Bilecik Hayvanları Koruma Derneği Başkanı Başkanı Sühendan Senger, havaların ısınmasıyla birlikte sokak hayvanlarının yaşadığı susuzluk sorunu hakkında açıklama yaptı. 
Senger, bir de müjde verdi: Bilecik Belediyesi sokak hayvanları için su ve mama stantları koyuyor.

Havaların iyiden iyiye ısındığı bu günlerde sıcaktan etkilenenler sadece bizler değiliz. Sokakta yaşayan hayvanlar için de aşırı sıcaklar ciddi bir problem. Sokak hayvanları sıcak yaz günlerinde, aynen insanlarda olduğu gibi suya ihtiyaç duyuyor. Ama onların su bulmaları bizim kadar kolay değil. Susadıklarında kimseden su isteyemeyen sokak hayvanlarına sahip çıkmak hepimizin görevi. Bilecik’te sokak hayvanları denince akla gelen ilk isim olan Hayvanları Koruma Derneği Başkanı Sühendan Senger, Bilecik Belediyesi’nin, sokaklara mama ve su stantları koyacağı müjdesini verdi. Bu hafta içerisinde gerçekleştirilecek proje sayesinde, her mahalleye üzerinde tanıtım panosu olan mama ve su kapları koyulacak. Böylece sokak hayvanlarının susuzluk sorunu önemli ölçüde çözülecek.

“Sokakta gördüğüm kuştan, köpeğe kadar hepsine yardımcı olmaya çalışıyorum. Sabahları önce kumrular geliyor. Sonra serçeler geliyor. Sonra da sakalar geliyor. Onları besliyoruz. Üç tane sincabımız var bize alıştılar artık. Onlara ceviz veriyoruz. Cevizlerini alıp gidiyorlar. Kedilerimiz var, köpeklerimiz var. Yaralı bulduklarımızı getirip tedavi ediyoruz. Sabah işe geldiğimde kapının önünde kutuların içinde bırakılmış yavru hayvanlar oluyor…”

 

Belediyeden sokak hayvanları için mama ve su standı…

Belediyeyle ortak bir çalışmalar yürüttüklerini söyleyen Senger, “Birlikte hareket ediyoruz. Mesela kısırlaştırma olayı. Nerde kedi köpek bulsam götürebiliyorum. Hiçbir ücret talep edilmeden kısırlaştırma işlemlerini gerçekleştiriyorlar. İyi bir veterinerimiz var belediyede, Nedret Bey. Belediye Başkanımız beslenme yerleri hazırlattı. Şehrin belirli yerlerine bu hafta içinde bu beslenme yerlerini yerleştireceğiz. Üzerinde halkı bilinçlendirici panolar olan mama ve su kaplarının bulunduğu stantlar bunlar. Halkımız artan yemeklerini bu kaplara bırakabilecek. Hayvanlarımız bu sayede aç-susuz kalmayacak. Bizim tek istediğimiz, bu sıcaklarda susuz kalmamaları. Onlar kürklü biliyorsunuz, sıcaktan çok etkileniyorlar. İnsanları rahatsız etmeden, çevremize zarar vermeden, çok göze çarpmayacak yerlerde o hayvanlara su verilebilecek. Yazın yemek o kadar önemli değil, sadece suya çok ihtiyaçları oluyor.  Bu hayvanları göz ardı etmemiz imkansız. Etle tırnak gibiyiz. Doğanın dengesini bozamayız. Bu yüzden herkesin üzerine düşen görevi yapması gerektiğini düşünüyorum. Bu bir iki kişinin götürebileceği bir şey değil. Herkes el birliğiyle, ağzı dili olmayan, bana su verir misin diyemeyecek hayvanlara, göz kulak olmalı.

