AK Parti teşkilatının Bilecik’teki kurucu üyelerinden İbrahim Polat, gündeme bomba gibi düşecek açıklamalarda bulundu. 1 yıl partinin Osmaneli İlçe Başkanı olan, 2004-2014 yılları arasında iki dönem İl Genel Meclis üyeliği yapan Polat, görev süresinde bazı partililerin çıkarlarına yönelik hareket etmediği ve kamu hakkını gözettiği için istenmeyen adam ilan edildiğini ve siyaset dışına itildiğini söyledi.

            Özellikle partisinden 4 ismin kendisini arkadan hançerlediğini, bu isimlerin de Ak Parti Osmaneli İlçe Başkanı Yalçın Karaca, Başkan Yardımcısı Zafer Seyyar, Osmaneli Belediye Başkan Yardımcısı Hayati Kaba, İl Genel Meclis Üyesi Hakan Özkan olduğunu iddia eden Polat, yaşadığı süreçte yanında durmayan Osmaneli Belediye Başkanı Münür Şahin’e de hakkını helal etmediğini ifade etti. Ölüm tehdidi aldığını ve kamuoyuna açıklama yapmak zorunda kaldığını ifade eden Polat, basın açıklamasında şu iddialarda bulundu:

            “Pelitözü’nde yer kiralayan partililer kiralarını ödemedi”

            “2014 yerel seçimlerinden 6 ay önce, şu an milletvekili aday adayı olan Ramazan Kurtulmuş Bey’in il başkanlığında, ben de 10 yıl mecliste grup başkan vekilliği yaptım. Kendisiyle 6 yıl beraber çalıştık fakat bazı sıkıntılarımız oldu. Bunlar bireysel sıkıntılar değildi. Bu sorunların başta gelenlerinden biri, belediye ve il özel idareyle birlikte yapmış olduğumuz Pelitözü Göleti’nin etrafında mesire alanları oluşturduk. Bu mesire alanlarının kiralanmalarında, parti içinden, teşkilata mensup arkadaşlardan ihaleye girip, çadır kiralayıp, içinde veya dışında burada ticarete girdiler. İlerleyen yıllarda baktık ki bu arkadaşlar kiralarını doğru ödemiyorlar. Ortak giderleri doğru ödemiyorlar. Bu konuda İdarenin rahatsızlık duyduğunu Meclis Başkanımız Hasan Hüseyin Bey’le aktardığımızda “Siz buradan maaş alıyorsunuz, o insanlar maaşla mı çalışıyor? Bunlar da parti içinde çalışıyorlar” gibi telkinlerle karşılaştım. Arkadaşlar ben, İbrahim Polat olarak yalnızca kendimi temsil etmiyorum. Bilecik’in il genel meclis üyesiyim. Mecliste Ak Parti grubunun başkanvekiliyim. Ben kamunun zarara uğramasını kendime, içime sindiremedim. Bu durumu Ak Partili arkadaşlarla istişare ettiğimizde arkadaşlardan aldığım tepki “Kesinlikle taviz yok. Herkes taahhüt ettiği bedeli ödeyecek. Kamunun böyle bir zarara uğratılması mümkün değil” denildi. Sayın Vekilimizi aradım. Sıkıntıyı dile getirdim. Kendisi de “Böyle bir şey yaparsanız yakarım hepinizi” dedi. Elimi güçlendirdiği için kendisine teşekkür ettim. Böyle olunca burada bir takım sıkıntılar başladı. “Ticarette böyle şeyler olur” dendi, biz de “ticaret ayrı, siyaset ayrı” dedik. Bizim amacımız birilerine iş imkanı sağlamak değil, adil şekilde memlekete hizmet etmek.”

            “İl Başkanının talepleri oldu, yedirmedim!”

