İlimizin en önemli kültürel değerlerinin başında, kökleri Osmanlının kuruluşuna dayanan tarihi kalıntıların tadilat çalışmaları bir süre önce Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından başlatılmıştı. Şeyh Edebali Türbesi’nin bulunduğu yamaçtan başlayan ve şuan şehir mezarlığı olan bölge arasında kalan eski Bilecik yerleşkesinde adeta saklı bir hazine ortaya çıkarılıyor.


Bu bölgeyi en iyi tanıyan ve bilenlerden  Edebali Kültür ve Dayanışma Derneği Başkanı Arif Durmuş, 1900’lü yılların başında yaşanan Yunan işgali sırasında yakılan ve günümüzde yok olmanın eşiğine gelen bölgenin tadilat çalışmalarının son durumu hakkında detaylı bilgiler verdi.  Durmuş, bu yapıların Bilecik’in inanç turizmine katkıda bulunacağını söyledi. Osmanlı Devleti’nden kalan değerli yapıların tarihi hakkında bilgiler veren Durmuş, “Tarihi mekânlarımızda ecdadımızın bırakmış olduğu, ebediyen yaşayacak olan mirasların hepsinde alın teri var.” dedi. Durmuş konuşmasına şu ifadelerle devam etti:

“Bu yapılar acaba neden yıkılmıyor sorusunu kendimize soruyoruz”

Burada temizliğe ve ibadete önem veren Osmanlı Devleti yaşadı. Osmanlı devleti zamanında burada yaşayan halkımız hamama ve ibadete çok önem veriyorlardı. Önce temizlik diyorlardı ondan sonra ibadete geçiyorlardı. Burası o günlerde Emirler Hamamı olarak geçiyordu. Bu hamamın hemen yanında da Emirler Cami’si bulunuyordu. Bu yapılar acaba neden yıkılmıyor sorusunu kendimize soruyoruz. Çünkü bu yapılarda öyle bir temel var ki dünya var oldukça bu yapılarında var olacağına inanıyorum. Bizlerde bunların koruyucuları olduk. Bu konuyu daha önce basınımızın sayesinde geçtiğimiz yıl gündeme getirdik. Basınımız sesimizi duyurdu. Devletimiz de bu yapıların tadilatına başladı. Bu yapıların eskisi gibi tam olmayacak ama inanç turizmi açısından ilimizi geliştirecek. Şimdiki gibi taşımacılık değil de, “ben ecdadımın bıraktığı mirasta yürüyebilecek miyim? Acaba onları görebilecek miyim?” düşüncesi ile insanlar buraya gelmeye başladı. Geçtiğimiz günlerde Osmanlı Cihan Devleti’nin kuruluş ve Ertuğrul Gazi’yi anma günümüz oldu. Burası inanın ki insan seli oldu. Buraya yalnız gerçek kişiler ziyarete geldi, öyle taşımacılıkla gelen insanlar değil. Buraya siyasi kişiler gelmedi. Ecdadını seven gerçek kişiler geldi. Onların kanından, canından ve duyan insanlar geldi.


“Ecdadımızın bir terbiyesi vardı”

Daha dün burada yüzde 18’i gayrimüslim, geriye kalanlar Müslüman yeriydi. Ama aralarında hiçbir zaman husumet olmadı. Bu husumet neden olmadı acaba? Çünkü ecdadımızın bir terbiyesi vardı. Bu terbiyeyi yaşatabilirsek, bu tadilatları sonlandırabilirsek daha güzel olacak. Şu an bastığımız taşların üzerine beton dökülmedi, asfalt dökülmedi. Ben inanıyorum ki burarla ecdadımızın bastığı izler. Bunlara bende basıyorsak bizlerden kimse kötülük beklemesin diyorum. Bu yapılar, topraklar bize mirastır. Bu mirası koruyacağız. İleri ki günlerde burada daha güzel bir görünüm olacak. Şu an da kötü bir görünüm var ama daha güzel olacağına inanıyorum. Sizlere bir şey anlatmak istiyorum, bunu da halkımız gelsin burada baksın. Ya burası bana öyle görünüyor ya da gerçekte de öyle görünüyor. Emirler Cami’sinin olduğu yere gecenin karanlığında bir ışık düşüyor. BU ışığa belki değer veren insan olur. Bu ışık bu yapılar tamamlandığında burada da olacak. Bunu insanlarımız gelsinler burada görsünler.  Geceleri bu yapıların yüzü gülüyor, inşallah bizlerinde yüzleri gülecek.


“Defineciler tarihi yerleri tahrip etmeye başladılar”

Emirler Cami’si ecdadımız tarafından yapılan tarihi bir camidir. Emirler aslında bir soy ismidir. Osmanlı Devleti içerisinde bulunan bir ailedir. Buranın imamı da, müezzini de, cemaati de kendileri oluşturuyor. Zaman içerisinde kalabalıklaşan bu aile ihtiyaçlarından dolayı bu camiyi inşa etmişler. Bu şekilde bu tarihi bölgeyi bizlere miras bırakmışlar. Burası Yunanlıların yaktığı bölgedir. Burayı yakmışlar, yıkmışlar ve sonunda buralar harap olmuş. Burada yaşayan halk mecburen buradan göç etmiş. Göç sonrası bu bölge gömülü hale gelmiş. Vakıflar bölge müdürlüğü buraya gereken önemi vererek kazdılar, tadilat çalışması başlattılar. Daha sonrasında burayı korumak zorunda da kaldık. Kendisini bilmez insanlar buraya gelerek kazı yapmaya çalıştılar. Bu defineciler tarihi yerleri tahrip etmeye başladılar. Geçtiğimiz yıllarda basında gündeme getirdikten sonra tadilatlar başladı. Umarım bundan sonraki süreçte bu tarihi yapılar korunacaktır.


“Bu insanlar neden bu yol kapandı diye soruyorlar”

Bizim burası için esas isteğimiz, buraya gelen bir yol var. Bunu sık sık dile getiriyoruz. Bilecik’ten çok insan bu yolu biliyor. Umarım yerel yöneticiler ve yetkililer bu çağrımızı da duyarlar.  Burada bir taş kaldırım var. Aşar’da aygaz deposu vardı. İnsanlar cenazesini bu yol üzerinden getirirdi. İnsanlar daha düne kadar cenazeleri buradan getirip götürdük diyenleri duyuyorduk. Bu insanlar neden bu yol kapandı diye soruyorlar.  İnsanların buraya yaya olarak gelmesi lazım. Osmanlı’nın, ecdadımızın yürüdüğü bu yollarda bizlerde yürüyebilecek miyiz diyen insanları duyuyorum. Gençlerimize bu yolu kazmanızı, küreğinizi alın yapın deseler inanıyorum ki gençlerimiz bunu yaparlar. Ancak bu tam çare olmaz. Yerel yöneticilerimiz bu konuya el atarlarsa daha güzel bir çalışma olur. Bu kaldırım çalışmaları yapılırsa, insanlarımız bu yol üzerinden Şeyh Edebali Türbesine buradan yaya olarak gidebilecekler. Yakın zamanda birçok ziyaretçiden türbeye giden yola araç alınmadığını duyuyoruz. Araçlar alınmazsa bu insanlar nasıl gidecekler? Be inanıyorum ki bu durumda insanlar yaya olarak ecdadının yürüdüğü yoldan rahat bir şekilde türbemize kadar gideceklerdir. İnsanlar türbeye illa araba ile gidecek değildir.  

 

Editör: TE Bilişim