İşimizle uğraşırken, çocuklarımıza sevgi vermeyi unuttuk…

Senger, Belediyenin yeni başlattığı evcil hayvanları kayıt altına alma uygulamasına da değindi.“Tüm evcil hayvanlar için karne isteniyor. Hayvanlarınızı belediyeye bildirin diyorlar. Şimdi biz sahipli hayvanları aşılatıyoruz, ilerde deri altlarına çip de takacağız. Bu çok doğal ve güzel bir uygulama. Ama tabi bunun arkasından ne çıkacak bunu da bilmiyorum. Sokak hayvanlarının öldürülmesinin önünü açan bir kanun bekliyor biliyorsunuz. Bu kanunu hazırlayanlar, demek ki hayatlarında hiç hayvan sevmemişler. Yani bu hayvanların Allah’ın yarattığı bir kul olduğuna inanmayan insanlar bunlar. Belediye evcil hayvanları kayıt altına alıyor da, sonra sokak hayvanlarını mı yok edecek? Bu da bir soru işareti. Ama bu kampanya çok güzel. Yani köpeklerin sahipli olması, sahiplerinin bilinmesi, boyunlarında isimlerinin olması, adreslerinin olması kayıp hayvanların daha çabuk bulunmasını sağlar. Ama sahipsizler benim için çok önemli. Çünkü sahipliler güçlü yaratıklar. Onların arkalarında insan var. Sahipsizlerin kimsesi yok. Hani hep şikayet ediyorlar ya, çocuğumuzu okula yollayamıyoruz, sokaklar köpek dolu. Böyle bir şey yok. Ailelerimiz eğitimsiz bizim. İstedikleri kadar okul mezunu olsunlar. Acaba diyorum, biz anneler babalar, dışarıda çalışırken çocuklarımıza sevgi vermeyi mi unuttuk? Çünkü bu çocukluktan gelir. Çocuk köpeğe simidinden bir parça vermeye çalışırken, anne “elleme pis!” diyor. Anne çocuğun içindeki sevgiyi böyle söyleyerek öldürüyor. Acaba biz çocuklarımıza bu sevgiyi yeterince aşılayamadık mı? Bu yüzden mi bu kadar, “bu hayvanları alın, götürün, toplayın, okula gidemiyorum, işe gidemiyorum…” laflarını duyuyoruz. Etrafımızdaki hayvana, böceğe, bitkiye sevgi göstermememizin sebebi eğitimsizlikten mi, yoksa hayatın ağır şartlarından mı bilemedim. Eskiden herkesin evinde bir kedi ve köpek vardı. Bu kadar apartman yoktu. Hayvanların yaşam sahası çoktu. Ama o zaman da öldürülüyordu. Tamam o zamanki insanlar cahildi, şimdi o kadar cahil insan yok. Şimdi bencil insan var. İstemiyorlar. O hayvanlar onlara ne yapıyorsa artık, istemiyorlar. Ama hayvanları şikayet için ettikleri her telefon onların vebali. O hayvanlardan her biri hesap gününde onlara sorulacak soruların cevabıdır.”

Valilikten hayvan barınağı için tel örgü gelecek…

“Bilecik hayvan barınağı, Bilecik çöplüğünün bir üst kısmında. Yeri çok güzel. Elektriğimizi suyumuzu getirttirdik. Valilikten bize bir tel örgü gelecek. O tel örgüyle o alan kapanacak. Böyle olunca hayvanlarımız kafeslerin içinde değil de, o 3 dönümlük alanda, otların içinde özgürce yaşayacaklar. Kanunları çıkaran insanların konuya hakim olmadığını düşünüyorum. Hayvan barınağında kediler için de kafesler var. Ama kedi özgür bir hayvandır. Kediyi kafese koyamazsınız. Kedinin kimseye de ihtiyacı yoktur. Kendi kendine yaşar. Köpek öyle değil. Köpeğe bakmanız lazım. Kediyle köpeği bir araya koyamazsınız kardeşim. Şuan köpeklerimiz kafeslerde. Buradan valimize de seslenmiş olalım, bizim tel örgülerimizi bir an önce göndersinler. Alanı kapatalım, bu hayvanlar da özgürce yaşasın.”

Hayvan barınağındaki köpekleri kim besliyor?