            İkinci olarak, biliyorsunuz Osmaneli’nin sıkıntılı bir organize sanayi bölgesi vardı. Bu OSB’de mahkemelik olan arsalarımız vardı. Bunlardan birini temizledik ve 3’e böldük. Yine bu İl Başkanımız gazını alamadı benden, grup başkanı olarak grubu ikna edemediğim kanaatiyle, buradaki arsalardan birini ısrarla bir yatırımcıya “50 liraya değil 40 liraya vereceksiniz” diye diretti. Kaymakamı rahatsız etti, bizleri rahatsız etti, ilçe başkanımızla beraber oturup pazarlık yapmak istedi. O dönemki Valimiz Halil İbrahim Akpınar’a, ilçemizin ikinci meclis üyesi Hayati Kaba ve Meclis Başkanımız H. Hüseyin Çelik’le birlikte gittik. “Sayın Valim, bize böyle bir sıkıntı veriyorlar, ama bu arsalara talep de çok. Bu konuda zor durumdayız, bizi bu ateşten kurtar” dedik. O da bize, “Siz sıkıntı etmeyin. Siz bu işe okey demiyorsanız ben bu işi tatlı bir şekilde geçerim” dedi ve dediği gibi yaptı. Bu konuyu hiç kimseyi rahatsız etmeden, o sanayicinin de dediğini yapmadan, gene düşündüğümüz gibi, müteşebbis heyetin aldığı 50 liralık karar doğrultusunda satmıştır. Kamuyu zarara uğratmamıştır. İl Başkanımızın böyle talepleri oldu, 1 lirasını zayi ettirmedik. Verdirmedim. Ödettirdim o paraları. Kim olursa olsun, ödeyecek. “Kamu zararına imza atamam, 210 bin kişiyle helalleşemem” dedim, ödettirdim. Yedirmedim. Sayın il Başkanımız, İbrahim Polat’a neden taktı? Neden il genel meclis üyesi olmadı? Bu sorular hep soruluyor. Hep üstü kapalı cevaplar vermeye çalıştım ama artık canım yanıyor. İlçesine 10 yıl hizmet etmiş biri olarak bunları hak etmiyorum. “Birilerine yardımcı olmadı” denilerek önümün kesilmemesi gerekirdi.

            “Hayati Kaba’yı sırtımda taşıdım, sırtımdan hançerlendim”

            Daha sonra Belediye Başkanlık konusu gündeme geldi. Hayati Bey beni zaman zaman eleştiriyor. Ziraat Odası seçimi meselesinde de bu işin en önde gelenlerinden birisi Hayati kardeşimdir. Kendisiyle 5 yıl ilçe başkanı olarak çalıştım. 5 yıl da il genel meclis üyesi olarak çalıştım. Bu arkadaşımızı sırtımda taşıdım ama arkamdan hançerlendim. Ben bu 10 yıl içerisinde hırsızlık mı yaptım? Partimi zan altında bırakacak bir davranışta mı bulundum? Benim hakkımda bildiği bir şey olan ve söylemeyen varsa müfteridir diyorum. Cevap yok. Ben özellikle İlçe Başkanımızdan, İlçe Başkan Yardımcımız Zafer Seyyar Bey’den, Belediye Başkan Yardımcısı Hayati Bey’den, İl Genel Meclis Üyesi Hakan Özkan Bey’den, eski İl Başkanımız şimdiki milletvekili aday adayımız Ramazan Kurtulmuş Bey’den ve eski merkez ilçe başkanımız şimdiki İl Genel Meclis Başkanımız Serkan Yıldırım Bey’den benimle ilgili bildiklerini ortaya koymalarını önemle rica ediyorum. Gittiğim köylerde vatandaş bana “neden böyle oldu?” diye soruyor. Hatam neyse bana söylesinler bunu kamuoyuna ben duyuracağım. Bir yanlışım olduysa kendi infazımı kendim yapacağım. Kimsenin bana tetikçi tutmasına gerek yok. Bu süreçte bana, “kimliği belirsiz insanlar tarafından bir tarafa atılabileceğim” bile söylendi. Dayanacak gücüm kalmadı. Bu işlerin üzerinde durma, otur torun bak dediler. Arkadaşlar ben bu süreçte bana, “kimliği belirsiz insanlar tarafından bir tarafa atılabileceğim” bile söylendi. Dayanacak gücüm kalmadı. Bu işlerin üzerinde durma, otur torun bak dediler.

