakta ayrıca Bilecik ve çevresinin Türkleşmesi dönemlerinden yola çıkarak varsayımlara dayanmaktadır. Bizim araştırabildiklerimiz şimdilik bu kadar ben şahsım adına daha çok araştırma yapmayı hedefliyorum. Dilerim ki ulaşabildiğimiz bilgiler bizden sonraki nesiller için yol gösterici olur ve yeni nesillerimiz tarihlerine daha çok sahip çıkar onların olan köyümüzü korur ve yaşatır.”

‘Köy çiftçilikle geçiniyordu’

Köyün şu an en yaşlılarından olan 78 yaşındaki Mustafa Şimşek, köy tarihi hakkında önemli bilgiler verdi. Günüören Köyü’nün merkezi bir köy olduğunu aktaran Şimşek, “Tahminimize göre Günüören Köyü, önceden merkezi köymüş. Civardaki yerleşim yerleri de sanırım bizim köye bağlıymış. Ellibey deresi, Yediler bölgesi, Aşağı ve Yukarı Erenler bölgesi, Aşağıköy bölgesi ve Boyalıca bölgesi bizim köyün mahalleleri olarak geçiyormuş. Köyümüzde mübadeleden önce Rumlar yaşıyormuş. Ama iki, üç hane kadarlarmış. Köylü her zaman çiftçilikle geçiniyordu.” dedi.

‘Bu evler kültürel miras’

Günüören Köyü’nün genç isimlerinden birisi olan Deniz Üçler,  kendilerinin de evinin eski bir yapı olduğunu kaydederken evlerini tarihine uygun şekilde restore etmeye çalıştıklarını söyledi. Üçler, “Çocukluğumuz bu topraklarda geçti.bizim bir öğretmen çocuğuyum.Babam köyümüz olan Günüören’e çok değer verirdi bize de bu değeri aşıladı. Bizler ailecek okul için Osmaneli’ne yerleştik ve uzun yıllar köyümüzden çok uzak olmasa da yine ayrı kaldık fakat yine de bayramlarda veya arada sıkıldığımızda eşimi ve çocuğumu alıp buralara gelirim.

Ben de dedemden ve babamdan aldığım bu kültürel ve tarihsel mirasımıza sahip çıkma noktasında ne yapılabilir diye düşündüm ve ilk olarak oldukça yıpranmış evimizden başladım geçen seneler çatısı akan ve duvarları yıkılmaya başlayan evimizin çatısını tamir ettirdim. Şimdiki hedefim ise evimizin duvarlarını evin tarihsel yapısını bozmadan sıva yaptırmak sonra da gelirim el verdikçe babamdan ve dedemden miras kalan bu evi restore ettirip yaşanılabilir duruma getirmek. İki kız kardeşim var ikisi de İstanbul’da onların da arada sırada da olsa bu evde kalabilmelerini sağlayacak bir ortam oluşturup kardeşlerimle ve akrabalarımla burada vakit geçirmek istiyorum.” şeklinde konuştu.

Köy geleneğinde düğünler

78 yaşındaki Ayşe üçler ise köyün gelenekleri hakkında bilgiler verdi. Köyde yapılan düğün hazırlıklarını anlatan Üçler, "Burada gelinler evlendirilirken kredösen alınır. Şıngıllımlı fistan alınır, iğne oyaları yapılırdı. Gömleklerin kollarına kız ipliği yapılırdı. Millette yokluk vardı, annem hep bez dokurdu. O zamanlar herkes bez dokumasını kendisi yapardı. Ben gelin olurken ancak bir şalvarlıkla gelin oldum. O zamanlar harptan çıkılmış, halk gerçekten çok fakirdi."dedi.

Köyde kullanılan eski lakaplar

Günüören’de Osmanlı Devleti döneminden bu yana bazı aile isimleri ön plana çıkıyor. Bunlardan başlıcaları şunlar; Hocalar,Garaller, Karamsallılar, Ömerler, Katrancılar, Zeybekler, Eşrefler, Toscular, Sütçüler, İmamoğulları, Berberler, Çakmaklar, Sivriler, Cingiller, Çakırlar, Sarılar, Hacepler, Hatyeler, Şeytanlar, Latifler, Güdükler, Keltavuklar, Kelaliler, Kadıoğulları, Gümüşler, Softaoğulları, Dülgeroğulları, Saitler, Eminler, Pireler, Mürseler, Kehyalar, Deliömerler


Köy ile ilgili anonim bir şiir

Çağırır seni ey Günüörenli

Yeşil bahçeleri güzel köyümün

Yağmurda ıslanan üzüm bağları

 

Çağırır yaprakta ipek böceği

Buğday kokulu nenemin ekmeği

Düğüne, derneğe ve de şenliğe.

 

Suları şırıl şırıl akan

Koca pınarımın o güzel

Suyunu içmeye çağırır.

 

Evlerinde hoş muhabbete,

Köy kahvesinde dertleşmeye

Çağırır seni ey Günüviranlı.

 

 

Editör: TE Bilişim