“Belediye başkanımız mama alıyor. Köpeklerimiz mamayla besleniyor. Yavru köpekler için de süt alıyoruz. Mesela ben yavrular beslensin diye haftada bir koli yarım yağlı süt yolluyorum. Onlar sütten kesilince mamaya dönüyoruz. Bu arada üniversiteli öğrencilerimiz var. Hayvanları çok seviyorlar. Onlar sürekli gelip gidiyor. Sokakta insanlar çok duyarlı. En ufak bir şeyde hemen beni arıyorlar. Veteriner arkadaşlardan Allah razı olsun, artık iğne yapabiliyorum. Eskiden yaralarına bakarken içim kaldırmıyordu. Ama şimdi her türlü temizliklerini yapabiliyorum. Onların yetişemediği yerlerde yetişmeye, yardımcı olmaya çalışıyorum.”

Barınak için her türlü yardıma açığız…

“Birkaç tane dostumuz barınaktaki hayvanların beslenmesi için yardımcı oluyor. Biz her türlü yardıma açığız. Hayvanlara yardımcı olmak isteyenler bizim aracılımızla barınağa yiyecek yardımında bulunabilir. Belediye de Valilik de hayvanlar konusunda çok duyarlı. Valimiz çok duyarlı bir insan, Allah ondan bin defa razı olsun. Hayvanları gerçekten çok seviyor. Belediye Başkanımız da öyle. Şimdiye kadar hiçbir ricamızı geri çevirmedi. Tabi bu arada başkandan gizli saklı işler yapanlar da yok değil. Mesela köpekleri öldürüyorlar. Bu kış çok oldu. Başkan şehir dışına çıktığı zaman birçok hayvan öldürüldü. İnsanlar derin uykudayken böle işler yapıyorlar. Onların da veballeri boyunlarına olsun. Yapmıyorum derlerse yalan söylerler, bir sürü hayvanımız öldü. Allah insanları yarattı, yaratırken de herkesin içine farklı konularda sevgi verdi. Dünya bir tiyatro sahnesi gibi, ve biz insanlar oyuncularız. Hepimizin bir görevi var bu dünyada. Tamam her şeyi seviyorum ama hayvanlar benim için çok daha ağır basıyor. Kimilerinin baktığı gibi ben hayvanlara baktığım zaman tiksinmiyorum. Yaralıysa hiç önemli değil, hemen temizliyorum. Bu parayla pulla olacak bir şey değil.”

Sokak hayvanlarına bakmak bir insanlık görevi…

“Petşoplara kesinlikle karşıyım. Hiçbir canlı parayla alınıp satılmaz. Kölelik sistemi yok burada. Sokaklar cins hayvanlarla doldu. O hayvanlar evde yaşayan hayvanlar. Sokaklara uyum sağlayamıyorlar. Özellikle Golden cinsi köpekler. diğer hayvanlar tarafından parçalanıyor. Bilecik’te sokakta çok var. Aldılar çocuklarına doğum günü hediyesi olarak, sonra da bakamayıp sokağa attılar. İşte, sevgiyi parayla alamazsınız. Aldığında üç gün sonra sıkılır atarsın. Anneler babalar çocuklarımız vakit ayırıp onlara sevgiyi aşılayamamışlar. Böyle sevgisiz bir toplum yetiştirdik. Çok üzgünüm. Kimsenin kimseye sevgisi yok, saygısı yok. Bunlar çok acı şeyler ama toplumumuz saygısız ve sevgisiz. Sevginin olmadığı yerde hiçbir şey olmaz. Merhamet olmaz. Sevgi paylaşmaktır. Seversen paylaşırsın, iyiyi de kötüyü de, acıyı da tatlıyı da. Halkımız köpeklerle gündeme geliyoruz diye kızıyorlar ama, ormanların içine kadar ev yaptık. Hayvancıklara yaşama alanı bırakmadık. Madem ki böyle şeyler yaptık, o zaman bu hayvanlara sahip çıkmak herkesin görevi. Sadece Hayvan severlerin görevi değil bu bir insanlık görevi. Herkes, komşusunu rahatsız etmeden, sokak hayvanları için evinin önünde su bulundurmalı. Kimseyi rahatsız etmeden, çevreye zarar vermeden, hayvanların ihtiyaçlarını karşılayabiliyorsak ne mutlu bize.”

Editör: TE Bilişim