            “Beni devre dışı bıraktılar”

            Sürecin devamında, belediye başkan adaylığı sürecinde Hayati Bey’in arkasında durmadığım gerekçesiyle bana bu zulüm yapılıyor. Ben Hayati bey’e hiçbir zaman “sen çık ben senin arkanda dururum” demedim. Çünkü rahmetli Selahattin Başkanım öldükten sonra, Münür Şahin’in  adaylığı konusunda teşkilatımız hemfikir olmuştur. Onun ikna edilmesi yönünde karar alınmıştır. Hayati Bey bunu kendisi de biliyor. Yine İl Başkanımızın bir oyunu ile çekilmesi Hayati Bey’i heveslendirmiştir. Bu görevi kendisine çok görmüyorum. 5 yıl il başkanlığı yapmış 5 yıl belediye meclis üyeliği yapmış birinin belediye başkanı olması kadar doğal bir şey yoktur. Teşkilat uygun görseydi ben de arkasında çalışmasaydım o zaman böyle yorumlar yapabilirdi. Onlar benim kendilerinin belediye başkanı olmamasında rol aldığımı söyleyerek beni devre dışı bıraktılar. Hayırlı uğurlu olsun. Millet onlara görev verdi, işlerini yapsınlar. Bıraksınlar da, ilçe teşkilatıyla ilgili kararları yeni seçilen yönetim yapsın. Belediyede çalışan personel particilik yapamaz. Yapmaması gerekir.

“İbrahim Polat olmasın da kim olursa olsun” mantığıyla yürüdüler ve başarılı oldular”

            Benimle ilgili algı operasyonu yapılıyor. Köy muhtarları İbrahim Polat’ı istemiyor diyorlar. Ben her köye gidiyorum, hiç böyle bir şeyle karşılaşmadım. Bu plan tutmayınca, Ziraat Odası başkanı seçimleriyle ilgili, “delegeler istemiyor” dediler. Hangi delegelerse? Sen bir Belediye Başkan Yardımcısı olarak, İl Genel Meclis Üyesi olarak muhtarı, delegeyi tehdit edersen, “İbrahim Polat’a destek verirseniz köyünüz yatırımlardan mahrum olur” dersen, o küçük köyler tabi ki sana boyun bükmek zorunda kalır ki öyle de oldu. “İbrahim Polat olmasın da kim olursa olsun” mantığıyla yürüdüler ve başarılı oldular.”

            “Zarar gören çiftçimiz”

            Ak Parti’nin yeni il başkanının seçilmesinden sonra 15 muhtar bizzat gelerek, 5 muhtar da telefonla katılarak bir toplantı yapıldı. Muhtarlar “İbrahim Polat’ın Ziraat Odası Başkanı olmasını istiyoruz. Odaya aktif bir başkan istiyoruz” dediler. Ancak ilçe teşkilatındaki bazı isimler “Muhtarların fikirleri muhtarları bağlar” cevabını verdiler. Cumhurbaşkanımız muhtarları ak saraya topluyor, “Muhtarlar benim büyükelçim” diyor. Ama benim bir belediye başkanım, bir ilçe başkanım, belediye başkan yardımcım, belediye meclis üyesi arkadaşım, kardeşlerimiz, büyüklerimiz “Muhtarların fikirleri muhtarları bağlar” diyor. Mevcut başkanın kendilerine zararı olmadığını söylüyorlar. Zararı gören çiftçimiz. Biz çiftçinin zarar görmemesi için kendimizi feda ettik.

            
“Mevcut arkadaşlara baksınlar, kimileri kat sahibi, kimileri yat sahibi oldu”

            Ben 10 yıl meclis üyeliği yaptım, evimin yanına bir tuğla koymadım arkadaşlar. Bu işe girerken bir arabam vardı, yine bir arabam var. Ama mevcut arkadaşlara baksınlar, kimileri kat sahibi, kimileri yat sahibi oldular. Allah bana nasip etmedi bundan sonra da nasip etmesin. Eğer öyle bir şey nasip edecekse de canımı alsın. Bu kadar net söylüyorum.

            “Münür Şahin’in başkan olması için çalıştım, ama taktir eden yok”

            Belediye başkanımızın belirlenmesi konusunda, biz eski il genel meclis başkanımız Hasan Hüseyin Bey, İl Başkanımız, eski Valimiz Halil İbrahim Bey, milletvekilimizin yanına gittiğimizde, Münür Şahin’in kararı belli değildi. Yanlışım varsa Vekilim düzeltsin, elindeki genel merkeze verilecek isim listesinde başka bir arkadaşın ismi vardı. Ama bu isim Hayati Kaba değildi. Münür Şahin’e telefon edildi ve kendisinin teklifi kabul etmesinden sonra liste değiştirilerek Genel Merkeze Şahin’in adı gönderildi. Münür Şahin’in Belediye Başkanı olmasında bir katkımız olduysa ne mutlu. Gerçi takdir eden yok.

