İstanbul’da kaçırılıp öldürülen ve cesedi Bilecik’e gömülen Çinli Lisha Yu cinayetiyle ilgili davanın ikinci duruşması gerçekleşirken, sanıklar cinayetin nasıl işlendiğine ilişkin yeni bilgiler sundular.

İstanbul'da öldürülüp Bilecik Söğüt Kızılsaray Köyü mevkindeki Abdulgaffar Tamuygur'a ait çiftlik evinin bahçesine gömülen Çinli Lisha Yu cinayeti davasında ikinci celse Bakırköy 23. Ağır Ceza Mahkemesi'nde yapıldı. Duruşmaya daha önce SEGBİS sisteminde yaşanan sorun nedeniyle ifade veremeyen Yunuscan Türkistanlı, çiftliğin sahibi Abdulgaffar Tamuygur, davanın ihbarcısı Mehmet Akif Yakıcı ve tanıklar katıldı.

LİSHA YU’YA DUR İŞARETİ YAPMIŞLAR

Aydınlık Gazetesi'nden Ercan Küçük'ün  haberine göre; Araç kiralama ve şoförlük yaptığını belirten Türkistanlı, Abdulselam adlı şahsın kendisiyle araç kiralamak ve şoförlük için anlaştığını söyledi. Türkistanlı, Abdulselam'ın kendisine, Lisha Yu'yu kastederek, Çinli birisinden ailesini Çin'den kaçırmak karşılığında anlaştığını, ancak ailesi Çin'de hapiste olduğu için verdiği parayı geri isteyip alamadığını söyledi. Olay günü Hüseyin Ahmed, Abdulvahap Abdurrahman ve daha önceki ifadesinde yer almayan Abdulselam ile Lisha Yu'yu takip ettiklerini, maktulun aracına çarpmadan önce Abdulselam'ın dur işareti yaptığını ifade etti. Türkistanlı'nın ifadesine göre Yu hızlandığında kendileri de hızlandı, ani fren yapınca arkadan çarptılar. Ardından Abdulselam ve Hüseyin Ahmed, Yu'yu sinirle araçtan çıkarıp kendi araçlarının arka koltuğuna getirdiler. Olaydan 2.5 saat sonra Abdulselam'ın kalacak yer bulamadığı için evine geldiğini belirten Türkistanlı “Ailem, çocuklarım var” diyerek reddetti. Bunun üzerine ikili Abdulgaffar Tamuygur'un çiftliğine gittiler. Türkistanlı, olaydan sonraki Cuma günü Hüseyin Ahmed'le görüşüp olayı anlattığını, Tamuygur'dan yardım istediklerini söyledi.

ORTAK İFADE: ZULÜMDEN KAÇTIK

Sanıklar verdikleri ifadelerde Çin’den zulüm nedeniyle kaçtıklarını ve geri iade edilmekten korktukları için olayla ilgili sessiz kaldıklarını söylüyor. Bu kapsamda Türkistanlı, ifadesinde "Kadın nerede diye sordum. 'Polisler görmesin, kadın korksun diye bagaja koydum' dedi. Bilecik Söğüt Kızılsaray mevkinde bagaja baktıklarında kadının öldüğünü gördüklerini söyleyen Türkistanlı, korktuğunu, karakola gidelim dediğini, ancak Çin'e gönderilmek istemediği için sustuğunu, cesedi Abdulselam'ın gömdüğünü şu sözlerle anlattı:

“Karakola gidelim dedim, ‘tamam tamam’ dedi. Bizim akrabalarımızın hepsi Çin’de. Söylesek akrabalarımız çok sıkıntı çeker. Beni de Çin’e gönderirler. Abdulselam bana ‘sen kimseye söyleme buraya gömelim’ dedi. Akrabalarım cezaevinde olduğu için tamam dedim” ifadelerini kullandı.

Yunuscan Türkistanlı 4 Ocak’taki duruşmada da mahkemeden talebi sorulduğunda tahliyesini isteyip şunları söylemişti: “Ben Türk adaletine güveniyorum. Türk’ün Türk’ten başka dostu yoktur. Benim ailem Çin hapishanesinde zulüm görüyorlar. Ben kasten kimseyi öldürmedim, masumum.”

Sanıklardan Hüseyin Ahmed de 4 Ocak’ta görülen duruşmada şu sözleri kullanmıştı:

“Ben 6-7 sene önce anne ve babamdan ayrıldım. Eşimin ailesi Çin hapishanesindedir. Zor durumdayım. Bana emanet edilen eşimin 3 kardeşi de var. onlara bakmakla yükümlüyüm”

Sanıklardan Abdulvahap Abdurahman da benzer ifadeleri kullandı:

“Ben 6 senedir Türkiye’deyim. Çin zulmünden kaçarak geldim. Türkiye’de bir Çinlinin yüzünden mahkemeniz huzurundayım. Çin zulmünden kurtulamadım. Benim kimliğimde Çin Halk Cumhuriyeti yazdığı için bana Çinli diyorlar bu benim çok zoruma gidiyor.”

TUTUKLULUĞUN DEVAMINA KARAR VERİLDİ

Duruşmada, ifadelerde geçen Abdulselam isimli kişinin ilk duruşmada talep edilmesine rağmen bilgilerinin dosyada yer almadığı, ifadesinin alınmadığı vurgulandı. Cumhuriyet Savcısı, "mevcut delil durumu, kaçan şüphelinin olması, sanıkların yabancı uyruklu oldukları nedeniyle tutukluluk hallerinin devam edilmesi talep olunur" dedi. Mahkeme 19 Nisan saat 10:00'a ertelendi.

Editör: TE Bilişim