İlimizde faaliyet gösteren 5 eğitim sendikası, geçtiğimiz Cuma günü Ertuğrulgazi Lisesi İngilizce öğretmeni Hüseyin Çoban’ın 3 öğrencisi tarafından darp edilmesi olayıyla ilgili ortak basın açıklaması yaptı. Eğitim Bir-Sen il temsilcisi Ahmet Selöz, Türk Eğitim-Sen il temsilcisi Ömer Yel, Eğitim-İş il temsilcisi Fikret Turan, Eğitim-Sen il temsilcisi Serdar Birsen ve Aktif Eğitim-Sen il temsilcisi Selami Korkmaz, yaptıkları ortak basın açıklamasıyla öğretmenlerin yıllardır öğrenci ve veli şiddetiyle karşı karşıya olduğunu dile getirdiler. Basın açıklamasına, 5 sendikanın yönetici ve üyeleri ile çok sayıda öğretmenin yanı sıra, kendileri de Ertuğrulgazi Lisesi mezunu olan MHP Belediye Meclis üyeleri Pervin Taşçı ve Soner Olgun ile geçen yerel seçimlerde MHP Belediye Başkan adayı olan Hüseyin Şensoy katılarak yaşanan çirkin olayı protesto ettiler. Açıklama sonrası çevredeki öğrenciler alkışlarla öğretmenlerine destek verirken, bazı öğrencilerin okulun penceresinden basın açıklamasını kaydettikleri görüldü.

Türk Eğitim-Sen İl Temsilcisi Ömer Yel tarafından okunan ortak basın açıklamasında şu ifadeler kullanıldı:


“Yüreğimizdeki yara hiçbir zaman iyileşmeyecek”

“5 Aralık Cuma günü Ertuğrulgazi Lisesinde, öğretmen arkadaşlarımızdan Hüseyin ÇOBAN, okul bahçesinde iken kendini bilmez bir grup öğrenci tarafından darp edilmiştir.  Sebep, bir gece önce pansiyondan ayrılmak için izin isteyen bir öğrenciye izin vermemesi. Bu vahim olaya sebep olanları lanetliyoruz. Hüseyin hocamızın yaraları mutlaka iyileşecektir. Lakin tüm eğitim camiasının yüreğindeki yara hiçbir zaman iyileşmeyecektir. O yumruk ve tekmeler sadece arkadaşımıza değil, tüm eğitim çalışanlarına atılmıştır. Bizler görevleri başında daha iyi bir gelecek için çalışırken hak etmediğimiz çirkin saldırılara maruz kalıyoruz. Hastanede doktor, hemşire, sağlık memuru; okulda öğretmen ve idareciler; sokaklarda polisimiz ve diğer kamu çalışanları ile gençlerimiz toplumsal şiddetin kurbanı olmaktadır.


“Disiplin yönetmelikleri yetersiz”

Değerli arkadaşlarım… Başımızı kuma gömerek sorunların çözülmesini bekleyemeyiz. Sorunların üstüne gidilmeli, toplumsal çareler aranmalıdır. Artık toplum olarak bu şiddete dur deme zamanı geldi de geçiyor. Hz Ali’nin bana bir harf öğretenin kölesi olurum felsefesi nere? Bugün bulunduğumuz yer nere?  Öğretmenler yıllardır öğrenci ve veli şiddetine maruz kalmaktadır. Bunun nedeni de; öğretmenlerin bir paçavra gibi kenara atılması, etkisizleştirilmesi, değersizleştirilmesi, korunup, kollanmamasıdır. Öğretmenleri çok maaş alıp, az çalışıyormuş gibi kamuoyuna lanse edenler, öğretmenlerin maddi ve özlük haklarını hiçbir şekilde savunmayanlar, sözleriyle öğretmenleri incitenler, onları küçümseyip hor görenler, okullarda öğretmene uygulanan şiddetin bir numaralı sorumlularıdır. Okullarda öğretmenin etkinliği son yıllarda çok azaltılmıştır. Öğretmenler etkisizleştirilmiş ve yetkisizleştirilmiştir. Disiplin yönetmelikleri çok yetersizdir. Öğretmenlerin görüntüsünü cüceleştirmeyin, devleştirin. Biz bu milleti öğretmenle bir yerlere taşıyacağız. Huzuru, refahı, gelişmişliği, kalkınmayı eğitim ordusuyla sağlayacağız.  Daha birkaç hafta önce öğretmenler gününü kutladık. Bu mu sizin öğretmene sevginiz? Bu mu sizin öğretmene saygınız? Bu mudur öğretmene verdiğiniz değer? Yazıklar olsun! Eğitim camiası bu durumu içine sindiremeyecektir. Burada toplanan eğitimci arkadaşlar bu olanlara seyirci kalmamak için toplandı. En demokratik hakkını kullanarak bugün buradan sesini duyurmaya çalışmaktadır.


“Nabi AVCI geleceğimize sıkılan kurşunu yüreğinde hissetmelidir”

Eğitim çalışanlarının bu kadar psikolojik baskı altına alındığı, maddi imkânsızlıklara rağmen görevlerini yapabilmek için canla başla çalıştığı bir dönemde, toplumun çeşitli kesimlerinden, çok küçük bahaneler üretilerek salınan şiddet, milletin geleceğine sıkılan kurşundur. Bu kurşunu sayın bakanımız Nabi AVCI yüreğinde hissetmelidir. TBMM’nde eğitim çalışanlarına daha iyi, itibarlı bir çalışma ortamı hazırlamak için gereken adımları bir an önce atmalıdır. Yaşanan bu vahim tablolara ne kadar seyirci kalacaksınız. Şiddet, toplumsal bir sorun haline gelmiştir. Gerekli tepki verilmediği, failler bedelini ödemediği için, şiddet sıradan bir olaymış gibi toplum tarafından kanıksandı. Masum bir hak arama yöntemi gibi yaygınlaştı. Hâlbuki şiddetin masumu değil, mağduru vardır. Mağdur bazen doktor, bazen kadın, bazen çocuklar, bugünde maalesef eli öpülesi öğretmenimizdir. Öğretmeni itibarsızlaştırmak, geleceğimizi yok saymaktır. Öğretmen kaçırılır, şehit edilir. Okullar yakılır, yıkılır. Türk bayrakları yırtılır, Atatürk büstleri 3-5 çapulcunun oyuncağı olur. Yıkılan ve yakılan Türkiye’nin ve Türk Milletinin güzel geleceğidir. Kötülük; yapanın yanına kar olarak, iyi bir anı olarak kalmamalıdır.


“Öğretmen itibarını istiyor”

Öğretmen her şeyden önce itibarını istiyor. Öğretmenin görevi sınıfta, laboratuarda ve atölye de dersini anlatmak mıdır? Yoksa kapı bekçiliği yapmak mıdır? Öğretmenden güvenlikçi olmaz? Öğretmenden kapı bekçisi de olmaz? Öğretmen ancak güzel bir geleceğin bekçiliğini yapar? Erdemli bir gençliğin oluşması için maya hazırlar? Öğretmenimize şiddet uygulayan bu kendini bilmezleri şiddetle kınıyoruz, lanetliyoruz. Bir daha böyle olayların yaşanmaması için tüm halkımızı ve devlet organlarını göreve çağırıyoruz. Bu toplumsal yaranın hep birlikte sarılmasını istiyoruz. Şiddet ve hakaret haberlerinin duyulmadığı bir Türkiye dileğiyle. Sağlıcakla, şiddetsiz kalın.”

 

Editör: TE Bilişim