            “4 kişi bana pusu kurdu”

            Şimdi, Münür Şahin’i benim getirdiğimi, Münür Şahin için Hayati Bey’i ekarte ettiğimi düşünerek ilçe teşkilatında az önce isimlerini saydığım 4 arkadaş (İlçe Başkanı Yalçın Karaca, Başkan Yardımcısı Zafer Seyyar, Osmaneli Belediye Başkan Yardımcısı Hayati Kaba, İl Genel Meclis Üyesi Hakan Özkan) bize adeta savaş açmışlardır. Benim yüzüme, Ziraat Odası Başkanlığı seçimlerinde pusu kurduklarını söylediler. Soruyorum, pusuyu kim kurar? Bu memlekette askerimize polisimize 35-40 yıldır pusu kuranlar var. Kim bunlar? Bunu kamuoyunun takdirine bırakıyorum. Ziraat Odası seçiminde benim karşıma çıkarılan aday Ak Parti İlçe Başkan Yardımcısı. Çıkarsın üzerinden o şemsiyeyi, benim gibi partinin bir üyesi olarak yola devam etsin dedik. Ama yapamadılar. Başka türlü beni ekarte etme şansları yoktu. Bu işten İbrahim Polat mı zarar gördü, hayır. Belki de beni ipten aldılar. Çok büyük sorumluluktan kurtardılar. Bunlar, İbrahim Polat yücelmesin, 2019’da yine başımıza dert olur diyerek böyle bir kumpas kurdular.

            “En çok üzüldüğüm şey, Münür Şahin benim dayım olur…”

            En üzüldüğüm şey ne biliyor musunuz? Açık yüreklilikle söylüyorum, kendisi için kendimi feda ettiğim Belediye Başkanımız Sayın Münür Şahin, benim dayım olur. Bu süreçte beni hep aşağı çekmeye çalıştı. Hep çekilmem yönünde ısrar etti. Bir kez benim lehime bir cümle kurmadı. Ben soruyorum Sayın dayıma. Ben size ne yaptım? Ama Münür Şahin dahil bu 5 arkadaşa hakkımı helal etmeyeceğim. Çünkü bunları hak etmedim. Ne yaptıysam memleketim için yaptım. Münür Şahin’in aday olmasını seçim kazanmak için istedim. Eğer Münür Şahin olmasa o koltukta şimdi başkaları oturacaktı. Eğer il genel meclis adayı olarak gösterilmediğim için geri çekilseydim, o koltuk şu anda bizde olmayacaktı.

            “Bunlar kendi ticaretlerine bakarlar”

            Benim gibi bu partiden küstürülmüş, itilmiş pek çok kurucu partili var. Alper Karadağ gibi bir ağabeyimizi rencide ettiler. İl Genel Meclisi seçiminde 1 oy aldığını söylediler. Partinin kurucusuna 1 oy aldığını söylediler. Aynı arkadaşımızı belediye başkanlığı seçiminde Alper Başkan’ın aday gösterilmesi kararı meclisten çıkmıştır. Bu 4 kumpasçı, aynı paralel operasyonunu Alper Karadağ’a yapıp Mehmet Isıkan’la öz dayı-yeğeni birbirine düşürmüşlerdir. İl genel meclis üyesi seçimleri, ilçe başkanlıkları ve ziraat odasıyla beraber İbrahim Polat’la Münür Şahin’i, yine öz dayı yeğeni birbirine düşürmüşlerdir. Bunların işi bu. Bunların memleketle, hizmetle işi yok. Birisi kendi dükkanının çalışmasına bakar, birisi yeni açtığı dükkanın yürümesine bakar, birisi de ticari faaliyetlerine bakar. Bunları yeri geldiğinde kalem kalem açacağım.

            “Hayati Kaba kardeşime sesleniyorum, 10 yılda ne yaptığınızı kalem kalem açıklayacağım”

            Ben değerli dostum Hayati kardeşime sesleniyorum, 10 yıl omuz onuza çalıştık. 10 yıl sırtımda taşıdım. Kendi arabasıyla ticaret yaptı, ben arabamla getirdim götürdüm. Bütün kamuoyu biliyor. Kardeşim Hayati ne yaptım ben sana? Sen söylemezsen ben söyleyeceğim. Birkaç gün sonra çıkacağım, sizin 10 yılda ne yaptığınızı, kimin benden ne istediğini, kimin benden ne isteyip de alamadığını, kalem kalem açıklayacağım. Ben kamuyu zarara uğratmadığım için başıma bu haller geldi.

            “Bu paralelcilerin en önde gelenidir”

            Beni sırtımdan hançerleyen bu dört isimden biri Osmaneli Ak Parti İlçe Başkanı Yalçın Karaca. Ben o ilçe başkanı olurken buna karşıydım. Bu paralelcilerin en önde gelenidir. Paralel örgütün lideriydi bu. Cep telefonumda mesajları var. Başkalarına gönderirken yanlışlıkla bana da geldi bunlar. 3 tane mesajı var telefonumda. Burada okuyayım, Genel Merkezimiz uyumasın, 1 dakika tutmaz onu görevde. Bakın ben belgelerle konuşuyorum. Ey Yalçın Karaca, beni seni istemedi diyerekten beni bu hale düşürmek senin haddine değil. Ben milletin vicdanında, gönlünde yaşıyorsam senin vicdanında, gönlünde olmam o kadar önemli değil. Hep bana yalan söyledin, arkamda olduğunu söyledin. Ama gittin kum ocağında benim kuyumu kazdın. Siyaset kum ocağında yapılmaz. Siyaset milletin içinde yapılır. Ben 10 yıl milletin içindeydim. 240 tane köyden 220 tanesine gitmişliğim var. Kaç tane köy gezdin ilçende? Kaç tane köyün yolunu biliyorsun? Teşkilatçılık bu değil.

            “Bu olayları Genel Merkeze rapor ettim ama kulak asan olmadı”

            Ziraat Odası Başkanı olamadım diye söylemiyorum, ben bu az önce bahsettiğim konuları 2013 yılında Sayın Vekilimize, Koordinatör Vekillere, Genel Merkeze kadar ilettim. Açık bir şekilde, raporlar halinde ilettim ama kimse bunlara kulak asmadı. Ulaşmadı ya da ulaştırılmadı. Zaman zaman oturduğumuz yerlerde söyledim, zaman zaman da yüksek sesle söyledim, basın aracılığıyla da söyledim, ama hiç kimse kılını kıpırdatmadı. Nedeni İbrahim Polat'ın siyasetten men edilmesi. İbrahim Polat yoldan çekildiğinde işler düzelecekse, ben açık söyleyeyim, bunlar bana desinler ki 'senin yaşamanı da istemiyoruz' diye. Ben kendimi Sakarya'dan atacağım.

            “Zafer Seyyar piyon olarak kullanıldı”

            Ziraat odasında piyon olarak kullanılan Zafer Seyyar. İbrahim Polat’ı imha etmek yem edilen Zafer Seyyar. Ziraat Odası seçimlerinin sıkıntılı bir süreç olduğu aşikar. Ortaya çıkan aday adayıyla ikimiz aynı camiadan geliyoruz. “Beni teşkilat ön gördü” dediğinde kendisine rica ettim. “Gel kardeşim, beraber çalışalım” dedim, “Benim işim garanti, ben bu işten vazgeçmem” dedi. Ama bu süreçte beni yıpratmak için, “Bize hakaretvari söylemlerde bulunursan, bizi rencide edecek davranışlarda bulunursan, bizde kimliği belirsiz bir sürü insan çalışıyor” dedi. Ben de bunu böyle algıladım, böyle yorumluyorum. Ve bunu çok insanın yanında da paylaştım. Sayın Belediye Başkanımıza, İlçe Başkanımıza da söyledim. “Ben tehdit ediliyorum” dedim. “Siz hala kılınızı kıpırdatmıyorsunuz. Ne olacak bu işin sonu?” dedim. Başkan bana “O zaman madem öyle” dedi, “ikiniz de olmayın, Ertuğrul Bey devam etsin” dedi. “Sen çekil, torun bak” dedi bana. Dayım benim. Kendisine kendimi siper ettiğim dayım.

            “Tehditle, şantajla teşkilatta yer bulmuşlar”

            Ve bu 4 arkadaş ilçe başkanını tehdit etti 3 arkadaş. Biri dedi ki 'ben belediye başkan yardımcılığı sözü verilirse eteğinizden çekilmem'. İstifasını Yalçın Karakaya bana göstermişti. İtiraz etmesin. Telefonumda aldım kayıtlarını. Ben eski siyasetçiyim. 30 yılımı vermişim bu işe. Hacı abi, bunlar dedi beni tehdit ediyor, şantajla beni sıkıştırıyorlar. Birisi diyor ki 'ben il genel meclisiyim 1. sıra olmazsam MHP’ye giderim'. Birisi diyor 'ben Saadet’e giderim'. Tehditle, şantajla hepsi yer bulmuşlardır teşkilatta. Bugüne kadar ben hiç kimseyi tehdit etmedim. Şantaj da yapmadım. Milletin huzuruna çıktım, milletin teveccühüyle 2 dönem aday oldum. 2 tane arkamdan 2 tane 2 il genel meclisi sözü verdim. 2’sini de çıkarttım. Genç, dinamik dediler, bizi yaşlı gördüler. Gençleri getirdiler, işte malum Osmaneli’de il genel meclisi üyeliği gitmiştir. Zararı kim görüyor? Benim köylüm görüyor. Bir elin nesi var, iki elin sesi var. Biz iki dönem sesini değil, yankısını duyurduk bütün illere.

            “İl Başkanımız benim adaylığım konusunda Genel Merkezi aradı”

            Bir de şunu söyleyeyim; yine bu il genel meclisi sürecinde Sayın İl Başkanımız benim adaylığım konusunda Genel Merkezi arıyor, telefon trafiği bize takıldı. Eski teşkilatçı şahitlerim var. Bir arkadaşın dükkanında oturuyorum, telefon ediyor bana Nevzat Başkan. Ben de telefonumu kapattım. Ankara’yı arıyor, telefonunu açık unutmuş. Diyor ki “Bu adam buraya tekrar gelirse iktidarı, muhalefeti, bürokrasiyi, bürokratı, herkesi yönlendirir. Meclis başkanı olur. Meclis başkanı olursa bütün yatırımları Osmaneli’ye kaydırır.” Ey Osmanelili köylü, çiftçi kardeşlerim. Ya bu yatırımlar size gelseydi, zarar mı görecektiniz? Size yatırım gelmesin diye İbrahim Polat’ın önü kesilmiştir. Soruyor Genel Merkezden Teşkilatlardan Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Mustafa Baloğlu Nevzat Başkana, “Bu arkadaş kim?” diyor. “İsterse orada bir saatte teşkilatı feshettirir” diyor. “2200 üyenin 1600 tanesini partiye üye yapmış bir arkadaş” diyor. Beni övüyor aynı zamanda. O da diyor ki, onu “Ya kardeşim ne var diyor bu adamda?' diyor. “Bir namussuzluğu mu var? Kaseti mi var?” diyor. “Hayır efendim, 'kendimizden şüphe ederiz ondan etmeyiz. Ama İl Başkanımızla biraz restleşti. İl Başkanımıza hakaret etti” diyor.  İl Başkanının bazı taleplerini yerine getirmemek hakaret mi? Hakaret ise bu hakaretin bedelini ödedik. Kimin için ödedim? İlçem için, milletim için ödedim. Hiç de gocunmuyorum, 10 yıl görev yaptım, gururla, çokluk çoğumun, bana oy veren insanların başını öne eğecek bir şey yapmadım. Yaptı diyen biri varsa çıksın söylesin. Açık söylesin benim gibi, gelsin yanıma, basın mensuplarının karşısına çıksın söylesin,

            "Bu süreçte MHP ve CHP teşkilatları adam gibi dik durmuşlardır"

            “İbrahim Polat Ziraat Odasına başkan olursa tekrar yücelecek, sivil toplum örgütünde güçlenecek. 2019’da Münür Şahin milletvekili adayı olursa...” bakın hesaplara bakın. Bunu nerede konuşuyorlar? Yine MHP İl Genel Meclisi Üyesi arkadaşımız Orhan Uğur’un mekanında. Kimler konuşuyor? Az önce saydığım arkadaşların bazıları ve birkaç tane muhtar. Kim bu muhtarlar? Ülkücü muhtarlar. Bizim teşkilatımız ülkücü muhtarların kaderine bırakılmış arkadaşlar. Ülkücü muhtar derken ülkü ocaklarını veya Milliyetçi Hareket Partisi’ni zan altında bırakmayalım. Bu süreçte Milliyetçi Hareket Partisi, Cumhuriyet Halk Partisi teşkilatları adam gibi dik durmuşlardır. Hiçbir sivil toplum örgütünün tarafında olmamışlardır.  Tarafsız bir şekilde, odaya başvuran kim olursa takdir ederiz diye kamuoyuna bilgi vermişler.

            “Sayın belediye başkanı arkamdan hançerledi”

            Arkadaşlar benim ilçe başkanı adayı olmamam konusunda onlar ikna etmiştir. “İlçe Başkanlığına girme, seni Ziraat Odası Başkanı yapalım. Orda daha faal olursun, göletleri yaptın, ürünlere de pazar bulursun diyerek” Sayın Belediye Başkanı “seninle köy köy gezeceğim” demiştir. Beni buraya itelemiştir. Arkamdan da sonra hançeri vurmuştur. Hakkımı helal etmiyorum bunlara. Hakkım varsa helal etmiyorum, etmeyeceğim. Ölüme de gelmesinler, ölülerine de gitmeyeceğim. İçim yanıyor. Kendi içim değil, aç kalmadım ben. 1 yıldır boşum. Aç mı kaldım, hayır. Ben emekliyim. Devletim bana bakıyor. Bende evlenecek yok, çıkacak yok. Neden bu yapıldı? Bunu açıklasınlar. Kamuoyundan, bunlardan cevap bekliyorum. Ben Ak Parti'nin kurucusuyum. Ak Parti yokken biz milli görüşten gelen bir insan olarak partiden ihraç edilmediğim sürece istifa etmem söz konusu değil. Çünkü bu ismini zikrettiğim arkadaşlar, zaten partiden istifa etmiş, emanetçi olarak burada duruyorlar. Bu emaneti biz bir gün devralacağımızı düşündüğümüz için hak yerini bulacak düşüncesi ile asla istifa etmem. Kendileri ihraç etsinler.

            "Bunlar başıma talepleri karşılamadığım için geldi"

            Ama bu taleplere benim iyi ortam hazırlayamadığımdan dolayı bunların başıma geldiğini düşünüyorum. Çünkü Grup Başkanvekili olarak benim grubu ikna etmem gerektiğini söyleyen Sayın Ramazan Kurtulmuş'tur. Dün ben Bilecik'e geldim. İl Özel İdaresi'nin önünde sayın milletvekili aday adayımız, 13 yıl beraber çalıştığımız il genel meclisi üyesi, 'Hoşgeldin' diyemeyecek kadar bana kin ve nefret beslemiş bir insan. Bugün milletvekili aday adayı olarak ortalıkta geziyor. Ben Bileciklilerin sadece bunu bilmelerini istiyorum. Ben hainlik yapmadım. Kimsenin hakkını da kimseye yedirmedim. Bilerek de bir şey yapmadım. Bunun bedelini ölümle ödeyeceğim. Biz Sayın Cumhurbaşkanımız gibi kefeni diyip yola çıkmışız. Samimi olarak söylüyorum. İlçem için, eğer birisi feda edilecekse beni feda etsinler. Ben feda edilmişim zaten. Neden bu kadar nefret ve kin? İlçe Başkanı şunu da söyledi; “Abi senden bu 3'ü çok korkuyor” dedi. Sayın Yalçın Karaca'ya sesleniyorum, “Bu 3'lü benden niye korkuyor?' Yanlış yaptırmayacak bu adam bize diye mi korkuyor? Yoksa bu adam hepten yanlış diye mi korkuyor? Neden korkuyorlar? Açıklayın.”
Editör: TE Bilişim